Hayallerimin olmayacağını kabullendim

Hayallerimdeki adamın karşıma çıkmayacağını anladım. Sonunda hayallerimin olmayacağını kabullendim ve kendimi nişanlımı sevmeye adadım...

Haberin Devamı

Ben, 23 yaşında nişanlı bir kızım. Nişanlımı çok zor kabul ettim. Hayallerimi fazla yükseklerde tutuyordum. Karşıma da hiç hayallerimdeki adam çıkmadı.
Ailem nişanlımı çok sevdi ve bana baskı yaptı.
Ben ne kadar dirensem, hayallerimi beklesem de sonradan pes ettim ve kabul ettim. Hatta size de bu konuda yazmış ve sormuştum. Siz de “hayal dünyasından çıkıp bu iyi adamı kaybetme” demiştiniz.
Şimdi nişanlıyız. Çok iyi anlaşıyoruz. Kendisi beni çok seviyor ve sürekli bunu bana hissettiriyor.
Ben de artık onu seviyorum. Eskisinden daha iyiyim. Kabullendim hayallerimin olmayacağını ve kendimi nişanlımı sevmeye adadım.
Mutluyum, belki âşık değilim ama seviyorum.
Sürekli vakit geçiremiyoruz ama ona giderek daha fazla bağlanıyorum. Bunu hissediyorum. Aslında sorum bununla alakalı değil.
Ben kavga etmekten ciddi manada korkan biriyim. Kendimi çok geri planda bırakıyorum. Düşüncelerimi söylemeyip yutan biriyim. Bu konu artık beni yıpratmaya başladı.
Eşya alıyoruz, ailem farklı diyor, o farklı... Ben ise “Aman nişanlımla aram bozulmasın” diye aileme zıt gidiyorum. Sonra istemediğim şeyleri kabul ediyorum.
Biliyorum çok saçma.
“Artık böyle yapmayayım, ileride pişman olurum” diyorum. Ama sonuç yine aynı.
Aslında o zıt biri değil. Konuşarak ortak karar alabiliyoruz. Bazen dediklerimi yapmak istemiyor, erteliyor. Klasik erkek karakteri.
Zorlasam belki yapar ama öyle bir huy oluştu, korkuyorum resmen herhangi bir konuda fikrimi söylemeye.
Bu konu kafamı karıştırmaya başladı. Normal mi sizce? Böyle olmamalı değil mi?
Ne yapmalıyım, ne önerirsiniz?
◊ Rumuz: Çekingenlik

YANIT

Haberin Devamı

Sevgili kızım, mektubunu hatırlıyorum. Gerçekten bana anlattıklarından bu genç adamın seni mutlu edebileceğini düşünmüştüm.
Aslında yine de aynı düşüncedeyim. Sanki sen her şeye rağmen yine de bu nişanı ailenin isteği üzerine kabul etmişsin gibi geliyor bana.
Her şeyi aileni üzmemek için yapıyorsun gibi...
Ama eğer gerçekten artık nişanlını sevmeye başlamışsan, kendi düşüncelerini söylememek, kendini geri plana atmak da ne demek?
Üstelik nişanlının sana çok değer verdiğini, seni önemsediğini söylüyorsun.
Ama eğer böyle devam edersen, kişiliğini kaybedebilirsin. Hiç niyeti olmasa bile o genç adamın sana hükmetmeye başlaması da mümkün. Neden sürekli olumsuz düşünceler içindesin?
Elbette ki eve alınacak eşyalar konusunda senin de fikrin alınmalı. Elbette ki herhangi bir konuda fikrini söyleyeceksin. Neden çekiniyorsun? Sonuçta ailen de nişanlın da gözünün içine bakmıyorlar mı?
Sevgili kızım, ya evlendiğin zaman ne olacak? Sen evlilik süreci içinde sürekli sorun mu yaratacaksın?
Her şeye bir kulp takıp kendine de evlendiğin adama da huzur vermeyecek misin?
Bana yazdığın iki mektuptan da anladığım kadarıyla biraz takıntılısın. Hayattan beklentilerin gerçeklerden farklı.
Biraz fazla hayal kuruyorsun sanki...
Her şeyden bir sorun çıkarma. Her şeyi problem haline getirme.
Unutma ki, evlilik öyle kolay bir kurum değildir.
Karşılıklı fedakarlık ister, karşılıklı sevgi ve güven gerektirir.
Bazen sen alttan alacaksın, bazen de eşin sana daha yumuşak davranacak. Ama sonuçta gerginlikler, anlaşmazlıklar da olacak... Bütün bunları göze almalısın.
Her şeyi problem yapıp mutsuzluğa hazırlama kendini...

Yazarın Tüm Yazıları