Vergilerimizle ne tür kamu harcamaları yapıldığını hepimiz merak ediyoruz haliyle.
Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Kuruluşları Eğitim ve Araştırma Birimi’nin çatısı altındaki Kamu Harcamalarını İzleme Platformu 5 yıldır harcamaları izliyor.
Gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYH) göre oranları hesaplıyor.
52 STK’nın üye olduğu platform dört yıldan beri verilerini milletvekilleriyle paylaşıyor.
Bu yıl milletvekillerine infografik olarak giden mektuplarda çarpıcı veriler var.
Kamu harcamalarında “gizli hizmet” kalemi hızla artıyor.
Öte yandan sağlık yetersiz, çocuk, genç, adalet harcamaları çok çok yetersiz
Çoğrafi işaretleme, ATO bünyesinde tüm dünyada zeytinyağı tadımı yapabilecek uzmanların yetiştiği laboratuvar derken Hasat Şenliği bu kez bambaşka bir projeyle çıktı karşımıza.
100 yıl önce sabunhane olarak kurulan eski Kırlangıç Fabrikası’nın Ayvalıklıların sosyal yaşamına kazandırılması projesi.
Fabrika Ayvalık’a girer girmez karşınıza çıkıyor.
20 bin metrekarelik alan tam deniz kıyısında.
17 yıl önce Ayvalık Belediyesi tarafından satın alınmış.
Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gencer’in “hepimiz bu değerli alanın üzerinde titriyoruz” diye tarif ettiği eski Kırlangıç Fabrikası için Mimar Sinan Ödülü’nün son sahibi Mimar Ersen Gürsel ve ekibi bir proje hazırlamış.
Hasat Şenliği dönüşü o güzelim dokusunu korumuş fabrikada projeyle tanıştık.
Yoksullukla ilgili çalışmalarıyla bilinen İngiliz kökenli Oxfam’ı izlemekte yarar var.
Oxfam, yılın başında yayınladığı raporda dünyanın en zengin 85 kişinin servetinin 3,5 milyar insanın gelirine eşit olduğunu ortaya koymuştu.
Önceki günkü raporunda, çoğu ülkede durgunluk ile işsizliğin kol gezdiği 2009-2014 yılları arasında milyarder sayısının ikiye katladığını belirtiyor.
2009 yılında sayıları 793 olan dolar milyarderleri 2014 yılında 1645’e ulaşmış.
Milyarder patlaması sadece gelişmiş ülkelerde değil.
Türkiye’nin de dahil olduğu gelişmekte ülkelerde de aynı trend görülüyor.
Dolar milyarderleri 10 yılda dünyada 3 kat artarken, Türkiye’de 10 kat arttığını biliyoruz. (2013 yılı verisi)
Yıllardan beri İzmir’in vergi şampiyonu olan ve tutkuyla sevdiği bu şehirden dünya devi bir şirket çıkartan Arkas ile geçenlerde Çeşme’de buluştuk.
Buluşma nedeni Arkas Holding’in, DenizTemiz Derneği TURMEPA’ya dokuz yıldan beri Çeşme’de deniz kirliliğine karşı verdiği destek idi ama sohbet haliyle dallanıp budaklandı.
Arkas yapımını üstendiği “Arkas TURMEPA II” atık alım gemisini aynı zamanda işletiyor.
Gemi dokuz yılda 1,5 milyon litre sıvı atık toplamış.
160 Olimpik havuzun hacmine yakın su miktarının kirlenmesini önlemiş.
Çocukluğundan beri denizle haşır, neşir olan Lucien Arkas, son yıllarda sahil kesimlerindeki aşırı yığılmaya dikkat çekiyor.
Gönlümüzden geçenleri söylüyor.
Mönüdeki ‘Izgara Çekirge’ ile bienaldeki bir projeye gönderme yapılmıştı ama bazı yürekli gazeteciler sipariş bile verdi. İşin aslı tasarımcı Ourasanah’nın mutfaklarda çekirge üretip beslemeye yarayacak ürününün tanıtımıydı.
