Gila Benmayor

Bilim insanları da şirket kurar

3 Şubat 2012
DAVOS’ta, alanında dünyanın sayılı kurumları arasında gösterilen İsviçre Alerji ve Astım Araştırma Enstitüsü’nün direktörü bir Türk. Prof. Cezmi Akdiş.

Akdiş aynı zamanda iki yıllığına Avrupa Alerji ve Klinik İmmünoloji Akademisi’nin başkanlığını yürütüyor.

Bundan birkaç yıl önce Davos’ta, Prof. Akdiş ile aynı merkezde çalışan karısı Doç. Mübeccel Akdiş’i evlerinde ziyaret etmiştim.

Bu kez DEF’in yoğun temposu başlamadan hemen önce Prof. Akdiş ile Davos’un ünlü kafesi Schneider’da buluştuk.

Davos’taki enstitünün kapılarını daima genç Türk bilim insanlarına açan Akdiş bir süre önce önemli bir projeyi hayata geçirmiş.

Alerji ve Astım Araştırma Enstitüsü’nde, bünyesinde “yenilikçi buluşları” ticarileştirmek için iki şirket kurmuş.

Nedense bilim insanı deyince aklımıza ticaretle uğraşabileceği hiç aklımıza gelmez.

Oysa Batı’da öyle bir trend var.

İki İsviçreli fizikçinin, alerjinin kısa sürede tanımlanmasını sağlayan buluşlarını geliştirmekte olan Prof. Akdiş ve ekibi önümüzdeki aylarda bu buluşu kurulan şirket sayesinde ticarileştirecek.

DEĞERİ 200 MİLYON DOLAR

İsviçre’de “yenilikçi” buluşlar finansman bulmakta güçlük çekmiyorlarmış. Örneğin Zürih’teki “İnovasyon Vakfı” bilim insanlarına gerekli finansmanı sağlıyor.

Yaklaşık 20 yıl önce Davos’a yerleşen Prof. Akdiş Türkiye’deki bilim dünyasına da kafa yormaktan geri kalmıyor.

“Türkiye’de bırakın orijinal buluşa finansal destek sağlanmasını patent almaya dahi destek yok” diyor.

Buluşu ticarileştirmek ise en büyük sorunumuz.

Sadece Zürih’te buluşlarını ticarileştirmek isteyen 130 bilim insanının kurduğu şirket var.

Avrupalı bilim insanları, akademisyenler kendilerini neden böyle bir trende kaptırmış durumda?

Akdiş yanıtlıyor:

“Avrupa şunu fark etti. Şu andaki maliyetlerle üretmek kesinlikle kârlı değil. Avrupa hızlı ve ucuz üreten ülkelerle rekabet edemez. Tek çare yenilikçi ürünler.
Avrupa Birliği’nin çerçeve programları bunlar için gerekli finansal desteği sağlıyor.”

Kurduğu şirketlerden biri “Davos Diagnostics”in yüzde 2’sini 4 milyon dolara satmış.

“Şirketin değeri 200 milyona çıktı. Türkiye’nin böyle bir modeli oluşturması gerek” diye konuşuyor.

PROF. HASAN MANDAL

Akdiş ile sohbette geçtiğimiz aylarda Sabancı Üniversitesi Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörü Prof. Hasan Mandal ile yaptığım sohbet aklıma geldi.

Prof. Mandal, Dünya Seramik Akademisi’ne kabul edilen ilk Türk akademisyen.

Bu kısacık yazıda işte bizlere gurur veren iki Türk bilim insanı.

Prof. Mandal, sohbetimizde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’e “üniversite kaynaklı bilginin ticarileştirilmesi” konusunda bazı önerilerde bulunduğunu söylemişti.

Prof. Mandal, Sabancı Üniversitesi’ne geçmeden önce Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Seramik Mühendisliği Bölümü’nde öğretim görevlisi olduğu yıllarda “yenilikçi ürünleri” ticarileştirmek için kendi şirketi MDA İleri Teknoloji Seramikleri LTD’yi kurmuştu.

