Wall Street işgalcileri, İspanya’nın ‘öfkelileri’, Arap sokaklarının heyecanlı gençleri öncelikle sosyal adalet peşinde... Kemal Derviş’in de geçen hafta bana söylediği gibi ‘gelir uçurumu’ gençlerin canına tak demiş durumda.
ABD’de başta olmaz üzere, Batılı ülkelerde gelir uçurumu son 30 yıldır giderek artarken, Doğu’da da yepyeni bir zengin sınıfı oluşuyor. Lüks tüketimi patlatan bu zengin sınıf Rusya’da, Çin’de, Ortadoğu’da ve de Türkiye’de.
New York Merkezli lüks marka araştırma şirketi ‘Luxury Institute’un son verilerine göre, Çinli zenginlerin yüzde 50’si önümüzdeki yıl bir öncekine oranla daha çok harcayacağını belirtirken bu oran Amerikalı zenginlerde yalnızca yüzde 6.
Lüks tüketim peşindeki yeni zenginlere dair ilginç bir nokta var: Büyük paralar dökerek aldıkları ürünleri yakından tanımak, özelliklerini öğrenmek, çağdaş sanat, antika, şarap gibi alanlarda uzmanlaşmak istiyorlar.
Buna bu bilgileri aktaran Balkan İletişim Danışmanlığı’nın kurucusu Şebnem Balkan meslek hayatının büyük bir bölümünü De Beers Grubu’nda geçirmiş. Türklerin pırlantayla tanışmasında büyük oranda payı bulunan Balkan yeni şirketiyle bu kitleye hizmet sunuyor.
Londra, Paris, Frankfurt, Madrid, Milano gibi merkezlerdeki dostlarıyla süreli iletişim halinde.
İÇTİKLERİ ŞARABI BİLMEK İSTİYORLAR
Şebnem Balkan, çağdaş sanat, şarap, mücevher trendlerini iyi bilen uzmanları İstanbul’a davet ediyor.
Dün sabah ta Los Angeles’tan kalkıp gelmiş bir eylemcinin “Bankaları benim verdiğim vergilerle kurtarıyorlar, sonra kredi kartlarının aidatlarını arttırıyorlar” dediği kulağıma çalındı.
Haksız mı?
“Wall Street” eylemini hafta sonu Bodrum’da katıldığım EDAM’ın (Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi) toplantısı konuşmacılarından Kemal Derviş’e sordum.
Derviş’e göre, en tepedeki aşırı gelir yoğunlaşması ve buna karşın orta Amerikalı ailenin gelirinin 30 yıldır hiç artmaması bu eylemlerin başlıca nedeni.
“30 yıldan beri bu gelir uçurumu meselesi artarak büyüyor. Son 10 yılda süreç aşırı hızlandı. Bunun yanı sıra işsizlik gençler arasında çok yüksek” diyor Derviş.
Ece Ajandası hayatımda hep varmış gibi geliyor.
İnce uzun siyah Ece Ajandası çalışma hayatımın ilk yıllarından.
Sonra çantaya atılan daha küçük Ece ajandaları geldi.
Yılbaşında her önüne gelen şirketin ajanda bastırıp göndermeye başlamasından önce Ece Ajandası’ndan başkası bilinmezdi.
Geçen yıl 100 yaşını kutlayan Ece Ajandası’nın üçüncü nesil sahiplerinden Emine Gönel ve Seydali Gönel ile geçmişe hoş bir yolculuk yaptık.
Halen Ece Ajandası’nın satış, pazarlama ve Ar.Ge’sinden sorumlu ailenin damadı Seydali Gönel, Osmanlı’dan başlayarak 1. Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet dönemini kapsayan uzun bir zaman dilimini özetliyor.
Amerikalı şehircilik uzmanı Profesör Richard Florida “best seller” “Yaratıcı Sınıfın Yükselişi” kitabında dünyada bilimden, tasarıma yaratıcı işlerde çalışan 150 milyon kişi olduğunu tespit etmiş.
“Senin Şehrin Hangisi” kitabının da yazarı olan Florida’ya göre bu rakam ABD’de 40 milyon kişi.
Modern, yaratıcı, meraklı, yenilikler arayışında “yaratıcı sınıf” yeni şehirler fethetmeye çıktığında kalacağı otelin Le Meridien olacak.
Air France’ın 1970’li yıllarda kurduğu ve Amerikan otelcilik grubu Starwood’un 2005 yılında satın almış olduğu Le Meridien Otellerinin “küresel marka direktörü” Eva Ziegler “yaratıcı sınıfa hitap etme” konseptin fikir anası.
İstanbulluların geçen hafta peş peşe izleme fırsatını buldukları Kevin Spacey’li III Richard oyunu, İstanbul Senfoni Orkestrası’nın ve Devlet Opera ve Balesi ‘nın gala geceleri kesinlikle “evlerinde” değildi.
Vodafone sponsorluğundaki III Richard oyunundan başlarsak.
İKSV, oyunu sahneleyen Old Vic Tiyatrosu teknik ekibine Lütfi Kırdar, Haliç Kongre Merkezi gibi birkaç yeri gezdirmiş.
III Richard oyunu için gerekli sahne derinliği hiçbirinde olmadığı için Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda karar kılınmış.
Ne ki, tiyatronun yer kapasitesi belli.
Hikâyemiz 2000’li yılların hemen başında Manisa’daki Celal Bayar Üniversitesi’nde başlıyor.
İzmirli bir memur ailesinin çocuğu Serhat Gürcü işletme öğrencisi. Hayalinde her genç gibi Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden birinde çalışmak var.
Ne ki Manisa’da üniversiteden mezun olup o şirketlere, ünlü iş insanlarına ulaşmak zor. Aklına üniversitede bir işletme kulübü kurup ünlü isimleri davet etmek gibi bir fikir geliyor. Ümit Boyner, Ali Koç gibi isimler Celal Bayar Üniversitesi’ne gelip öğrencilerle sohbetlere katılıyor.
Gürcü “Onların anlattıkları sayesinde bambaşka bir kültürle tanıştık. Çalışma hayatıyla ilgili ufkumuz genişledi” diye anlatıyor.
Türkiye’nin üçüncü büyük organize sanayii bölgesi olan Manisa Organize, üniversitenin hemen dibinde. Öyle olduğu halde organize bölgeyle üniversite arasında bir ilişki yok.
‘İşletme Kulübü’nün başarısından sonra organize bölgeden de ünlü iş insanlarının konuşmalarına ilgi başlamış.
Gürcü, ‘Organize Bölge’yle ilişkiler başlayınca gençlerle markalar arasında bir bağ eksikliği olduğunu gördük” diye anlatıyor.
Dünya yeni bir küresel enerji krizinin kucağında.
Bölgedeki petrol ve doğalgaz kaynaklarının tam ortasında olmakla birlikte enerjide dışarıya bağımlı olan Türkiye bu durumda nasıl bir strateji izlemeli?
Petrol ve doğalgaz üreticisi durumundaki Suudi Arabistan, İran, Irak, Azerbaycan’ın enerji krizine tepkileri ne olacak?
Ekonomik krizle boğuşan Almanya, ABD gibi Batılı ülkeler nasıl bir politika izleyecekler?