İki gün boyunca siyasi parti temsilcilerini, belediye başkanlarını, SKT temsilcilerini ağırladığımız trende, sokaklarda insanlarla konuştuk, dertleştik.
Son günlerde sıcak gelişmelerin yaşandığı Diyarbakır her şeye rağmen cıvıl cıvıl, hayat doluydu, Elazığ ise daha durgun.
Diyarbakır izlenimlerine sayfalar yetmez.
Emel Armutçu ve Yalçın Bayer iki gündür yazıyorlar dolayısıyla bana daha çok işin ekonomik tarafı kalıyor.
Diyarbakır ile Elazığ’ın ortak sorunu işsizlik.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’e göre, çalışabilir nüfusun yüzde 60’nın düzenli bir işi, maaşı yok.
Baydemir “Vahim bir durumla karşı karşıyayız. İçki, çimento fabrikalarının özelleştirilmesiyle yeni istihdamı bırakın işi olanlar da işsiz kaldı”
Londra Uluslararası Şarap Fuarı dünyanın önemli şarap fuarlarından. Türk şarap üreticileri üç günlük fuara ikinci kez ‘Türkiye Şarapları Platformu’ (Wines of Turkey) olarak katılıyor.
Daha önce pek çok fuara katıldığım halde bu kadar renklisini, bu kadar neşelisini ilk kez görüyorum. Şarap
şişeleri standlara dizilmiş, herkesin elinde bir bardak. Dileyene peynir de var.
Fuarın en haşmetlisi
tabii ki Fransa. Sosyalist Cumhurbaşkan aday adayı
ve eski IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn’ın acıklı bir şekilde hapsi boylaması ve ülkenin şoka girmesi Fransız şarap üreticilerinin keyfini kaçırmamış görünüyor. Fransa’nın şarap üreten her bölgesinin standı
ayrı. İspanya’nın, İtalya’nın, Güney Afrika’nın,
Kimi “Kadınlar kılıçları çektiler” diye öfkelenmiş, kimi yargısız infaz yaptığımı
iddia etmiş.
Dominique Strauss-Kahn’ın elleri kelepçelenmiş vaziyette görüntülenmesine karşı çıksam da, mahkemedeki yıkılmış görüntüsüne feci üzülsem de görünen köy kılavuz istemez.
Geçmişteki vukuatlarından belli ki kadınlarla ilgili ciddi bir sorunu var.
“Sarkozy’yi devirecek tek adam” diyerek Sosyalist Parti’den başkan adaylığını destekleyen Daniel Cohn-Bendit, “Komplo teorilerine inanmak saçma. Besbelli bir şeyler var. Acaba kişiliğindeki çelişkileri fazla mı hafife aldık” diye soruyor.
Sosyalist Parti’ye de Strauss-Kahn sayfasını çevirmesini öneriyor.
IMF sayfayı çevirdi bile.
Beterin beteri yoldaymış.
Fransa’da 2012 başkanlık seçimlerinin en güçlü aday adaylarından Stauss-Kahn, Manhattan’daki Sofitel Oteli’nde odasını temizlemeye gelen kadına tecavüz girişimi suçlamasıyla karşı karşıya.
İMF’nin, Fransa’nın ve Strauss-Kahn ile Sarkozy’yi iktidardan uzaklaştırmanın hesaplarını yapan Fransız Sosyalist Partisi’nin imajı yerle bir.
Kaderin cilvesi.
Yunanistan’ın ekonomik krizini Almanya Şansölyesi Merkel ile görüşmek üzere New York’tan uçağa binen İMF Başkanı Berlin yerine New York’ta
Aslında başlık eksik oldu.
Zira Hong Kong’daki Türk CEO’nun kadın olduğunu da eklemeliydim.
Sözünü ettiğim CEO PepsiCo Asya Pasifik Bölgesi Başkanı Ümran Beba.
Geçtiğimiz mart ayında yani 13 ay önce Hong Kong’a atanan Ümran Beba’nın faaliyet alanı 18 ülkeyi kapsıyor.
