Paylaş
Mönüdeki ‘Izgara Çekirge’ ile bienaldeki bir projeye gönderme yapılmıştı ama bazı yürekli gazeteciler sipariş bile verdi. İşin aslı tasarımcı Ourasanah’nın mutfaklarda çekirge üretip beslemeye yarayacak ürününün tanıtımıydı.
İKSV’nin 2. İstanbul Tasarım Bienali bu yıl 1 Kasım ile 14 Aralık tarihleri arasında. Başlığına 20. yüzyılın önde gelen düşünürlerinden Fransız yazar Paul Valery’nin “Gelecek artık eskisi gibi değil” sözü ilham vermiş. Türkiye’nin geçirdiği günlere de pek uyan bu cümle bir buçuk ay süresince beklenmedik yerlerde karşımıza çıkacak. Simidin sarılacağı kağıtta, bardak altlıklarında, kolonyalı mendilde ya da kasapta aldığınız etin paketinde.
MÖNÜDEKİ ŞAŞIRTMACA
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve İstanbul Tasarım Bienali Direktörü Özlem Ova ile buluştuğumuz lokantada Valery’nin sözü garsonların önlüklerindeydi. 2.İstanbul Bienali’nin bizi şaşırtacağının ve düşündüreceğinin ilk işareti. İkinci işaret ise önümüzdeki yemek mönüsünde geldi. “Izgara Çekirge, Bademli Frik Bulguru”. Aramızdaki bazı yürekliler ızgara çekirgenin siparişini hemen hemen verirken, Bülent Eczacıbaşı’nın neden kıs kıs güldüğü anlaşıldı. Mönüde çekirge filan yoktu ve muzip İKSV ekibi tasarım bienalindeki bir projeye gönderme yapmıştı.
GELECEĞİN PROTEİNİ
Yani, Togolu endüstriyel tasarımcı Mansur Ourasanah’nın (şimdi ABD’de yaşıyor) gelecekte mutfaklarda çekirge üretip, beslemeye yarayacak, kuş kafesini andıran şeffaf ürününe. Neden çekirge? Çünkü dünyanın hızla artan nüfus, yoksulların ete ulaşamaması gelecekte bizi yeni protein kaynaklarına yönlendirecek. Çekirge doğada çabuk üreyen, kolay bulunan ucuz bir protein kaynağı. Birleşmiş Milletler de zaten nicedir protein kaynağı olan böceklerin daha fazla tüketilmesini talep ediyor.
GALATA’DA GÖRÜLECEK
Ourasanah’ın “Lepsis” adını verdiği bu çekirge üretme makinesi bu yıl Amerikan Vilcek Vakfı’nın tasarım ödülünü kazanmış. Kendi protein kaynağımızı üretmemizi sağlayan Lepsis’i şimdi tasarım bienalinin ana sergisinin olduğu Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’nda görme fırsatını bulacağız. İki yıl önce aynı mekanda ilk kez gördüğümüz 3D printer makinesi gibi. Tasarımda, dünyanın kıt kaynaklarını korumak trendini Amerikalı Alexandra Daisy Ginsberg’in bir çalışmasında göreceğiz. Sentetik biyolojiyle tasarımı birleştiren Ginsberg, hasar görmüş toprağı iyileştirmek için “sentetik” bir tür sülük üretmiş.
İstanbul DÜNYA tasarım haritasında
BÜLENT Eczacıbaşı “Bienalde tasarım dünyasındaki yeni eğilimleri, yeni gelişmeleri ve hatta uç örnekleri izleyicilere sunmak istiyoruz” diyor. Eczacıbaşı’na göre bienalin bir başka amacı İstanbul’un dünya tasarım haritasında önemli bir yere yerleştirmek ki “Kusurluluk” temasını işleyen 1.Tasarım Bienali’yle ilgili dış basında çıkmış olan övgü dolu yazılara bakarsak amaca ulaşılmış. Ücretli olan iki yıl önceki 1.Tasarım Bienalini 45 bin kişi gezmiş. Kürotörlüğünü Amerikalı Zoe Ryan’ın yaptığı bu 2. Tasarım Bienali ücretsiz ve böylelikle ziyaretçi sayısının iki katına çıkabileceği hesaplanıyor. Birinci bienalin bütçesi 5.5 milyon lira iken bu ikincisinin bütçesi 4 milyon lira. Arçelik, Doğuş ve Bilgili, Enka Vakfı, Vitra’nın eş sponsorlukları bütçenin yüzde 66’sını sağlıyor. Başbakanlık Tanıtma Fonu ile Kültür Bakanlığı’nın katkısı ise bütçenin yüzde 18’i. Gerisi uluslararası fonlardan. 20 kadar ülkeden 200 tasarımcının 53 projesinin yanı sıra Tasarım Bienali çeşitli etkinliklerle tüm İstanbul’a yayılıyor. Bunlar arasında “Tasarım Rotaları”nı kaçırmayın derim.
Paylaş