Bu çok büyük bir acı. Eski yıldızlarla birlikte çağımın insanlarının da gençlikleri, mutlulukları, keyif aldıkları her şey de birer birer yok oluyor. Hüzünlendim ve yaşamın aslında ne kadar kısa ve üzüntülerle, dertlerle harcanmayacak kadar değerli olduğunu düşündüm.
Haberlerde Fatma Girik için Yeşilçam’ın en parlak döneminin yıldızları Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray ve Filiz Akın dörtlüsünün bir parçası olduğuna dikkat çektiler. Bu dörtlü Yeşilçam’ın ‘dört yapraklı yoncası’ olarak anılıyordu. Girik’in ölümüyle yoncanın yapraklarından biri eksilmiş oldu.
Bu arada sevgili Filiz Akın’ın da rahatsız olduğunu duyduk. Allah ona şifalar versin. Bu dörtlünün yeri asla doldurulmaz çünkü.
Bizim dönemimizin sanatçılarının çoğunun da yerinin kolay kolay doldurulamayacağını hatırladım bu vesileyle. Kayahan, Ferhan Şensoy, Alaattin Yavaşça, Erol Büyükburç, Münir Özkul, Gülriz Sururi, Ayşen Gruda, Tarık Akan ve yakın dönemde kaybettiğimiz pek çok değerlimiz... Hepsi bizim çağımızın ve hayatımızın çok önemli vazgeçilmezleriydi.
Fatma Girik, röportajlarından birinde “Yaşamım büyük bir mücadele ile geçti. Kendimi büyük savaşlar sonrasında var ettim. Bu nedenle kendimle gurur duyuyorum ve başka hiçbir şeye özenmiyorum. Bin kere daha yaşasam yine Fatma Girik olmak isterim” demiş. Gerçekten de Fatma Girik gibi bir sanatçı olmak kolay değil.
Allah rahmet eylesin, yolu ışıklar içinde olsun. Ve dilerim, gerçekten de çok istediği gibi, hayatının büyük aşkı Memduh Ün’e öte âlemde kavuşmuştur.
Onu tanımayan gençlerimize mutlaka onu anlatmak gerekir.
ANNESİNDEN KORKTUĞU İÇİN GÖRÜŞTÜĞÜMÜZÜ SAKLIYOR
Ben 42 yaşındayım, 18 senelik evliyim. 2 evladım var.
2015’te eşim hasta oldu ve hastanede yatarken, ben de yanındaydım. O sabah, odasına bir genç kadın geldi. Eşim için gelmiş olabileceği hiç aklıma gelmemişti.
Yanda bulunan diğer hastaya geldiğini sanmıştım. Ta ki eşime ismiyle hitap edip “Hayırdır, küs müyüz” diyene kadar. Ben neye uğradığımı bilemedim.
Eşim o kadını odadan çıkardı ve sonra yanıma geldi. Bana bir sürü yalan söyledi tabii ki. Sözde bu kadın arkadaşının kuzeniymiş. Beni arkadaşıyla da görüştürdü. Arkadaşı, “Yenge ben bu olaya karışmak istemiyorum” dedi. Ben o anda yıkıldım.
Sinirle eşime “Tamam bu olay bitti hemen ayrılalım” dedim. O da kabul etti ama daha hastanedeydi.
O esnada araya büyükler girdi, beni ikna etmeye çalıştılar. Sonuç olarak çocuklarımın küçük olmasını bahane ederek eşim eve geri döndü.
Ama ona ne sevgim ne de saygım kaldı. Biz bu şekilde 1 sene aynı evde yaşadık. Cinsellik gibi hiçbir şey yoktu aramızda. Böyle bir süre gitse de biz baktık bu şekilde olmuyor.
Geçenlerde size yazmıştım. “Eşimle 5 aydır aynı evde küs yaşıyoruz” diye. Biz anlaşmalı boşanmaya karar verdik. Ben istedim, eşim de kabul etti. Sonra vazgeçti, boşanmak istemedi... Bizden vazgeçemediğini, ona bir şans daha vermemi istedi.
Yaşadıklarımızı unutup yeni bir başlangıç yapmak istediğini söyledi. Bunun için de “aile danışmanına gidelim” dedi. Benim de yüreğim yumuşadı, kabul ettim ve barıştık.
