Paylaş
Oyun sahası içinde hiçkimse hakeme bir şey yapamaz. Hakemi nerede hallederler? Tünele girdikten sonra, soyunma odası koridorlarında. Futbol Federasyonu bu yıl son derece bir karar aldı, maç bitiş düdüğünden sonra sahada oynayan futbolcuların haricinde, yedek oyuncular, teknik adamlar, yöneticiler ve polisler de dahil hiçkimse hakemin yanına gelmeyecek. Çizgiden adımını içeri atan yandı. Bırakın tenkiti, tebrik etmek için bile sahaya giremeyecekler. Giren, Ceza Kurulu’na gidecek. Bence son yıllarda alınan en güzel kararlardan biri bu.
Bir karar daha aldılar ama o tartışılır... Bundan böyle oyundan atılan oyuncu veya teknik adam maçın bitiminden sonra stadı terkedene kadar beyanat veremeyecek. Bence bu yanlış. Adam son derece haksız bir kararla ihraç edilmişse, niye konuşma hakkı vermiyorsunuz? Diyorlar ki; “Bu kararı alarak, oyundan atılan futbolcu veya teknik adamın o sinirle sarfedeceği sözlerle cezasının artmasını engelliyoruz.” Bu işi yapan insanlar oyundan atıldıktan sonra hala kontrolsuz olabiliyorlarsa zaten o işi yapmasınlar. Eğer yapıyorlarsa da o zaman ceza ikiye katlansın, kimseye de kızmasınlar.
Mehmet Topuz’a o parayı vermek büyük hataydı
MEHMET Topuz’u Fenerbahçe Türkiye’de bir yerli futbolcuya verilen en büyük paraya transfer etti. Peki, Daum’un sisteminde Mehmet Topuz’a yer var mı? Eğer Aziz Yıldırım, “Biz bu kadar para verdik, bunu oynatmaya mecbursun” demezse, Daum Mehmet Topuz’u oynatmaz. Veya çok az şans verir... Bakın Fenerbahçe’nin sağ tarafına; Gökhan Gönül, Kazım, Deivid hatta Özer Hurmacı’yı bile orada kullanabilirler. Çünkü bu oyuncuların hepsi aut çizgisine indiklerinde veya daha önceden topu adrese yollayabilen oyuncular. Zaten Daum’un da en büyük özelliği kanat bindirmeleri. Güiza da onun için gol atmaya başladı, ki atmaya da devam edecek. Çünkü Güiza hem kendine hem de arkadaşlarına boş alan yaratan bir futbolcu. Daha da önemlisi, araya atılan toplarla çıkışı da çok iyi. Onun için de Güiza ile Alex bu sene daha bir farklı olacak. Zaten şu kadarcık oynanan maçlarda bile görüntü şekillenmeye başladı. Futbolda tesadüf bir yere kadardır. Bence Mehmet Topuz’a o parayı vermek büyük hataydı.
Bu işten istemeyerek de olsa Beşiktaş karlı çıktı ve direkten döndü. Parası cebinde kaldı.
Alex de Souza’da hem hatice var, hem netice
ALEX’in Türkiye’de altıncı sezonu... Yaptığı işler ortada olmasına rağmen, hala “Alex yararlı mı, zararlı mı” diye tartışanlar, daha da önemlisi “Alex koşmuyor, mücadele etmiyor” diye yazanlar ve konuşanlar var. Ve maalesef bazı eski futbolcular da bu grubun içinde.
Arkadaşlar... Televizyondan izlerseniz Alex hakkında bu tarz bir yorum yapabilirsiniz. Ama çıplak gözle izlerseniz, özellikle de topun Alex’te olmadığı zamanlar onun neler yaptığına bir zahmet dikkat ederseniz, koşup koşmadığını görürsünüz.
