Paylaş
24 yaşında, 3 yıllık evli bir kadınım. 3 yaşında kızım var. Ailem henüz 14 yaşındayken beni amcamın oğluyla nişanladı ve babaannemin zorlamasıyla 3 yıl nişanlı kaldık. Ama anlaşamadık ve ayrıldık.
Ayrılınca akrabalarım bana düşman oldu. Ailem de bir şey demedi. Hatta “zorla verdik” diye pişman oldular. Ama psikolojim çok bozuldu.
2 yıl sonra bir akrabamızın oğlu haber gönderdi. Benden hoşlanıyormuş ve konuşmak istiyormuş... Ben de bunu hemen aileme söyledim. Zaten annemin akrabasıydı. Bir şey demediler, görüşmeyi kabul ettim.
Görüştük, konuştuk... 1 yıl birbirimizi tanıdık, sonra istediler ama kimse gelmedi akraba olarak. Babam tarafından nişanlandık.
1 yıl kadar sürdü ve beni çok kıskanmaya başladı. Aramızda tartışmalar çoğaldı. “Telefonunu aradım açmadın” demelere başladı.
Aramızda mesafeler vardı. Sonra ailemle onların yanına gittik ve oraya yerleştik. Bu sefer de ailem ve ailesi anlaşamadı. Babam “Uzak olalım daha iyi, yoksa her şey bozulacak” dedi. Ben istemedim ama babamın isteğini yaptık ve gittik. Oradan giderken yüzüğü geri verdi.
Şimdiki eşim nişanı attı. O psikolojiyle beni kaçırmasına onay verdim. Nasıl oldu bilmem ama bana yüzüğü geri veren adama “tamam” dedim. Hemen hamile kaldım, ailesi ile beraber yaşamaya başladık.
Tabii anlaşamadık. Ailesinin yanından ayrıldık. Bu sefer de sabahlara kadar eve gelmemeler başladı. Bir yandan da kumar oynuyordu. Sinir hastası oldum, psikiyatriste gittim. İlaç kullanıyorum.
Şu an beni aldatıyor mu? Şüpheleniyorum ama emin değilim. Birkaç mesaj yakaladım. İnkar etti. Patronundan para alıyormuş. Artık ona güvenemiyorum. Ayrılsam ayrı yapabilir miyim, bilmiyorum.
◊ Rumuz: Güvensizim
YANIT
Sevgili kızım, bir evlilikte en önemli şey karşılıklı güvendir. Tabii sevgiden sonra gelen en önemli şeydir güven. Ama sevgi ve güven bir bütündür zaten. Sanki bu adamla biraz zoraki evlenmişsin gibi geldi mektubundan...
Ailenin o ilk nişanından sonraki tavrı sonucunda, bu defa yine bir akrabanı reddetmek istememiş, onunla görüşmeyi kabul etmişsin. Belki de sana onun ailesinin tavrı ters gelmiştir.
Belki de hemen bebeğinizin olması seni biraz daha zorlamıştır.
Ama sonuçta mutlu bir evlilik değilmiş sizinki. Akraban olan bu genç ise belli ki bir pişmanlık duymuş ki, yüzüğü geri vermiş... Keşke sen de o zaman kaçırmasını kabul etmeseymişsin. Ama olan olmuş. Bundan sonrasını düşünmek gerekiyor.
Bakıyorum, hem ona bu yaptıklarından dolayı güven duymadığını söylüyorsun. Hem de “Ayrılırsam ne yaparım, bilemiyorum” diyorsun.
Sevgili kızım önce bir karar ver, bunca sorun yaşamışsın, eşinin kumar oynadığını, kazandığı parayı bile senden sakladığını söylüyorsun.
“Başka kadınlar var hayatında” diyorsun. Hem de sanki boşanmayı pek düşünmek istemiyor gibisin.
Kimseyi boşanmaya yönlendirmek istemem, zaten bu konuda da son karar elbette ki senin. Ama böylesine mutsuz bir evliliği sürdürme nedenin, “ne yaparım” korkusuysa çok yanlış. Birçok kadın senin gibi yaşadığı sıkıntılara rağmen boşanmaktan vazgeçebiliyor.
Boşanmak hiçbir şeyin sonu değil kızım. Tam tersi her şeyin başlangıcı olabilir. Ama önce eğrisiyle, doğrusuyla evliliğini gözden geçirip, artılarıyla eksilerini düşünüp, düzgün bir karar vermek zorundasın.
Sanırım bana yazmaktaki en önemli nedenin, senin yerine karar vermemi istemen olabilir mi? Ama bu mümkün değil.
Paylaş