Paylaş
İki gün boyunca siyasi parti temsilcilerini, belediye başkanlarını, SKT temsilcilerini ağırladığımız trende, sokaklarda insanlarla konuştuk, dertleştik.
Son günlerde sıcak gelişmelerin yaşandığı Diyarbakır her şeye rağmen cıvıl cıvıl, hayat doluydu, Elazığ ise daha durgun.
Diyarbakır izlenimlerine sayfalar yetmez.
Emel Armutçu ve Yalçın Bayer iki gündür yazıyorlar dolayısıyla bana daha çok işin ekonomik tarafı kalıyor.
Diyarbakır ile Elazığ’ın ortak sorunu işsizlik.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’e göre, çalışabilir nüfusun yüzde 60’nın düzenli bir işi, maaşı yok.
Baydemir “Vahim bir durumla karşı karşıyayız. İçki, çimento fabrikalarının özelleştirilmesiyle yeni istihdamı bırakın işi olanlar da işsiz kaldı” diyor.
Türkiye’nin 2023 Turizm Stratejisi’nde belirlenen dört temel alanda Diyarbakır’dan hiç söz edilmemesine sitem ediyor.
“Ortadoğu’nun en büyük Ermeni Kilisesi’nin de olduğu Diyarbakır 5 milyon turisti hak ederken 200 bin ila 250 bin yerli-yabancı turisti ağırlıyor” diye konuşuyor.
DİYARBAKIR’IN IRAK AÇILIMI
Teşvik meselesine dikkat çekiyor.
2002-2008 yılları arasında Doğu’da 21 vilayete veriler teşvik Türkiye çapındaki teşvik tutarının ancak yüzde 4’ü.
Aynı şikâyeti de kendisini Malatya ile karşılaştıran Elazığ’da da duyduk.
Baydemir’in “Bölgeler arası gelişmişlik farkı derinleşerek devam ediyor” tespitine katılmamak mümkün değil.
Diyarbakır Ticaret Sanayi Odası Başkanı Remzi Can da yüksek işsizlik oranından yakınıyor.
Hızlı nüfus artışının yanı sıra Diyarbakır en fazla göç veren 2.şehir.
Kırsal nüfus artarken, okur-yazar kesim kan kaybediyor.
Remzi Can bu olumsuz tabloda iyi bir gelişmeye dikkat çekiyor.
Diyarbakır’ın ihracatı bu yıl yüzde 30 oranında artarak 165 milyon dolara ulaşmış.
Bunun yüzde 55’inin Irak’a gerçekleştirildiğini belirten Can “Irak ile ticaret Diyarbakır’ın önünü açıyor” diye konuşuyor.
En büyük sıkıntı ise güvenli bir ortam bulamayan yerli ve yabancı yatırım.
Alman medikal tekstil üreticisi Kob Şirketi, Diyarbakır’da nabız yokladıktan sonra 1 milyar 300 milyon dolarlık yatırımını Urfa’ya yapmış.
Danimarka, Polonya, Almanya gibi ülkeler GAP Eylem Planı’nda önemli bir rolü olan Diyarbakır’a sulama, tarım, hayvancılık için heyetler gönderiyor ama henüz ortada somut bir şey yok.
KİM BU ANADOLU ASLANI?
Bu arada,Diyarbakır-Urfa Besicilik Organize Bölgesi’nin alt yapısı tamamlanmış.
Önümüzdeki temmuz ayında 10 bin ila 15 bin büyük baş hayvanla hizmete açılacak.
Aynı alanda bir biyogaz ünitesiyle ve sera tasarlanıyor.
Remzi Can Diyarbakır’ın önünü açacak en önemli şeyleri sıralıyor:
Son günlerde sıklıkla televizyonda ve gazetelerde Türkçe ve Kürtçereklam veren Kırklardağı Konakları’nı merak edip sordum.
Projeyi gerçekleştiren Anadolu Aslanı Yapı, Diyarbakırlı bir grup işadamına aitmiş.
Osman Baydemir’in TÜYAP kitap fuarı nedeniyle şehre gelen yazara akşam yemeği verdiği Dicle Nehri’nin kıyısındaki lokantadan gördük metrekaresi 1400 liradan satılan inşaatı.
