Gülse Birsel

Bir ilkokul çocuğunun bile çıkarabileceği dersler!

17 Haziran 2015

BİR insan, eşini-dostunu, evini, anılarını öylece bırakıp, tek bavulla dilini bile konuşmadığı komşu ülkeye yürüyerek kaçıyorsa...
Bebeği kucağında, aç susuz sınırda bekleyip, dikenli tellerin üzerinden atlayarak başka bir ülkeye kapağı atmaya çalışıyorsa... Bu iki ülke, yani bu iki resim arasındaki beş farkı bulunuz!
Veya şöyle aktarayım:
1) Bir ilkokul çocuğu bile bu resimlerden, tüm şikâyetlerimize rağmen bu ülkenin Ortadoğu’da bir cennet olduğu anafikrini çıkarır.2) Bir ilkokul çocuğu bile, bu ülkenin iyi eğitimli, aydınlık kafalı, işini iyi yapan insanlarının zamanında öyle böyle sağlam bir sistem kurduğunu anlar.
3) Bir ilkokul çocuğu bile, bunun, hakkında saygısız laflar edilmesi moda haline gelen Atatürk ve ekibinin, ciddi kurumları olan, yüzünü Batı’ya dönmüş, dönemin şartlarına göre olabildiği kadar demokratik bir cumhuriyeti, inanılmaz hızla kurmaları sayesinde olduğunu kavrar.
Peki sınırın diğer tarafındaki resim?
1) Bir ilkokul çocuğu bile komşu ülkedeki liderin, bu yangını otoriter yönetimiyle, halkı baskı altında tutarak ince ince alevlendirdiğini anlayabilir.

Yazının Devamını Oku

Nişantaşı ve Cihangir oylarının karakterlere göre dağılımı!

14 Haziran 2015
Gazete yönetiminden peçete üzerinde istek yazısı geldi! “Avrupa Yakası ve Yalan Dünya karakterleri kime oy vermişlerdir, yazsana” dediler. Memlekette stres azaldı ya, millete eğlence lazım. Madem öyle, buyrun birini 6 diğerini 3 sezon boyunca seyrettiğiniz kurmaca Nişantaşı ve Cihangirimizin oyları!

Tahsin Sütçüoğlu ve İfo: Tereddütsüz CHP’ye oy verdiler. Tahsin Bey bir ara “Asgari ücret yükselirse dükkânda ne yaparız, esasında istikrar” filan derken, İfo’ya ‘soldan soldan geldiler’ ve konu kapandı.

Volkan: Tacettin, AK Parti’ye oy atmaya giderken, Volkan “HDP’nin barajı geçmesi” diyen Sertaç’a kafa atmaya kalktı ve tepki olarak MHP’yi tercih etti.

Aslı: “Baraj aşılmalı” dese de aile geleneğini bozmadı, CHP’den şaşmadı.

Cem: HDP’ye verdi, nedense Aslı’ya “CHP’ye verdim” dedi.

Yaprak, Şesu, Tanrıverdi: Çevresel ve kökensel hassasiyetlerle HDP’ye verdiler.

Dursun: Asla ırkçılık yapmadı, Tanrıverdi’ye baraj konusunda başarılar diledi ama prensibini bozmadı, gidip MHP’ye oy verdi.

Sacit: Dursun’un tavsiyesiyle MHP’ye oy vermeye giderken, HDP’ye vermeye giden Sertaç’la karşılaştı. Tartışma olarak başlayan muhabbet koyulaşınca üşenip rakıya oturdular.

Makbule:

Yazının Devamını Oku

Halamın da bıyıkları olsa...