Demek ki, bilim insanları da şirket kurarmış.

Davos sadece DEF değil

PROF. Akdiş kısa bir bilgi notu göndermiş. “Davos sadece Dünya Ekonomik Forumu’ndan ibaretmiş gibi yanlış bir algı var” diyor.

Davos kendi alanlarında dünyanın en üst sıralarında olan dört tane enstitü barındırıyor.

Akdiş’in direktörü olduğu İsviçre Alerji ve Astım Enstitüsü.

Fizik ve Meteoroloji Enstitüsü.

Kar ve Çığ Enstitüsü.

Ortopedik Osteosentez Enstitüsü.

Davos birçok yazara da ilham kayağı olmuş.

Bunlardan en bilineni “Sihirli Dağ”ı burada kaleme almış olan Thomas Mann.

Define Adası’nın yazarı Robert Louis Stevenson, Sherlock Holmes’un yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle Davos’ta yaşamış diğer ünlü yazarlar.

Erich Von Daniken “Tanrıların Arabaları”nı burada bir otelde müdürlük yaparken yazmış.
Yazının Devamını Oku

Ümran Beba, doğru zamanda doğru yerde

31 Ocak 2012
DAVOS’tan şehre yani Zürih’e iniş bu yıl geçtiğimiz yıllara oranla çok daha kolay oldu.

DAVOS’tan şehre yani Zürih’e iniş bu yıl geçtiğimiz yıllara oranla çok daha kolay oldu.

Dünya Ekonomik Forumu’na bu yıl ilk kez katılan PepsiCo Asya-Pasifik Bölgesi Başkanı Ümran Beba dağdan arabasıyla inmeyi teklif edince zahmetli otobüs seyahatinden kurtuldum.

Beba ile Davos-Zürih arası 2,5 saatlik yolculukta bol bol sohbet ettik.

PepciCo Asya- Pasifik Bölgesi Başkanlığı’na atandığı 2009 yılından beri ailesiyle birlikte Hong Kong’da yaşıyor Ümran Beba.

Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda, Vietnam, Endonezya, Pakistan gibi ülkeler dahil yaklaşık 20 ülkeden sorumlu.

Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde Girişimcilik Merkezi’nde öğretim görevlisi olan kocası Profesör Ali Beba hesaplamış.

Ümran Beba

Yazının Devamını Oku

Renault Türkiye’de yatırımı sürdürecek

29 Ocak 2012
DAVOS’taki Fransız siyasiler Fransa ile Türkiye arasındaki “soykırım yasası” krizini konuşmaktan kaçındı ama Fransız iş dünyası ses verdi.

Beğenin beğenmeyin iş insanı siyasilerden cesur.
Dün sabah, Dünya Ekonomik Forumu’nun temposu oldukça yoğundu.
Aynı saatlerde “Geleceğin Şehirleri”, “Krizde Liderlik” ve ünlü ekonomist Nouriel Rubini’nin de katıldığı “2012 Ekonomi Öngörüleri” oturumları vardı.
Tercihimi, Columbia Üniversitesi’nin mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar ve kamu sağlığı fakülteleri dekanlarının düzenledikleri “Geleceğin Şehirleri” oturumuna kullandım.
İstanbul, gözümüzün önünde yavaş yavaş yok olurken dünyanın şehircilikte nereye gittiğini görmek benim için önemli.
Şehirlerin artık gençlere ve 2050 yılında sayıları 2 milyara ulaşacak yaşlılara göre tasarlandığını söylesem kimse inanmaz her halde
“Krizde Liderlik” oturumunun panelistlerinden olan Renault-Nissan CEO’su Carlos Ghosn’da aklım kaldığı halde şehircilik oturumundan yarıda çıktım.

Yazının Devamını Oku

Çin, Türkiye için neden önemli?

