22 yaşındayken eşimle severek evlendim. Tam 21 yıl oldu ve 2 çocuğumuz var. Eşimle mutluyuz.
Evlenmeden önce ne beraber yaşadık ne de flört ettik. Evlendikten sonra da anlaşmadığımız konular oldu ama hep anlayışla karşıladık, sorunlarımızı birlikte çözdük.
Neden bunları yazıyorum? Okumayı seven bir insanım. Önüme ne gelirse okurum. Sizin yazılarınızı da toplumun gidişatını anlamak için severek okurum.
Çoğu zaman dini inancım gereği dediklerinize katılmam. Ancak köşenizde okuduğum bir yazı gerçekten beni çok sinirlendirdi. “Çiftler ön evlilik yapabilselerdi boşanmalar artmazdı” başlıklı bu yazı gerçekten toplumumuzu tanımayan biri tarafından yazılmış olmalı.
Bazen diyorum “size yazanlar bu kadar cahil olamaz” diye. Size yazan o kişi, yurtdışında yaşadığını söylüyor. “Burası Türkiye” diyorsunuz. Bekaret önemli değil gibi bir izlenim uyandırıyor o yazı. O şahıs diyor ki, “Önce beraber yaşasalar bu sorunlar olmazdı. İnsanlar bu kadar kolay boşanmazlardı.”
İyi de Güzin Abla, yurtdışında yaşayan yabancılar boşanmıyor mu? Üstelik onlarda flört daha yaygın değil mi?
Bırakın birkaç ayı, yıllarca aynı evde oturup daha sonra evlenseler de boşanmıyorlar mı?
25 yaşında, bekar bir kızım. Bundan aylar önce internetten biriyle tanıştım. Birbirimizi sevdik, evlenecektik. Yüz yüze de görüştük. Sonra onun aklına bazı sorular takıldı kaldı. Böyle yapınca ben de üzüldüm ve ayrılmak istedim. Gerçekten de ayrıldık ama
2 gün sonra pişman oldum.
Onu aradım, barıştık, tekrar görüşüyorduk. 1 hafta sonra o benden ayrılmak istedi. Sırf ben ayrıldığım için bunu kabullenemediğini söyledi.
Velhasıl aradan aylar geçti. Bana tekrar yazdı, “Unutamadım seni” dedi.
Onu çok seviyordum, o da bunu biliyordu. En son yine kavga edip ayrıldık. Yine araya aylar girdi.
Bu sefer de internette başka adla yeni bir hesap açtım. Bu hesaba da cevap verdi. Zoruma gitti, “beni unuttu” dedim. Kim olduğumu söylemedim.
Sonra hakkında sorular sordum; “Daha önce hiç sevdin mi, onu beğendin mi” gibi...
18’ine yeni basmış bir genç kızım. Kendimi bildim bileli anne sevgisini hiç hissetmedim. Annem artık hayatımı mahvetmiş durumda. Hayatımın her döneminde hep katı ve sinirliydi.
Çocukları arasında da hep ayrım yaptı. Erkek kardeşlerimi daha üstün tutardı. “Erkek çocuğu bir başka” diyordu annem.
Ben de “Her ne kadar öyle olsa da annemdir. Beni seviyordur, başıma kötü bir şey gelse en çok o üzülür” diyordum kendi kendime.
Fakat çevremde arkadaşlarımın annelerinden gördükleri güzel muameleyi fark edince yanıldığımı anladım. Önceki zamanlarda okula giderken inadına hep kahvaltı yapmadan, soğuk havalarda da montumu almadan çıkardım evden.
Belki kızar da beni uyarır, beni düşünürdü. Ama umrunda bile değildim, ilgisini çekemedim bir türlü... İlk regl olduğum zamanı bile ondan gizlemiştim. Nasıl tepki göstereceğini bilemediğimden...
Gerçekten de tahmin ettiğim gibi oldu. Öğrendiğinde sanki büyük bir hata yapmışım gibi tepki verdi.
Her seferinde yüzüme vurdu. Söylenmeyecek kelimeler bile kullandı.
Üniversite son sınıf öğrencisi bir kızım. Ailemle her zaman problem yaşadım. Annem zaten problemli biri. Babamla ben doğduktan sonra boşanmışlar. 2016 senesinde de babam vefat etti.
Yıllar boyunca babamla görüşmemi engelledi. Teyzem, dayım ve daha birçok kişiyle de... Hep dolduruşlarla büyüdüm. Hep yönlendirildim, tehdit edildim.
4 senelik üniversite hayatımda hiç tanımadığı arkadaşlarımı sadece görünüşüyle yargılayarak, “onlarla konuşmanı istemiyorum” derdi. Dışarıya çıkmama hâlâ karışıyor.
Akşam hava karardığında dışarıya çıkmama kesinlikle izin vermez. Ben de yalan söyler, yine çıkarım. Beni bu yalanlara mecbur ettiğini ifade ederim, anlamaz.
Her zaman abimle annem arasında ezilen, onların istediği neyse onu yapan, hakarete, şiddete uğrayan oldum.
Üniversiteye geldiğimde arkadaşlarım oldu. Onların ailelerine baktığımda ne kadar yanlış büyütüldüğümü fark ettim.