Sevgili arkadaşlar... Adamın Fenerbahçe’de oynadığı 5 senede attığı gol adedi 106. Yaptığı asist 99. Peki, koşmayan, mücadele etmeyen bir adam topla buluşup bu kadar gol yapıyorsa ve gene kendini açığa çıkarıp, topu alarak bu kadar asist yapıyorsa ve sizler hala tartışıyorsanız; kusura bakmayın ama sizin için “Aklınızdan zorunuz var” diyebilirim. Adamda hem hatice var, hem netice. Ama hala tartışılıyor.
Tuncay Fener’e gelemez
TUNCAY için Fenerbahçe’ye gelecek diyorlar. Tuncay Fenerbahçe’ye gelmez, gelemez. Daha da açıkçası bu yönetim Tuncay’ı alamaz. Neden? Çünkü beş kuruş bonservis parası almadan Tuncay’ı ellerinden kaçırdılar. Bir de üzerine para verip geri alırlarsa düşecekleri durumu iyi biliyorlar. Onun için de Tuncay Fener’e gelemez.
Maliye Bakanı’na bir soru
KULÜP başkanları ve yöneticilerin beyanatlarını okuyoruz; “Kulüpten şu kadar mil-yon dolar alacağım var” diyorlar. Sayın Maliye Bakanı, bu sorum size: Kulüplerden alacaklı olduğunu söyle-yen yöneticilerin, yöneticilik yaptıkları sürede iş hayatlarında kazandıkları paralar ne kadardır? Devlete ödedikleri vergiler ne kadardır?
Sizden rica ediyorum, bunların bir araştırmasını yapın. Eğer yaptığınız araştırmanın sonuçlarını kamuoyuna açıklarsanız, çok sevinirim. Kulüpleri ipotek altına alan şahısların arka bahçelerini de bilmemiz kamuoyu olarak en tabii hakkımız, ne dersiniz.
Alan razı, veren razı
ÖYLE şeyler kulağımıza geliyor ki, inanmak istemiyorum... Mesela bazı kulüpler sezon içinde futbolcu deniyorlarmış ve sonunda o oyuncuyu da beğenmiyorlarmış. Ama 20-25 gün denedikleri futbolcuların masrafları bir kenara; onlara 3-5 bin dolar verip, “Güle güle” diyorlarmış. Futbolcu zaten
3-5 bin dolara razı, ama o oyuncunun elinden, “Şu kadar para aldım” diye acaba kaç paralık imzalı makbuz alınıyor? Kulüplerin hesaplarındaki ‘gider’ hanesinde bu rakamlar ne gözüküyor?
Sevgili okuyucular... Ne kadar güzel değil mi! Alan razı, veren razı. Onun için de bu yöneticiler kulüplerine gönülden bağlılar! Zamkla yapışmışlar. Kovsan, küfretsen gitmiyorlar.
İstanbul Üniversitesi’nin kaçırdığı tarihi fırsat
FENERBAHÇE-Honved maçını izlememe rağmen Süper Kupa finaline gitmedim. Çünkü, Atatürk Olimpiyat Stadı’na gitmek içimden gelmiyor. Gidiş ayrı bir dert, çıkış ayrı bir dert, seyretmek bir felaket... Bu stadın bulunduğu araziyi çok başka konularda değerlendirmek lazım. Aslında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan o araziyi bir sağlık merkezi kurulması şartıyla İstanbul Üniversitesi’ne teklif etmişti, ama nedendir bilinmez, üniversite bu teklifi reddetti.
Bilim adamlarının uzağı görmeleri lazım. Siyasi görüşlerden uzak durmaları lazım. Türkiye için Başbakan Erdoğan’ın teklifi büyük bir şanstı ama kaçtı. Aslında bu stattan da böylece kurtulmuş olacaktık.
İnek ve sinek
BİR laf vardır; ne kadar inek varsa o kadar da sinek vardır. Son derece doğru söylenmiş bir söz. Ben ne zaman Bodrum Havalimanı’ndan uçsam, kendimi inek gibi hissediyorum. Çünkü havalimanının içinde bütün sinekler ineklere konmak için cirit atıyorlar! Diğer yolcuları araya katmam belki ayıp olur ama, kiloyla para verdiğim uçağa yapılan hizmetleri görünce kendimi inek hissediyorum.
Paylaş