Sevgili Güzin Abla, 40 yaşındayım ve hiç evlenmedim.
İyi bir eğitimim, gıpta edilecek bir işim var ve şükürler olsun güzel bir kadınım. Bugüne kadar çok sevildim ama ben sevemedim onları ve hep ayrıldım...
Yaşıtlarımın boylarıyla çocukları varken, kendime bu konuda baskı yapmadım. Yapmam da...
4 yıl önce 46 yaşında bir erkekle tanıştım, eşi yıllar önce bir hastalıktan vefat etmiş, 2 oğlu var. Birisi evliydi, diğeri bekar... Ama hepsi de aynı evde yaşıyorlar.
Mesleğimiz, ilgi alanlarımız, giyim tarzımız, hayata karşı neşemiz bizi bütünleştiriyordu. Her şey o kadar güzel gidiyordu ki, ailesiyle tanışana kadar...
Tabii ki yaşımız gereği, gizli saklı buluşmak istemediğimiz için ailelerimize açıldık ve aile arası söz kestik.
Ne oldu bilmiyorum ama her şey çok güzel giderken, büyük oğlu beni kabullenmedi ve daha sonra annesinin ölümünden sonra büyük bir travma yaşadığını öğrendim. Sözlümün benden önce kimle beraber olursa olsun, mutlaka bir şey bulup onları ayırdığını da öğrendim. Çocuğun en büyük sorunu, benim anne olmamamdı.
Çünkü bugüne kadar sözlümün beraber olduğu kadınların hep çocukları varmış. Aslında bunu da sorun yapıyormuş. Ama bana da o kadar kötü davranıyordu ki, resmen beni düşman gibi görüyordu.
“Kardeş Eli Derneği” sokak hayvanları için farkındalık hareketi başlattı. “Kardeş Eli Derneği” sokak hayvanları için farkındalık hareketi başlattı. Koronavirüs nedeni ile yeme-içme sektörünün geçici süreliğine kapanması sonucu pek çok hayvan sokakta yalnız kaldı. Kardeş Eli Derneği olarak sokak hayvanları için “1 Kap Mama” kampanyasını başlattık. Kampanya kapsamında herkesin evinin önüne su ve yemek bırakmasını amaçlayıp hayvanlar için seferber olduk.Dernek olarak yardımlarımızı şöyle duyurmak isteriz: “Yardıma ihtiyacı olan herkesin 14 yıldır yanındayız. Sokaktaki dostlarımızın da... Onların bu süreçten etkilenmemeleri, aç ve yalnız kalmamaları için ‘1 Kap Mama’ farkındalık hareketini başlatıyor ve herkesi yaşadığımız bu zorlu süreçte aç kalan dostlarımıza yardım etmeleri için çağrıda bulunuyoruz.Herkesten kapısının önüne sokak hayvanları için su ve yemek koymalarını bekliyoruz. Bizim için kolay olan yemek bırakma eylemi onlar için hayati önem taşıyor. Onlarda bizim gibi can taşıyor ve en az bizim kadar yaşama hakkına sahipler. Onlara birlikte yardım edelim. Farkındalığın büyümesi için ‘1 Kap Mama’ hashtag’i ile paylaşım yaparak daha fazla insana ulaşalım. Ulaştığımız her insan 1 can kadar önemli. Onları görmezden gelmeyelim. Siz de ‘1 Kap Mama’ paylaşımında bulunarak daha fazla insana ulaşabilir, sokak hayvanlarının düzenli olarak beslenmelerine destek olabilirsiniz.” ◊ ’Kardeş Eli Derneği’ adına Ayşegül Aksakallı
YANIT
Böyle bir kampanya başlattığınız, insanların bu kötü zamanlarda kendilerini düşünürken, sokaklarda yapayalnız kalan dört ayaklı dostlarımızı da unutmamaları gerektiğini hatırlattığınız için teşekkür ederim.
Hayvanlarımıza yardım eli uzatmak için çabalayan çoğunluğunun yaşları 65’in üzerindeki ve de tabii 20 yaş altındaki hayvanseverlerin şu dönemde evlerinden çıkamadığını göz önünde bulundurarak sokağa çıkabilen, işlerine gidebilen halkımızın bu görevi üstlenmeleri gerekiyor.
Her vicdanı olan insanın bu konuda duyarlı olacağını düşünüyorum.
