Sevgili okurlarım, 8 Nisan Çarşamba günü “Bir çocuğum olmalı mı?” başlıklı bir yazı yayınlandı bu köşede. “Rumuz: Sevgisiz” mektubunda “Hayatımın hiçbir döneminde sevgi görmedim, 8 aylık eşimden de... Bu sevgisiz dünyama bir bebek getirmeli miyim?” diye soruyordu, bu 21 yaşındaki 8 aylık evli gencecik kadın. Önce size bu mektubu hatırlatayım biraz...
Hayatı boyunca çok mutsuz olmuş. Evlenince mutsuzluğunun geçeceğini düşünmüş ama olmamış. Eşi iyi biriymiş ama annesiyle birlikte yaşıyorlarmış ve eşi annesinin sözünden çıkmıyormuş.
Eşiyle baş başa bile kalamadıklarını ama bir de üstelik ondan bebek beklediklerini söylüyor. “Beni önemsemeyen, bana değer vermeyen bu insanlara bir de çocuk mu vereyim” diye soruyordu.
Hayatta hep çok sevilmek istemiş ama sevgisiz büyümüş. “Belki evleneceğim adam beni çok sever” diye düşünmüş ama eşinden beklediği sevgiyi görememiş.
“Dünya bu kadar acımasız, vicdansız insanlarla doluyken ben nasıl böyle bir dünyaya çocuk getirebilirim? Onu kötü insanlardan nasıl korurum?” diye sormuştu. “Çok bunaldım artık yaşamak istemiyorum, çok mutsuzum” diyordu.
Ben de ona “Bütün yazdıklarına saygı duyuyor ve sana yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama işi ‘yaşamak istemiyorum’a getirirsen, işte o zaman sana hak vermekten vazgeçerim” demişim. “En kızdığım şey, siz gençlerin, hayatta herkesin başına gelebilecek zorluklarla karşılaştığınızda, yaşama tutunmaktan vazgeçmenizdir. Bak şimdi nasıl zorlu bir dönemden geçiyoruz, insanlar hayatta kalmak için ne büyük mücadeleler veriyorlar.
21 yaşına kadar neler gördün bilemiyorum ama şu anda evlisin, eşinden beklediğin sevgiyi bulamadığını söylüyorsun. Ama bu biraz da karşılıklıdır, güzel kızım. Sen eşine sevgi gösteriyor musun?
Merhaba, 22 yaşındayım 8 aydır evliyim. Eşim ise 26 yaşında. Eşimle kaçarak evlendim, ailemle görüşmüyorum ve bir sürü sorunla mücadele ediyoruz.
Eşime destek olmak için pek çok şeye katlanıyorum. Fakat bir konuya takılıyorum ve bu durum beni yıpratıyor. Eşim gözünü hakkıyla koruyamıyor. Bu durumu evlendikten sonra fark ettim, nişanlılık döneminde hiç aklıma gelmedi böyle bir şey yapacağı. Onu denememiştim, çünkü çok güveniyordum.
Eşim bir kadının yüzüne ya da başka yerlerine bakıp, takılabiliyor.
Bazen görmezlikten geliyorum. Bazen de rahatsızlığımı ifade ediyorum. İnanın eşime kendimi beğendirmek için her şeyi yapıyorum. Fakat böyle durumlar söz konusu oldukça, kendimi çok değersiz ve çirkin hissediyorum.
Oysa ki dilediğim tek şey eşime güzel görünmek. Benden başkasına bakmaması. Her ne kadar çok güzel olduğumu söylese de bu konuda yeminler etse de fayda vermiyor.
Bunun dışında hiçbir sorunumuz yok. Yabancı kadınlarla muhatap olmadıkça o kadar mutluyuz ki...
Ama olur da bir yere gidecek olursak, bu durumdan dolayı eziliyorum, kendimden feragat ederek “Eğer kendini alıkoyamıyorsan, göz zevkini tatmin etmek istiyorsan, birlikte bir yerlere çıkmayalım” diyorum. Bunları söylediğimde içim nasıl acıyor, tahmin edemezsiniz.
15 yıl önce görücü usulü evlendim. Almanya’ya gelin geldim. Bizim problemlerimiz gerdek sabahında, İstanbul’da, kayınpederimin evinde başladı. O gece baskı altında olduğumuzdan ilişki gerçekleşmedi. Sabah çarşaf görmeye gelen kayınvalidemler çarşafta bir şey göremeyince, iç çamaşırımı çıkarıp vermemi istedi, vermezsem beni bakirelik testine götüreceklerini söyledi.
