HAFTA başında Princeton Üniversitesi’nden Profesör Angus Deaton’a giden 2015 Nobel Ekonomi ödülünün önemli farkı şu:
Şimdiye kadar ödül büyüme modelleri, piyasaların davranış biçimleri, fiyatların nelerden etkilendiği gibi teoride kalan çalışmalara verilmiş.
Ödülün bu yılkı sahibi, 1945 doğumlu Angus Deaton kuramsal modeller üzerinde çalışmakla yetinmeyip bizzat sahaya inmiş bir ekonomist.
Tüketim, yoksulluk, refah, gelir eşitsizliği üzerine yaptığı çalışmaların odak noktası bireyler.
Deaton, insanların tüketim alışkanlıkları, fiyat değişimleri karşısındaki tepkileriyle ilgili yıllar boyu alanda veriler toplamış.
Elindeki verilerle modeller geliştirmiş.
1980’lı yıllarda örneğin Hindistan, Sri Lanka, Fildişi Sahili’nde en yoksulları mercek altına almış.
ANKARA’daki katliamla ilgili dünkü Posta Gazetesi, barış mitingi diye yola çıkıp hayatlarını kaybedenlerin fotoğraflarını koyup “Bizi Unutmayın” manşetini atmış.
Fotograflardaki gülen yüzlerin pek çoğu henüz yirmili yaşlarında gencecik çocuklar.
Şebnem Yurtman, Dilan Sarıkaya, Dicle Deli, Elif Kanlıoğlu, Gökhan Gökbonu, Onur Tan ve niceleri gibi.
Bu ülkeye barışın gelmesi gibi artık “ulaşılmaz” hayallerinin peşinde Malatya, İzmir, Tarsus, Mersin, Denizli, Batman kısaca Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen pırıl, pırıl idealist gençler.
Çoğu üniversite öğrencisi.
Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “Daha saldırıda ölen çocuklarımızın sayısını tam bilemiyoruz. O çocuklar bizim çocuklarımız, hepimizin çocukları”.
Aralarında sivil toplum gönüllüleri, HDP, CHP, EMEP gençlik kolları üyeleri var.
Şişecam’ın Denizli’deki fabrikasında üretilen el yapımı cam ürünleri tasarımın başkenti Milano’daki Paşabahçe Mağazası’nda kapışılıyor. En son Dolce Gabbana’nın ortaklarından Domenico Dolce tam 3 bin bardak almış. Milano mağazasının başarısı üzerine Paşabahçe Mağazaları yurtdışında başka mağazalar da açmaya hazırlanıyor.
DENİZLİ Cam Fabrikası’nda, biri yurt dışında olmak üzere sayıları 50’yi bulan Paşabahçe Mağazaları’nda satılan el imalatı cam ürünler üretiliyor.
Paşabahçe Mağazaları’nda satılan ürünlerin neredeyse yarısı bu fabrikadan geliyor.
Denizli’de 1980’li yıllarda kurulan, 1994 yılında Şişecam Topluluğu’na geçmiş olan fabrikada 500 yıllık bir cam geleneği yaşatılıyor.
İSTANBUL’da yarın Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Sosyal Fayda Zirvesi’ni düzenliyor.
Zirvede, “Teknoloji, inovasyon ve yeni medya toplumsal fayda için nasıl kullanılabilir” sorusuna cevap aranacak.
Muhtemelen zirvenin panelistleri kendi deneyimleri üzerinden sorunun cevaplarını vereceklerdir.
Dilimize henüz “sosyal sorumluluk” kadar yerleşmemiş olan “sosyal fayda” nedir? Genellikle bu iki sözcük “en yaygın şekilde, en fazla sayıda kişiye ulaşan “fayda” ya da” hizmet” diye özetleniyor.
Bir de ekonomide, kamu harcamalarının bir sınırını tayin etmek ve devlet ekonomisiyle piyasa ekonomisi arasında kaynakların dağılımını sağlayacak “azami sosyal fayda” diye bir teori var ama konumuz bu değil.