Şükürler olsun ki bir ramazan ayına daha kavuştuk. Şu günlerde, ihtiyacı olan insana yardım ne kadar önemliyse, ağzı olsa da konuşamayan, açlığını, susuzluğunu dile getiremeyen hayvan dostlarımızı unutmayalım.
Hayvanlar açlığa bir hafta, susuzluğa ise 3 gün dayanabilirler ancak. Bu süre sonunda mutlak bir ölüm bekler onları...
Bir buçuk yıllık bir ilişkim var. Erkek arkadaşımla güzel bir beraberlik yaşıyoruz, birlikteyken saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyoruz. Eğlenceli, hareketli bir çiftiz. Birlikte sanki çocukluğumuza dönüyoruz. 1 yılın sonunda evlenmeye karar verdik ve ilk adımı attık. Aileler tanıştı, söz kestik.
Sözden sonra erkek arkadaşım beni çok fazla kıskanmaya başladı. Tek tartışmamız kıskançlıktı ama onu da çabuk atlatırdık. Biraz tartışır hemen hiçbir şey olmamış gibi güler, eğlenir konuşur, dertleşir hallederdik. Ailemle, ailesi de çok iyi anlaştı ama bu görünüşte böyleymiş... Sözden 2 ay sonra ablaları ve annesi gerçek yüzlerini gösterdi. Aramızı açmaya çalıştılar ve bana iftira attılar.
Erkek arkadaşımın arkasından konuştular. Yani, kendi kardeşlerini bana kötülediler.
Bana attıkları iftiraları erkek arkadaşıma ispatladım ama onlara tepki göstermedi. “İyiliğimizi düşünüyorlardır” diye konuyu kapatmak istedi. Benim ailem de böyle olunca ayrılmamı istedi.
Ben de yaşadığım hayal kırıklığı ve ailemin tepkisi yüzünden ondan ayrıldım. Ama 2 gün bile ayrı kalamadık. Çok yalvardı, ben de karşı koyamadım. Biz de ailelerimizden gizli barıştık ve 3 aydır gizli gizli görüşüyoruz. Ama bu böyle sürmez.
Erkek arkadaşım “Artık ailelerimize söyleyip eski günlerimize dönelim. Hazırlıklarımıza devam edelim” diyor.
Ama ailem onların isimlerini bile duymak istemiyor. Ne ailemi üzmek istiyorum, ne de böyle birbirimizi severken ayrılmak istiyorum.
Güzin Abla, ben 51 yaşına gelmiş, 28 yıllık karısını çok seven ama buna rağmen bir başka kadınla yaklaşık bir senedir beraber olan bir erkeğim.
Size toplumumuzun erkeğinin yüzde yetmişinin karısını bir başka kadınla aldatmasının nedeninin başıma gelenlerden dolayı olduğunu düşünerek yazıyorum.
Kadınlar televizyonlara çıkıp, “kocamız bizi aldatıyor” diye yakınacağına, “Biz nerede hata yapıyoruz da aldatılıyoruz”, diye düşünmesi gerektiğini belirtmek istiyorum. Şöyle ki ben karımı aldatıyorsam ve eşim gibi aydın bir insan bile, geçmişte şiddetle eleştirdiği duruma bugün kendisi düşüyorsa, inanın yazdığım yüzde oranı çok azdır...
Çocukları evlendirip torun sahibi olduktan sonra karımla aramızdaki cinsel yaşam, karımın torun peşinden koşması ve “Aman şimdi çocuklar gelecek”, endişeleriyle, tesadüflere kaldı. 45’inden sonra sanki beraberliğimizde her şey ayıpmış gibi cinsellikten kaçar oldu. Benim gibi sağlıklı bir erkeğin doğal ihtiyaçlarına sırtını döndü.
Ve bugünkü ortamı elleriyle yaratmış oldu. Burada suçlu ben mi oluyorum?
İhtiyaçlarımı mecburen dışarıda gidermek zorunda kalıyorum.
Ve şuna inanıyorum ki, benim gibi pek çok erkek karısını bu yüzden aldatıyor. İşte bu nedenle aldatılmaktan yakınan kadınlarımıza sesleniyorum, kadın her yaşta güzeldir.
