<B>FENERBAHÇE </B>Başkanı <B>Aziz Yıldırım,</B> son derece çirkin bir konuşmayla ligi şaibeli ilan etti. Herhalde, ligin şaibeleri konusunda kimsenin bilmediği bazı şeyler biliyor. Aslına bakarsanız, ben de bu ligin şaibeli olduğu konusunda Fenerbahçe Başkanı
Aziz Yıldırım ile aynı fikirdeyim.
Fenerbahçe'nin bütün derbi maçlarında rakipler sahada bir şekilde eksik kalıyorsa...
Fenerbahçeli
Serhat her maç spor dışı hareketlerle hem tribünleri tahrik ettiği, hem de diğer takımların oyuncularını çileden çıkardığı halde bir kez bile kırmızı kart görmüyorsa. Aynı oyuncunun ağır tahriklerine kapılan
Batista kafa atar, yine aynı oyuncunun tahriklerine kapılan
Ali Eren tekme atar gibi yaptıkları için oyundan atıldıkları halde
Serhat kart bile görmüyorsa...
Mirkoviç iki maçın birinde kırmızı kart görmüyorsa...
Fenerbahçe Başkanı Kadıköy'de yürüyüşlerle, pankartlarla, emrindeki kalemlerle Federasyon Başkanı'nı tehdit ediyorsa...
Beşiktaş Başkanı
Serdar Bilgili'nin iddia ettiği kadarıyla maçlar öncesi Merkez Hakem Komitesi Başkanı'na tehdit telefonları açabiliyorsa...
Türkiye'de
‘‘mafya ilişkileri’’ konusunda en uzman gazetecilerden biri olan
Tuncay Özkan'ın,
‘‘Fenerbahçe altyapısını Sedat Peker'in adamlarına emanet etti’’ iddiasına laf kalabalığı ve hakaretten başka bir şeyle cevap verilemiyorsa...
Ve Fenerbahçe Başkanı
Aziz Yıldırım ligin
‘‘şaibeli olduğuna’’ Galatasaray maç kazandığı günlerde karar veriyorsa, evet bu lig şaibelidir.
Sporun
‘‘S’’sinden, spor ahlakından, sportmenlikten bihaber adamlar yöneticilik yaptıkları müddetçe de bu lig şaibeli olacaktır.
Tencere dibin kara
BEŞİKTAŞ Başkanı
Serdar Bilgili müthiş bir açıklama yaptı:
‘‘Ben Federasyon Başkanı'nı ziyaret ettiğim sırada Fenerbahçe Başkanı MHK Başkanı Bülent Yavuz'u arayıp tehdit etti.’’
Ne zaman? Beşiktaş-Fenerbahçe maçından önce.
Peki
Serdar Bilgili bunu ne zaman açıklıyor? Beşiktaş-Fenerbahçe maçından sonra. Daha doğrusu Beşiktaş bu maçta yenilince. Madem böyle bir
‘‘rezalete’’ tanık oldun niye hemen açıklamıyorsun da, maçın sonunu bekliyorsun Sevgili
Serdar Bilgili?
Neden?
Çık o gün, bas bas bağır.
Maçın sonunu bekledin mi, olmuyor Sevgili
Bilgili.
Olmuyor.
Üstelik de biri çıkıp sorsa
‘‘Senin bu büyük maç öncesi orada ne işin vardı?’’ dese ne diyeceksin.
Anadolu'da buna uygun bir laf vardır da, ben kullanmayayım.
Spor yozlaşıyor
HÜRRİYET, Serdar Bilgili'nin açıklamalarını haber yapmak için araştırırken
Nurcan Akad, Spor Servisi'ne
‘‘Serdar Bilgili'nin maçtan önce federasyona gitmesi normal mi peki?’’ diye sordu.
Spor Servisi'ndeki arkadaşlar da,
‘‘Normaldir. Kulüp yöneticileri zaman zaman federasyonu ziyarete giderler’’ dedi.
Vallahi bir kez bile gitmedim.
MHK Başkanı'nı bir kez görmedim.
Ata Aksu ile birlikte katıldığımız bir televizyon programı sonrası
Aksu'yu aradığında, yanında benim de olduğumu duyunca programda söylediklerimle ilgili iki cümle konuştuk o kadar.
Ama sporumuz o kadar yozlaşmış ki, artık spor servislerimiz de buna alışmış.
Bir büyük maçtan üç gün önce federasyon ziyareti normal.
O normalse,
Aziz Yıldırım'ın araması da normal. Eğer bunun adı sporsa her şey normal.
Doğrulardan korkmamak lazım
ABDURRAHİM Albayrak'ın cumartesi akşamı hakem
Orhan Erdemir ile karşılaştığı iddiası ortalıkta. Benim şahsi kanaatim
Erdemir ile
Albayrak'ın söz konusu restoranda karşılaştıkları yönünde. Ama ne
Albayrak'ın, ne de
Erdemir'in birlikte eğlenmeye gidecek kadar
‘‘salak’’ olduklarını düşünmüyorum. Şans eseri karşılaşmışlar. Olur olur.
Erdemir de büyük bir ihtimalle terörize edilmekten korktuğu için karşılaştıklarını inkár etmiş. Bence hata yapmış.
Fakat işin gırgırı o akşam
Albayrak'ın yanında Beşiktaş yöneticisi
Ahmet Kavalcı var.
Bunu nedense kimse söylemiyor.
Sazanlar ve etik
BİR aklı evvel internet sitesinde yazdığı yazıya
‘‘millet ciddiye alsın’’ diye New York Times yazarı
‘‘William Safire’’in imzasını atıyor.
Konu Türkiye ile ilgili.
Ve iki
‘‘sazan’’ atlıyor yazıya.
Etyen Mahçupyan ile
Umur Talu. Çünkü fikir onlara uygun ve Hürriyet'i de suçluyorlar,
‘‘Hürriyet Safire'in her yazısını alırsın, bunu niye almıyorsun?’’ diye.
Mahçupyan ertesi gün
‘‘sazanlığa’’ uyanıyor ve okurlardan özür diliyor.
Umur Talu ise aynen devam.
‘‘Ey Hürriyet, Safire Irak'a girelim dediğinde alıntı yapıyorsun da, şimdi niye yapmıyorsun’’ diye.
Talu için bahtsız bir durum.
New York Times'in sitesine girip
Safire'in ne yazdığına bakmaz ve tembellik edersen böyle kötü duruma düşersin. Sonra da kalkıp medyada
‘‘etik’’ dersi verirsin.
Dile bakalım okurlardan özür.
M 60 tankları meselesine benden 6 ay sonra girip, benim yazıları alıp alıp kaynak göstermeden bir güzel yazdın.
Ayrıca
Safire'in işine gelen ama ona ait olmayan yazısından alıntı yapıp, işine gelmeyenden yapmayan olarak da yakalandın.
Hadi bakalım buna da bir
‘‘etik’’ çerçeve bul da, biraz
‘‘etiklenelim’’.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Yıllarca en üst düzeyde çalıştığımız yere, ayrıldığımız gün sövmediğimiz zaman.