İstanbul’daki Sosyal Fayda Zirvesi’ne dönersek programına göz atınca oyuncu Mert Fırat’ın da konuşmacılar arasında olması dikkatimi çekti.
Mert Fırat kurucusu olduğu İhtiyaç Haritası’nı anlatacak.
BU başlığı daha önce de atmış olabilirim ancak aynı güne sayısız kadın hik^ayesi sığınca aynı başlığı bir kez daha kullanmakta beis görmüyorum.
Önceki gün denetim ve danışmanlık hizmeti veren Ernst&Young’ın yuvarlak masa toplantısındayız.
Ernst&Young’ın Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika sorumlusuJulie Teigland, Dünya Ekonomik Forumu’nun kadın-erkek eşitliğine ancak 2095 yılında ulaşılacağı tespitinden yola çıkarak kolları sıvamış.
Kadın dünyada büyük ekonomik güç.
Beş yıl zarfında küresel gelirinin 18 trilyon dolara tırmanacağı hesaplanıyor ama politikada, iş hayatında ve girişimcilikte varlık gösteremiyor.
Dünyada da bu böyle, Türkiye’de de.
Teigland, bunun nedenlerini araştırmak ve çözüm bulmak için küresel çapta bir siyasileri, şirketleri ve girişimcileri bir araya getiren küresel bir inisiyatif başlatıyor.
New York’ta aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 193 ülke tarafından kabul edilen 17 hedefin ne olduğunu kısaca özleyeyim:
1-Yoksulluğun azaltılması
2- Açlığın sona erdirilmesi
3- Sağlıklı bireyler
4- Kaliteli Eğitim
5- Toplumsal cinsiyet eşitliği
EKONOMİDE tarihinin en parlak dönemlerinden biri yaşayan Londra nicedir dünyanın tasarım başkenti olmak iddiasında.
Haksız da sayılmaz.
Zira 13. yılına giren Londra Tasarım Festivali, tasarımda uluslararası en yaratıcı, en yenilikçi, teknolojiye en açık beyinlerini biraraya getiriyor.
Üstelik 350 farklı etkinlikle şehirde tam bir sanat şenliği havası estiriyor.
Royal Academy’de Çinli ünlü sanatçı Ai Wei Wei ile Tate Modern’de Pop Sergisi’nin aynı günlere denk düştüğü Londra Tasarım Festivali birkaç yıldan beri tasarımcı ve mimarların çarpıcı işbirliklerine sahne oluyor.
İstanbul, Ankara, Dubai, Doha’dan sonra geçtiğimiz aylarda Londra’da ofisini açan Tabanlıoğlu Mimarlık da bu yıl böyle bir işbirliğine gitmiş.
Tabanlıoğlu, ünlü tasarımcı Arik Levy ile birlikte festivalin en güzel işlerinden birini hayata geçirmiş.
İSTANBUL Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Kuruluşları Eğitim ve Araştırma Birimi çatısı altındaki Kamu Harcamalarını İzleme Platformu’nun çalışmalarına zaman zaman yer veriyorum.
Kamu Harcamaları Platformu 49 sivil toplum kuruluşundan beri oluşuyor ve dört yıldan sürdürdüğü “harcamaları izleme” çalışmalarını milletvekilleriyle paylaşıyor.
Yaklaşık bir yıl önce (8.11.2014 tarihli yazı) platformun, kamu harcamalarının dağılımıyla ilgili raporunu yazmıştım.
Platform sözcüsü Prof.Dr. Nurhan Yentürk’ün yeni ulaştırdığı “STK’lar için İstanbul Büyükşehir Belediyesi Harcamalarını İzleme Kılavuzu” oldukça çarpıcı veriler içeriyor.
İstanbullu olarak hepimizi yakından ilgilendiren veriler.
56 sayfalık İBB Harcamalarını İzleme Kılavuzundan dikkat çekici iki tespit var.
Biri, OECD ülkelerine göre mahalli idare harcamalarında hayli geri olduğumuz.