Demek ki gerçekten böyle bir platforma ihtiyaç varmış.
Dün İTÜ’nün Taşkışla binasında platformun organizasyonuyla İstanbul’un kadın milletvekillerini dinlerken bunu bir kez daha anladım.
Seçim öncesi ilk kez kadın sorunları böylesine istikrarlı bir şekilde gündemde tutuluyor.
Yine ilk kez kadın milletvekili adayları kendilerini tanıtmak fırsatını buluyorlar.
Dünkü en çarpıcı yorumlardan biri de Obama’nın yeniden başkanlığa seçilmesini garantilediği yolundaydı.
Büyük bir olasılıkla Obama dört yıl daha Beyaz Saray’da.
Piyasalarda ise borsalar yükseldi, Orta Asya ve Ortadoğu jeopolitik risklerin azalma olasılığı petrol fiyatlarını aşağıya çekti.
Wall Street’in dünkü yorumuna göre, Usame’nin ölümü petrol fiyatlarını daha da aşağıya çekebilir.
Osmanlı el sanatlarını çağdaş tasarımla birleştiren Hiref’i bebeklik döneminden beri tanıyorum.
Güvenç Kılıç, tam yedi yıl önce ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümü mezunu ablası Ebru Çerezci ile birlikte Hiref’i kurduğunda acaba bugünleri tahmin etmiş miydi?
Osmanlı’da, 15. yüzyılda ortaya çıkan sanatçı örgütü Ehl-i-Hiref’ten adını alan Hiref’in bugün İstanbul’da İstinyePark ve Kanyon gibi alışveriş merkezlerinde mağazaları, Ankara’da satış noktaları var.
Hiref’in ilk dönemlerinde Anadolu şehirlerini karış karış gezerek Osmanlı formlarının peşine düşen, yerel atölyelerle anlaşan Ebru Çerezci, Garanti Bankası ve Kagider tarafından üç yıl önce yılın girişimcisi seçilmişti.
20 bin liralık bir bütçeyle yola çıkan iki kardeşin bugün geldiği nokta gerçek bir başarı öyküsüne işaret ediyor. Otel ve müzeler için tasarım yapan Hiref’in çalışmaları Georgetown ve Harvard üniversitelerinde “marka nasıl yaratılır” derslerine konu olmuş.
Geçenlerde Güvenç Kılıç’tan aldığım e-posta Hiref ile ilgili önemli bir gelişmeyi müjdeliyordu: Hiref, Dubai benzeri yeni yatırımlarıyla göz kamaştıran Katar’da 19 milyar dolarlık ‘The Pearl Qatar’ projesinde yer alan ilk Türk markası olmuş.
Kılıç diyor ki: “Katar bölgenin en hızlı ve en istikrarlı gelişen ülkesi. Biz de tren hareket ederken vagona atlayalım dedik.”
Hele Mersin ve ikinci nükleer santral için seçilen Sinop söz konusu olunca tepkiler ikiye katlanıyor.
Çernobil’in 25. yıldönümünde “nükleere hayır” diyenler sokaklardaydı.
CHP dahil nükleere toptan karşı çıkmayanlar ise “bari referandum yapalım” havasındalar.
Peki bugün “Nükleer Santrale Evet mi? Hayır mı” referandumu yapılsa ne çıkar?
Cevap şöyle:
Yüzde 64
Geçenlerde geniş katılımlı bir akşam yemeğinde bir araya geldiğimiz TÜBİTAK Başkanı Profesör Nüket Yetiş’in çizdiği tablo güzel gelişmelere işaret ediyor.
Ar-Ge harcamalarımız 2003 yılından bu yana 3 katına çıkarak 8,5 milyar liraya ulaşmış.
Ar-Ge personeli yine 2003 yılına kıyaslı iki katına çıkarak 74 bine dayanmış.
2013 yılında hedef 150 bin.
2003-2008 döneminde Türkiye, “özel sektör Ar-Ge” payını en hızlı arttıran ülke olmuş.
Bilimsel yayınlarda, patent sayılarında istikrarlı bir artış söz konusu.
Lütfi Yenel yıllarını telekomünikasyon sektörüne vermiş bir isim. Alcatel’den ayrıldıktan sonra Ahmet Öngün’le birlikte kurmuş olduğu dört yıllık şirketi Kron, telekom sektörüne yazılım üretiyor.
Şirket dört yıllık ama değeri hızla katlanıyor. İki yılda yüzde yüz büyüdü, cirosu 12 milyon liraya çıktı.
Yenel, “Şirketi kurarken yazılım ve telekomünikasyon üzerinde odaklandık zira bunlar dünyada en hızlı büyüyen iki sektör. Türkiye için doğru stratejiyi seçtiğimize inanıyoruz” diyor.
2011 yılının en değerli 10 markası arasında altı tanesi söz konusu iki sektörden. Yenel’in elindeki değerli markalar listesindeki perakende devi Wal-Mart bugünkü konumuna tam 61 yılda ulaşmış. Google ise sadece 13 yılda.
Lütfi Yenel, “Türkiye’den global bir marka çıkması için 100 yıl geçmesine gerek yok” diyor gülerek.
Böyle 100 yıl filan beklemeden ‘global marka’ olmayı başarmış şirketlerin yatırım maliyetleri düşük.
Fabrika binası yok, makine yok.
Ne de olsa rüzg^ar bedava bir enerji kaynağı.
Üstelik çevreye hiçbir zararı yok.
“Günün birinde böyle bir tabloyu Türkiye’de görür müyüm” diye hayıflanmamın üzerinden bir hafta geçmeden İstanbul’da, “Rüzg^ar Sanayi Devrimini başlattık” diyen bir grupla birlikteyim.
Dün sabah, Kalamış Divan Marina’daki uzun masanın etrafında kimler var?
Sabancı Holding
Modele göre, ailelerin ihtiyaçları yerinde tespit edilecek.
Aile fertlerine rehberlik hizmeti verilecek.
Başbakan Erdoğan’dan önce geçenlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de “sosyal hizmet uzmanlarının ailenin eğitiminden istihdamına kadar her konuda yardım edeceklerini” söylemişti.
AKP’nin “Aile Sosyal Destek Programı”nda anahtar sözcük “sosyal hizmet uzmanı” ya da “sosyal çalışmacı”.
Ailenin neye ihtiyacı olduğunu, ne tür destek yapılması gerektiğini tespit edecek kişiler sosyal hizmet uzmanları.