Gila Benmayor

Bozcaada-Cook Adaları hidrojen enerji hattı

28 Haziran 2011
BOZCADA’dan Büyük Okyanus’taki Cook Adaları’na uzanan hikayemiz küreselleşmenin ilginç bir boyutunu ortaya koyuyor.

Hikâyeye Boğaz’daki bir lokantadaki buluşma ile başlayayım.

Masanın çevresinde Türkiye’nin Yeni Zelanda eski büyükelçisi Uğur Ergun, Cook Adaları Başbakanı Henry Puna,  Gantek Başkanı Ahmet Öngün, UNİDO’dan (BM Sanayi Geliştirme Örgütü) Dr. Nikolos Limberopulos,  Puna’nın siyasi danışmanı Repeta Puna, yine UNİDO’dan Dr. Federico Villatico Cambell ve bendeniz var.

Ahmet Öngün ile Başbakan Henry Puna daha yeni Bozcaada’dan gelmiş.

 

Cook Adaları Başbakanı’nın Bozcaada’da ne işi var diye merak edebilirsiniz.


Yazının Devamını Oku

Çevreci taksi de mümkün

26 Haziran 2011
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir taksi tasarım yarışması açtı. Ay sonunda şehrin yeni taksisi belirlenecek. İstanbul sokaklarında dolaşan 18 bin taksinin çevreci olduklarını düşünün. Kadir Topbaş acaba bize bu iyiliği yapmaz mı?

İstanbul’un dışına çıktığımda soluduğumuz havanın ne kadar kirli olduğunu daha iyi anlıyorum.
Edirne’de, Kayseri’de, Londra’da ya da Paris’te gökyüzü daha berrak ve oksijen daha bolmuş gibi geliyor.
Nüfusu 13 milyonu aşan İstanbul’da kirli havanın baş sorumlularının sayısı 3 milyona varan araçların olduğuna sanırım kimse itiraz edemez.
Sıcak bir yaz günü otomobil, kamyon, minibüslerin tıkış tıkış seyahat ettiği TEM otoyolundan geçerken cesaretiniz varsa açın aracınızın penceresini. Her gün trafiğe 500 yeni aracın katıldığını hesaplarsanız temiz hava İstanbullular için şimdilik hayal.
Tabii bu çılgın trendi yavaşlatmak da mümkün.
Geçenlerde sohbet ettiğimiz Tofaş CEO’su Ali Pandır’a göre, doğalgazla çalışan araçların çevreye zararı çok daha az. Hem de benzin ve dizele göre daha ucuz.
Benzinle çalışan araba kilometre başı 30-35 kuruş yakarken, doğalgaz 12-13 kuruş civarında yakıyor. Üstelik doğalgaz elektrikli araç gibi zor bir teknoloji gerektirmiyor. Örneğin Fiat’ın ürettiği kimi araçları gerektiği zaman benzinden doğalgaza çevirmek mümkün.

Yazının Devamını Oku

Viyana Filarmoni ‘deniz-kum-güneş’imajını değiştirdi

24 Haziran 2011
ASPENDOS’ta üç dev isim Viyana Filarmoni Orkestrası, ünlü şef Zubin Mehta ve piyanist Daniel Barenboim.

Sevgili Doğan Hızlan, dün Aspendos’taki “görkemli geceyi” ayrıntılarıyla yazdı.


Başka bir söze gerek yok


O geceyi yaşamış biri olarak sadece şunu söyleyebilirim:


Antalya’nın Serik ilçesi yakınlarındaki 2 bin yıllık antik tiyatrodaki müzik şöleni insanın hayatında başına gelebilecek en güzel olaylardan biri.

Viyana Filarmoni Orkestrası

Yazının Devamını Oku

İKSV’de sanatla teknoloji buluşması

21 Haziran 2011
İSTANBUL’daki konserini iptal eden Amy Winehouse bu yaz hevesle beklediğim isimdi.

Hayal kırıklığına uğrattı.
Şimdi aynı heves ve merakla Amerikalı efsane ozan şarkıcı Paul Simon’u bekliyorum.
Bu yıl 70. yıldönümü kutlayan Paul Simon’ın, dinleyicilerine karşı 28 yaşındaki Amy  Winehouse ’dan daha sorumlu olacağından hiç kuşkum yok.
Paul Simon’un İstanbul’daki konserinin sponsoru Sony Eurasia .
18. İstanbul Caz Festivali’nin tüm etkinliklerine teknolojik sağlayan Sony Eurasia A.Ş. Genel Müdürü Mohsen Noohi ile İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in davetiyle bir öğle yemeğinde buluştuk.
İran kökenli Mohsen Noori inanılmaz renkli bir kişi.
Sanatla teknolojinin ortak yanını “Her ikisi insanlara hayallerini gerçekleştirmek imkânını sağlıyorlar” diye açıklıyor.