10 Haziran 2015

BİR kere, abartmayalım. “Ay resmen devrim” değil bu! “Bu seçimle her şey çözüldü, kulağımızın arkasına çiçek takıp sokaklarda dans edebiliriz” kafasında değilim. Öte yandan siyasi-ekonomik bir kriz beklentim de yok.
Ne oldu? E iyi oldu. Fabrika ayarlarından fersah fersah kaymış iktidar partisine demokratik bir uyarı oldu. Gezi’de almamışlardı vatandaşın mesajını, belki şimdi almışlardır. Mansur Ark’dan “Sana demedim mi” şarkısı gelsin!
Ayrıca her partinin kendini gözden geçirmesi için bir veri, halkın nasıl bir gelecek istediğiyle ilgili açık mektup oldu bu sonuçlar. Akıllı olan doğru dersi çıkarır.
Bu kadar bağıra bağıra gelen bir sonuç, yandaş medyada hayretle karşılandı. Şu manaya gelen yorumlar duydum:
“Muhalefet iktidara muhalefet yapmasaydı böyle olmazdı.”
“Kılıçdaroğlu HDP’ye karşı ağır laflar etseydi böyle olmazdı.”
“Bahçeli biraz CHP’ye çemkirseydi böyle olmazdı.”

Yazının Devamını Oku

Seçim günü tavsiyeleri!

7 Haziran 2015
Böyle heyecanlı bir seçimde, bugünü haber takip etmeden, Monopoly oynayarak değerlendirecekler varsa sakinleştirici olarak ne aldıklarını bana söylesinler lütfen. Benim tavsiyelerim, ekran başına geçip sabaha kadar seçim sonuçlarını takip edecekler için

-Sonuçları kanepeye yayılıp cips yiyerek izlemeyin. Yürüme bandına çıkın, o yoksa yerinizde minik ısınma hareketleri yaparak TV seyredin. Böylece seçim sonuçları sizi memnun etmezse, bir de üzerine “Kendimizi yayıp kilo aldık” pişmanlığı eklenmez. Spor dolu bir gün geçirmiş olmak teselli eder.

-Uzun saatler televizyonda sayı ve grafik takip etmekten gözleriniz yanmaya, kaşınmaya başlayabilir. Bu, en iyi dostu bilgisayarlar olan bizim gibi garibanların ‘göz kuruluğu’ dediği illettir. Arada gözlerinizi kapatın, konuşmaları radyo gibi dinleyin. Dizi değil sonuçta, nefes kesici güzellikteki bir siyasetçinin eteklerinin uçuştuğu bir frikik veya öpüşme sahnesi ihtimali yok.

-Seçim sonuçlarını toplu seyretme partilerine temkinli yaklaşın. Başka başka partilere oy vermiş, siyaset konusunda hararetli tipler buluşursa iş sakat. Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yan yana izleyen fanatik taraftarlar ortamı yaşanabilir. Kalpler kırılmasın. Gideceğiniz ev oturmasının misafirlerini ve siyasi eğilimlerini öğrenin, nabız yoklayın.

-Gaza gelip oy yüzdeleri konusunda iddia yapıp yemeğine bahse girmeyin. Bu seçimde ihtimaller o kadar belirsiz ki, atla deveyi ayıramayan birinin at yarışı oynaması gibi bir şey olur. Bir de atla deve değil yani, hayatımızda başka seçimler de olacak. Gevşeyin.

-Gazeteden çok uyardılar, seçim yasaklarına aykırı bir şey yazma diye. Yazıyorum! Benim oyum belli! Oyum Doğukan’a! Efendi çocuk, dayanıklılık oyunlarında başarılı, ayrıca babasını da çok severdik. Konu Survivor evet. Ne? Arada seçim sonuçlarından sıkılıp bakmayacak mısınız Survivor’a. Ha siz seyret miyosunuz, pardon. Ya bir gidin, hepiniz seyrediyorsunuz. Bu akşam da arada bakacaksınız biliyorum. Ya sus, hadi!

NİŞANTAŞI’NIN SEÇİMLE İMTİHANI

Yazının Devamını Oku

Oyunu babana bile emanet etme!