28 Ocak 2012
OSMAN Ulagay’dan duydum.

“Ejderha” yılının başlaması nedeniyle Çinliler Dünya Ekonomik Forumu’nun tarihinin değiştirilmesi talep etmişler.
Tabii ki değişmedi.
Bu yüzden bu yıl Davos’taki Çinlilerin sayısı önceki yıllara göre daha düşük ama Çin ekonomisinin tartışıldığı oturumlar hayli fazla.
Zira son dönemlerde Çin ekonomisiyle ilgili ciddi kaygılar var.
Dün sabahın erken saatlerinde “Çin’in Ekonomisine Bakış” oturumunun yolunu tuttum.
The Economist Genel Yayın Yönetmeni John Mickethwait’in moderatörlüğü üstlendiği oturumda Çinli akademisyen ve ekonomistlere kulak verdik.
Beni en fazla Beijing Üniversitesi’nden Profesör Zhang Weiying’in söyledikleri etkiledi.

Yazının Devamını Oku

Söz Türkiye’de

27 Ocak 2012
DÜN Dünya Ekonomik Forumu oturumlarına katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile AB Bakanı ve Baş Müzarereci Egemen Bağış’ın yoğun günleriydi.

Davos’a uzun yıllardan beri gelen Başbakan Yardımcısı Ali Babacan dün programına El Arabiya televizyonunun naklen verdiği  “Arap Baharı’nın Sonuçları” toplantısıyla başladı.


Aynı toplantıda Kuveyt Merkez Bankası Başkanı İbrahim Dabdub, ABD Ekonomi, Enerji ve Tarım Bakan Yardımcısı Robert Hormats, Tunus Merkez Bankası Başkanı Mustafa Kemal Nabi de dinledik.


Arap Baharı’nın Sonuçları”nda moderatörün ilk soruyu yönelttiği Babacan, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da değişimin kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

“Peki Türkiye’yi bu gelişmeler karşısında kaygılandıran nedir?” sorusu üzerine Babacan,İnsanlara karşı güç kullanmamalı. Bölgede geçiş dönemini barış içersinde olmalı. Ortadoğu’nun önünde büyük fırsatlar var. Doğal kaynaklar, genç nüfus ile potansiyel orada duruyor” cevabını veriyor.

 

TÜRKİYE MODEL Mİ?

Yazının Devamını Oku

Karamsarız karamsar

26 Ocak 2012
DAVOS 40 yılın en karlı günlerini yaşıyor.

Dağların ardında biriken simsiyah kar bulutları bu yıl Dünya Ekonomik Forumu (DEF) için Davos’un yolunu tutan CEO’ların omuzlarında sanki.
Geçen yıla göre dünyanın sorunlarına bir de siyasi belirsizlik eklenmiş.



Avrupa’daki euro krizi, İtalya ve İspanya’nın küçülecek olmasını bir yana bırakın, Arap Baharı’nın beraberinde getirdiği belirsizlikler, Suriye’deki iç savaş, kapıdaki İran krizi derken bulutlar birikmiş.
PricewaterhouseCoopers’in CEO’su Dennis Nally’nin bu yıl 15’incisi yayınlanan “CEO Araştırması”nın sunumunda dediği gibi “Davos’ta bir yıl önce yine bu salonda otururken Arap Baharı kimin aklına gelirdi?”.

