Paylaş
Beğenin beğenmeyin iş insanı siyasilerden cesur.
Dün sabah, Dünya Ekonomik Forumu’nun temposu oldukça yoğundu.
Aynı saatlerde “Geleceğin Şehirleri”, “Krizde Liderlik” ve ünlü ekonomist Nouriel Rubini’nin de katıldığı “2012 Ekonomi Öngörüleri” oturumları vardı.
Tercihimi, Columbia Üniversitesi’nin mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar ve kamu sağlığı fakülteleri dekanlarının düzenledikleri “Geleceğin Şehirleri” oturumuna kullandım.
İstanbul, gözümüzün önünde yavaş yavaş yok olurken dünyanın şehircilikte nereye gittiğini görmek benim için önemli.
Şehirlerin artık gençlere ve 2050 yılında sayıları 2 milyara ulaşacak yaşlılara göre tasarlandığını söylesem kimse inanmaz her halde
“Krizde Liderlik” oturumunun panelistlerinden olan Renault-Nissan CEO’su Carlos Ghosn’da aklım kaldığı halde şehircilik oturumundan yarıda çıktım.
RENAULT’NUN PERFORMANSI
Krizde liderin ne yapması gerektiğini “önceliğini bilmek” ve “kendine acımamak” diye tanımlayan Ghosn oturum biter bitmez helikoptere binecekmiş.
Havada kar fırtınası olduğundan aklı yolculuğundaydı.
Neyse, “Kriz oturumundan çıktınız. Türkiye ile Fransa arasında kriz durumu var. Renault’nun durumu ne olacak” deyince vakit ayırdı.
Ghosn’un ilk sözleri, “Fransa ile Türkiye arasındaki siyasi krizin ekonomik krize dönüşmeyeceğini umut ediyorum” şeklinde oldu.
Ardından 40 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Renault’nun bir Türk markası olduğunu ve 2012 yılında yatırıma devam edeceğini söyledi.
“Renault’nun Türkiye’deki performansı mükemmel. Partnerimiz iyi. Türk işçisi harikalar yaratıyor. Önümüzdeki yıllarda bu yüksek performansın devam etmemesi için bir neden yok” diye ilave etti.
Lagarde, çantayla mesaj verdi: Bunu doldurmaya geldim
2012 KÜRESEL Ekonomiye Bakış oturumunda yazık ki ancak arka sıralarda yer bulabildim.
Ön sıralarda olsaydım eğer IMF Başkanı Christine Lagarde’ın yerden çantasını alıp izleyicilere uzatarak, “Bunu doldurmak için buradayım” dediği anda fotoğraf makinemin deklanşörüne basacaktım.
Büyük boy, sanırım Hermes marka çantasını doldurmak isteyen IMF Başkanı Lagarde, daima tane tane ve anlaşılabilir şekilde konuşur.
Dün de Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın panelistler arasında olduğu oturumda moderatör “2012 yılı için kaygılarınız nedir” diye sorunca derdini gayet güzel anlattı.
Şöyle ki:
- Krize karşı hiçbir ülkenin bağışıklığı yok.
- IMF krizi çözmek için araçlardan sadece biri. Bizim bir araç kitine ihtiyacımız var.
- IMF, Avrupa’ya işsizliği ve büyüme sorununu halletmesini öneriyor.
- Avrupa Birliği’nin likidite sorunu yok. Krizin yayılmasını önlemek için “ateş duvarı” oluşturabilir.
- Avrupa Birliği üyeleri mali konsolidasyonu, rekabetçiliği kendi ölçülerine göre belirlemek durumundalar. Bu konularda “hazır giyim” kimseye uymaz.
- AB ülkeleri entegrasyonu “maraton” bir şekilde tamamlamalı.
Lagarde, ekonomik krizin sadece Euro Bölgesi’ni ilgilendirmediğini belirterek, “IMF üyesi az gelirli, orta gelirli ve yüksek gelirli ülkelerin tümünü ilgilendirir” dedi ve çantasını işte o anda gösterdi.
Yani “Pamuk eller cebe” dedi.
Gelişmekte olan ülkelere de “İhracata yönelmek yerine iç tüketime yönelin” tavsiyesinde bulundu.
Babacan: AB’de işler iyi gitmezse büyümede sorun yaşayabiliriz
GELİŞMEKTE olan ülkelerin büyüme oranları dünyanın geri kalanına yeter mi?
2011 yılında gelişmekte olan ülkeler ortalama yüzde 6.5 oranında büyümüş.
2012 yılından beklentiler nedir?
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın panelistler arasında olduğu oturumun teması böyle.
Moderatörün deyişiyle hem Batı, hem Doğu’yu temsil ettiği için ilk söz Babacan’da.
Dediği gibi Türkiye’nin durumu “biricik”.
