Paylaş
Avrupa Birliği ülkelerinin her yıl çoşkuyla kutladıkları 9 Mayıs’ta neden Sinop?
Zira Sinop, Avrupa Birliği’nden zengin kültürel mirasının restorasyonu için 9.2 milyon euroluk fona hak kazanmış durumda.
Bu fonun ayrı bir önemi var.
Türkiye AB “adaylık sürecinde” restorasyona yönelik hiç fon almamış.
Daha önce Mardin, Edirne’de Kervansaray, İstanbul’da Fener-Balat’ın restorasyonu için MEDA Fonu’ndan yararlanmış.
İşin teknik yönlerini bir yana bırakırsak bu “AB öpücüğünün” Sinop için neden önemli?
Adını kadın tanriça Sinope’den bu güzel şehir“Gölge etme başka ihsan istemem” diyen ünlü filozofu Diyojen’in doğum yeri ve antik çağlardan beri çeşitli medeniyetlere kucak açmış.
Selçuklu ve Osmanlı döneminde tersanesiyle ünlü.
Tersane 1876 yılında bildiğimiz ünlü Sinop Cezaevine dönüştürülüyor.
DÖVİZ YASAK İKEN
Önceki gün ikinci kez gezme fırsatını bulduğum Sinop Cezaevi’nde yatan ünlülerden bazılarını sayıyorum:
Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Burhan Felek, Zekeriye Sertel, “Aldırma Gönül”ün sözlerini burada yazan Sebahattin Ali.
Sinop’un bir başka özelliği, Soğuk Savaş döneminde oynadığı rol.
NATO Sovyetler Birliği’ni izlemek için dev radarını Sinop’un tepelerine yerleştirmiş.
Sinop İl Turizm Müdürü Hikmet Tosun, 1960’lı yıllarda Sinop’un nüfusunun yüzde 10-15’nin Amerikalılardan oluştuğunu söylüyor.
“Türkiye’de dövizin yasak olduğu yıllarda biz burada dövizle alış veriş yapardık” diyor.
Sinoplu köylüler Amerikalılara sattıkları taze yumurta, tereyağın karşılığında dolar alırmış.
Bugüne gelirsek Belediye Başkanı Baki Ergül’e göre, Sinop’un en önemli gelir kaynağı balıkçılık ve turizm.
Karadeniz’deki kirlilik nedeniyle balıkçılık günden güne darbe yerken geriye en önemli kalem turizm kalıyor.
KRUVAZYER TURİZMİNE DARBE
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, Sinop’ta 2006 yılında 116 bin olan yerli turist sayısı 2010 yılında 650 bin ulaşmış.
Bunda Sinop Cezaevi’nde çekilen “Parmaklıklar Ardında” dizisinin payı büyük.
Dizi için dekore edilen “Kadınlar Koğuşu” olduğu gibi duruyor.
Ne yazık ki, Sebahattin Ali’nin o güzelim “Aldırma Gönül” dizelerini yazdığı koğuştan ziyade bu bölüm ilgi çekiyor.
Şehirde uzun yıllara dayanan Amerikan varlığı nedeniyle yabancı kültüre aşina olan Sinoplular ne kadar yabancı turist ağırlıyor?
2007 yılında başlayan “Kruvazyer Turizmi” yabancı turist sayısını bir yılda yüzde 800 arttırmış.
2008 yılında 53 bine dayanan yabancı turist sayısı küresel krizden “Kruvazyer Turizmi”nin de etkilenmesi nedeniyle 28 bine düşmüş.
Bu yüzden Sinop, turizmine “çağ atlatacak” 9.2 milyon euroluk AB fonuna başına konmuş “devlet kuşu” gözüyle bakıyor.
İl özel idarelerindeki 250 milyon lira uykuda
SİNOP, Avrupa Birliği’nden aldığı 9.2 milyon euroluk fonla bir model oluşturacak.
Yerel yöneticilerin,halkın, sivil örgütlerin katkılarıyla bir “Alan Yönetim Planı” ortaya koyacak.
İşin yine teknik ayrıntılarına giriyorum ama bu önemli.
“Alan Yönetim” meselesi nedir biz pek iyi bilmesek de Avrupalılar bunu yıllardan beri uyguluyor.
Basit bir şekilde şöyle açıklamaya çalışayım:
Avrupa’da tarihi bir yerin bakımı, onarımı, restorasyonu,yeni bir işlev kazandırılması, bölgede oturanları da içine katarak (Sulukule örneğin olduğu gibi
yerlerinden ederek değil) ekonomiye kazandırılması bir “Alan Yönetimi”ne göre yapılır.
Türkiye buna henüz alışamadı.
Alışmadığından da 250 milyon liralık bir bütçeden yararlanamıyor.
2005 yılında, AB uyum sürecinde çıkan 5226 numaralı yasa belediyelerin topladığı emlak vergilerinin yüzde 10’unun kültür yatırımlarına ve restorasyonlara ayırıyor.
TATE MODERN ORTAK
Ancak yasaya göre, bu para ancak bir “Alan Yönetim Planı” çerçevesinde kullanılabilir.
2005 yılından itibaren İl Özel İdareleri bütçelerinde 250 milyon lira birikmiş.
Ama “Alan Yönetim Planı” yapmadığımız için kullanılmıyor.
Para il özel idare bütçelerinde uykuda.
Oysa bir düşünün kültür miras zengini ülkemizde neler yapılabilir?
Sinop “şeytanın bacağını” kırarak bir “Sinop Alan Yönetim Planı” hazırlayacak ve buna göre şekillenecek restorasyon projesini cezaevine etrafındaki surlara uygulayacak.
Kültür mirasla bir kalkınma modelini ortaya koyacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Özgür Özaslan’ın verdiği bilgiye göre, Sinop, Avrupa Birliği’nin fonlarıyla giriştiği bu çalışmada önemli iki ortağı var.
Biri Londra’daki ünlü Tate Modern Müzesi.
Hatta Tate Modern yetkilileri projeyi görüşmek üzere önümüzdeki günlerde Sinop’a geliyorlar.
Diğer ortak ise İtalya’da Pisa’daki Sinope Müzesi.
Vaktinde, Thames Nehri kıyısının en bakımsız,yerlerinden biri olan Bankside’da kapılarını açan Tate Modern Müzesi’in projesini ünlü mimar ofisi Herzog&Meuron hazırlamıştı.
Benim önerim şu:
Sinop eğer tarihi cezaevinin projesinde ünlü mimarlarla çalışırsa dünyaya sesini daha iyi duyurabilir.
Paylaş