Garanti Bankası ekibinin peşinde biz de yıllardır Kars, Çorum, Iğdır’dan Tunceli-Dersim’e, normal koşullarda hiç yolumuzun düşmeyeceği şehirlere gidiyoruz, inanılmaz başarı hikâyeleriyle karşılaşıyoruz.
Berlin’de yaşamakta olan 40 bin Dersimli’den biri olan Aynur Özdemir Boldaz bunlardan birinin kahramanı.
Garanti Anadolu Sohbetleri’nin Tunceli’deki 94.toplantısında söze “Hayatım 18 yaşına kadar küçük bir mezrada keçilerin peşinden koşarak geçti” diye başlayan ilkokul mezunu Boldaz şu anda Berlin’de milyonlarca euroluk cirosu olan bir temizlik şirketinin sahibi.
Tanımış olduğum girişimci kadınlar içersinde kuşkusuz en yüreklisi.
13 çocuklu ailenin kızı Aynur Boldaz, “aile birleşmesi” yani evlilik nedeniyle 1987 yılında Berlin’e gitmiş.
“Almanya’da ailem, köyüm, keçilerimin hasretiyle yataklara düştüm. Gittiğim doktor önce almanca öğrenmemi tavsiye edince dünyam değişti” diye anlatıyor.
Almanca kursu, ehliyet, çalışma müsaadesi derken genç kadın kendisini temizlik işçisi olarak bir hastanede bulmuş.
Toplantı akla, ‘Haydarpaşa Garı görücüye mi çıktı’ sorusunu getirdi.
2. Abdülhamid döneminde, 106 yıl önce hizmete giren, İstanbul’un sembol binalarından Haydarpaşa Garı dün ilk kez, Mehmet Şimşek, Erdem Başçı, İbrahim Turhan gibi panelistler ve yabancı yatırımcı ile finans kurumların katıldığı uluslararası bir konferansa ev sahipliği yaptı. New York eski Belediye Başkanı Michael Bloomberg’in de konuşmacı olarak katıldığı toplantı tabii hemen akla “Tarihi Haydarpaşa Garı uluslararası görücüye mi çıktı” sorusunu getirdi. Hatırlanacağı gibi, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçtiğimiz aylarda tarihi gar binasının “özelleştirme kapsamına” alınacağını söylemişti.
7 MİLYAR DOLARLIK HEDEF
Şimşek, bu yıl 7 milyar dolarlık özelleştirme hedefine ulaşmak istediklerini belirterek “Haydarpaşa Gar ve Liman Dönüşüm Projesi imar çalışmalarından sonra özel programa alınacak ve özelleştirme projeleri arasına girecek” demişti. Bağdat Caddesi’nin son yeşil alanı Tarım İl Müdürlüğü arazisinin özelleştirmeye devredildiğinin ortaya çıktığı günlerde Haydarpaşa Garı’nın aynı akıbete uğrayacağı ihtimali STK’ları harekete geçirdi. Haydarpaşa şehrimizin gözbebeği. Nitekim, “New York’tan İstanbul’a Mega Şehirler ve Finans Merkezleri” konferansının duyulması üzerine “Haydarpaşa Dayanışması” kamusal alanın satışa çıkartılmaması çağrısını dün yineledi. Haydarpaşa’nın bir otel ya da AVM’ye dönüşmesi fikri bile oldukça ürkütücü. 2010’daki yangında çatısının bir bölümün yanan görkemli Haydarpaşa Garı’ndaki uluslararası konferansa dönersek… İçini daha önce görmeye fırsat bulmadığım gar binasının zemin katı tuvaletlerine kadar elden geçirilmiş, renkli camlı ve duvar süslemelerinin olduğu salonlarından biri konferans salonuna dönüştürülmüştü. Konferansın neden Haydarpaşa’da düzenlendiğini sorduğumda, yabancı konukların kaldığı Beşiktaş Four Seasons Oteli’nde uygun bir yer bulunmadığı gibi bir cevapla karşılaştım.
Bol sayıda yabancı yatırımcı vardı
Oysa, devam ettiğini varsaydığımız “barış süreci” nde Dersim’de olup bitenler önemli.
Türkiye’de ihracatın resmen sıfır olduğu tek il Dersim ve şehrin ayrı safi milli geliri ülke ortalamasının yarısı bile değil.
Dersim’e geri döneceğim elbette ama Musul’daki sıcak gelişmeler nedeniyle Anadolu Sohbetleri toplantısı öncesi Uluslar arası Enerji Ajansı baş ekonomisti Fatih Birol ile konuşmak için telefona sarıldım.
Birol, Irak enerjisi denince akla gelen ilk isim.
Zira 2012 yılı ekim ayında Uluslar arası Enerji Ajansı’ndaki ekibiyle Irak Enerjisi Yol Haritası’nı çıkartmıştı.
O günlerde “Türkiye için üç önemli ülke var: Irak, Irak, ırak” diyordu.
Aradan iki yıl geçtikten sonra Irak’ta tablo vahim.
Bunu bir kez daha “Ödüllü bilim kadınlarımızı tanıyalım” yazısına gelen tepkilerden anlamış bulunuyorum.
Avustralya’dan mail atan bir okur, bu ülkede her 5 yılda bir verilen bilim ödülünün sahibi, ODTÜ mezunu araştırmacı bilim insanı Hilkat Özgün’ü tanımamız gerektiğini belirtiyor.
