Bölgeye büyük yatırım yapan enerji şirketlerinin zor günler geçirdiği bir gerçek.
ABD’nin Erbil’e doğru ilerleyen Işid’i bombalamasından bir sürece önce Exxon, Norveç DNO, Genel Enerji gibi enerji şirketlerinin Londra borsasında yüzde 20’lere varan düşüşler yaşadığını da duyduk.
Ayda en az iki kere Erbil ve Süleymaniye’nin yolunu tutan muhatabım gelişmeleri bakın nasıl aktarıyor?
“Işid’in geçtiğimiz haziran ayında Musul’a girmesi bölgede şok etkisi yarattı. Kimse Işid’in bu kadar hızlı hareket etmesini, bu kadar yakına gelmesini beklemiyordu. Musul dediğiniz yer Erbil’e sadece 60 kilometre”.İzlenimlerine göre, Işid’in bu kadar hızlı yol almasının nedeni, hem eski Baas mensuplarının, hem Başbakan Maliki’nin ayrımcı politikalarından tek kelimeyle yaka silken yerel halkın desteği.
Öte yandan Işid’i durduracağı gözüyle bakılan peşmergelerin gücü sınırlı zira donanımları yetersiz.
“Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Bağdat’ın petrol gelirlerini kesmesi nedeniyle para sıkıntısı içersinde. Bağdat’tan ocak ayından bu yana 7-8 milyar dolar alacaklı olduğu söyleniyor. Ortada para olmayınca peşmergelere silah da alamıyor, 10 yıldır alt yapıya yaptığı yatırımlarını da sürdüremiyor” diyor muhatabım.
Türkiye’nin son 53 yılın en kurak yazını geçirdiği, barajlardaki su seviyesinin alarm verici boyutlara ulaştığı, tahıl ambarı Konya Ovası’nın kupkuru olduğu günlerde Elver’in uyarıları önemli.
Ayrıca yetkililer için yol gösterici. Rahatlıkta akılda kalması için bunları alt alta sayacağım:
- Türkiye Akdeniz bolgesinde etkisini görmeye başladığımız iklim değişikliğinden kısa zamanda en çok etkilenecek ülke. Bu etkileri kuraklık, zamansız ve ani yağışlar, fırtınalar olarak görmeye başladık zaten.- İklim değişikliğinden tarım fazlasıyla etkilenecek. BM İklim Değişikliği Paneli Başkanı Rajendar Pachauri’nin dediği gibi “iklim değişikliği artık soframıza geldi”.
KAYISI FİYATLARINA DİKKAT
- Türkiye’de kuraklık ve aşırı yağışların farklı ürünlerde, farklı etkileri olacak. Bunlardan en çok etkilenecek ürünler kayısı, kiraz gibi narin ürünler. Bu yıl kayısı ve kiraz fiyatlarındaki artış bunun göstergesi.
- Kuraklığa karşı alınacak önlemler bilimsel olduğu kadar yöresel ve geleneksel bilgileri de kapsamalı. Bu yüzden tarım ve su politikalarında yerel halkın karar mekanizmalara katılmaları çok önemli.- Örneğin, Karadeniz’deki HES’lere karşı mücadele edenler, çayları, dereleri, ırmakları politikacılardan, müteahhitlerden iyi bilirler. Bir akarsuyun yönü değiştiğinde ne gibi tehlikeler yaratacağını tahmin edebilirler.
- Dünyada su kaynaklarinin yaklaşık yüzde 60-70’ i tarım ve gıda üretimine gidiyor. Ülkemizde bu oran yüzde 75’lere çıkıyor.- Su kaynaklarının daha iyi kullanımı için ülke genelinde stratejik bir plana ihtiyacı var. Eğer böyle bir plan varsa değişen şartlara uyum göstermesi sağlanmalıdır.
KÜÇÜK ÇİFTÇİLERİ KORUYALIM
BİRLEŞMİŞ Milletler tarihinde ikinci kez Türkiye’den kadın raportör seçti.