Dışarıda bir kahve içmek için dahi izin alıyorum annemden. “Şu saatte yurtta olacaksın” diye şart koşuyor.
26 yaşındayım ve 3 sene önce sevdiğim biri vardı. Babam istemediği için ayrılmıştım. Yine onunla birlikte olmaya başladım.
Babamı ikna etmek için bir araya geldik fakat babam asla istemedi. Ne benimle ne de onunla konuştu.
Babam böyle davrandığı için de beni destekleyen kimse kalmadı.
Herkes karşıma geçti. Sevdiğim adama tekrar umut verdiğim için kendimi suçlamaktan alıkoyamıyorum. Onu üzdüğüm için kötü hissediyorum.
Doğup büyüdüğü yeri o seçmedi. Babam karşı tarafı ırkından dolayı istemiyor.
Ailemle aramdaki bağlar eskisi gibi değil. Aileme çok değer veren biri olduğum için yine onların yanında kaldım.
Sevdiğim adamı tekrar kaybettim. Onu çok seviyorum. O da beni... İkimiz de denedik ve başkalarıyla yapamıyoruz. Ama birbirimize de yar olamıyoruz.
Ben, 23 yaşında nişanlı bir kızım. Nişanlımı çok zor kabul ettim. Hayallerimi fazla yükseklerde tutuyordum. Karşıma da hiç hayallerimdeki adam çıkmadı.
Ailem nişanlımı çok sevdi ve bana baskı yaptı.
Ben ne kadar dirensem, hayallerimi beklesem de sonradan pes ettim ve kabul ettim. Hatta size de bu konuda yazmış ve sormuştum. Siz de “hayal dünyasından çıkıp bu iyi adamı kaybetme” demiştiniz.
Şimdi nişanlıyız. Çok iyi anlaşıyoruz. Kendisi beni çok seviyor ve sürekli bunu bana hissettiriyor.
Ben de artık onu seviyorum. Eskisinden daha iyiyim. Kabullendim hayallerimin olmayacağını ve kendimi nişanlımı sevmeye adadım.
Mutluyum, belki âşık değilim ama seviyorum.
Sürekli vakit geçiremiyoruz ama ona giderek daha fazla bağlanıyorum. Bunu hissediyorum. Aslında sorum bununla alakalı değil.
Sevgili Güzin Abla, aslında cevabını iyi bildiğim bir sorum var. Ama yıllardır içim içimi kemiriyor. Size danışmamın bir sebebi içimi döküp rahatlamak.
Diğer bir sebebi de bahsedeceğim hanımefendinin de yıllar yıllar önce size sorduğu sorunun köşenizde cevaplanmış olması.
Güzin Abla, ben seneler önce bir kıza âşık oldum.
Aileler arası anlaşmazlıklarla geçen sancılı bir beraberlikten sonra, detaylarına girsem “böyle ayrılık sebebi mi olurmuş” diyeceğiniz saçma sebeplerden ayrıldık.
Bu hanımefendiye hiç yalan söylememiştim. Ayrılırken ilk ve tek yalanımı söyledim:
“Seni sevmiyorum.”
Yalanın kuyruklusu.
24 yaşında, 3 yıllık evli bir kadınım. 3 yaşında kızım var. Ailem henüz 14 yaşındayken beni amcamın oğluyla nişanladı ve babaannemin zorlamasıyla 3 yıl nişanlı kaldık. Ama anlaşamadık ve ayrıldık.
Ayrılınca akrabalarım bana düşman oldu. Ailem de bir şey demedi. Hatta “zorla verdik” diye pişman oldular. Ama psikolojim çok bozuldu.
2 yıl sonra bir akrabamızın oğlu haber gönderdi. Benden hoşlanıyormuş ve konuşmak istiyormuş... Ben de bunu hemen aileme söyledim. Zaten annemin akrabasıydı. Bir şey demediler, görüşmeyi kabul ettim.
Görüştük, konuştuk... 1 yıl birbirimizi tanıdık, sonra istediler ama kimse gelmedi akraba olarak. Babam tarafından nişanlandık.
1 yıl kadar sürdü ve beni çok kıskanmaya başladı. Aramızda tartışmalar çoğaldı. “Telefonunu aradım açmadın” demelere başladı.
Aramızda mesafeler vardı. Sonra ailemle onların yanına gittik ve oraya yerleştik. Bu sefer de ailem ve ailesi anlaşamadı. Babam “Uzak olalım daha iyi, yoksa her şey bozulacak” dedi. Ben istemedim ama babamın isteğini yaptık ve gittik. Oradan giderken yüzüğü geri verdi.
Şimdiki eşim nişanı attı. O psikolojiyle beni kaçırmasına onay verdim. Nasıl oldu bilmem ama bana yüzüğü geri veren adama “tamam” dedim. Hemen hamile kaldım, ailesi ile beraber yaşamaya başladık.
Tabii anlaşamadık. Ailesinin yanından ayrıldık. Bu sefer de sabahlara kadar eve gelmemeler başladı. Bir yandan da kumar oynuyordu. Sinir hastası oldum, psikiyatriste gittim. İlaç kullanıyorum.