Yazının Devamını Oku

Çin’e meydan okuyan adam

19 Haziran 2011
Dünyada hızla büyüyen rüzgâr enerjisi pazarının önemli oyuncularından biri de Danimarka’nın Vestas Şirketi. Vestas’ın başkan yardımcısı Morten Albaek, rüzgâr enerjisinde büyük bir hırsla büyüyen Çin’e bile meydan okuyacak, bu ülkede türbin üretmeye devam edecek kadar iddialı Rüzgâr enerjisi deyip geçmeyin. Time dergisinin son sayısındaki habere göre, Başkan Obama’nın hedefi 2023’e kadar ABD’nin enerji ihtiyacının yüzde 80’ini temiz kaynaklardan sağlamak. Bunun yüzde 35’ininse yenilenebilir enerji kaynaklarından gelebileceği hesaplanıyor.
Yenilenebilir enerji deyince en büyük pay rüzgârın olacak. Obama’nın bu hedefi İspanyol enerji şirketi Iberdrola’yı ihya etmiş bile. Time Dergisi’ne göre, şimdiye kadar ABD’nin çeşitli eyaletlerinde 700 bin konutun elektrik ihtiyacını karşılayan Iberdrola ABD’de 2012 sonuna kadar 6 milyar dolarlık yatırım yapacak.
Fukuşima felaketinden sonra nükleerin gözden düşmesiyle birlikte aynen doğalgaz gibi yenilenebilir enerji de yükselişte.
Rüzgâr, geçen dört yıl zarfında ABD’de kömür ve nükleerin önüne geçerken Danimarka, Portekiz, Almanya gibi ülkelerde enerji ihtiyacının yüzde 10-20’sini karşılıyor.
Hızla büyüyen rüzgâr enerjisi pazarının büyüklerinden biri de türbin üreten Danimarka’nın Vestas Şirketi. Önceki gün Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı için İstanbul’a gelen Vestas’ın Başkan Yardımcısı Morten Albaek ile buluştuk.

NE ZAMANA KADAR

Morten Albaek’e hemen kafamdaki ilk soruyu yani Çin rekabetini sordum. Zira bu yıl Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda Çin’in rüzgâr enerjisinde büyük bir hırsla büyüdüğü ve Vestas için ciddi bir tehdit oluşturduğu konuşulmuştu. Çin’in Vestas’ı yakın bir gelecekte beşe katlayacağı iddia edilmişti.
Vestas’ın Çin tehdidi karşısındaki stratejisi nedir? Morten Albaek’ın anlattığına göre, Vestas 1981’den beri Çin’de faaliyet gösteriyor. Yani türbin üretiyor. Dolayısıyla çok iyi bildiği bir pazar.
“Çin’deki ilk rüzgâr türbinini Vestas inşa etti. Çin’in son dönemde rüzgâr enerjisinde çok yol aldığı doğru, iyi iş de yapıyorlar ama kimse bu alanda bizden iyi olamaz” diyor. “Çinlileri biz motive ediyoruz” diye ekliyor.
Morten Albaek, sektörde öncü olmanın rahatlığıyla konuşuyor belli ki. Vestas’ın AR-GE merkezi sektörün en büyüğü. Cirosunun yüzde 10’unu araştırma geliştirmeye harcıyor.
Vestas’ın rüzgâr sektöründe dünyadaki pazar payı yüzde 15. Çinlilerin yüzde 10. Çin’in nefesi Vestas’ın ensesinde ama Morten Albaek’in kılı kıpırdamıyor. Acaba ne zamana kadar?

BU LOGOYA DİKKAT
/images/100/0x0/55eac820f018fbb8f896592a
Hayatımıza yeni bir logo girmek üzere. ‘Rüzgâr enerjisiyle imal edilmiştir’ anlamına gelen WindMade etiketinin logosu bu. Günün birinde bilgisayarınızın üzerinde ya da marketten satın alacağınız zeytinyağı şişesinin üzerinde bu logoya rastlayacaksınız mutlaka.
Vestas’ın girişimiyle, denetim ve danışmanlık şirketi PwC, oyuncak şirketi Lego, Dünya Doğayı Koruma Vakfı WWF gibi kurumların desteğiyle hayata geçen WindMade etiketini benim gözlerim arayacak bundan sonra.
Morten Albaek, bu yıl ocak ayı sonunda Davos’taki ilk tanıtımdan sonra WindMade’in ikinci büyük tanıtımının İstanbul ve New York’ta aynı gün yapıldığını söylüyor.
Peki neden İstanbul seçilmiş? Albaek’e göre, Türk ekonomisinin hızlı ve istikrarlı büyüme trendinin bunda payı var. Albaek ile birlikte WindMade’ın tanıtımına katılan Enerji Bakanı Taner Yıldız, “WindMade’in tanıtımı için gerekirse reklam filminde oynarım” dediğine göre Türkiye pek yakında bu logoyla tanışacak.