Kadına Karşı Şiddet raportörü (2003-2009) Profesör Yakın Ertürk’ten sonra California Üniversitesi’nde araştırmacı profesör statüsündeki hukukçu Hilal Elver, BM’nin Gıda Hakkı özel raportörü oldu.
Elver, altı yıl süresince bu “bağımsız” görevde ve BM’den tek kuruş almayacak.
BM’nin Gıda Hakkı raportörü neyle ilgilenir?
Gıda fiyatlarından, yoksul ülkeleri tehdit eden açlığa, tarımsal üretimden, tohum tekeline kadar milyarlarca insanın günlük yaşamını etkileyen sürüyle şey raportörün ilgi alanında.
En önemli görevi de “gıda güvenliğinin bir insan hakkı olduğunu” vurgulamak.
Eski raportör Belçikalı Olivier de Schutter’ın görevini Elver’e devretmeden hemen önce Le Monde Gazetesi’nde yayınlanmış bir söyleşisini okumuştum.
Yine bu yıl, Borusan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık tarafından, Türkiye’de çok sesli müziğin tanınması ve sevilmesini desteklemek için kurulan Borusan İstanbul Filormoni Orkestrası’nın (BİFO) 15. yıldönümü.
İşte bu yoktan var edilen, henüz çiçeği burnunda BİFO, bu yıl 120. yılını kutlayan klasik müzik festivali BBC Proms’un Royal Albert Hall’daki konserinde İngiliz müzikseverlerin gönüllerini fethetti.
Anlamlı üç yıldönümü ve harika bir konser.
Borusan Kocabıyık Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Hamedi’nin deyişiyle, “BİFO’nun bu başarısı, orkestranın arkasında inanç ve kararlılıkla duran Borusan’a 70. yıldönümü hediyesi”.Aynı zamanda İKSV Müzik Festivali’nin de sponsoru olan, sanat ve kültüre bildiğim kadarıyla yılda 15 milyon lira ayıran bir şirkete bundan daha güzel bir yıldönümü hediyesi olabilir mi?
BİFO’nun, Türkiye’nin imajına yaptığı katkı ise benim gözümde tüm ülkeye güzel bir bayram hediyesi.
Dünkü The Guardian Gazetesi’nin müzik eleştirmeni Tim Ashley orkestranın performansını överken bakın ne diyor?
“BİFO yetenekli ve çoşkulu bir topluluk. Sascha Goetzel ise yerinde duramayan, mükemmel bir şef”.Goetzel, bu yıl Sir Simon Rattle, Daniel Barenboim, Valery Gergiev, Sir John Eliot Gardiner gibi büyük şefleri ağırlamaya hazırlanan BBC Proms’ta kendisini kanıtlamış durumda.
New York Times’ın yemek yazarı Elizabeth Field, baklavanın nasıl yapıldığını gitmiş İmam Çağdaş’ta izlemiş.
Baklavanın incecik hamurunu, şerbetinin ayarını ve benzersiz lezzetini veren Antepfıstığını ballandıra ballandıra anlatıyor.
Amerikalı bir gastronomi uzmanının şu sözlerini aktarıyor:
“Yunan baklavası ceviz, bal ve tarçınlıdır. Lübnan baklavasına ise limon ve gül suyu konur. Türk baklavasındaki Antepfıstığının aroması o kadar zengindir ki başka bir şey katmanıza gerek kalmaz”.Avrupa Birliği’nin Türkiye’de ilk tescil ettiği ürün olan Gaziantep baklavasının olmazsa olmazı o topraklarda yetişen Antep- fıstığı.
Baklavaya o güzelim yemyeşil rengini vermesi için ağustos ayında henüz rengi sarıya çalmadan toplanıyormuş.
Field’in, Gaziantep ve baklavasını Amerikalılara anlatan yazısını okurken aklımdan “şükür ki hileli bir baklavaya rastlamamış” düşüncesi geçmedi diyemem.
Kilosu 100 lirayı geçen Antepfıstığının yerine bezelye, kurutulmuş maydanoz ve hatta içine yeşil boya katılmış fındık kullanıldığını sürekli okuyoruz.
