<B>MEHMET Barlas,</B> zaman zaman kızsam da, pek çok fikrine katılmasam da birikimine saygı duyduğum bir gazetecidir.
Tartışmaktan da zevk aldığım biridir.
Barlas, benim RTÜK yasa tasarısı ile ilgili yazılarım için
‘Yazılar sanki Altaylı’nın değil gibi’ diyor.
Güldüm. Bugüne kadar bu köşede
‘bana ait olmayan hiçbir fikir’ yazılmadı.
Yazılamaz da.
Bunu
Mehmet Barlas’ın da bildiğini düşünüyorum.
Benim fikirlerime katılmayabilirsiniz, doğru bulmayabilirsiniz.
Hatta bazen yanlış da olabilirler. Ama bana aittirler.
Gelelim
Barlas’ın yazısındaki çağrıya.
Barlas sevdiğim veya saygı duyduğum pek çok kişinin RTÜK yasa tasarısına karşı çıktığını hatırlatarak,
‘Bunlar hangi tarikata veya partiye mensup’ diye soruyor.
Öyle bir şey iddia edemem. Fakat yasal düzenlemelerin yarı dolu bir bardak gibi olduğunu bilirim. İyi niyetli insanlar da, kendi bakışlarına göre dolu veya boş tarafları görebilirler.
Ben de diyorum ki, ben yasayı o kişilerden farklı bir biçimde algılıyorum ve tarikatlarla, bazı partiler
Barlas’ın sözünü ettiği kişilerin iyi niyetli fakat bana göre yanlış bakış açılarından faydalanıyorlar.
Ve
Barlas ekliyor:
‘Uzan’ın, Doğan’ın, Karamehmet’in, Şahenk’in hangi kanallara sahip olduğunu bilmiyor muyuz?’
Biliyoruz.
Asıl mesele işte burada.
Ve zaten mesele onlar değil ki!
Onlar gizlenmek istemiyor ki!
Gizlenmek isteyenler başkaları.
Ben de
Barlas’a soruyorum.
Bu kişilerin sahip oldukları kanalları biliyoruz.
Peki Kanal 7’nin
‘gerçek’ sahibi kim?
Mesaj TV
‘aslında’ kimin?
Samanyolu kime ait?
Sağda solda yayın yapan sayılması gökyüzündeki yıldızları saymak kadar zor irticai ve bölücü radyo ve televizyonların sahipleri kimler?
Bu kanalların ve radyoların zararlarını kim veya kimler finanse ediyor.
Buraların
‘gerçek hissedarları’ kimler.
Bu yayınlardan
‘gizlice’ ve
‘bilmediğimiz faydaları’ sağlayanlar kimler.
Ben diyorum ki, çıksınlar ortaya. Parlak ekranların arkasında,
‘gölgeler arasına saklanmış’ patronları ve
‘ne iş yaptıklarını’ bilelim.
RTÜK Yasası tekelleşme mi yapacakmış?
Bu ülkede Rekabet Kurulu var.
İhalelerde haksızlık mı olacakmış?
Bu ülkede yargı var.
Barlas ‘Bu kurumlar çalışmıyor’ derse o başka. O zaman zaten bugün de haksız rekabet mümkün, yarın da.
NOT: Bu yasada yer alan internet ile ilgili düzenlemelere sonuna kadar karşıyım. Bunu da her fırsatta dile getiriyorum. İnternet sitelerinde her gün yedi ceddime, hiç nedensiz küfür edilmesine rağmen onların özgürlüğünden yanayım.
Sektör zararda Merkez kárda
RAKAMLAR ilginç. Merkez Bankası’nın 7 küsur katrilyon lira kár ettiği 2001 yılına, bankacılık sektörü 79 bankayla girip, 61 bankayla çıkmış.
Daha da vahimi sektör aynı yıl içinde toplam
‘3.4 katrilyon Türk Lirası’ zarar etmiş.
Durum ilginç.
Kár hedefi olmayan Merkez Bankası 7.5 katrilyon kárda.
Kár etmeyi hedefleyen bankalar 3.4 katrilyon zararda.
Peki Merkez Bankası’nın 7.5 katrilyon TL kárı nereden.
Birisinin kazanması için, birilerinin de kaybetmesi gerekmez mi?
TRT’den Bakan’a yanıt
TRT Genel Müdürü
Yücel Yener, Devlet Bakanı
Yılmaz Karakoyunlu’nun
‘TRT’de yolsuzluk iddiası’na bir yanıt gönderdi.
Yücel Yener, Bakan
Karakoyunlu’nun TRT’de açtırdığı soruşturmada
‘yolsuzluk’la
veya
‘akçalı işlerle’ ilgili bir unsur bulunmadığını belirtiyor ve şöyle yazıyor:
‘...bahsi geçen soruşturma Akşam Sefası isimli programdaki herhangi bir yolsuzluk olayı ile ilgili değil, programın yapımcısı Samim Şenyüz’le, Devlet Bakanı Sayın Dr. Yılmaz Karakoyunlu arasında geçen bir olayla ve TRT yayınlarında arabesk müziğe yer verildiği iddiasıyla ilgili olarak açılmıştır.’
Yener’in yanıtı son derece ilginç.
Bakan
Karakoyunlu bana yolladığı yanıtta
‘akçalı işler’den
söz ediyor ama
‘bana söz ettiği’ konuda bir soruşturma açtırmıyor. Neden acaba?
YÖK’e değil, MHP’ye kızın
YÖK, Türkiye’de yüksek öğrenimi katletmeye her noktada devam ediyor.
Ama bundan daha vahim olanı YÖK yönetimlerinin duyarsızlığı. YÖK Başkanı ve
‘arkadaşları’ kendilerini dokunulmaz, erişilmez yüce yaratıklar olarak görüyor ve sadece
‘siyasi bağlılıklarla’ koltuk korumaya çalışıyor, öğrencilerin de, öğretim üyelerinin de, toptan üniversitelerin sorunlarını da görmezden geliyorlar.
Haftalardır burada yazıyoruz.
Bir kısım öğrenci, ülkenin ekonomik koşullarının da etkisiyle
‘harç yatırmakta geç kaldılar veya yatıramadılar’.
Bu öğrencilere sınıfta kalma cezası vermek hak mı? Karşılıksız çek verene bile hürriyeti bağlayıcı ceza verilemeyen bir ülkede, harcını yatırmayan öğrencinin 1 yıllık emeğini yok saymak, o öğrenciyi bir yıl hapse atmaktan farklı mı? YÖK bu konuda neden kılını bile kıpırdatmıyor? Ey MHP, sana biat etmiş bu
Kemal Gürüz’e neden bu konuda bir hesap sormuyorsun? Siz de ey öğrenciler, YÖK’e ve başkanına kızmayın.
Onun cezai ehliyeti yok. Derdinizi MHP’ye anlatın. Çünkü YÖK Başkanı bugünlerde konjonktür gereği
‘kurtsever’ oldu.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Özgür düşünceden yana olduğunu söyleyenler, kendileri gibi düşünmeyenleri satılmışlıkla suçlamadığı zaman...