Paylaş
BU başlığı daha önce de atmış olabilirim ancak aynı güne sayısız kadın hik^ayesi sığınca aynı başlığı bir kez daha kullanmakta beis görmüyorum.
Önceki gün denetim ve danışmanlık hizmeti veren Ernst&Young’ın yuvarlak masa toplantısındayız.
Ernst&Young’ın Avrupa, Ortadoğu, Hindistan ve Afrika sorumlusuJulie Teigland, Dünya Ekonomik Forumu’nun kadın-erkek eşitliğine ancak 2095 yılında ulaşılacağı tespitinden yola çıkarak kolları sıvamış.
Kadın dünyada büyük ekonomik güç.
Beş yıl zarfında küresel gelirinin 18 trilyon dolara tırmanacağı hesaplanıyor ama politikada, iş hayatında ve girişimcilikte varlık gösteremiyor.
Dünyada da bu böyle, Türkiye’de de.
Teigland, bunun nedenlerini araştırmak ve çözüm bulmak için küresel çapta bir siyasileri, şirketleri ve girişimcileri bir araya getiren küresel bir inisiyatif başlatıyor.
İnisiyatifin Türkiye ayağında, Ernst&Young’ın üst düzey kadın yöneticileriDemet Özdemir, İmge Kaya Sabancı var.
Dahil olduğum yuvarlak masanın katılımcılarından biri Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Funda Sivrikaya Şerifoğlu.
RENKLİ KAMPÜS EKİBİ
Şerifoğlu Türkiye’deki 13 kadın rektörden biri.
Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında kadınların yöneticilik pozisyonlarında düşük oranda temsil edilmelerinden yola çıkarak 2012 yılından beri “Yükseköğrenimde Kadın Liderliği Çalıştayı” düzenliyor.
“Türkiye’de yükseköğrenim kurumlarında kadın akademisyen oranı Batılı ülkelere kıyasla daha yüksek olmasına rağmen yöneticilik pozisyonlarında çok az temsil ediliyorlar” diyor.
Başka kadın hik^ayelerine koşmak için Ernest&Young’ın toplantısından erken ayrılıyorum.
Soluğu engelli ve engelsiz üniversite öğrencileri arasında “fırsat eşitliği” için bir araya gelen beş kadının yanında alıyorum.
“Renkli Kampüs” Projesini başlatan Özpar Pınar Gökpınar, İdil Anter Dede, Arzu Güneşli, Suna ve Kristina Steinbüchel ortak yanları “Ortak İdealler Derneği”nin Meridyen programına katılmış olmaları.
Birbirlerini tanımalarına vesile olan bu program, bireylere toplum yararına neler yapabilecekleri konusunda yol gösteriyor.
STK üyeleri, kamu çalışanlarına ücretsiz, özel sektörde çalışanlara ise ücretli ilginç bir program.
Bu arada yukarıda adlarını sıraladığım beş kadından bazıları BP, Boyner gibi şirketlerde görevli.
İki yıllık bir çalışmayla ortaya koydukları “Renkli Kampüs” projesinde gönüllü ve iş saatlerinin dışında çalışıyorlar.
“Renkli Kampüs” projesi, engelli ve engelsiz üniversite öğrencilerinin kendi kapasitelerinin farkına varmasını sağladığı gibi vizyon kazandırıyor ve en önemlisi staj ile iş hayatı için gerekli bağlantıları kurmalarını sağlıyor.
Gözleri görmeyen bir hukuk mezununun bir santralde operatörlük dışında bir işi hayal bile edemediği bir ülkede “Renkli Kampüs” hayatları değiştiriyor.
Ben beş kadının gönüllü olarak gençler için neler yaptıklarını dinlediğim dakikalarda İstanbul’un bir başka köşesinde Barış için Kadın Girişimi’nin çağrısıyla Cizre ve Silopi’ye giden kadınlar gördüklerini, dinlediklerini anlatıyorlar.
Dünyayı kadınlar kurtaracak derken haksız mıyım?
Belki Türkiye’yi de ilave etmem gerekirdi.
Paylaş