Paylaş
Bunu bir kez daha “Ödüllü bilim kadınlarımızı tanıyalım” yazısına gelen tepkilerden anlamış bulunuyorum.
Avustralya’dan mail atan bir okur, bu ülkede her 5 yılda bir verilen bilim ödülünün sahibi, ODTÜ mezunu araştırmacı bilim insanı Hilkat Özgün’ü tanımamız gerektiğini belirtiyor.
Bir diğeri inandığı, güvendiği beyin cerrahı Prof. Dr. Saffet Mutluer ile konuşmamı öneriyor.
Bilim, Türkiye’nin bu “kaotik ortamında” en güvenilir liman mı yoksa?
“Türkiye’nin kaotik ortamı” sözlerini geçenlerde St.Petersburg Uluslar arası Ekonomik Forumu’nun konuşmacıları arasında olan genç bir bilim insandan ödünç aldım.
Doçent Dr. Özcan Sarıtaş, İngiltere Manchester Üniversitesi İnovasyon Merkezi ve Rusya Ulusal Araştırma Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde çalışmalarını sürdürüyor.
Aynı zamanda İngiltere’de yayınlanan fütüristik içerikli Foresight Dergisi’nin editörü.
Forumda “Teknoloiji küresel orta sınıfa nasıl bir baskı oluşturacak” panelinin konuşmacıları arasındaydı.
Sarıtaş ile uzunca sohbet ettik.
Orta sınıfı vuran eşitsizlikten başladık, Türkiye’yle devam ettik.
Sarıtaş’a göre, gelişmiş ülkelerdeki “eşitsizlikle”, gelişmekte olan ülkeler arasındaki “eşitsizlik” aynı değil.
Gelişmekte olan ülkelerde yasal mekanizmalar iyi işlemediği için ve şeffaflık olmadığı için kaynaklar doğru kullanılmıyor.
Türkiye, Rusya, Brezilya gibi ülkelerde olan durum böyle.
Yine “eşitsizlikle” öne çıkan ABD’de yasaların uygulanmasında, şeffaflıkta sorun yok ancak eğitim düzeyindeki farklılıklar nedeniyle bilgi ve teknolojiye ulaşmada sorunlar yaşanıyor.
Sarıtaş, Türkiye’deki “kaotik ortamı” şöyle tarif ediyor:
“Belli standartların olmadığı, yasaların tam uygulanmadığı, kişiye bağlı çözümler nedeniyle sisteme inancın, güvenin sarsıldığı belirsizlik ortamı”.
Aynı ortamı Rusya’da da gördüğünü söylüyor Sarıtaş.
BM, OECD, AB gibi kurumlara geleceğe yönelik sürdürülebilir kalkınma, endüstriyel gelişimle ilgili raporlar hazırlamış.
Bazen tek başına, bazen kendi gibi fütürist meslektaşlarla.
“İşim senaryolar geliştirmek” diyor.
Avrupa Birliği için yaptığı “geleceğin eğitim sistemiyle” ilgili çalışmasına değinerek “Gelecekte eğitim sistemi, bilgiyi yüklemek yerine bilgiye nasıl ulaşılacağı üzerinde yoğunlaşacak” diyor.
2010 yılından beri gidip geldiği Moskova’da daha yeni Başkan Putin’in ekibine “Rusya 2030” raporunu sunmuş.
“Rapor bildiğim kadarıyla direkt Putin’e ulaştı. Rusya petrol ve gaza dayalı ekonomisi 30-40 yıl daha sürecek. Bunun sonrası için Rusya’nın odaklanacağı sektörleri ele aldık raporda. Örneğin Ruslar nanoteknoloji alanına önemli yatırım yaptılar” diye anlatıyor.
Özcan Sarıtaş, “2023 hedefine” kilitlenip kalmış, başka senaryolar üretmeyen Türkiye için önemli çalışmalar yapabilir değil mi?
Dolayısıyla neden Türkiye’ye dönüp çalışmalarını burada sürdürmediğini soruyorum.
“21. yüzyılda Türkiye için daha iyi şeyler olacağını umut etsem de sürekli erteliyorum dönmeyi” cevabını alıyorum.
İngiltere’de, Rusya’da başarılı işlere imza atmış genç bir bilim insanımız ülkesine dönmeyi sürekli erteliyorsa durup bir düşünmek gerek.
Paylaş