“Bu küs dönemimizde konuştuğun biri var mıydı?” diye sordum. Önce söylemedi sonra saklamak istemediğini belirtti.
Sosyal medyadan bir kadınla yazışmış ve konuşmaları da olmuş.
Biz barışınca kadına, “Ben aileme döndüm” demiş ve ayrılmış. Fakat korkularım var. Güven konusunda endişeliyim... Ondan emin olamıyorum.
Ya daha önce yaşadıklarım gibi şeyler yaşarsam. Kavga, gürültü, hakaret gibi... Tamam, benim de hatalarım oldu.
Ama en çok da eşimden kaynaklandı bunlar. Yatak odamız, yani cinsel hayatımız hep sorun oldu. Bu konuda çok fazla ilgi bekleyen bir eşim var. Ona göre yeterince tatmin olmayınca bu ilgiyi dışarıda arıyor. Ben de bunu kabullenemiyorum.
Sesimizi duyurmak için yine size yazıyoruz Güzin Abla... “Hayvanları Koruma Kanunu” 2004 yılından beri hayatımızda. Kanunun iyiye yakın diyebileceğimiz tek bir maddesi var, o da her zaman vurguladığımız 6. madde. Yani “kedilerin ve köpeklerin yaşam alanı sokaklardır, belediyeler onları sadece, onların iyiliği için kısırlaştırma, tedavi amacıyla alıp, geçici hayvan bakımevine götürebilir ve işlemler tamamlandıktan sonra aldığı yere geri bırakmak zorundadır” diyen madde.
2010 yılından 2021 yılına kadar bu kanunun değiştirilmesini tartıştık. Kanun koyucu bu 6. maddeyi kaldırmak istediysek de eksik olarak gördüğümüz hususlarını tamamlamak içindi. Özellikle kabahat niteliğinde kabul edilen hayvana şiddet fiillerinin suç olarak nitelendirilmesini, hayvana şiddet uygulayan faillerin cezaevine girmesini ve hiçbir hayvanın tehlikeli, yasaklı şeklinde ayrıştırılmamasını istedik.
Nihayetinde kanunda yapılan değişiklikler 2021 Temmuz ayında yürürlüğe girdi. Hayvana şiddetin adı suç oldu ama pek işe yaramadı, faillerin cezaevine girmesinin mümkün olmadığı cezalar belirlendi. Kanunda sanki isteklerimiz yerine getirilmiş gibi görünüyordu ama aslında hayatımızda hiçbir şey değişmedi. Hayvan katliamları, bunları yapan cani ruhlu kişiler, adliyeden ellerini kollarını sallayarak sırıtarak çıkan, aramızda yaşamayı sürdüren failler aynen devam...
“Tehlikeli”, “yasaklı” tanımları da aynen korundu, üstüne bir de Tarım ve Orman Bakanlığı’na istediği köpeği tehlikeli ilan etme yetkisi verildi. Bu da yetmedi, 6 ay içinde tehlikeli olduğu belirlenen köpekleri kısırlaştırıp kaydettirmezsen, elinden alır barınağa kapatırım, uyarısı insanların önüne kondu. Bu işin sonunda, kanun hiç değişmese daha iyiydi noktasına kadar geldik. Neyse ki 6. madde de aynen korundu. Eskiden olduğu gibi kanunun tek iyi maddesi 6. madde noktasındayız.
Son dönem gelişmeleri ise 6. maddeye de pek bel bağlamamamız gerektiğini hatırlattı. Kanunun uygulayıcısı belediyelerin, Bakanlığın bir genelgesiyle kanunu uygulamaktan kolayca vazgeçebildiklerini gördük. Bu sakıncalı diye belirlenen köpekleri yok etme fırsatı ellerine geçti. Belediyeler, şu an Türkiye’nin her yerinde sakıncalı olsun olmasın, köpekleri toplayıp bilinmeze gönderiyor. 2021 Temmuz ayında mecliste yürürlüğe giren Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki değişiklikler köpekleri korumamız anlamında işimize yaramıyor. Biz tabii ki kanunun elimize verdiği kısıtlı imkânlarla suç duyurusunda bulunuyoruz. Sonuç alamasak bile onları evrak yoğunluğunda bunaltıyoruz. Ki anlasınlar ne kadar çok ihlal, ne kadar çok dava konusu var. Türkiye barolarındaki tüm avukatlara çağrımızı yineleyip, hayvan hakları için hukuk örgütlenmesi hareketini biraz hızlandırmak gerekiyor.