Harika Yetenekler starlarla aynı sahnede

Ekonomi sayfalarında yazan bizlerin işi zor. Sosyal sorumluluk projelerine giderek daha fazla ağırlık veren şirketler haliyle yaptıklarını kamuoyuyla paylaşmak istiyorlar.
Gerçekten çoğunun sosyal sorumluluk projeleri önemli amaçlara hizmet ediyor. Eğitim, çevre derken her gün karşımıza ilginç birkaç proje çıkıyor. Ama bizim de tüm ‘sesimizi duyur’ taleplerine yetişmemiz imkânsız.
Ne ki, ERGO Sigorta’nın İcra Kurulu üyesi Sedef Korkmaz’ın anlattıklarına kayıtsız kalamadım.
ERGO’nun bu yıl ÇEV ile birlikte başlattığı beş yıllık projenin adı ‘Harika Yetenekler’.
Proje üstün yetenekli, yaşları 10 ile 19 arasında değişen, 9’u kız, 11’i erkek genç insanımızı kapsıyor. Piyano, keman, şan, bale, nefesli ve vurmalı çalgılar eğitimi alan bu genç yetenekler aralarında Fazıl Say, Gürer Aykal gibi isimlerin bulunduğu bir komite tarafından seçiliyor. Kimi eğitimini burada, kimi yurtdışında alıyor.
Korkmaz, “Bu çocuklar gelecekte dünyanın en büyük konser salonlarında Türkiye’yi temsil edecek” derken gözleri parlıyor.
ERGO yetenekli çocukların eğitimlerine destek olmanın yanı sıra bir şey daha yapmış. Onları Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda ünlü sanatçılarla buluşturmuş.
İTÜ’de keman eğitimine devam eden Ezgi Yürümez, Ferhat Göçer’le, İskoç Kraliyet Akademisi’nden mezun, halen flüt eğitimine ABD’deki ünlü müzik okulu Berklee’de devam eden Burak Beşir’se Kenan Doğulu’yla paylaşmış sahneyi.
Yazının Devamını Oku

Paris Boğaziçi Enstitüsü’ne ilgi artıyor

17 Haziran 2011
TÜSİAD, Paris Boğaziçi Enstitüsü’nü yaklaşık iki yıl önce kurdu.

Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkileri güçlendirmek için iki ülkenin “ortak düşünce kuruluşu” olarak Paris’te kurulan Boğaziçi Enstitüsü’nün yeni başkanı TÜSİAD’ın uluslar arası koordinatörü Dr. Bahadır Kaleağası.

Kaleağası kısa bir süre önce bayrağı Haluk Tükel’den devraldı.

Bilmem hatırlatmama gerek var mı?   

Eş Başkanlığını Kemal Derviş’in yaptığı enstitünün Bilim Kurulu, Türkiye’nin ve Fransa’nın tanınmış işadamlarının yanı sıra, akademik ve siyasi çevrelerin önde gelen isimlerini de bir araya getiriyor.

Bu isimlerden bazılarıyla enstitünün hafta başında

Yazının Devamını Oku

Kadınlar kaybetti

14 Haziran 2011
KA-DER’in kampanyası neydi?<br><br>“Meclis’e 275 kadın?”

Meclis’e kaç kadın girdi?
Sadece 78 kadın.
Bu durumda toplumun yarısı 78 kadın tarafından temsil edilecek.
Oysa “Haklı Kadın” platformuyla yaptığımız toplantılarda yüzde 10 civarındaki kadın milletvekili oranının yüzde 100 artacağını hesap etmiştik.
Yüzde 100 artmış olsaydı bile Meclis’teki oran yüzde 20’lere ulaşacaktı.
Partiler kadın aday listelerine bakınca, AKP’nin 78 adayından 44’ü, CHP’nin 99 adaydan 20’si, MHP’nin 61 kadın adayından sadece 3 tanesi seçilerek
Meclis’e girmiş.

