Peki bu noktaya nasıl geliniyor. Aslında acı olan bu. Dünkü yaptığım yorumda, “Ya Federasyon kulüpleri uyarmıyor, ya da kulüpler ve görevliler, görevlerini yapmıyorlar” diye yazmıştım.
Yaptığım araştırmada Arda Turan konusunda ihmali olan şahıs, her kimse maç sabahı yapılan eşgüdüm toplantısına katılan Galatasaraylı görevli. Dördüncü hakemlerin, emniyetten sorumlu kişilerin, maçın temsilcilerinin ve gözlemcinin katıldığı bu eşgüdüm toplantıda en ayrıntılı biçimde Galatasaraylı görevliye olay izah edilmiş. Her kimse o görevli, takımına bunu anlatamamış.
Sahaya çıkmak, kulübede oturmak, endam göstermek, boy göstermek değildir. Oraya çıkacak şahısların öncelikle kuraları çok iyi bilmeleri gerekir. Yoksa, futbolcuları böyle yakarsınız.
10 numara karar
ESKİDEN maçlarda olaylar çıkınca, hakem soyunma odasına gidiyordu. Temsilciler, emniyet görevlileri olayları yatıştırdıktan sonra hakeme bilgi verip, hakemin tekrar sahaya çıkmasını sağlıyorlardı. Yani hakem, kurbanlık kesime giden koyun gibiydi. Futbol Federasyonu özellikle geçen sezon olaylı Van-Eyüp maçından sonra yeni bir karar aldı. Çok da güzel bir karar.
Artık, olay veya olaylar çıktığı an orta hakem, yardımcıları ve dördüncü hakem santra yuvarlağına gelip duracaklar. Zaten sahanın içine oynayan futbolculardan başka yedek futbolcu, teknik adamlar, top toplayıcılar, polisler ve kimse giremeyeceği için hakemler buradan bütün olayları izleyebilecekler. Ondan sonra da kendileri karar verecekler maçın oynanıp, tatil edilmesine. Eğer soyunma odasına giderlerse bir daha da çıkmayacaklar. Orada kalacaklar. Yani maç da yarım kalacak. Bence 10 numara bir karar.
G.Saray kaptanına bak
Oyun sahası içinde hiçkimse hakeme bir şey yapamaz. Hakemi nerede hallederler? Tünele girdikten sonra, soyunma odası koridorlarında. Futbol Federasyonu bu yıl son derece bir karar aldı, maç bitiş düdüğünden sonra sahada oynayan futbolcuların haricinde, yedek oyuncular, teknik adamlar, yöneticiler ve polisler de dahil hiçkimse hakemin yanına gelmeyecek. Çizgiden adımını içeri atan yandı. Bırakın tenkiti, tebrik etmek için bile sahaya giremeyecekler. Giren, Ceza Kurulu’na gidecek. Bence son yıllarda alınan en güzel kararlardan biri bu.
Bir karar daha aldılar ama o tartışılır... Bundan böyle oyundan atılan oyuncu veya teknik adam maçın bitiminden sonra stadı terkedene kadar beyanat veremeyecek. Bence bu yanlış. Adam son derece haksız bir kararla ihraç edilmişse, niye konuşma hakkı vermiyorsunuz? Diyorlar ki; “Bu kararı alarak, oyundan atılan futbolcu veya teknik adamın o sinirle sarfedeceği sözlerle cezasının artmasını engelliyoruz.” Bu işi yapan insanlar oyundan atıldıktan sonra hala kontrolsuz olabiliyorlarsa zaten o işi yapmasınlar. Eğer yapıyorlarsa da o zaman ceza ikiye katlansın, kimseye de kızmasınlar.
Mehmet Topuz’a o parayı vermek büyük hataydı
MEHMET Topuz’u Fenerbahçe Türkiye’de bir yerli futbolcuya verilen en büyük paraya transfer etti. Peki, Daum’un sisteminde Mehmet Topuz’a yer var mı? Eğer Aziz Yıldırım, “Biz bu kadar para verdik, bunu oynatmaya mecbursun” demezse, Daum Mehmet Topuz’u oynatmaz. Veya çok az şans verir... Bakın Fenerbahçe’nin sağ tarafına; Gökhan Gönül, Kazım, Deivid hatta Özer Hurmacı’yı bile orada kullanabilirler. Çünkü bu oyuncuların hepsi aut çizgisine indiklerinde veya daha önceden topu adrese yollayabilen oyuncular. Zaten Daum’un da en büyük özelliği kanat bindirmeleri. Güiza da onun için gol atmaya başladı, ki atmaya da devam edecek. Çünkü Güiza hem kendine hem de arkadaşlarına boş alan yaratan bir futbolcu. Daha da önemlisi, araya atılan toplarla çıkışı da çok iyi. Onun için de Güiza ile Alex bu sene daha bir farklı olacak. Zaten şu kadarcık oynanan maçlarda bile görüntü şekillenmeye başladı. Futbolda tesadüf bir yere kadardır. Bence Mehmet Topuz’a o parayı vermek büyük hataydı.
Bu işten istemeyerek de olsa Beşiktaş karlı çıktı ve direkten döndü. Parası cebinde kaldı.
Alex de Souza’da hem hatice var, hem netice
ALEX’in Türkiye’de altıncı sezonu... Yaptığı işler ortada olmasına rağmen, hala “Alex yararlı mı, zararlı mı” diye tartışanlar, daha da önemlisi “Alex koşmuyor, mücadele etmiyor” diye yazanlar ve konuşanlar var. Ve maalesef bazı eski futbolcular da bu grubun içinde.
