Paylaş
Bence zaten geçtik o başkanlık sistemine!
G-20 zirvesinde fark ettim bunu. Sade vatandaş olarak fotoğraflara bakarken uyandım!
Fotoğrafta Obama’nın yanağından makas alır gibi görünen ve sonra onunla görüşüp ortak açıklama yapan Tayyip Erdoğan.
Putin’le az sonra düello yapacaklarmış gibi görünen neşeli fotoğrafta olan ve fotoğraftan az sonra Rusya lideriyle görüşen Tayyip Erdoğan.
G-20’nin yıldızı diye söz edilen, genç, yakışıklı ve feminist Kanada Başbakanı’yla gülümseyerek el sıkışan ve fikir teatisinde bulunan Tayyip Erdoğan.
Merkel’le, Renzi’yle, Shinzo Abe’yle kısacası bütün liderlerle görüşen, toplantının aynı zamanda ev sahipliğini yapan Tayyip Erdoğan.
G-20 aile fotoğrafında poz veren Tayyip Erdoğan.
G-20’deki konuşması gündem olan Tayyip Erdoğan.
Ve lider eşleriyle kültürel gezilere katılan, eşi Emine Erdoğan.
Başbakan Davutoğlu?
Ha evet, yemek öncesi kokteyli veren Davutoğlu.
Dışarıdan bakan biri, sadece G-20 haberlerini takip eden bir yabancı filan olsam, Sayın Erdoğan’ı ülkenin başkanı, Sayın Davutoğlu’nu ise ne bileyim, turizm bakanı veya Antalya belediye başkanı filan zannederdim
Onun için, başkanlık olurdu olmazdı şuydu buydu filan, neyini tartışıyoruz ki?
Evet ülkenin çoğunluğu istemiyor, ama bence geçildi bile başkanlık sistemine!
Sadece galiba gazeteciler bu haberi atladı.
Erdoğan’ın hayatı film oluyor!
SEKTÖRÜN içinden dedikodu vereyim size!
Cumhurbaşkanı,
kendi hayatını anlatan
bir film serisi için hazırlıkları başlatmış.
Şu an sarayda senaristlerle
toplantılar yapıp çocukluğundan, gençliğinden anılarını anlatıyormuş. Senaryo bunların üzerine kurgulanacakmış.
Başrol oyuncusu belli değil. Birkaç isim düşünülüyormuş ama henüz onlara teklif gitmemiş.
Her birinde
Erdoğan’ın hayatının farklı bir bölümünün konu edileceği, birkaç filmden oluşan bir seri olacakmış bu.
Cumhurbaşkanı detaylarla bizzat ilgileniyormuş.
Cemaatler, tarikatlar, tekkeler...
DENİZ Baykal Meclis açılışında yaptığı konuşmada yine laiklik vurgusu yaptı. “Cemaat eliyle din ve mezhep dayatma”nın sakıncalarından bahsetti.
Bu cemaat, tekke vs konuları bir süredir benim kafamı kurcalıyor. Devlet içinde öncekinden farklı bir cemaatleşme ile ilgili haberler okumaya başladık son günlerde.
Davutoğlu bir süre önce, cemevlerinin statüsüyle ilgili düzeltmeler yapılacağını söylerken, “Geleneksel irfan merkezlerini de yeniden değerlendirme” ifadesini kullanmıştı.
Cemevleri çok uzun yıllardır ibadethane statüsü bekliyor zaten.
Ama kulağa çok şık gelen “Diğer geleneksel irfan merkezleri” teriminden kasıt tarikatlar ve tekkelerse, hangisinin nasıl bir İslam anlayışını, hangi amaç için yaydığı ve örgütlenme amacı nasıl kontrol edilecek?
Özellikle Ortadoğu’da radikalleşmenin yükseldiği bu dönemde, “irfan merkezlerinde” sadece “hoşgörü, barış, iyilik, güzellik” telkin edileceğinin, bütün şeyhlerin bir fazilet abidesi olacağının garantisini kim verecek?
Peki bu cemaatlerden bir veya birkaçının güç odağı haline gelip daha önceki gibi devlet içinde yapılaşmayacağından nasıl emin olacağız?
Ben vatandaş olarak işkilliyim bu konuda, söyleyeyim.
Meclis TV’yi kapatmayın!
BEN 24 saat vekillerim ne yapar ne eder görmek istiyorum. Bir kere vatandaş olarak bu demokratik hakkım.
İkincisi, mizahçıyım ve beni bu malzeme kaynağımdan mahrum etmeye kimsenin hakkı yok!
Müthiş mavra dönüyor orada. Acayip kavgalar kıyametler kopuyor. Bunu benden alamazsınız!
Meclis TV hakkımız, söke söke alırız!
Paylaş