Gila Benmayor

Kanyon, Bağdat Caddesi gibi

27 Mart 2012
ECZACIBAŞI Topluluğu ile İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın ortaklığıyla 2006 yılında hayatımıza giren Kanyon bir ay gibi bir sürede iki önemli uluslararası ödülün sahibi oldu.

Müşteri hizmetlerinde “Stevie” Ödülü ve Halkla İlişkilerde “Mercury Ödülü”.
Önceki gün New York’tan “Mercury Ödülü” ile dönen Kanyon Pazarlama Müdürü Çağla Gül’e bu başarının sırrını sordum.
İstanbul’u kasıp kavuran bu AVM furyasından sıyrılmak kolay iş değil.
Levent hattında yer alan Safir, Metro City, Kanyon’a ilaveten Özdilek ile Zorlu alışveriş merkezleri yolda.
Akmerkez, İstinye Park derken hemen hemen aynı hatta sıkı bir rekabet söz konusu.
Çağla Gül öncelikle Kanyon için AVM denmesine kesinlikle karşı.
“Biz Kanyon’a AVM demiyoruz. Kanyon ‘sokak ruhunu’ yaşattığımız bir alan. AVM’nin çok ötesinde” diyor.

Yazının Devamını Oku

Koç'tan çevre dersleri

25 Mart 2012
Koç Bilgi Grubu’nun dört yıl önce kurduğu 'Yeşil Bilgi Platformu' şimdiye kadar çevre adına müthiş işler başardı. Grup, çalışanlarını çevre gönüllüsüne dönüştürmekle kalmadı know-how’ını başka şirketlere de aktarmaya başladı

Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı WWF geçenlerde 'Türkiye’nin Ekolojik Ayak İzi' raporunu yayınlamıştı.

Doğaya, havaya saldığımız karbondioksiti hesaplayan 'karbon ayak izi'ni biliyorduk. Ama 'ekolojik ayak izi'ni daha yeni duyuyoruz.

'Ekolojik ayak izi' yeme, içme, giyinme kısaca tüm tüketim alışkanlıklarımız için kaç metreküp su ya da metrekare toprak parçasına ihtiyacımız olduğunu gösteren bir hesaplama şekli.

WWF Türkiye'nin raporuna göre, Türk insanı doğal kaynaklarından bir buçuk kat fazlasını tüketiyor.

Çevreye verdiğimiz zarara bakmaksızın büyük bir mutlulukla tüketiyoruz. Daha çok bina, daha çok AVM, daha çok araba, her şeyden daha çok.

Bir avuç insan, bir avuç STK, özel sektörden bir avuç kuruluş da çevreye verdiğimiz zararı azaltma çabasında. Bünyesinde sekiz ayrı şirket barındıran Koç Bilgi Grubu da bunlardan biri.

ASANSÖRÜ KULLANMA

 Koç Bilgi Grubu’nun dört yıl önce kurduğu 'Yeşil Bilgi Platformu' şimdiye kadar çevre adına müthiş işler başarmış.

Yazının Devamını Oku

DK’sız küresel oyuncu işi zor

23 Mart 2012
KISACA DK olarak belirttiğim şey Düşünce Kuruluşu ya da İngilizce pek popüler adıyla Think Tank.

DK’lar çok özetle kendi alanlarında bilgi toplayan, fikir ürüten, politikalar belirleyen kuruluşlar.

DK’ları “düşüncenin Ar-Ge merkezleri” diye tarif edenler de var.

Medyada adlarını sıkça duyuyoruz.

Kemal Derviş’in de ekibinde olduğu Brookings Enstitüsü’nden, geçtiğimiz günlerde Wikileaks belgeleri nedeniyle gündeme oturan Stratfor’a, İngiliz Chatham House’dan Fransız İFRİ’ye dünyaya yön veren sayısız düşünce kuruluşu var.

Yazının Devamını Oku

Nükleer pahalı ve tehlikeli

20 Mart 2012
GREENPEACE’in Başkanı Kumi Naidoo, Fukuşima’nın yıldönümünde İstanbul’daydı.

Naidoo tam bir idealist.
Ülkesi Güney Afrika’da henüz 15 yaşında apartheid’e (ırk ayrımcılığı) karşı mücadeleye başlamış.
10 yıl boyunca Civicus yani “Halkların Katılımı İttifağı”nın Genel Sekreterliğini yapmış.
3 yıldan beri çevrenin yılmaz bekçisi Greenpeace’in başında.
Gezegenimizin nasıl hızla irtifa kaybettiğini Naidoo’nun ağzından duymak büyük bir şans.
İstanbul’daki buluşmamızda iklim değişikliğinin nelere mal olduğunu, karbon dioksitin sadece başımızın üzerinde büyük bir delik açmakla kalmadığını, okyanuslara da ne kadar zarar verdiğini anlattı.
Fukuşima’nın yıldönümünde Japonya’da elinde radyasyon ölçüm cihazıyla felaketten etkilenmiş bölgeleri gezen Kumi Naidoo, Türkiye’nin Akkuyu’da yapmaya hazırlandığı nükleer santral için bakın ne diyor?

