Paylaş
SEÇİMDE usulsüzlük yapanlara hapis ve para cezaları uygulanacak. Başkası adına oy veren veya mükerrer oy kullanana, seçmene oy karşılığı menfaat vs. vaat edene de öyle. Devletin, acımasız olmasını istediğim ender konulardan biri!
Yalnız bunu kim tespit edecek, kim yakalayacak, işlemini kim yapacak, cezasını kim verecek? Yoksa bunlar göstermelik olarak bir kenarda yazılı duracak ve hakkı/oyu yenen vatandaş “Hani bana, hani bana” mı diyecek?
Oy ve Ötesi benzeri girişimler, tüm seçmenin oy güvenliği peşinde. Bunların ardında gizli örgüt, komplo vs. arayanlar olması ilginçtir. “Neden sandığın güvenliğinden şüphe ediyorsunuz, bu bir provokasyon” diye bağıranlar var. Provokasyon değil, temkin arkadaşım! KPSS’den Balyoz’a kadar şeytanın aklına gelmeyecek ne katakulliler yaşanmadı mı bu ülkede? Memleketin hâkimi, polisi, kim kimin tarafında belli mi? Reyting ölçümünden üniversite sınavlarına, hangi sisteme güveniyoruz ki artık? Yıllardır söylenen “Paralelcileri”, “Darbecileri”, “Vatan hainlerini”, “Bölücüleri”, “Faşistleri”, “Otporcuları”, “CIA’cileri”, “İsrailcileri”, “İrticacıları”, “Dış mihrakların maşalarını”, vesaireleri çıkardığımızda galiba ülkede 9 kişi filan kalıyor. E ben hangi kurumda çalışan kime oyumu emanet edeyim? Bir sivil girişim, oyları komplo ve/veya hatalara karşın bir daha kontrol etsin? Niye gocunuyorsunuz?
Kahrolsun ‘bağzı hakaretler’!
“AFFEDERSİNİZ Ermeni”, “Bunlar Zerdüşt”, “Bar sanatçısı”... Bunların hem bazı vatandaşlarımızın özelliği hem de siyasi liderler tarafından hakaret olarak kullanıldığı iddia ediliyor! Asla inanmam! Dil sürçmesi, yanlış anlaşılma, cümle düşüklüğü filan diye düşünüyorum.
Mesela Melih Başkan da beğenmediği bir yazım üzerine şahsım için “Yazarlığı bırak, senin işin artistlik” diye tweet atmıştı. Gördüğünüz gibi hemen yazarlığı bıraktım! Haha ilahi biz! Sanırım zaten kendisi başkentin koskoca bir belediye başkanı olarak “Artist” derken “Sanatçı”yı kastetmişti. “Gazeteye dalıp sanatınızdan bizi mahrum etmeyin” manasında konuşmuştu. Ama ülkede bazı cahiller “Artiz” kelimesini hakaret olarak da kullanır maalesef. “Aktör, aktris” demek ister, oyunculuk mesleğini kastederek karşıdakini “Sahtekâr, numaracı” diye aşağılarlar kendilerince. Herhangi bir medeni ülkede, “oyuncu” anlamına gelen bir hakaret yoktur.
Ve bence Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir siyasetçisi bu kadar avam, ayırımcı bir dil kullanmaz. Diyelim ki yanlışlıkla kullandı. “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız” demiş bir kurucu liderin vatandaşları, aradaki dramatik zarafet ve vizyon farkını görüp bugünkü politikacı hakkında neler düşünürler? Aman Allah. Neyse ki hiç böyle şeyler yaşanmıyor.
Bir bağlamaya her zamankinden çok ihtiyaç duyulan...
SELAHATTİN Demirtaş çıktı, sazıyla türkü söyledi. E iyi oldu. HDP’li değilim. Gerçi tam olarak hiçbir partili değilim. Demokrasi, eşitlik, kardeşlik, özgürlük, vatanseverlik ve kalkınmayı canı gönülden isteyip, hepsini başaracak bir parti çıksın, o partili olurum belki.
Ama bir lider türkü söyleyince, az bir şey gevşemedik mi, itiraf edin? Yıllardır bağırtı, azar ve parmakla göstermelerden moralimiz öyle bozulmuş ki, bırakın bağlama çalmayı, “Herıld yani” gibi berbat bir espri yapacak lidere dahi “Yav aslında tatlı adam” diyecek kıvamdayız! O kadar yoksunuz siyasette güler yüz, rahatlık ve insani bir muhabbetten.
Şu an bir çılgın, Ankara’nın şehir suyuna gevşetici çiçek özü filan katsa, (Melih Başkan bayağı çılgın biri, o yapsa örneğin. Haha, yok bu da şaka.) ve siyasetçiler bir anda rahatlasa? Misal Davutoğlu ‘step dans’ yapsa, Kılıçdaroğlu blok flüt çalsa, Demirtaş zeybek oynasa, Bahçeli Burhan Altıntop taklidi yapsa... Aniden ülkenin 20’lere vurmuş tansiyonu hop 12-8’e inmez mi?
Ve yukarıda saydıklarımdan Kılıçdaroğlu’nun flüt çalması ve partisinin tüm geçmiş ve bağlantılarına rağmen Demirtaş’ın zeybek oynaması, bize aralarındaki en yüksek ihtimal geliyorsa... Bu iki partinin seçimde oyunu arttıracak gibi görünmesi tesadüf mü sizce?
Paylaş