İKSV’nin 2. İstanbul Tasarım Bienali bu yıl 1 Kasım ile 14 Aralık tarihleri arasında. Başlığına 20. yüzyılın önde gelen düşünürlerinden Fransız yazar Paul Valery’nin “Gelecek artık eskisi gibi değil” sözü ilham vermiş. Türkiye’nin geçirdiği günlere de pek uyan bu cümle bir buçuk ay süresince beklenmedik yerlerde karşımıza çıkacak. Simidin sarılacağı kağıtta, bardak altlıklarında, kolonyalı mendilde ya da kasapta aldığınız etin paketinde.
Başta ABD, Çin, Hindistan gelişmiş ve gelişmekte olan dünya hızla bir dijital dönüşümü gerçekleştirirken biz bunun dışında kalıyoruz. Peki bu anlama geliyor?
İnovasyon kapasitemiz vasat, bizi orta gelir tuzağından çekip çıkartacak yüksek teknoloji ürünler ihracatımız hemen hemen yok gibi. Örneğin, 500 en büyük sanayi kuruluşunun oluşturduğu katma değerin sadece yüzde 2.6’sı yüksek teknoloji.
Ama öte yandan bakıyorsunuz Bilgi ve İletişim yani Bilişim Teknolojileri pazarı 2013 yılında 61,6 milyar dolar. 3G hizmeti alan abone sayısı yine 2013 yılında 49 milyona ulaşmış.Tüm bunlar dışarıdan satın alınan teknolojilerle gerçekleşmiş. İşin gerçeği şu: Türkiye kalkınmanın kaldıracı diye bilenen teknolojiyi üreten değil, tüketen bir pazar.
AVRUPA DİJİTAL GÜNDEMİ
Bu tabloyu tersine çevirmek için şimdi önümüzde “Avrupa Dijital Gündemi” diye bir fırsat var. Geçen akşam Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı’nın ev sahipliğinde Türkiye’nin Avrupa Dijital Gündemi’ne nasıl uyum sağlayabileceğini konuştuk.
Nitekim bu kez de öyle oldu.
Farsçaya dahi çevrilen “Yönetişimin Anahtarları”nın ( kitap ingilizce yazıldı) yazarı Argüden’in yönetişim tarifini çeşitli vesilelerle yazmıştım.
Bir kez daha tekrarlıyorum:
“Yönetişim, yönetimin üzerinde bir kavram. Yönetimin nasıl denetleneceğini, nasıl yönlendirileceğini belirleyen bir mekanizma”.Bu mekanizmada devlet, özel sektör ve sivil toplum var.
Pek aşina olmadığımız şeffaflık, hesap verme, denetim, tutarlılık, yerel bazda kararlara katılım, kurumlara güven gibi şeyleri içeriyor.
Türkiye’de BM’nin “Küresel İlkeler” sözleşmesini ilk imzalayan kişi olan ARGE Yönetim Kurulu Başkanı’nın yeni göz ağrısı “Argüden Yönetişim Akademisi”.
“Amacım yönetişim kavramının Türkiye çapında yayılması. Üniversitelere dersler konsun, sivil toplum, bürokrasi bunun eğitimini alsın. ARGE olarak birikimimizi gönüllü sunmaya, eğitim vermeye hazırız ” diyor Argüden.
“Çalıştığınız genç mimarlara sponsor olun. Venedik Bienali Mimarlık Sergisini gezsinler”.Çağrıma yanıt inşaat şirketlerinden değil ama sektöre 51 yıldan beri yapı malzemeleri üreten Türk Ytong’dan geldi.
Şirket “2014 Ytong Mimari Fikir Yarışmasını” kazanan genç mimarlık öğrencilerini yarışmanın jüri üyeleriyle birlikte Venedik’e götürdü.
Şehirlerin nasıl geliştikleri günümüzün ve dolayısıyla mimarların en büyük meselesi.
BM’ye göre, kırsal kesimlerden kentlere göç bu hızla devam ederse 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 70’i şehirlerde yaşayacak.
Türkiye çılgın bir tempo içersinde.
Şehirlerin nasıl geliştiklerini düşünmeye hiç vakti yok.
Yaşadığımız mahallelerin çehrelerini değiştiren vahşi bir kentsel dönüşümün içine debelenip duruyoruz.