PKK’nın açtığı ateşle yandığı söyleniyor. HDP’den Figen Yüksekdağ ise havadan bombalandığını, yani devlet güçlerinin yaptığını iddia ediyor.
Tahir Elçi’nin hemen ardından hayatını kaybettiği “Burada çatışma olmasın” mesajı veren basın açıklamasının konusu da, Sur’daki Dört Ayaklı Minare’ydi.
Kutsal mekânların, ibadethanelerin zarar görmesinin özellikle yapıldığını söylemenin başka bir manası vardır.
Herhangi bir özel mülke, bir devlet dairesine, bir otobüse hasar verilmesiyle aynı şey değildir bu. Fevkalade tehlikeli bir konudur.
Ödül törenlerinde paparazzilere nasıl davranılır, ünlüler niye aslında birbirini öpmez ve gerçek parti hangi anda başlar? Yeni ünlü olacaklar ve konunun meraklıları için, buyurun!
Altın Kelebek Ödülleri’ni seyrettiniz. İşte bunun gibi, tüm sektörün buluştuğu, çok kameralı ödül törenlerinde, aslında eğlenirmiş gibi görünen ünlülerin yaşadığı çok ikilem, trajedi ve fobi vardır. Bu yazıda yeni ünlü olan gençlere yılların tecrübesiyle bazı tavsiyeler vereceğim. Ünlü olmayan okuyucular da okuyup eğlensin ve şöhretin matah bir şey olmadığını anlayıp hayatları için şükretsin.
- Kadınsanız muhtemelen saç yaptırdınız, makyajınızla bir saat uğraşıldı, elbise günler önceden seçildi, hatta vücudunuza fondöten bile sürüldü. Törene girilen ve flaşların ilk patladığı an stres zamanıdır! Elbise düzgün duruyor mu, sağa mı çekiyor? Arabada giderken buruştu mu? Göbek çıkıyor mu? Bir tavsiye: Profesyonel sporcu değilseniz ve elbise darsa o göbek illa çıkacak! Daralmayın. Çantayı iki elle göbeğin oralarda tutarsanız kimse görmez!
- Paparazziler kapıda size soru soracaktır. Ama hiçbiri sizin o aralar aslında ne yaptığınızı, single’ınızı, tiyatro oyununuzu, belki filminizi bile bilmeyecektir. Acayip popüler bir diziniz veya skandallı bir aşkınız yoksa genel olarak “Ee neler yapıyorsunuz bu ara?” diyeceklerdir. “İyi valla siz n’apıyorsunuz, çoluk çocuk nasıl?” demeyin. Oyununuzu anlatın, sosyal sorumluluk kampanyanızdan, ebru sanatı çalışmalarınızdan bahsedin. Paparazzilere de yazık anacım! 30-40 saniye içinde buldukları ünlüye soru sorup cevaplarını almak, sonra içeri gelen öteki ünlüye koşmak zorundalar!
Geçmişlerinden liderlerine, demokrasi karnelerinden basın özgürlüğü puanlarına, bu kadar birbirine benzeyen iki ülke nasıl düşman olur?
Günlerdir elem ve keder içindeyim dostlar.
“Biz Rusya’yla nasıl böyle olduk” diye gözümden kanlı yaşlar akıyor!
Kesin yakınlığımızı çekemediler, bize büyü yaptılar.
Birbirine bu kadar benzeyen iki lider, bu kadar çok ortak yanı olan adeta ikiz iki ülke, nasıl düşman olabilir?
Evet, Rusya’yla birçok açıdan bir elmanın iki yarısı gibiyiz. Anlatayım.
Sınırımızı ihlal eden Rus uçağını düşürdüğümüz, bu yazının yazıldığı şu dakikalarda:
-Putin o poker surata hiç yakışmayan “Sırtımızdan vurulduk” gibi duygusal ve dramatik laflar ediyor.
-Uzun süredir bölgelerinden sürülmeye çalışılan Türkmenler kutlama yapıyor.
-Kötü haber alan kaynaklar Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un Türkiye seyahatini iptal ettiğini söylüyor.