Yazının Devamını Oku

Fatma Şahin’in Davos çıkarması önemli

24 Ocak 2012
DAVOS vakti geldi. Dünya Ekonomik Forumu’na bu yıl Türkiye’den Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ile Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa Birliği Bakanı ve baş müzakereci Egemen Bağış, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin katılıyor.
Ali Babacan ile Egemen Bağış’ın programları oldukça yoğun.
Ekonomik kriz kıskacındaki Avrupa’nın geleceğinin ele alınacağı DEF oturumlarının hemen hemen tümünde Egemen Bağış var.
İlk kez Türkiye’den bir kadın bakan sıfatıyla katılacak olan Fatma Şahin ise “Cinsiyet Dinamikleri ? Fırsat Eşitliği’ne Sistematik Bakış” oturumunun konuşmacılarından.
Güler Sabancı, Muhtar Kent, BM Kadın Örgütü Başkanı Michelle Bachelet’in de panelistler arasında olduğu oturumda Fatma Şahin, Türkiye’de fırsat eşitliği konusunda neler yapıldığını anlatacak.
Şahin ayrıca küresel istihdam sorunuyla ilgili bir oturuma da katılacak.
Ancak benim gözümde, bu oturumlardan ziyade Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şahin’in Davos ziyaretini en önemli kılan şey Türkiye’nin sürekli en “kötü karneyi” aldığı “Cinsiyet Uçurumu Raporu”nu hazırlayan ekiple bir araya gelecek olması.

ELDEKİ VERİLER KARŞILAŞTIRILACAK

Raporun ilk yayınlandığı 2005 yılından beri Türkiye son sıralardaki yerini hep korudu.
DEF’in Türkiye açısından utanç verici “Cinsiyet Uçurumu Raporu”nu kadından sorumlu bakanlarımız Güldal Akşit, Nimet Çubukçu, Selma Aliye Kavaf, Fatma Şahin’e hep sorduk.
DEF’in elindeki verilerin eski olduğu yanıtlarını aldık hep.
“Türkiye’nin bu sonuçlara itirazı varsa elindeki doğru verileri DEF’e iletsin. Raporu hazırlayan ekiple verileri karşılaştırsın” dedik.
Kavaf, tam iki yıl önce KAGİDER’de katıldığı bir toplantıda bunun yapılacağını vaat etmişti.
Nihayet Fatma Şahin bu konuda inisiyatifi ele aldı.
DEF’in “Cinsiyet Raporu”nu hazırlayan ekiple diyalog eğer varsa bazı yanlışların düzeltilmesine yardımcı olacaktır.
Bundan sonra DEF’in yayınlayacağı “Cinsiyet Uçurumu” raporunda umarım Burkina Faso, İran gibi ülkelerden geriye düşmeyiz.

DAVOS’TA GENÇ BİR KADIN GİRİŞİMCİ

Dünya Ekonomik Forumu’na bu yıl iş dünyasından eski yıllara göre fazla ilgi olmadığını katılımcı listesine bakınca fark ettim.
Hüsnü Özyeğin örneğin katılmayacağını çok önceden söylemişti.
Bu yıl Türkiye’den katımcılar arasında Güler Sabancı, Ferit Şahenk, Ergun Özen, Agah Uğur, Hanzade Doğan Boyner, Begümhan Doğan Faralyalı, İdil Yiğitbaşı gibi isimler var.
Türkiye’den bir başka isim ise hazır giyim e-ticaret sitesi Trendyol.com’un kurucu ortaklarından ve CEO’su Demet Mutlu.
Fortune Dergisi’nin “Dünyanın en güçlü 10 kadın girişimci” arasında gösterdiği Demet Mutlu’nun henüz iki yılını bile doldurmayan sitesi ayda 12 milyon ziyaretçi çekiyor.
Demet Mutlu’nun bu başarısı DEF organizatörlerinin gözünden kaçmamış olmalı.
Bu arada bu yıl Davos’a gelen üç bakan önümüzdeki cuma gecesi İstanbul’da haziran ayında yapılacak Dünya Ekonomik Forumu’nun tanıtım gecesinde bir araya gelecek.
DEF çevrelerinden aldığım bilgiye göre, İstanbul tanıtım gecesine talep hayli fazla ve 90 kadar küresel şirketin CEO’su yerlerini ayırtmış.