Cirosu 1 milyarı bulan, New York Borsası’na kote şirketin 18 yılı aşkın bir süredir Türkiye Başkanlığını yapan Şerif Kaynar’ı tanımayan yoktur. Turkcell’e Süreyya Ciliv, Vodafone’a ise Serpil Timuray’ın transferinin arkasındaki isim olan Şerif Kaynar 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren Korn Ferry’deki “icracı başkan” görevini bırakıyor, sadece başkan olarak kalıyor.
Korn Ferry Türkiye’nin yeni Genel Müdürü Nilgün Langenberg, şirketin Türkiye ofisi kurulurken çekirdek ekibin içinde yer almış bir isim. Hollanda’da evlenip iş hayatına bu ülkede devam ederken Kaynar’ın teklifi üzerine çoluk çocuk yeniden İstanbul’a dönüyor.
Korn Ferry’nin Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Başkanı Bernard Zen-Ruffinen’in İstanbul ziyareti Nilgün Langenberg ile tanışma vesilesi oluyor.Sohbet tabii ki, üst düzey yöneticilerin şirketlerle nasıl buluştukları etrafında dönüyor.
Korn Ferry’nin üst düzey yönetici yerleştirmede rakiplerine önemli fark atmasının en büyük nedeni bilimsel verilere dayanması. ABD’de ve özellikle Minneapolis’te “davranış bilimleri” üzerinde ihtisaslaşmış bazı şirketleri bünyesine katan Korn Ferry, peşine düştüğü üst yöneticilere uyguladığı bilimsel testlerle bakın neleri ölçebiliyor?
Öğrenme çevikliği
Çevreye uyum kapasitesi
Ekip kurma becerisi
Bernard Zen-Ruffinen
1995 yılından beri Göbekli Tepe’yi kazmakta olan Schmidt, Urfa Müze Müdürü Müslüm Ercan’dan dün öğrendiğime göre Almanya’da geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş.
Göbekli Tepe ilk bundan altı yıl önce yani 2008 yılında tanışmıştım.
Garanti Anadolu Sohbetleri nedeniyle gittiğimiz Urfa’da, müzede insan boyunda, gözlerine “obsidyen” parçaları yerleştirilmiş 11 bin 500 yıllık heykeli görünce nutkum tutulmuştu.
Dünyanın en eski heykeli karşımızdaydı.
O günden sonra Klaus Schmidt’in çalışmalarını hep izledim.
Göbekli Tepe’den “tarihi yazan şehir” diye söz eden Schmidt, Urfa’ya 15 kilometre mesafede Örencik köyü yakınlarındaki 12 bin yıllık yerleşim merkezini ortaya çıkartırken az engelle karşılaşmamıştı.
Almanya’dan tarihi eserlerin iadesini isteyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay döneminde Göbekli Tepe’nin kazı izni bir araya tehlikeye girmişti.
BRİCS diye anılan 5 büyük gelişmekte olan ülke, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, IMF ve Dünya Bankası’na bayrak açtılar.
Brezilya’nın Forteza şehrinde altı yıldan beri düzenledikleri yıllık zirvede ortak bir Kalkınma Bankası kurduklarını açıkladılar.
Kısaca NDB olarak adlandırılan Yeni Kalkınma Bankası’nın sermayesi şimdilik 50 milyar dolar.
Zamanla 100 milyar dolara çıkabilecek.Önce BRICS ülkelerinin, daha sonra diğer gelişmekte olan ülkelerin dev alt yapı projelerini finanse edecek olan bankanın ilk başkanlığını Hindistan üstlenecek.
Rusya ile Brezilya diğer üst düzey yöneticileri belirleyecek.
Merkezi Şanghay’da olacak.
BRICS ülkeleri Yeni Kalkınma Bankası’yla yetinmeyip, Amerikan Merkez Bankası’nın hamlelerine karşı önlem olarak 100 milyar dolarlık bir döviz rezerv fonu oluşturma kararı da aldılar.