Mecburen çıkarıp verdim ve eşim bana sahip çıkmadı; “Aramızda bir ilişki yaşanmadı” diyemedi bile.
O günden itibaren hep bu sorunla karşılaştım. Eşim hiç beni koruyup kollamadı. Çok fazla psikolojik baskı ve şiddet gördüm. Hiçbir zaman kadınlığımı hissettirmedi bana. Cinsel yaşamımız kötü sonlanıyordu. Bu yüzden yıllardır ayrılmak istediğimi söyledim ama hep bir bahaneyle barıştık. Her şeye rağmen çocuklarım için dayandım. Ama artık her konuda kavga eder olduk, çocuklarımın psikolojisi de bozulacak diye korkuyorum. Her şey 3 yıl önce iş hayatına atılıp kendi paramı kazanmaya başlayınca değişti. Kendimi işe yarar gördüm, kendime bakmayı öğrendim.
Aynı işyerinde 2 yıl önce kendimden 10 yaş küçük bir gençle ilişkim başladı.
Evli ve 3 çocuklu olduğumu biliyordu. Kadın olduğumu bana hissettiren ilk erkek o oldu. Benimle ilgileniyor, bana sahip çıkıyor beni çok seviyordu.
Onunlayken çok mutluydum, tek kusuru beni aşırı şekilde kıskanmasıydı.
1 ay önce eşimle yine tartıştık, o da evden ayrıldı. Şu anda 3 çocuğumla yaşıyorum. Bahsettiğim o gençle de artık görüşmüyorum.
Merhaba Güzin Abla, 15 yaşında başlayan ve 27 yaşında biten bir ilişkim oldu. Hayatımdaki kişi evlenmeyi istemiyor. Benim hayallerim ve onun hayalleri o kadar birbirinden uzak ki bunca yıl sonra benden vazgeçebildi. Bana yoluma devam etmem gerektiğini söyledi.
Annesine bağlılığını ve ondan kopmak istemeyişini dile getirdi.
Ben onun için çok uğraştım, bunca yılımı verdim ve hep umutla bekledim.
Şimdi çok acı çekiyorum, ayrılalı 7 ay geçmesine rağmen onu hâlâ seviyor olmak çok acı veriyor.
Bana “Sen benim için çok farklısın seni unutamam ama biz asla olamayız. Yemin ettim hayatından bir gün bile çalmayacağım.
Seni her zaman düşüneceğim” dedi. Ve beni bırakıp gitti...
Üniversite yıllarında evlenmek istemediğini hep söylemişti. O zaman ona hak vermiştim. Onu çok sıkıştırmak, üstüne düşmek istememiştim yaşlarımız gereği.
Merhaba Güzin Abla, eşimle aynı işyerinde çalışırken tanıştık. 3 buçuk senedir evliyiz ve 2 çocuğumuz var. İlk bebeğime hamileyken işten çıkartıldım. İlk çocuğum 15 aylıkken ikinci bebeğime hamile kaldım.
Bu süreçte eşimin işyerinde bekar bir kızla fazla samimi olduğunu duydum ve maalesef bunu görenlerden biri de aynı yerde çalışan annemdi.
Bu durum işyerinde çalışan çoğu kişinin de dikkatini çekmiş.
Sonunda eşimi karşıma alıp konuştum. Bu durumdan rahatsız olduğumu ve o kızdan uzak durmasını söyledim.
İkinci kez doğum yaptıktan 2.5 ay sonra bebeğimi uyutmak için yatak odasına gittim. Bebeğim uyumayınca tekrar oturma odasına döndüğümde, eşimin telefonuna mesaj geldi.
Telefonu benden kaçırdı ve tüm mesajları sildi. Bu güvensiz hareketinden sonra ilişkimizin bittiğini söyledim. Ciddi olduğumu görünce itiraf etti. Mesaj atanın işyerindeki kız olduğunu, telefonda konuştuklarını ama aralarında bir şey geçmediğini söyledi.
Doğum günümde, hamileyken neredeyse her fırsatta mesajlaşmışlar hatta doğum yaptığımda bile. Fatura detaylarından gördüğüm kadarıyla aylardır gece gündüz, binlerce mesaj gelip gitmiş.
Merhaba Güzin Abla, 29 yaşında yakışıklı, kariyer sahibi bir erkeğim. Eşimle yaklaşık 4 ay önce evlendik. Görücü usulüyle tanıştık. Aramızda bazı küçük tartışmalar oluyordu ama annemin de nişanlıma olan zaafı ve benim ona karşı sevgimle bu konuyu aşabiliyorduk.
