Paylaş
Dün sabah ta Los Angeles’tan kalkıp gelmiş bir eylemcinin “Bankaları benim verdiğim vergilerle kurtarıyorlar, sonra kredi kartlarının aidatlarını arttırıyorlar” dediği kulağıma çalındı.
Haksız mı?
“Wall Street” eylemini hafta sonu Bodrum’da katıldığım EDAM’ın (Ekonomi ve Dış Politikalar Merkezi) toplantısı konuşmacılarından Kemal Derviş’e sordum.
Derviş’e göre, en tepedeki aşırı gelir yoğunlaşması ve buna karşın orta Amerikalı ailenin gelirinin 30 yıldır hiç artmaması bu eylemlerin başlıca nedeni.
“30 yıldan beri bu gelir uçurumu meselesi artarak büyüyor. Son 10 yılda süreç aşırı hızlandı. Bunun yanı sıra işsizlik gençler arasında çok yüksek” diyor Derviş.
Tepkileri normal bulan Kemal Derviş, Wall Street ile Tahrir Meydanı, Madrid, Barselona arasında etkileşimden söz ediyor.
Obama Yönetimi’nin bu seslere kulak vermesi gerektiğini söylüyor.
“Öfkeli gençlerin” eylemleri Avrupa’da İspanya’dan sonra İtalya, İngiltere’ye de sıçradı.
Roma sokakları önceki gün doğrusu pek sakin değildi.
AVRUPA BİRLİĞİ’NE YENİ SİSTEM
Peki ekonomik krizin pençesindeki Avrupa dertlerinin üstesinden nasıl gelecek?
Bu soruyu da Avrupa Birliği’yle ilgili gelişmeleri yakından izleyen Kemal Derviş’e soruyorum.
“Yunanistan ve euro bölgesi krizini bugünkü yönetişim biçimiyle çözmek zor. Avrupa Birliği’nin bugün yeniden kendi yönetişim biçimini, kurumlarının işleyişini gözden geçirmek zorunda” diyor.
Kemal Derviş’e göre, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri bu yeni yapı, yeni sistem çerçevesinde ele alınmalı.
Seçim arifesindeki Fransa ve Almanya’daki siyasi değişiklik hem AB’nin yeni yapısı, hem AB-Türkiye ilişkileri açısından önemli.
Egemen Bağış, İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt, İngiltere eski Dışişleri Bakanı David Miliband, Alman Yeşiller Partisi eş başkanı Cem Özdemir’i de ağırlayan EDAM’ın yoğun programı nedeniyle ancak akşam yemeği sırasında konuşabildiğim Derviş Türk ekonomisiyle ilgili ne düşünüyor?
Cevabı kısa ve net.
“Türk toplumu gerçekten olağanüstü bir dinamizm gösteriyor. Hızlı büyüyen ülkeler arasında Türkiye’nın kırılganlığı cari açık. Buna yol açan ulusal tasarruf eksikliğinin giderilmesi gerek. Büyümenin sürmesi için bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Ekonomilerde mucizeler yok”.
Avrupa Birliği ile “Stratejik Diyalog” dönemi
BODRUM’a gitmeden önce İKV’nin düzenlediği öğle yemeğinde Avrupa Parlamentosu üyelerinden İsveçli Alf Svensson ile bir araya gelmiştim.
Parlamentoda “Türkiye’nin Dostları” grubunun da üyesi olan Svensson’un ziyaret nedeni, Avrupa Birliği üyelik perspektifinin giderek silikleştiği bir dönemde İsveç’in üyeliğe güçlü destek mesajı.
Aynı mesajı EDAM’ın yuvarlak masa toplantısında İsveç Dışişleri Carl Bildt’ten de duyuyoruz.
Bodrum’dan Ankara’ya hareket eden Carl Bildt dün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinde de bu mesajı tekrarlamış olmalı.
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri elbet ki Arap Baharı, enerji gibi Sinan Ülgen başkanlığındaki EDAM’ın masaya yatırdığı sıcak konulardan biriydi.
Avrupa Parlamentosu üyeleriyle Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi olarak Brüksel’e gitmeye hazırlanan Büyükelçi Selim Yenel’in katıldığı toplantıda
“Stratejik Diyalog” kavramıyla tanıştım.
AB müzakerelerinin çıkmaza sürüklendiği bir dönemde Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin “Stratejik Diyalog” ile sürdürülmesi kararı konuşuluyor.
“Stratejik Diyalog”” ile ilgili gelişmeleri kaçırmış olabilirim.
EDAM’ın toplantısında karşılaştığım TEPAV Avrupa Enstitüsü Direktörü Nilgün Arısan Eralp hatırlatıyor.
Müzakere sürecinin zora girmesi üzerine geçtiğimiz bahar aylarında AB Dışişleri Bakanı pozisyonundaki Lady Catherine Ashton ilişkilerin tehlikeye girmemesi için “Stratejik Diyalog” diye bir kavram ortaya atıyor.
Ne olursa olsun Türkiye ile AB arasında her konuda, dış politikadan ekonomiye etraflıca bir diyalog sürecek.
Lady Ashton’un bu teklifine Ankara önce sıcak bakmıyor.
Ancak şimdi Bodrum’daki konuşmalardan Türk tarafının artık buna yanaştığı ve AB-Türkiye ilişkilerinde bir “Stratejik Diyalog” döneminin başlayacağını anlıyoruz.
Bu dönemde vize durumlarının yumuşaması da gündeme gelebilir.
CHP AB’nin peşini bırakmayacak
EDAM’ın katılımcılarından biri de CHP İstanbul milletvekili ve AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı Umut Oran.
Oran, bu görev üstlendiğinden bu yana yani bir ay zarfında üç kez Brüksel’e gitmiş ve İlerleme Raporu’nun yayınlandığı gün de oradaymış.
AB’den sorumlu Bakan Egemen Bağış’a o gün orada olmadığı için sitem ediyor.
“CHP olarak Avrupa Birliği üyeliğinin peşini bırakmayacağız” diyor.
AB süreciyle ilgili iki broşür bastırmış.
Biri “Neden İlerlemedik” başlığını taşıyor, diğeri de “6 Yılda Neler Olmadı”.
Oran, AKP iktidarının AB serüvenini “ 3 Ekim 2005 tarihinde Brüksel’e gidiyoruz diye yola çıktılar Gerede’de tıkındılar” diye özetliyor.
Başbakan Erdoğan’ın AB’ye esip gürlemesi karşısında ise elindeki rakamları veriyor.
“Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 50’si Avrupa Birliği ülkelerine. Avrupa Birliği’nin toplam ithalatının yüzde 4.2’si, ihracatının yüzde 2.8’i ise Türkiye’ye. Kim kime bağımlı tablo ortada”.
Paylaş