3 Haziran 2015

SEÇİMDE usulsüzlük yapanlara hapis ve para cezaları uygulanacak. Başkası adına oy veren veya mükerrer oy kullanana, seçmene oy karşılığı menfaat vs. vaat edene de öyle. Devletin, acımasız olmasını istediğim ender konulardan biri!
Yalnız bunu kim tespit edecek, kim yakalayacak, işlemini kim yapacak, cezasını kim verecek? Yoksa bunlar göstermelik olarak bir kenarda yazılı duracak ve hakkı/oyu yenen vatandaş “Hani bana, hani bana” mı diyecek?
Oy ve Ötesi benzeri girişimler, tüm seçmenin oy güvenliği peşinde. Bunların ardında gizli örgüt, komplo vs. arayanlar olması ilginçtir. “Neden sandığın güvenliğinden şüphe ediyorsunuz, bu bir provokasyon” diye bağıranlar var. Provokasyon değil, temkin arkadaşım! KPSS’den Balyoz’a kadar şeytanın aklına gelmeyecek ne katakulliler yaşanmadı mı bu ülkede? Memleketin hâkimi, polisi, kim kimin tarafında belli mi? Reyting ölçümünden üniversite sınavlarına, hangi sisteme güveniyoruz ki artık? Yıllardır söylenen “Paralelcileri”, “Darbecileri”, “Vatan hainlerini”, “Bölücüleri”, “Faşistleri”, “Otporcuları”, “CIA’cileri”, “İsrailcileri”, “İrticacıları”, “Dış mihrakların maşalarını”, vesaireleri çıkardığımızda galiba ülkede 9 kişi filan kalıyor. E ben hangi kurumda çalışan kime oyumu emanet edeyim? Bir sivil girişim, oyları komplo ve/veya hatalara karşın bir daha kontrol etsin? Niye gocunuyorsunuz?

Kahrolsun ‘bağzı hakaretler’!


Yazının Devamını Oku

İmam nikâhı kararı çapkınların sevinç gözyaşlarıyla karşılandı!

31 Mayıs 2015
Çapkın ve karaktersiz bir erkek olsam halaya durmuştum! Artık böyle tipler muhtaç ailelerin kızlarına imam nikâhını basar, sıkıldı mı da dehler! Böylece ne etrafa, ne devlete hesap verir. Amaan, hayata bir kere geliyor sonuçta!

AYM karar verdi. Artık imam nikâhından önce resmi nikah şart değil! Gerekçe ise bir din özgürlüğü olması.
Sanırım Anayasa Mahkemesi’nin aklında şu çift var: Çocuklar resmi nikâh istemiyor. Beraber yaşamak için belediye onayına ihtiyaç duymuyorlar. “Heyecanımız gider abi” filan diyorlar. Hatta kız saçını maviye boyamış, oğlanda küpe var, Cihangir’de ev tutmuşlar. Sadece manevi bir tecrübe olarak, imam nikâhı yapmak istiyorlar. Türkiye’deki bu ilginç kesişim kümesine düşen toplam 23 çift için süper bir karar bence!
Fakat şu andan itibaren, özellikle kırsal kesimde, asla resmi nikâh görmeyecek, mirastan pay alamayacak, erkeğin tek sözüyle boşanacak, çocuğunun babasını kanıtlamak zorunda kalacak, nafakayı rüyasında görecek, kuma olacak yüz binlerce kadın, tam anlamıyla papazı buldu!

Ben çapkın ve karaktersiz bir erkek olsam, halaya durmuştum! Öyle ya. Medeni Kanun’a göre boşanırken, evli olduğun süre içinde edindiğin servetin yarısı eşine verilebiliyor. Eh madem resmi nikâh şartı kalktı, adam deli mi?
Eskiden “Biz sana güveniyoruz ama kanun var, tek başına imam nikâhı yasak” diyebilen kız tarafı, şimdi ne diyecek? Aile güçsüzse, başlık parasına muhtaçsa, beyimiz sonsuz sayıda ‘eş’ alabilir, sıkılınca bırakabilir ve o kadınların hukuki hiçbir hakkı olmaz!
Evlenme niyeti olmayanın, zaten sevgilisiyle birlikte yaşamasına engel yok ki. Ama bir kadına “Seninle evleniyorum” diyor ve resmi nikahtan kaçıyorsan, bunun gerekçesi ne olabilir?