Şöyle ki, gelişmekte olan bir ülke, gelişmiş Avrupa Birliği’ne üye olmaya çalışıyor.
Babacan Türkiye’nin önümüzdeki yıl için yüzde 4’lük bir büyüme öngördüğünü ancak Avrupa Birliği’nde “işler daha kötü” giderse bu oranın olumsuz etkileneceğini söylüyor.
Türkiye – AB ilişkisini şöyle tarif ediyor:
“Dünya için güçlü bir Avrupa gerekli. AB’nin kriterlerine inanıyoruz ama Avrupalıların bugünlerde uyguladıkları mali politikalarına inanmıyoruz.”
Özetle üye olmaya çalıştığımız AB ekonomide bizim için iyi bir örnek teşkil etmiyor.
YÜZDE 27.5 BÜYÜDÜ
Aynı panelde diğer gelişmekte olan ülkeler Çin, Hindistan, Brezilya’dan da temsilciler var.
Çinli’nin kaygısı petrol fiyatları.
İran ile Batı dünyası arasındaki krizin patlak vermesiyle petrol fiyatlarının 150 dolara fırlaması Çin’i etkileyecek.
En iyimseri Hintli işadamı Sunil Bharti Mittal.
“Hindistan yüzde 7’lik bir büyümeyi yakalar. Biz kötü senaryo beklemiyoruz. Daha iyisi olabilir ama.”
Panelin “gelişmiş ülke” temsilcisi İngiliz WPP Şirketi’nin CEO’su Sir Martin Sorrell’in söyledikleri önemli:
“Gelişmekte olan ülkeler sadece BRIC ülkeleriyle sınırlanamaz. Türkiye, Endonezya, Güney Afrika gibi ülkelerle halka genişledi.”
Belki bundan böyle BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) sözcüğünü daha az duyacağız.
Bu arada sürpriz bir oyuncu da sahneye çıkabilir.
Panelistlerden sonra söz alan izleyiciler arasındaki Moğolistanlı bir yetkili, ülkesinin 2011 yılı büyüme oranını söylüyor:
Yüzde 27.5.
İnanılmaz bir rakam.
Facebook’un COO’sundan kız annelerine tavsiye
YILLARDAN beri “Cinsiyet Uçurumu” raporunu hazırlayan Dünya Ekonomik Forumu’nun en vazgeçilmez temalarından biri kadın-erkek eşitliği.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in bu yıl Davos’ta olması nedeniyle Türkiye bu tema etrafındaki tartışmaları daha yakından izleme fırsatını yakalamış durumda.
Önceki gece BM Kadın Örgütü Direktörü, eski Şili Cumhurbaşkanı Michelle Bachelet tüm kadın liderleri bir araya getirmişti.
Kadın politikacılardan ziyade iş kadınları ağırlıktaydı.
Fatma Şahin’in İstanbul-DEF’in tanıtım toplantısı olduğu için katılamadığı akşam yemeğinde PepsiCo Asya-Pasifik Başkanı Ümran Beba’ya rastladım.
Aynı gün “Kadının Lider Olarak Rolü” oturumunda Tayland’ın ilk kadın Başbakanı Yingluck Shinawatra ülkesi için harika bir haber açıkladı.
“Tayland’da insan hakları ihlallerine maruz kalan kadınlar izin özel bir fon oluşturulacak.”
HIRS UÇURUMU
Böyle bir fon mutlaka Türkiye’de de oluşturmalı.
Kadına karşı şiddet, kadın cinayetleri konusunda Tayland’dan daha iyi durumda değiliz her halde.
Aynı oturumun diğer katılımcılarından Facebook’un COO’su (Chief Operating Officer-Uygulayıcı Genel Müdür) Sheryl Sandberg’e bakarsanız kadın ile erkek arasında “hırs uçurumu” var.
Anneler kızlarını yetiştirirken yeterince “hırslı” yetiştirmiyor.
Oysa erkek çocuklar dört yaşından itibaren “lider” olmayı öğreniyorlar.
Kız annesi olarak düşünüyorum da galiba Sandberg haklı.
İstanbul için bugün Taksim’deyiz
DAVOS’ta olduğum için katılamayacağım ama yine de haber vereyim istedim.
İstanbul’un kentsel dönüşüme, Emek Sineması’sız kalmasına, tepeden inme tuhaf projelere teslim olmasına beş dakika kala sivil toplum örgütleri hareket geçiyor.
Bugün Taksim’de saat 11.00’de, ağaçları kesilmek üzere işaretlenmiş (Taksim Kışlası için) Gezi Parkı’nda 30 sivil toplum örgütünün oluşturduğu “Kent Hareketleri” platformunun “Serbest Kürsü” toplantısı var.
İstanbullular kentlerine sahip çıkıyor.
Paylaş