Remzi Can’ın ifadesiyle hiçbir sanayicinin 2. kuşak olmadığı Diyarbakır’da birinci nesil modern inşaatcılık hızlı başlamış.
Elazığ büyük AB projesini nasıl kaçırdı?
TRENİMİZ Elazığ’a varır varmaz ilk karşımıza çıkan kişi CHP’nin birinci sıradan milletvekili adayı işadamı Ali Özcan.
İstanbul’da çeşitli yatırımları olan Özcan şu şehirde tam 34 yıldan beri varlık gösteremeyen CHP’nin kaderini değiştirecek gibi.
Kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Aynı şekilde CHP’nin ikinci sırada aday gösterdiği Profesör Dr. Mustafa Kemal Atikeler de umutlu.
Konumuz ekonomiye geri dönersek Özcan, Elazığ’da gençler arasında işsizliğin yüzde 33’lerde olduğunu söylüyor.
“Son 25 yılda Türkiye 10 adım ileri giderken Elazığ 1 adım gidebildi” diyor.
Günlerde beri gezdiği, Kuzova, Uluova gibi bölgelerde elektrik borcu nedeniyle köylülerin sulama yapamadıklarını, pancarın, dut ağaçlarının kurduğunu anlatıyor.
Neticede, Elazığ’da nüfusun yüzde 25-30’unu teşkil eden çiftçiler mutsuz ve umutsuz.
Başbakan Erdoğan’ın seçim kampanyası kapsamında gazetelere verdiği tam sayfa “Tarımda Avrupa Şampiyonuz” ilanı Elazığ’daki tabloya uymuyor.
Elektrik, mazot fiyatı artarken maliyet kurtarmadığı ve Türkiye’nin en kaliteli üzümüne taban fiyatı olmadığı için ya tarım ürünü ekilmiyor, ya bağlar sökülüyor.
ŞİLİ YERİNE ELAZIĞ OLABİLİRDİ
Elazığ Üzüm Üreticileri Birliği Başkanı Hüsamettin Kaya’yı yakından tanıyoruz.
Kaya geçtiğimiz günlerde Elazığ’da AB fonuyla düzenlenen “Butik Şarapcılık Kursu” nedeniyle gazetelerdeydi.
Kursa katılıp diplomalarını alan başı örtülü kızlar dikkat çekmişlerdi zira.
7 bin 978 üzümcü ailenin kayıtlı olduğu birliği temsil eden Kaya, büyük oranda mermer ithalatı, tavuk yetiştiriciliği, tatlı su balıkçılığıyla geçinen Elazığ’ın refah seviyesinin ancak şarap üretimiyle yükseleceğine inanıyor.
Geçtiğimiz günlerde gezdiğim Londra’daki uluslar arası şarap fuarında yabancıların Elazığ’ın kıymetli Öküzgözü, Boğazkere gibi üzümlerini artık öğrendiklerine bizzat tanık olmuştum.
Genç kızlara şarapçılık eğitimi için AB fonlarından yararlanan Kaya h^al^a Elazığ’ın geçen yıl kaçırdığı büyük fırsata hayıflanıyor.
Üzüm Üreticileri Birliği’nin üç kurumun a katkılarıyla hazırladığı 2 milyon 600 bin euroluk “üzüm tesisleri” projesi Sanayi Bakanlığı’na takılmıştı.
Paketleme, şarap, üzüm pekmezi, dünyada yeni bir ürün olan üzüm şekeri, sirke, üzüm çekirdeği yağı gibi çeşitli şekilde Elazığ’ın üzümünü değerlendirecek tesis hayata geçmedi.
Şarap üretimini bir yana bırakan, paketleme, soğutma tesisi olmadığı için Elazığ’ın kaliteli üzümlerini yurt dışına ihraç edemiyor.
Avrupa Şili üzümlerini ithal ederken, Elazığ’ın üzümleri elde kalıyor.
“Projemiz gerçekleşseydi Elazığ’ın GSMH’na yıllık katkısı 450 milyon dolar olacaktı” diyor Kaya.
Böyle bir fırsat nasıl kaçar inanın aklı almıyor.
Paylaş