Evlendikten sonraki ilk 2 hafta iyiydik. Ama yine de çok küçük problemler aramızda çok ciddi tartışmalara dönüşüyordu.
Evliliğimizin birinci ayından sonra eşim hamile kaldı.
İşte bu dönemden sonra tartışmalarımızda bana önce küfürler etti. Ben de ona ağır hakaretlerle karşılık verdim.
Bu tartışmalar sırasında eşim zaman zaman bana fiziki şiddete başvurdu. Bu defalarca tekrarlandı. Her seferinde bana el kaldırmayacağına söz verse de tekrar tekrar aynı şeyi yaptı.
Hatta birkaç kez kavganın gürültüsünden eve polis geldi ve benden şikayetçi oldu. Yalan ifade vererek, şiddet gördüğünü söyledi.
Bu yüzden 1 gün nezarethanede kaldım.
45 yaşında, evli, 3 çocuk ve 2 torun sahibi bir kadınım. Tam 30 sene boyunca birini çok sevdim. Onunla hiç konuşmadım ve görüşmedik. Sadece bakışlarla, yolda karşılaşınca göz göze gelerek birbirimize duygularımızı belli ederdik. Ailem beni zorla bir başkasıyla evlendirdi. Mecburen kabullendim, şu an 28 senelik evliyim.
Eşimin ailesiyle çok şey yaşadım, tek başıma bu mücadelenin üstesinden geldim. Eşim hiç destek olmadı, sırf çocuklarım için katlandım. Artık kaderime razı olmuş durumdaydım.
Ama bir ay kadar önce eski sevdiğim adamla karşılaştım. Şu anda onunla sadece uzaktan görüşüyoruz. Ama yine de vicdanım rahatsız, sanki eşimi aldatmış gibi hissediyorum.
Onun da iki evladı ve eşi var. Ona sürekli, “Eşine iyi davran, ben daha mutlu olurum” diyorum. Ama aslında ben altüst oldum. Boşanmak veya onu da yuvasından etmek gibi bir niyetim yok. Onun pek çok sorunu var. Ona da kıyamıyorum. Onu eskisi gibi hâlâ çok seviyorum. Ona “Ayrılalım yine birbirimizi kalpten sevmeye devam edelim” diyorum. Yine dayanamayıp konuşuyoruz.
Ne yapmalıyız, bize bir akıl verin. Eşime vefa borcum var, çocuklarımın babası, bizim için çalışıyor. Onun eşinin de hiçbir günahı yok...
Ama duygularıma da gem vuramıyorum. Torun sahibi olmak sevmeye engel mi?
◊ Rumuz: Kıyamıyorum
YANIT
Merhaba Güzin Abla, 21 yaşında 8 aylık evli bir kadınım. Görücü usulüyle evlendim ama daha öncesinde çok şey gördüm geçirdim. Evlenince mutsuzluğum biter, diye düşündüm ama bitmedi. Eşim iyi biri ama annesine olan bağlılığı beni deli ediyor. En kötüsü de onunla beraber yaşıyoruz.
Evlendiğim günden beri bir gün bile baş başa kalamadık. Ayrı eve çıkmak istiyor olmam kötü bir şey mi? Bu isteğimi onlara da söyleyince hiçbir şey yapmıyorlar. Her şeyin üstüne bir de benden bebek bekliyorlar, benim annem de bekliyor...
Kaynanam ve eşim de çok istiyor. Düşünüyorum da bana değer vermeyen, isteklerimi umursamayan insanlar, bebeğime nasıl değer verecek, nasıl sevecekler?
Bu hayatta hep çok sevilmek istedim ama sevgisiz büyüdüm. “Belki evleneceğim adam beni çok sever”, dedim. Fakat anladım ki sevgi denen bir şey yokmuş.
Ben var sandım, dünya böyle acımasız, vicdansız, sevgisiz insanlarla doluyken, ben canımdan kanımdan çocuğumu nasıl büyütürüm? Nasıl böyle bir dünyaya çocuk getirebilirim? Onu kötü insanlardan nasıl korurum?
Tanıdığım bütün insanlar melek kılığında birer şeytan çıktı. Hepsi beni amaçları için kullandı, isteklerine ulaşınca arkamdan vurdu. Bana bir anne olarak cevap verebilir misiniz; ne yapmalıyım?
Çok bunaldım artık yaşamak istemiyorum, çok mutsuzum.