Hong Kong’a yerleşmesinden bu yana aralarında Avustralya, Endonezya, Malezya, Afganistan, Pakistan, Vietnam’ın da olduğu 18 ülkenin pek çoğunu gezmiş olan Beba şanslı.
Zira küresel ekonominin nabzı giderek daha fazla Uzakdoğu’da atarken, Asyalılar Batılarla yarışırken tam olması gereken bir yerde.
Fortune Dergisi’nin dünyanın en güçlü kadınlar listesinde 23. sıraya koyduğu Ümran Beba, Hong Kong’dan ilk sıralara yükselerek dönebilir.
Nijerya’nın eski Maliye Bakanı olan Okonojo-İweala DEF- Davos’un popüler simalarından.
Davos’ta onu en son, mikro kredinin babası Muhammed Yunus, Bill Gates’in eşi Melinda Gates’in konuşmacılar arasında olduğu “Kalkınmada Kız Çocuğu Etkisi” panelinde dinlemiştim.
Şöyle dediğini hatırlıyorum.
“ Kadınlar istihdama dahil edildiklerinde yoksulluktan küresel ısınmaya kadar sorunların çözümüne katkıları büyük”.
Önceki sabah erkenden BM konferansında moderatör olduğu panele yetişmeden buluştuk.
Okonjo-İweala
Avrupa Birliği ülkelerinin her yıl çoşkuyla kutladıkları 9 Mayıs’ta neden Sinop?
Zira Sinop, Avrupa Birliği’nden zengin kültürel mirasının restorasyonu için 9.2 milyon euroluk fona hak kazanmış durumda.
Bu fonun ayrı bir önemi var.
Türkiye AB “adaylık sürecinde” restorasyona yönelik hiç fon almamış.
Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı ile görüşmeye giderken aklımda Dünya Ekonomik Forumu’nun raporu vardı. 2010-2011 Bilişim ve İletişim Teknolojileri Raporu’nda 138 ülke arasında Türkiye 71’inci sırada. Tabii bu sıralama, söz konusu teknolojilerde karnemizin ‘vasat’ olduğu anlamında.
Eczacıbaşı ile sohbette DEF’in raporundan önce son günlerin en sıcak konusu ‘internet yasaklarını’ konuştuk. Kafalar karışık. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, 22 Ağustos’tan itibaren uygulanacak ‘filtre sistemi’nin sansür ya da yasak anlamına gelmeyeceğini iddia ediyor.
Ancak işin uzmanları kesinlikle ikna olmuş değil. Kimileri ‘filtre sistemi’ni sansür, internet erişiminin önüne çıkan kalın bir duvar diye tarif ediyor. Kimileri ‘internetin idamından’ söz ediyor.
Tabii, Youtube yasağını, blog yasağını kimse unutmadı. Dünyanın en ünlü ateisti, evrim teorisyeni Profesör Richard Dawkins’in sitesine konan yasağı da... Dawkins’in sitesi gibi Türkiye’de şu anda binlerce site erişime engelli. Bu arada, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın yasak sözcükler listesini de unutmayalım.
TEKNOLOJİYE VAR; ŞEFFAFLIĞA YOK
Bu yasakların hiçbir hukuki dayanağı yok. Günlerdir tartıştığımız ‘filtre sistemi’ düzenlemesi de aynı şekilde yasal dayanaktan yoksun. Faruk Eczacıbaşı’na göre, esas sorunlu olan 2007’de yürürlüğe giren ‘internet yasası’ diye bilinen 5651 numaralı yasa. “5651 numaralı yasa fil ölüsü gibi duruyor. Kimse memnun değil yasadan ama yıllardır yerinde” diyor.
Türkiye Bilişim Vakfı, geçen kasımda yasaya hukuki altyapıyı sağlayan öneriler sunmuş. Hazırlanan yeni ‘internet yasası’ tasarısında vakfın önerileri dikkate alınmış. “Seçimden önce tasarı Meclis’ten geçer diye bekledik, olmadı” diyor Eczacıbaşı. Vakfın TÜSİAD ile birlikte internet yasaklarında hukukun rolünü sorgulayan bir çalışması da var.