Sevgili Güzin Abla, 20 yaşında henüz genç ama depresif bir kadınım. Yaklaşık bir buçuk yıllık bir ilişkim var. İlk uzun ve ciddi ilişkim bu. Hayatımdaki kişiden önce uçarı ve sık flört değiştiren biriydim. Sevgili Güzin Abla, 20 yaşında henüz genç ama depresif bir kadınım. Yaklaşık bir buçuk yıllık bir ilişkim var. İlk uzun ve ciddi ilişkim bu. Hayatımdaki kişiden önce uçarı ve sık flört değiştiren biriydim. Bu sevgilimle ilk tanıştığımda da kısa süreli bir ilişki yaşayacağımı düşünüyordum ama bir yandan da onda farklı bir şeyler olduğunu biliyordum. En başından beri zor bir ilişki oldu. Çok farklıyız neredeyse her açıdan ama enteresan bir şekilde zıtlıkların çekiciliği gibi birbirimize çekiliyoruz. Ben hayatımı kafama göre yaşayan biriydim ve ona da böyle yaklaşmıştım. Fakat ciddi kavgalarımızdan sonra ilişkimizi ciddiye almaya başladım. Kendisi çok disiplinli, dürüst bir insan; bense tam tersiyim. En büyük hatamsa, değişmem gerektiğini kabul etmek oldu. Sürekli kavgalar, bana yükselen sesler, sürekli sinir hali... Ben hep alttan aldım, suçlamaları kabul ettim. Onun istediği kişi olmaya çalıştım. Ama iki gün iyiysek üçüncü gün hep şiddetli kavga vardı. Çok yoruldum Güzin Abla. Ama bir şeyleri bitirmek değil değiştirmek istiyorum. Kavgalarımızın genel sebepleriyse düzensizliğim, tutarsızlığım, güven vermeyen hareketlerimdi. Büyük bir güven sorunumuz var. Hep ben değişmek zorundayım, o hep haklı. Henüz çok gencim biliyorum fakat dediğim gibi yaşıtlarımdan biraz ilerideyim ruhen. Bu ilişkinin bitmesini istemiyorum. Aramızda beş yaş var, o daha büyük. “Oraya gitme, bunu yapma, onunla konuşma şunu giyme” dediği kıskançlıkları yüzünden hep yönetiliyorum. Karar verme yetkim kalmadı hayatımda. Bunu ona anlattığımda, gittiğim yolun sonunu bile bile beni ateşe atamayacağını söyledi. Tek suçu beni düşünmekmiş. Çevremden, sosyal hayatımdan neredeyse soyutlandım. Yakınlarım, hiç olmadığım biri gibi davrandığımı söylüyorlar. Çaresiz, yalnız ve yorgun hissediyorum. Lütfen akıl ver, tek çaremsin.◊ Rumuz: Yalnız ve yorgun
YANIT
Sevgili kızım, diyorsun ki, “Hep ben değişmek zorundayım, o hep haklı. En büyük hatamsa, değişmem gerektiğini kabul etmek oldu.”
Sevgili Güzin Abla, ben yüksek tahsilini siyasal bilimler bölümünde tamamlamış, yurtdışında bulunmuş genç bir kadındım.
Ailemin de ısrarıyla yakınlarımızdan birinin tanıştırdığı, üniversite mezunu, meslek sahibi bir adamla evlendim. Bu evlilikten bir kızım oldu.
4 yıl süren evliliğimiz boyunca çok mutlu olduğumu söyleyemem ama son yıla kadar iyi kötü götürüyorduk. Son zamanlarda eşimde garip değişiklikler dikkatimi çekmeye başladı.
Evlendiğimizden beri benim eğitim hayatımı hep kıskandığını, çalışmamı engellemeye çalıştığını biliyordum. Ama bana bunca düşmanlık beslediğini çok acı bir şekilde öğrenmiş oldum.
Eşim kayınvalidemleri davet ettiğimiz bir akşam yemeğinden sonra onlara saygısızlık ettiğimi iddia ederek dövdü. Şaşkındım... Onun ailesine saygısızlık ettiğimi hatırlamıyordum. “Sen kendini bir şey mi sanıyorsun, senin o yüksekten bakan kafanı kırarım” diye bağırıyordu, bana vururken.
Ne yapacağımı bilemediğim bir süre geçti. Eşimle konuşmuyordum ama kızım henüz 2 buçuk yaşındaydı ve ayrılık kararı vermek oldukça zordu. Bu arada gelip benden özür diledi. Sonuçta bir süre daha denemeye karar verdim. Ama bu arada ondaki garip davranışları da izliyordum.
Çalıştığı firmada bir sekreter kadınla yakınlık kurduğunu, yine orada çalışan bir dost sayesinde öğrendim. Bu konuyu bir akşam kendisine açmak istedim.
