Paylaş
ANKARA’daki katliamla ilgili dünkü Posta Gazetesi, barış mitingi diye yola çıkıp hayatlarını kaybedenlerin fotoğraflarını koyup “Bizi Unutmayın” manşetini atmış.
Fotograflardaki gülen yüzlerin pek çoğu henüz yirmili yaşlarında gencecik çocuklar.
Şebnem Yurtman, Dilan Sarıkaya, Dicle Deli, Elif Kanlıoğlu, Gökhan Gökbonu, Onur Tan ve niceleri gibi.
Bu ülkeye barışın gelmesi gibi artık “ulaşılmaz” hayallerinin peşinde Malatya, İzmir, Tarsus, Mersin, Denizli, Batman kısaca Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen pırıl, pırıl idealist gençler.
Çoğu üniversite öğrencisi.
Muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “Daha saldırıda ölen çocuklarımızın sayısını tam bilemiyoruz. O çocuklar bizim çocuklarımız, hepimizin çocukları”.
Aralarında sivil toplum gönüllüleri, HDP, CHP, EMEP gençlik kolları üyeleri var.
Üniversiteli gençlerin gönüllü olarak sosyal sorumluluk projelerine katılmalarını sağlayan Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın kurucusu İbrahim Betil tweet atmış.
“Ankara’daki katliamdan kaybettiğimiz insanlardan biri de toplumsal barışa emek veren, çaba harcayan binlerce Toplum Gönüllüsü gençten biri. Üzüntü çok derin”.
Aynı şekilde CHP İstanbul milletvekili Selina Doğan, Ankara’da hayatlarını kaybeden CHP’nin Malatya gençlik kollarından 11 gencin acısını paylaşıyor.
Geçen temmuz ayında da Şanlıurfa’daki katliamda yine çocuklarımızı kaybetmemiş miydik?
Kobani’nin yeniden inşasına destek için yardım malzemesi taşıyan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi 33 genci Ankara benzeri bir katliamda kurban vermemiş miydik?
Gençlerini ve hatta çocuklarını sürekli acılı olaylarda kaybeden bir ülke geleceğine nasıl güvenle bakabilir?
Üstelik Türkiye gibi genç bir ülke ise.
TÜİK verilerine göre, Türkiye’de genç nüfus oranı (15-24) yüzde 16,5 gibi yüksek bir oranla pek çok ülkeyi geride bırakıyor.
ABD’de gençlerin oranı yüzde 13,9 ile Almanya’da yüzde 10,8, İspanya’da ise sadece yüzde 9,7.
Türkiye böyle değerli hazinesine daha doğrusu “geleceğine” sahip çıkabiliyor mu?
Koruyamadığını, can güvenliğini sağlayamadığını Suruç’ta da gördük, Ankara’da da.
Peki ya eğitimde, istihdamda önlerini açıyor mu?
Yine TÜİK’in 2014 verilerine göre, yukarıdaki yaş aralığındaki gençlerin yüzde 7,6’sı yüksek öğrenim mezunu.
Genç erkeklerin iş gücüne katılma oranları yüzde 54, genç kadınlarınki ise yüzde 27.7.
Yine TÜİK 2013 “Gelir ve Yaşam Koşulları” araştırmasına göre, 15-29 yaşlarındaki genç erkeklerin yüzde 22,3 ve kadınların yüzde 24,6’sı yoksulluk riski altında.
Öte yandan Bilgi Üniversitesi çatısı altındaki Kamu Harcamalarını İzleme Platformu’nun çalışmalarından biliyoruz ki, çocuk ve gençlere yönelik eğitim dışı kamu harcamaları son derece düşük.
Böyle bir tablo karşısında şunu düşünmez mi insan?
Ankara’da hayatlarını kaybeden gençlerin daha güzel bir toplum hayallerinin şekillenmesinde devletten ziyade ailelerinin, çevrelerinin katkısı var.
Bu arada Başbakan Davutoğlu da bunca genç kayıp karşısında keşke “bizim çocuklarımız” diyebilseydi.
Daha güzel yarınlar uğruna, barış mitinginde kaybettiğimiz genç fidanlar hepimizin çocukları çünkü.
Paylaş