Kayıp nüfus cüzdanı çıkarmaktan daha kolay. Belediyeye başvurur, imzanı atar, devlet kayıtlarına girer, sonra gidip imam nikahını kıydırırsın.

Yazının Devamını Oku

Oyun teorisi mi, seçim mi?!

27 Mayıs 2015
MALUMUNUZ, “Oyun Teorisi”, birkaç ün önce hayatını kaybeden matematikçi John Nash’in 1994’de Nobel aldığı kuram.

Bu teori, Boğaziçi’nde “Matematiksel Ekonomi” dersinde gençliğimizi çürüttü. Ama John Nash’in hayatını anlatan “A Beautiful Mind” filminin bir sahnesinde temeli, basitçe anlatılır: Dört erkek öğrenci, bir grup genç kız görür. Hepsi aralarından sarışın olanı beğenmiştir. Dördü de gidip sarışına ilgi gösterirse, muhtemelen sarışın kız şımarıp hiçbirine yâr olmayacaktır. Gençler sarışının etrafındaki daha vasat esmer kızlara kur yapmaya karar verirler. Zira hepsinin amacı, öyle böyle bir kız ayarlamaktır. Bu seçim, hem bireysel olarak her delikanlının amacına ulaşmasını sağlayacak hem de grubun başarı oranını yükseltecektir. Rekabet eden tarafların en yüksek hedefe kilitlenip her şeyi kaybetmektense, tüm rakiplerin kârlı çıkacağı ortak bir denge noktası bulmaları diye de anlatabiliriz. Teori, ekonomide, sosyal bilimlerde kullanılıyor, birçoklarına göre Survivor yarışmasında bile var.
Seçmenin meclis aritmetiğiyle imtihanı başladı. Kahvedeki adam bile HDP’nin barajı geçmesi ve geçmemesi halinde partilerin çıkaracağı vekil sayısını hesaplayabiliyor. AK Parti’nin başkanlık sistemini getirecek sandalye sayısını bulacağı korkusuyla, HDP seçmeni olmasalar da HDP’ye oy atacaklar var. Bunların çoğunlukla AK Parti ve CHP seçmeni oldukları zannediliyor. Ancak, dün MHP’den bir açıklama geldi ki, bence Oyun Teorisi’ni ezecek kadar komplike çıkarımları destekliyor:
Genel başkan yardımcısı Semih Yalçın “AK Parti giderse, HDP de gidecektir, HDP giderse de AK Parti anayasayı değiştirecek çoğunluğu bulamayacaktır. Onlar ruh ikizi” dedi.
Bu açıklamayı ve aritmetiği göz önüne alırsak: HDP barajı geçerse AK Parti gidebilir. E madem AK Parti giderse HDP de gidecek, o zaman HDP’nin gitmesi için HDP’ye oy verip barajı geçmesini sağlamak mı lazım?! Yani MHP seçmeni HDP’ye mi oy versin?!
Böyle ihtimal hesaplı seçim mi olur yav? Vatandaş John Nash mi? 7 Haziran’a iki hafta kala seçmenin yüzde 15’i hâlâ kararsız. Çok normal. Eskiden “Şu adamlar kafama uyuyor” diye sandığa gidiyordu. Şimdi n’apsın?


Yazının Devamını Oku

Bir boy yüzüp geliyorum!

20 Mayıs 2015

BEN de insanım. Ve hayat çok kısa!
Sadece üç-beş gün “yıllık iznimden bir bölüm” kullanacağım. Haftaya çarşamba yine buradayım.
Az yüzüp geliyorum. Siz dükkâna bakıverin...



Yazının Devamını Oku