Sarıgül en başarılı belediye başkanı

PAZAR Günü Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nin 156. kuruluş yıldönümünü kutladık.
Plaketlerimizi aldık, yakalarımıza mor menekşelerimizi iliştirdik.
Yıllar sonra aynı sıraları paylaştığımız arkadaşlarla ve hayatta olan öğretmenlerle buluştuk.
NDS’nin yıldönümünde tanıdık iki konuşmacıya da kulak verdik.
Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül ile Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Herve Magro.
Mükemmel denecek derecede Türkçe konuşan Magro, Ermeni tasarısının senatodan geçeceğinden hemen hemen emin olduğunu belirterek Fransız-Türk ilişkilerinin zor bir döneme girmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Fransız siyasilerin aldıkları akıl dışı kararlar nedeniyle Magro gibi ilişkilerin rayında devam etmesi için canla başla çalışan diplomatlar “ayıkla pirincin taşını” durumuyla karşı karşıya.
Nişantaşı’nı bu yıl yılbaşına hazırlarken Champs Elysees’den örnek aldığı belirten Mustafa Sarıgül ise ayaküstü sohbetimizde bir sevincini paylaştı.
Andy-Ar Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin son olarak 16 büyükşehir ve ilçelerinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre en başarılı belediye başkanı yüzde 72.5 ile Mustafa Sarıgül.
Yazının Devamını Oku

Gel de kıskanma

22 Ocak 2012
Komşusu Dubai ile sıkı bir rekabete giren petrol zengini Abu Dabi Emirliği dev kültür sanat projeleriyle beni kıskandırdı. Mutluluk Adası'ndaki çılgın müze projeleri için 27 milyarı gözden çıkarmışlar bile.

Abu Dabi yıldızı sönmekte olan Dubai ile sıkı bir rekabette. Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti, petrol zengini bir ülkenin hem 'yenilenebilir enerji'ye hem de 'kültüre' önem verdiğini kanıtlamanın peşinde.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı IRENA’nın merkezi Abu Dabi’de. Dünyanın önde gelen üniversiteleriyle ve girişimcileriyle işbirliği yapan Masdar City ise geleceğin 'sıfır karbon' merkezi olma yolunda. Abu Dabi’nin 'yenilenebilir enerji' gayretini takdir ediyorum elbette.

Ancak beni en fazla şaşırtan ve biraz da kıskandıran, şehrin merkezine yarım saat uzaklığındaki Saadiyat Adası yani 'Mutluluk Adası'ndaki müze projeleri.

27 milyar dolarlık bu çılgın projede bakın neler var: İngiliz mimar Sir Norman Foster’ın Abu Dabi’nin simgesi olan 'şahin kuşu'nun kanatlarından esinlenerek çizdiği Zayed Ulusal Müzesi, Amerikalı Frank Gehry’nin Guggenheum Müzesi, Irak doğumlu Zaha Hadid’in bembeyaz bir çöl böceğini andıran 'Gösteri Sanatları Merkezi', Fransız Jean Nouvel’ın dantelimsi yuvarlak kubbeli Louvre Müzesi ve Japon Kadao Ando'nun Arap balıkçılarının kullandıkları yelkenlilerden esinlenerek tasarladığı Deniz Müzesi.

LOUVRE VE GUGGENHEIM

Projeleri yakından görmek için kaldığımız otelden 500 metre uzaklıktaki 'Mutluluk Adası'nın yolunu tuttuk. Formula 1 pistinin bulunduğu Yas Adası’nı geçtikten sonra vardık 'Mutluluk Adası'na. Adalar şehrin merkezine geniş otoyollarla bağlanmış. Çılgın projelerden sadece Louvre Müzesi’nin inşaatında bayağı yol alınmış ancak daha fazla bir şey göremedik.

2020'de müze ve otel projeleri bittiğinde 'Saadiyat Adası'nda ayrıca 145 bin kişiyi barındıracak lüks villalar inşa ediliyor.

Otele doğru dönerken yine adanın üzerinde 'Manarat Al Saadiyat' diye çağdaş sanat kompleksine uğradık. Birleşik Arap Emirlikleri’nden genç fotoğraf sanatçılarının çalışmaları oldukça etkileyiciydi. Özellikle Afra Al Dhaheri’nin ana teması başörtüsünde odaklanan fotoğraflarını not ettim.

Yazının Devamını Oku