Ki çoğu baro artık bunu canla başla yapmaya hazır. Hukuk çözümlerinden, adaletten vazgeçmeden, hak savaşlarımızı kararlılık ve cesaretle sürdüreceğiz. Ve tabii “dayanışmayla”...
İçinde bulunduğumuz nokta köpeklerimizin son düzlüğü, yeşil yolu. Ya şimdi sonuna kadar köpeklerimiz için direniriz ya da ömrümüzün sonuna kadar köpeklerimizin arkasından ağlarız.
6 aydır nişanlıyım. Nişan
öncesi 4 ay görüştük. Biraz aceleciymişiz gibi görünüyoruz ama yıllar öncesinden de tanışıyorduk. Sadece ciddi düşünmemiştik.
Her ilişki gibi bizimki de ilk başlarda çok güzeldi.
Fakat kendisi sorumsuz biri ve son zamanlarda da çok ilgisiz oldu.
Rahat, umursamaz ve çalışmıyor.
Yazın düğünümüz olacak ama aklımda o kadar soru var ki... Üstelik kendisiyle konuşamıyorum.
İşini soruyorum, hemen kızıyor.
26 yaşındayım, sevdiğim kızı bir trafik kazasında kaybettikten sonra hayatımı sadece aileme adadım. Onların istediği insanla evlendim. Ama bu ilişkim yürümedi. “Belki yoluna girer” diye çocuğum olsun istedim ama hiçbir şey değişmedi. Önce bir kızımız, iki yıl sonra da oğlumuz oldu.
Ancak evliliğim düzelmedi. Ne denli çabalasam da en sonunda boşandık. Anlaşmalı olarak boşanırken, iyi bir nafaka ödemeyi kabul ettim.
Maddi durumumu aşsa da en azından anneleri çalışmayacak ve onlarla vakit geçirebilecekti. Lakin ne kadar dikkat etsem de birine gönlüm kaydı.
Sohbet muhabbet derken o da benden hoşlandı. Yaşadıklarımı anlattım ama henüz kabullenemedi ve duygusal durumlardan dolayı da bir ikilem içinde kaldı.
Pişman olmasındansa bensiz mutlu ve huzurlu olmasını istiyorum. Çünkü daha kendisinin kabullenemediği hayatı, ailesi asla kabul etmeyecek.
Keza bu kız ilk defa evlenecek ve benim bunları karşılayacak gücüm hiç olmayacak.
Kızım konusunda da aşırı endişeli. Çünkü eski eşim evlenirse kızımın velayetini ben alacağım.
Merhaba Güzin Abla, ben 20 yaşında bir genç kızım. Bundan 1 ay önce 26 yaşında bir beyefendiyle tanıştırıldım aileler vasıtasıyla. Bu beyefendinin ailesi bizim aile dostumuz. Fakat kendisini tanımıyordum.
O da beni tanımıyordu. Bu kişi Türk kökenli Fransız vatandaşı. Fransa’da yaşıyor, inşaat mühendisi. Ailesi ise Türkiye’de.
Ailesine evlenmek istediğini söylemiş ve “bana tanıdığınız, güvendiğiniz bir ailenin kızını bulun ve isteyin” demiş. Ailesi de beni uygun görmüş. Ben burada okuyorum. Bir şekilde bu beyefendiyle tanışma yoluna girdim ve sözlendik. Sözlüm tam aradığım gibi biri.
Bana da âşık oldu. Fakat ben kendisine karşı duygusal bir şey hissetmiyorum. Bu beni çok zorluyor ama o çok iyi biri. Belki aynı evde yaşayınca huyu değişir, yaşamadan bilemeyeceğim bunu. Onu üzmek istemiyorum, çok duygusal biri.
Ondan önce 2 yıllık, 26 yaşında biri ile ilişkim vardı. Beni çok seviyordu, hâlâ da seviyor. Ama ben sözlenmeden 1 ay önce ondan ayrıldım, çünkü çok yıpratıcı bir ilişkimiz vardı. Hep tüm fedakârlığı ben yapıyordum. Kendimi onun için paspas ettim. Daha fazla dayanamayıp, ayrıldım sonunda.