Yazının Devamını Oku

Zeytinyağı’nın Chanel’ini yarattık

18 Mart 2012
Yıllarını iletişim sektörüne vermiş iki kız kardeş Nazlıgül Ünal ve Aslıhan Yıldırım işi gücü bırakıp kolları sıvadı aileden miras zeytinliklerde zeytinyağının en iyisini üretmeye koyuldu. Taş baskı yöntemiyle ürettikleri üç farklı ürünle son derece iddialılar.

Gıda sektörüne kadın eli bir değdi pir değdi. Geçen hafta, Kanada’dan getirttiği donmuş keçi spermleriyle yeni bir keçi nesli yaratmayı başararak, keçi peynirleri üreten Funda Özer Baltalı’dan söz etmiştim.

Bu hafta söz zeytinyağının Chanel'ini ürettiğine inanan iki kız kardeşte: Yıllarını iletişim sektörüne vermiş Nazlıgül Ünal ve Aslıhan Yıldırım. Müşterileri arasında ünlü zeytinyağı markaları da olmuş.

Derken altı yıl önce aileye ait zeytinliklerin bulunduğu Mudanya yakınlarındaki Kumyaka’da 'taş baskı' yöntemini keşfetmişler. Nazlıgül Ünal, “Zeytinyağını araştırırken en saf halinin taş baskıyla elde edildiğini öğrendik. Böylelikle bu yöntemin peşine düştük” diye anlatıyor.

Taş baskı nedir, ne değildir diye etraflıca öğrenmek için İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus’a yolculuklar yapmışlar. Ücra köyleri gezmişler.

“Gördük ki, taş baskı yöntemi giderek terk edilmiş. İspanya’da Valencia ile Yunanistan’ın bir-iki köyünde bu tekniğe rastladık. Türkiye’de Mudanya’daki eski Rum köyü Kumyaka’da tek tük kullanılan taş baskıyı yeniden canlandırmak için kolları sıvadık” diyorlar.

Nazlıgül Ünal ve Aslıhan Yıldırım 'taş baskı' yöntemiyle zeytinyağı üretme kararı aldıktan sonra aileye ait Mudanya’daki 150 dönümlük zeytinliğe de el atmışlar: “Altı yıl boyunca kimyasal gübre kullanmadan, sevgi ve emekle ağaçlara baktık. Bölgede zaten son derece kaliteli zeytin yetişiyor.”

300 YILLIK TAŞLA ÖĞÜTÜYOR

Yazının Devamını Oku

4+4+4’te tablet muamması

16 Mart 2012
HAFTA sonunda TBMM Eğitim Komisyonu’ndan gürültülü bir şekilde geçen 4+4+4 eğitim yasasıyla ilgili soru işaretleri bitmiyor.

Profesör Dr. Nurhan Atasoy’un son kitabının tanıtımında rastladığım Toplum Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, eğitimci İbrahim Betil “Yasada herkesin gözünden kaçan önemli bir nokta var. Fatih Projesi’nde okullara tablet bilgisayar dağıtımında ihale kanunu uygulanmayacak” iddiasında bulunuyor.
Nasıl olabilir?
Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi kısa adıyla FATİH Projesi nereden bakarsanız tabletleriyle, akıllı tahtalarıyla, alt yapısıyla 8-9 milyar lira tutarında bir proje.
Sadece bilgisayar tabletler 3.5 milyar lira tutuyor.
İbrahim Betil’e rica ettim.
4+4+4 yasasındaki FATİH ile ilgili 24 numaralı maddeyi gönderdi.
Olduğu gibi aşağıya alıyorum:

İŞTE O MADDE

Yazının Devamını Oku

DEF: İstanbul’a dönmekten mutluyuz

15 Mart 2012
DÜNYA Ekonomik Forumu’nun bir ekibi İstanbul’da 4-6 Haziran tarihleri arasında yapılacak Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya Zirvesi için İstanbul’da yoğun çalışmalar içersinde. İstanbul’daki programı şekillendirmekte olan, DEF Avrupa ve Orta Asya Direktörü Stephen Kinnock ile önceki gün buluşarak zirveyle ilgili gelişmeleri konuştuk.
Stephen Kinnock, soyadından anlaşılacağı gibi ünlü İngiliz siyasetçi Neil Kinnock’un oğlu.
İşçi Partılı Neil Kinnock, “en uzun süre görevde kalan muhalefet lideri” olarak İngiliz siyasi tarihine geçmişti.
Stephen Kinnock, aynı zamanda Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt ile 15 yıldan beri evli.
İstanbul’da önümüzdeki haziran ayında yapılacak zirveye dönersek, Kinnock, DEF’in 42 yıllık tarihinde ilk kez Avrupa, MENA olarak bilinen Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile Orta Asya’nın aynı anda ele alınacağı bir toplantı düzenlediğini söylüyor.
İstanbul Zirvesi’nin teması şöyle: Reform ve Büyüme için Yol Haritaları.
Kinnock reform meselesiyle ilgili “Söz konusu üç bölgenin ortak paydası reform. Avrupa Birliği’ne bakın... Ekonomik krizden çıkmak, verimliliği arttırmak için hızla reformları hayata geçirmek zorunda. Aynı şekilde Putin liderliğindeki Rusya ile Orta Asya’nın değişim ve modernleşmeyi hızlandırmak için reformlara gereksinimleri var” diye konuşuyor.
KOORDİNASYON EGEMEN BAĞIŞ’TA
Reform ilginç bir şekilde Avrupa, MENA ve Ota Asya’yı İstanbul’da aynı platformda buluşturacak olan sihirli sözcük.
Reformlara paralel olarak bu üç bölgede büyüme ve işsizlik de masaya yatırılacak.
Arap Baharı’ndan sonra, Rusya’da Putin’e karşı onbinlerce kişinin yarım saat kısa bir sürede sokaklara dökülmesine yol açan “sosyal medya” nın gücü de tartışılacak konular arasında.
Ve tabiî ki, Orta Asya’dan Avrupa’ya enerji yollarının önemli geçiş noktalarından biri Türkiye’de enerji konuşulacak.
Kinnock enerjiyle ilgili “Jeopolitik yönden olduğu kadar, yeni enerji stratejilerini, bunların büyümeye katkılarını, boru hatlarını konuşacağız. Örneğin Nabucco” diyor.
Davos’taki ünlü “one minute” vakasından sonra Dünya Ekonomik Forumu’yla ilişkileri askıya alan Başbakan Erdoğan’ın desteğini aldıklarını belirten Stephen Kinnock, DEF ve hükümet arasındaki koordinasyonun Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış tarafından yürütüldüğünü belirtiyor.
Kinnock, “DEF’in İstanbul’da son düzenlediği zirve 2008 yılındaydı. Şimdi yeniden İstanbul’a dönmekte son derece mutlu ve heyecanlıyız. 2012 yılında Türkiye’nin dünya sahnesindeki yeri çok daha farklı ”diye ekliyor.
GÜLER SABANCI MUHTAR KENT EŞBAŞKAN
DEF’in İstanbul’daki Avrupa, MENA ve Orta Asya Zirvesi’nin eş başkanları kimler?
Kinnock tam 7 eş başkan sayıyor.
Güler Sabancı, Muhtar Kent, Rus VTB Bankası’nın CEO’su Andrey Kostin, İtalyan ENI Şirketi’nin CEO’su Guiseppe Recchi, Danimarkalı Vestas Şirketi’nin CEO’su Ditlev Engel, Kuveyt Ulusal Bankası CEO’su İbrahim Dabdub, Brezilya’nın dünya çapındaki havacılık şirketi EMBRAER’in CEO’su Frederico Curado.
Stephen Kinnock, dünyanın altıncı en büyük ekonomisi ve Türkiye gibi yeni “küresel oyuncu” olmak iddiasındaki Brezilya’yı da dünyanın bu tarafına çektiklerini önemle vurguluyor.
İran’a yaptırımları önlemek için “Tahran Deklarasyonu”yla birlikte hareket etmiş olan Türkiye ile Brezilya zaten ilişkilerini süratle geliştiren iki ülke.
Rus iş dünyasının İstanbul’daki zirveye büyük ilgi gösterdiğini belirten Kinnock’a göre katılımcı sayısı 1000’i bulacak.
DEF İstanbul Zirvesi’nin küresel stratejik ortaklarının sayısı 47 ve bunların çoğu iyi bildiğimiz ünlü şirketler.
Kinnock “Türkiye’nin batıyla doğuyu birleştiren biricik konumu küresel şirketlerine öylesine ilginç geliyor ki stratejik ortak bulmakta hiç zorlanmadık” diye konuşuluyor.
Yazının Devamını Oku

Kavga mı, spor mu

13 Mart 2012
PAZAR günü televizyon karşısında şok geçiren sadece ben değildim sanırım.

Eğitim Komisyonu’nda, koca koca adamların resmen itişip kakışarak kavga etmeleri, öfkeyle birbirlerinin boğazlarına sarılmaları hoş bir manzara değildi.

Çocuklarımızın geleceğine karar veren insanların düştükleri durum acıklı resmen.

Tam adıyla Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’ndan tartışmalı  4+4+4 yasa önerisi yangından mal kaçırır gibi geçti; o da ayrı mesele.

Günlerdir “yasa önerisini aceleye getirmeyin” diye dil döken uzmanlara, akademisyenlere, eğitim konusunda uzmanlaşmış STK’lara kulak veren olmadı.

Yazının Devamını Oku