-Amerikalı bir yetkili “Vallahi hiç farkında değiliz, zaten biz o saatte uyuyorduk” tarzında, kokmaz bulaşmaz bir açıklama yapıyor.
-Birkaç saat sonra gerçekleşecek NATO toplantısında ne konuşulacağı merak ediliyor.
Şimdi, bu iş sürpriz oldu mu? Yoo.
Bunları kim, niye alıyor? Komplo teorisi geldi haanıım! Bak, hemen toplandınız değil mi? Ya siz var ya siz..
Merak ediyorsunuz değil mi? Acaba içinde müthiş değerli bir metal mi var? Endüstride mi kullanılıyor? İlaç mı yapılıyor?
Bence zaten geçtik o başkanlık sistemine!
G-20 zirvesinde fark ettim bunu. Sade vatandaş olarak fotoğraflara bakarken uyandım!
Fotoğrafta Obama’nın yanağından makas alır gibi görünen ve sonra onunla görüşüp ortak açıklama yapan Tayyip Erdoğan.
Putin’le az sonra düello yapacaklarmış gibi görünen neşeli fotoğrafta olan ve fotoğraftan az sonra Rusya lideriyle görüşen Tayyip Erdoğan.
G-20’nin yıldızı diye söz edilen, genç, yakışıklı ve feminist Kanada Başbakanı’yla gülümseyerek el sıkışan ve fikir teatisinde bulunan Tayyip Erdoğan.
Merkel’le, Renzi’yle, Shinzo Abe’yle kısacası bütün liderlerle görüşen, toplantının aynı zamanda ev sahipliğini yapan Tayyip Erdoğan.
G-20 aile fotoğrafında poz veren Tayyip Erdoğan.
Daha iyi hissetmek, yeni bakış açıları edinmek ve eğlenmek için bazı tavsiyelerim var size. Sinir bozucu derecede yetenekli isimlerin son çalışmalarına buyurun...
Peşinen söyleyeyim: Evet, arkadaşlarımın işleri, ama ben bunları eşimi dostumu kayırmak için tavsiye etmiyorum. Tavsiye etmek istediğim başarılı işlerin çoğunu arkadaşlarım yapıyor. Yani hepsi sinir bozucu derecede yetenekli insanlar, konu o. Pislikler!
- ‘Hepimizin öyküsü aynı’ Dario Fo ve Franca Rame’nin yazdığı üç farklı kadın oyununu birleştiren bir gösteri. Yönetmen İpek Bilgin. Üç kadını Hatice Aslan, İrem Sak ve Pınar Çağlar Gençtürk oynuyorlar. Hem güncelliğinden çok etkilenecek, hem çok güleceksiniz. Yönetmen de 3 oyuncu da müthiş zaten. Ama İrem’in performansını gerçekten seyretmeniz lazım! Yeteneğini bildiğim halde ağzım açık kaldı. Oyun 21-22-28-29 Kasım’da Craft Fındıklı’da.
- ‘Anachronismus’ Can Bonomo’nun resim sergisi. Can gıcık bir tip. Yapamadığı hiçbirşey yok. Bu defa da acayip resimlerle aklımızı aldı. Sürprizli, espri anlayışı olan, çarpıcı, ilginç çalışmalar görmek istiyorsanız The Marmara Pera’ya gideceksiniz. 20 Kasım’da sergi bitiyor.
İsmi gibi, isminin hakkını veren anlamında.
Bence siyasi partilerden şu an en acil ihtiyacımız, bu özellik.
En önemli vaatleri bir yerde kendilerine koydukları ad değil midir? Bir zahmet buna uysunlar.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin döneminde ülkedeki adalet sistemi ve duygusu yerle bir oldu. Cumhuriyet Halk Partisi bir türlü gerçekten halka inemiyor, iletişim kuramıyor.
Halkların Demokratik Partisi ne yazık ki gücünü demokrasiden değil silahtan alan otoriter bir örgütün etkisinde. Ve bence en dramatiği:
Milliyetçi Hareket Partisi. Evet “hareket”!
Milliyetçi Hareket Partisi’nin son yıllarda, özellikle son aylarda bırakın bir hareketini, kıpırdadığını bile görmedik!