Sözlendikten sonra bana dönmeye çalıştı. Ağlıyor sürekli “beni affet” diye. Onunla çok şey paylaştım, onu seviyor muyum bilmiyorum ama benim hassas noktam çok iyi niyetli olmam, bu beni mahvediyor Güzin Abla. Bu arada evlenince Fransa’ya yerleşeceğim; kariyerime orada devam edeceğim. ◊ Rumuz: Evlilik
YANIT
Sevgili kızım, seninle açık konuşacağım. Böyle uzaktan, hiç tanımadığın, sadece ailesine “bana uygun bir kız bulun” diyerek yola çıkan bir kişiyle evlenmeyi düşünüyorsan, sakın acele etme.
Merhaba Güzin Abla, 7-8 ay önce okuldan bir kızla tanıştım. Onu gerçekten çok sevdim, âşık oldum ve arkadaşlarımın da yardımıyla sevgili olduk. İlk başlarda her şey güzeldi. Fakat sonra o neşeli halinin altında ne kadar sinirli ve takıntılı bir kız olduğunu anladım. “Geçer, herkesin sinirli bir dönemi olabilir” dedim. Lakin psikolojik sorunları olduğundan zaman zaman ilaçlar kullandığını öğrenince geçici bir şey olmadığını anladım.
Giderek çok saçma sebeplerden ötürü benimle saatlerce kavga etmeleri ve öfke krizleri arttı. Bütün bunlar beni zihnen çöküntüye uğrattı. Tabii, onu çok sevdiğim ve ciddi düşündüğüm için bir çözüm yolu aramaya başladım. Böyle kavga çıkarmaması gerektiğini defalarca konuştum. Kendisi de bana hak verip defalarca özür dileyip, değişeceğini söylemesine rağmen hiçbir şey değişmedi. Ancak sanki biraz duruldu ama yine sinirli hareketleri devam etti. Gene bir nebze tolere ettim ama bu süreçte cinsel bir münasebetimiz de oldu.
Bir süre sonra bu siniri yine patlak verdi. Resmen zihnen yaşlandım. Kendisinin defalarca değişeceğine, bu huyunu yeneceğini söyleyip bana hak vermesine rağmen, hiçbir şey değişmedi. Her zaman psikolojik sorunları ve takıntıları olduğunu söyleyip buna sığındı.
Şu anda iyiyiz ama şimdi bile gereğinden fazla telefonla arama ve mesaj atmalar, gereksiz kaprisler, biraz kendi çevremle vakit geçirsem kriz geçirmeler sürüyor. Bu ilişkiyi bitirmemin doğru olacağını düşünmeye başladım. Bu kararı da çok düşündüm. Böyle sorunlu bir insanla gelecek kurabileceğimden emin değilim. Yine de bunu nasıl yapmam gerektiğini bilmiyorum.
Bana aşırı bağlanmış durumda. Eğer böyle bir şey yaparsam kendine bir şey yapabileceğine dair ciddi şüphelerim var ve açıkçası korkuyorum. O aslında iyi bir insan, üzülmesini de istemiyorum. Aynı zamanda onu gerçekten seviyorum da... Daha 20 yaşındayım ama bu iş devam ederse ciddiye binecek. Kendisi beni ilerideki kocası olarak görüyor. Sürekli planlar yapıyor. Ayrılmam daha mı doğru? Yoksa beklemeli miyim? Nasıl bir yol izlemem doğru olur?
Rumuz: Kötüyüm, çıkmazdayım
YANIT
Sevgili oğlum, henüz 20 yaşındasın ve bu kadar büyük sorunlarla uğraşıyorsun. Bu genç kızın ciddi ruhsal bozuklukları var. Öfke kontrol bozukluğu diye adlandırılan bir sorunu bile olabilir. Ne yaşadıysa, kendi kendisiyle bile barışık değil. Senin hayatını da alt üst etmiş. Böyle biriyle elbette şu anda bir gelecek düşünemezsin. Böyle anı anına uymayan, gereksiz öfkelere kapılan, her şeyi aşırı ve nöbetlerle kendini gösteren, bu genç kızın gerçekten yoğun bir sevgiye ama asıl ciddi bir tedaviye ihtiyacı olduğu ortada.