Bir futbol takımını sıhhatli ve doğru yorumlamak için maçı çıplak gözle seyretmek lazım. Mesela kamera topu takip ettiği için siz bir takımda top santrfordayken o araziyi görürsünüz. Ama o sırada takımın defansı ne yapıyordur, onu göremezsiniz. Onun için de televizyondan maç yorumu ne kadar sıhhatli olur?
Bu sene Beşiktaş ve Fenerbahçe için kestirmeden şunları söyleyebiliriz. Fenerbahçe çok çabuk ve iyi hücum edecek. Bence Türkiye liginde gol atmadan bir maçı tamamlayacağını tahmin etmiyorum.
Beşiktaş için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Onlar için de gol yemeden bitirebilecekleri maç adedi fazla olabilir. Daha sezonun başındayız. Elinde Holosko gibi bir oyuncu varsa dün geceki Fenerbahçe’nin takım defansı anlayışında bu oyuncuyu kullanmak gerekirdi. Ama Mustafa Denizli buna herhalde gerek görmedi. Nihat’ın ikinci yarı oyuna girmesi bence yanlış. Hem Holosko ile hem Nihat’la başlayacaksın. Nihat’a diyeceksin ki: “Nerede yoruluyorsan orada elini kaldır. Ne var ne yok oyna.” Yani “nerde trak orda bırak” de. Bence bunlar Denizli’nin dün geceki eksikleri.
Daum daha standart. Yavaş yavaş şablonu oturtuyor. Ve şunu söylüyor: “Sezon başı mevkilerinin tapusunu alanlar devam ederler. Ama alamayanlar da cefa ve eza çekerler, çok çalışırlar, işleri zor.” İki takım için de hazırlık devrelerinde çok şeyler yazıldı, çizildi. Birisi parçalıyordu, diğeri dörde katlayıp beşe bölüyordu. Ama dün gece kazın ayağının öyle olmadığını gördük.
Şablonu oturtuyor
Sivok amatörce o penaltıyı yapmasa, büyük ihtimalle maç uzatmaya gidecekti. Aslında dün gece iki takım da birbirinden çekindi. Rahat değillerdi. Çok fazla golü düşünmediler. Yalnız Daum’un oynattığı bu sistemde Güiza çok rahatlayacak ve iyi işler yapacak. Sebebi de Güiza artık forvette tek başına kürek çekmeyecek. Arkadan inanılmaz derecede destek alacak. Hem kendine boş saha yaratıp pozisyonlara girecek, hem de arkadaşlarının yarattığı boş alanlardan bu sefer kendi pozisyonlar bulacak. Geçen sene sisteme göre bu tek yönlüydü. bu sene çift yönlü oldu. Yani Güiza’nın bu yıl çok verimli olacağı kesin. Ama bu Güzia’dan kaynaklanmayacak, sistemden kaynaklanacak.
Yıldırım dengeyi kuramadı
Beşiktaş hücumda hala sıkıntılı. Holosko, Nobre, Bobo... Mustafa Denizli bir karar veremezse üçünü de kaybedecek, sonunda takımı da kaybedecek. Eğer dün geceki Beşiktaş, F.Bahçe’nin defans anlayışından faydalanamamışsa Mustafa Denizli dahil futbolcular oturacaklar, sabaha kadar konuşacaklar, “biz nerelerde yanlış yaptık” diye.
Kaptanlık farklı bir olaydır. Sahada “Abi” diyeceğin adama kaptanlık yapmaya kalkarsan, sonu ne olur kestirilmez. Gereğinde “Otur lan” diyeceksin. Öyle bir yer gelecek ki, kimse kusura bakmasın, belki bir tane çakacaksın.
Şimdi bazıları, “Olur mu öyle kaptanlık” diyeceklerdir ama maalesef öyle. Olur... Tabii bunu kim yapacak? Caddenin ortasında kadın dövmeyen bir futbolcu, plakasız arabaya binmeyen bir sürücü yapacak! Düşünebiliyor musunuz, plakasız araç kullanıyorsunuz, önünüze bir çocuk çıkıyor, eziyorsunuz ve öldürüyorsunuz. Bu ruhsatsız silahla adam vurmaya eşittir. “Olmaz olmaz” demeyin. Bir olur, ömür boyu temizleyemezsiniz.
Arda, iyi hoş çocuk da köylerde 22 yaşındaki adamın dört tane çocuğu oluyor. Türkiye gerçeğini de unutmayın ve Arda’yı çok da fazla pamukların içinde büyütmeyin.
Bodrum’daki kazık
YILLARDIR yaz aylarını Bodrum’da geçiririm. Allah var, burası bir cennet. Bir gün denize gitmek için Aktur’u seçtim. Bir arkadaşımla birlikte takriben 8 saat hem güneşlendim hem dinlendim. O sıcakta 8 tane 33 santilitre büyüklüğündeki Efes Pilsen biralarından tükettik. Yani en küçüklerinden... Toptan satışta bu biraların tanesi 1 lira 60 kuruş. Biz 8 biranın yanında, akşam üstü 1 adet peynirli simit yedik, 2 de çay içtik. Hesabı istedim; 83 lira geldi.
Toptan alsaydım 45 tane içerdim
Bu 83 liranın 72 lirasını 8 bira tutuyordu. Yani, her bira 9 lira. Ben içimden “Oha” dedim. Çünkü sesli söyleseydim, gözüme bir yumruk yiyebilirdim. Tanesi 1 lira 60 kuruştan 8 biranın bu işletmeye maliyeti 12 lira 80 kuruş. Benim verdiğim para ise 72 lira.