Bir diğeri inandığı, güvendiği beyin cerrahı Prof. Dr. Saffet Mutluer ile konuşmamı öneriyor.
Bilim, Türkiye’nin bu “kaotik ortamında” en güvenilir liman mı yoksa?
“Türkiye’nin kaotik ortamı” sözlerini geçenlerde St.Petersburg Uluslar arası Ekonomik Forumu’nun konuşmacıları arasında olan genç bir bilim insandan ödünç aldım.
Doçent Dr. Özcan Sarıtaş, İngiltere Manchester Üniversitesi İnovasyon Merkezi ve Rusya Ulusal Araştırma Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde çalışmalarını sürdürüyor.
Aynı zamanda İngiltere’de yayınlanan fütüristik içerikli Foresight Dergisi’nin editörü.
Anadolu’nun çeşitli üniversitelerinde sessiz başarılara imza atmış kadın araştırmacılarımızdan hangisini tanıyoruz?
Unesco ve Fransız kozmetik devi L’Oreal Türkiye’nin 12 yıldan beri düzenledikleri burs programı sayesinde ancak fark edebiliyoruz bazılarını.
Dünyada bilim çevrelerinin en prestijli ödülü olan “L’Oreal-Unesco Kadın ve Bilim” programının yerel ayağında her yıl Türkiye’de 6 bilim kadınına 15 bin dolarlık burs veriliyor.
Bu yıl kimlerin burs aldığını L’Oreal Bilim Direktörü Fügen Soykut ile konuştuk.
Teknolojiye, tüketime, nüfus artışına odaklanan, ihracatta enerji dışı ürünlere yönelmek isteyen yeni bir Rusya.
Ekonomisi 2014 yılında sadece yüzde 0,4’lük bir büyüme kaydedecek olsa da Rus lider iddialı.
Rusya geçtiğimiz iki yıl zarfında mega projelere 75 milyar dolar ayırmış.
Önümüzdeki altı yıl için ayıracağı miktar ise 90 milyar dolar.İlk kez yaklaşık 15 yıl önce St.Petersburg’a gitmiş biri olarak, Putin’in söz ettiği değişimi fark etmemek mümkün değil.
St.Petersburg’un o güzelim çehresine, uçuk pembe, yeşil, sarı renklerine boyanmış konaklarına, meydanlarına, kiliselerine hiç zarar vermeden, “göğü asla delmeyen” alışveriş merkezleri, oteller, ofis binaları bitivermiş.
Orta sınıfı büyüyen, giderek daha çok turist çeken St. Petersburg’un bu gözle görülür değişiminin oyuncularından biri de hiç kuşkusuz burada 1993 yılından beri faaliyet gösteren Rönesans Holding.Ekonomik Forum konuşmacıları arasında olan Rönesans Holding Başkanı Dr. Erman Ilıcak yıllarca iğneyle kuyu kazar gibi St. Petersburg başta olmak üzere tüm Rusya’da işlerini büyütmüş.
1993 yılında, 30 bin dolar sermayeyle St. Petersburg’da evleri boyamak için kurduğu şirket bugün 2 milyar dolar cirosu ve 25 bin çalışanıyla Rusya’nın en büyük müteahhitlik şirketi.
“Ya başımıza bir nükleer felaket gelirse?”.
Madeni denetleyemeyen bir ülke nükleer santrali nasıl denetleyecek?
St. Petersburg Ekonomik Forumu’nun son günü, Enerji Bakanı Taner Yıldız gelmiş olsaydı konuşmacılar arasında olacağı “Küresel Enerji Ağlarının Entegrasyonu” panelinde karşıma Rosatom Başkanı Sergey Kiriyenko çıkınca soruyu ona yöneltmeyi planladım.
Rosatom, Rusya’nın devlete ait nükleer enerji şirketi.
Mersin, Akkuyu’daki ilk nükleer santralimizi yapmaya hazırlanıyor.
Hem inşa edecek, hem işletecek.
Ankara ile Moskova 2010 yılı, mayıs ayında Rosatom’un Akkuyu santralini yapması için anlaşma imzalamıştı.
Oturumları düzenlenme biçiminden, kitapçığına kadar Davos modelinden yola çıkan Rusya, kendini dünyaya daha çok tanıtmak ve daha fazla yabancı yatırımcı çekmek için Çarlık Rusya’sının başkenti St. Petersburg’da ekonomik forum geleneğini başlatmış.
Bu yıl 18.’si yapılan forumun son yıllarda ağırlık kazanan konusu ise tahmin edebileceğiniz gibi enerji.
Forumun iş bağlantıları açısından oldukça işe yaradığını İngilizce yayınlanan The St.Petersburg Times Gazetesi’nin dünkü sayısında okudum.
Gazeteye göre, geçen yılkı forum sırasında 276 milyar dolar tutarında, 100’den fazla iş anlaşması imzalanmış.
Ne ki bu yıl St. Petersburg Ekonomik Forumu’nda esen hava pek de olumlu değil.
Zira Ukrayna krizi ve ABD Başkanı Obama’nın ambargosu yaptırımları yüzünden Amerikalı ve nedense Japon katılımcıların sayısında büyük düşüş olduğu söyleniyor.
Dün ayaküstü sohbet ettiğim Moskovalı bir iş kadını ABD’nin Putin’in yakın çevresine bazı iş insanlarına ve bazı şirketlere uyguladığı yaptırımları “skandal” olarak tanımlıyor.