Yazının Devamını Oku

Lüks tüketim çılgınlık boyutunda

12 Haziran 2011
Dünyadaki zengin sayısı zirveye çıkınca lüks tüketimi de artıyor elbette. Geçen yıl dünyadaki lüks ürün tüketimi yüzde 14’lük artışla 172 milyar Euro’ya ulaştı. Zenginler kendilerini en mutlu eden lüks harcamaların başında seyahat, gurme yemekler ve eğlenceyi sayıyor Özlem Güsar 10 yılı aşkın bir süreden beri lüks sektörüne danışmanlık yapıyor. Yeni bir ekonomik krizin kapıda olup olmadığının tartışıldığı günlerde lüks tüketim rakamlarını merak ettim. ‘Lüks’ diye tarif edilen ürünlere rağbetin durumu ne?
Özlem Güsar’ın elindeki rakamlar dünyanın önde gelen danışmanlık şirketi Bain&Company’nin ‘Lüks Tüketim’ raporundan. 2010’da dünyada lüks tüketime harcanan miktar 172 milyar Euro. Bir yıl öncesine göre yüzde 14’lük bir artış söz konusu.
2011’deyse bu rakamın 185 milyar Euro’ya yükseleceği tahmin ediliyor. Tabii dünya yeni bir ekonomik krize yuvarlanmazsa.
Rakamların dolar değil de Euro cinsinden verilmesinin nedeni araştırmanın Bain&Company’nin İtalya şubesi tarafından yapılmış olmasından kaynaklanıyor. İtalya hâlâ, dünyanın en büyük lüks pazarı ABD’yi besleyen bir kaynak.

ÇİN DÜNYANIN EN BÜYÜK İKİNCİ PAZARI

Dünyanın ikinci en büyük lüks pazarı hangi ülke diye sorarsanız; Çin. Geçen yıl dünyanın ikinci büyük ekonomisi olarak Japonya’yı geçen Çin birkaç ay önce de lüks tüketimde bu ülkeyi geride bırakmış. Lüks tüketim miktarı Çin’de 2010 yılında yüzde 30 büyümüş ve 11.5 milyar Euro’ya ulaşmış.
Bu arada dünyadaki zengin sayısı da zirvede. Dünya tarihinin hiçbir döneminde zengin sayısı bu kadar yüksek olmamış.
Tam bu noktada bir katkıda da benden. Dünyada yoksul ve açların sayısı da hiç bu kadar çok olmamış; zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum da hiç bu kadar büyümemişti.
Bain&Company’nin raporuna dönersek, rapor rakamların yanı sıra zenginlerin davranış biçimlerini de incelemiş. “Sizi mutlu eden lüks harcamalar nedir” sorusu sorulmuş örneğin.
Zenginlerin yüzde 52’sinin cevabı şöyle: “Seyahat, gurme yemekler, eğlence, SPA vs.” Yüzde 25’i evine lüks harcama yaparken, yüzde 15’iyse mücevher ve giyim alırken mutlu.

ZENGİN TURİST ÇEKMEK ZORUNDA

Özlem Güsar’ın bu oranlarla ilgili yorumu ilginç: “Küresel krizle birlikte insanların hayata bakışları da değişti. Başkalarına gösteriş yapmak yerine kendilerini mutlu etmeyi ön plana çıkarıyorlar. Lükse ruhen ve zihnen zenginleştiren bir şey olarak bakıyorlar.”
Lüks harcamada, seyahatin ön plana çıkması özellikle Türkiye gibi turizme büyük bel bağlamış ülkelerin dikkatle izlemesi gereken bir trend.
Seyahat harcamalarıyla ilgili yukarıda sözünü ettiğim rapordan ilginç rakamlar şöyle: 2009’da seyahat başına 2 bin 500 Euro harcayanlar sadece yüzde 5’lik bir dilim ama harcadıkları para toplam turizm harcamalarının yüzde 27’sine eşit.
Turistlerin yüzde 62’siyse seyahat başına ortalama 750 Euro harcıyor ama toplam cironun sadece yüzde 26’sını karşılıyor.
Türkiye’nin neden zengin turist çekmek zorunda olduğunun yanıtını işte bu oranlar veriyor.

TÜRKİYE’DEKİ YENİ ZENGİNLER İLK BEŞ YILDA ÇIĞRINDAN ÇIKIYOR

Peki lüks harcama deyince Türkiye’de durum ne? Türkiye’deki lüks tüketim pazarının 1 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Özlem Güsar’a göre, Türkiye lüks markaların öncelik verdiği dünyadaki ilk 10 ülke arasında.
Yeni zenginlerimiz arttıkça lüks tüketim de artıyor. “Yeni zenginler para kazandıkları ilk beş yılda çılgın gibi harcıyor. İş çığrından çıkıyor desem yeridir. Ancak 15 yıl sonra harcamalarını daha bilinçli yaptıklarını görüyoruz” diye konuşuyor Güsar.
Türkiye’de yeni zenginler büyük bir iştahla lüks tüketime yönelirken, daha görmüş geçirmiş zenginler lüks marka deyince hizmete de önem veriyor.
Lüks marka satış elemanlarına da eğitim veren Özlem Güsar, “Kimi zaman Türkiye’de hizmetten memnun kalmayan müşterilerin alışveriş için yurtdışına yöneldiğini görüyoruz” diyor.
Yazının Devamını Oku