Merhaba Güzin Abla, 19 yaşındayım. Fakat hem fizik hem de düşünce olarak yaşıtlarımla aynı değilim. 15 yaşındayken bile yaşımdan çok büyük hissediyor ve ona göre davranıyordum. Haliyle erkeklerin dikkatini çekiyordum. Yakışıklısı, maddi durumu çok çok iyi olanı mutlaka aileme bir şekilde haber ulaştırırdı. Ben kabul etmezdim, içim ısınmazdı kimseye.
Bir işe başladım ve çalışıyordum. Orada 34 yaşında birini tanıdım, çok düzgün birisi. Hislerim ve onun davranışları aklıma farklı şeyler getiriyordu ama konduramıyordum. 6 ay sonra artık samimi olduk. Bana evlenmek amacında olduğunu söylüyordu, fikirlerimi, düşüncelerimi soruyordu.
İşimiz dolayısıyla her gün 9 saat boyunca beraberiz, birbirimizi gözlemliyorduk. Oturuşu kalkışı ve konuşmasıyla, hayattaki hedefleriyle tam benim isteyeceğim birisiydi ama aramızdaki yaş farkından dolayı hep yarım kaldı düşüncelerim.
İşyerindeki herkes bana olan ilgisinin farkındaydı. Birkaç gün önce işten ayrılma kararı aldım.
Yetkili kendisi olduğu için onunla görüştüm, ailemin çalışmamı istemediğinden bahsettim. Bunu duyunca “Benim seninle bir şey konuşmam gerekiyor ama söylemeye de çok çekiniyorum” dedi. Tabii ki tahmin ettiğim gibi düşüncesinin evlilik olduğundan bahsetti.
Onu görünce heyecanlanıyorum, içimde hiç yaşamadığım çok farklı bir his oluyor. Ama sürekli yaşını düşünüyorum. Allah’a inancı, ibadeti, ailesine saygısı ve konuşma tarzıyla o kadar beğeniyorum ki onu.
Annemle arkadaş gibiyiz. Konuşmamızdan sonra her şeyi anlattım anneme ama “Neden ağzının payını vermedin, sen onun kızı olacak yaşındasın” diye kızdı bana. Ben de onu beğendiğimi anneme anlattım, ağlamaya başladı ve çok üzüldü. Annem her zaman çok mantıklı düşünen bir kadındır, o bile istemiyorsa ne yapabilirim?
“Eve tıkıldık, bittik, mahvolduk... Nefes alamıyorum” diyenler ne çok. İşe gittiğinizde bütün gün aynı kapalı ortamda, hep aynı masa ve sandalyede, gününüzü geçirirken sıkılmıyordunuz da şimdi mi sıkılıyorsunuz?
İşe gittiğiniz her gün, “keşke izin alsam, evden bir ay hiç çıkmayacağım, bütün gün yatıp ya film seyredeceğim” demiyor muydunuz? Gerçekten insanları anlamak zor. Küresel bir felaket yaşanıyor. Millet can derdinde, bazıları da “evde sıkıldım” depresyonunda.
Şu anda bir hastanenin karantina odalarından birinde, acılar içinde “Allah’ım şu dertten bir kurtulayım, yaşadığım her anımın tadını çıkaracağım, söz, yeter ki yaşayayım” diye dua ediyor olmayı mı isterdiniz?
Hastanelerde çalışan binlerce sağlık personelinin ve ailelerinin ne halde olduğundan haberiniz var mı? Duyarsızlık ve bana bir şey olmasın da ne olursa olsun kafası tavan yapmış durumda.
Bakın insanlar ortalıktan çekildiğinden beri, şu kadar kısa bir sürede dünya kendisini nasıl yenilemeye başladı. Doğaya bakın. Dünyaya bakın. Tarihte hiç kimsenin görmediği şeyler yaşıyoruz.
AVM’ye gidemiyorum, kuaföre gidemiyorum, eğlenmeye gidemiyorum diye şikayet edeceğinize, evinizde sevdiklerinizle hepinizi mutlu edecek, birlikte vakit geçireceğiniz faaliyetlerde bulunun.
İnternetiniz var, PC veya laptop var, olmasa da herkeste cep telefonu var. Dünyada olan biten her şeyi takip edebiliyorsunuz. Film seyredin, müzik dinleyin, kitap okuyun.