Ve düzen bir kere bozuldu mu, daha stresli, daha endişeli, daha gergin, daha hüzünlü, daha mutsuz olmak da kaçınılmaz hale gelir. Öte yandan doğru adımlarla bu kısır döngüder kurtulmak mümkündür.
İster maddi veya manevi kişisel problemlerle boğuşuyor olun, ister başkasının sıkıntısına ortak olun, ister ülkenin durumuna dertlenin, zor zamanlardan geçerken insanın psikolojisinin alt üst olmaması mümkün değil. Düzen bozuldu mu insanın psikolojisi de bozulur; daha stresli, daha endişeli, daha gergin, daha hüzünlü, daha mutsuz olur.
Psikolojisi bozulunca, işlevselliği bozulur, potansiyelini, öz kaynaklarını kullanamaz, verimliliği azalır. Daha basit bir ifadeyle insanın canı hiçbir şey yapmak istemez. İşin kötüsü, bozuk bir makinenin iş görememesi gibi, kapasitemizi tam kullanamadığımızda bu zorluklarla baş etmemiz daha da zorlaşır. Yani hiç farkına bile varmadan bir kısır döngü içine giriveririz.
Mutsuz olunca evde oturmak, evde oturdukça daha da mutsuz olmak, daha da mutsuz olunca iyice eve kapanmak gibi... Ya da gergin olunca iş yapamamak, iş yapamayınca daha da gerilmek, daha da gerilince iyice atıl kalmak, işi bitirememek, para kazanamamak ve sonucunda daha büyük sorunlar yaşamak gibi...
Bu kısır döngüden çıkabilmek için mutlu olabilmenin yollarını öğrenmek gerek.
Mutluluk konusunu araştıran psikologlar, kimlerin daha kolay mutlu olduğu, mutlu insanların ortak özellikleri, zor zamanlarda insanların nasıl mutlu olabileceği gibi konular üzerine sürekli araştırmalar yapıyorlar. Siz de nedeni ne olursa olsun zor zamanlar yaşıyorsanız, “Mutlu olmayı unuttum artık” diyorsanız, araştırma sonuçlarına bir göz atıp mutlu olmanın yollarını deneyebilirsiniz.
GÜLÜMSEME TAKLİDİ YAPMAK BİLE ETKİLİ
Danışan: Yakınlarım aklımdan geçen, düşündüğüm her şeyi kesin bir doğru olarak algılamamam gerektiğini söylüyor. Sizce neden?
- Dr. Başak: Çünkü her düşündüğünüz doğru olmayabilir.
Danışan: Ama insan düşündüğünün doğru olduğuna inanır.
- Dr. Başak: Maalesef öyle. Peki size hiç “Yanlış düşünüyorsun” diyen olmadı mı?
Danışan: Olabilir ama belki de onlar yanlış düşünüyordur.
- Dr. Başak: Size “yanlış düşünüyorsun” dediklerinde ne yaparsınız?
Danışan: Doğru düşündüğümü ispatlamaya çalışırım.
1- Girdiğiniz bir dükkanda yerde 100 lira buldunuz, ne yaparsınız, görevlilere teslim eder misiniz?
2- Restoranda yemek yediniz, hesabı istediniz. Yanlış hesaplamışlar, ödemeniz gerekenin yarısını istiyorlar, onları uyarır mısınız?
3- Üniversite öğrencisisiniz, derse giremeyen arkadaşınız onun için imza atmanızı istiyor. İtiraz eder misiniz?
4- Markettesiniz, kasadaki görevli fazla para üstü verdi, geri verir misiniz?
5- Sizden güçsüz biri size vurduğunda, daha güçlü olduğunuz için ona zarar verebileceğinizi bildiğiniz için ona vurmadan kendinizi kontrol edebilir misiniz?
6- Çocuğunuzun notunu fazla hesaplamışlar ve 100 almış, aslında 70 alması gerekiyor. Okula gidip düzeltir misiniz?
7- Aceleniz var ve etrafta polis de yok. Arkadaşınız emniyet şeridinden gitmenizde ısrar ediyor. Emniyet şeridinden gitmenin yanlış olduğunu düşünür müsünüz?
KIZLARINIZ İÇİN...
1- Onu sevdiğinizi, onunla gurur duyduğunuzu ona sık sık söyleyin ama bunu sadece güzelliğiyle ilişkilendirmeyin. Başarılarını, cesaretlerini övün.
2- Ona sarılın.
3- Onunla uzun uzun sohbet edin. Ufkunu genişletmesine yardım edin. Siyaset, spor, sanat, teknoloji, müzik, ekonomi ile ilgili konularda konuşun.
4- Kızınızın eğitimiyle ilgilenin. Okulunu ciddiye alın, onun da ciddiye alması için kendisiyle konuşun. Pes etmesine izin vermeyin. Meslek sahibi olabilmesi, ekonomik özgürlüğünü kazanabilmesi için elinizden gelen her şeyi yapın.
5- Kendine güvenmesine, isteklerine sahip çıkmasına yardım edin.
6- Kendi kararlarını vermesi için cesaretlendirin. Karar değiştirmenin, hata yapmanın veya vazgeçmenin dünyanın sonu olmadığını öğretin.
Danışan: Kendimi çok depresif hissediyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
Dr. Başak: Ne kadar zamandır böyle hissediyorsun?
Danışan: Okul başladığından beri. Belki de okulda yeni sınıfıma alışamadım.
Dr. Başak: Kaçıncı sınıftasın?
Danışan: 10. sınıftayım. Dersler çok zor, arkadaşlık zor, her şey çok zor geliyor. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
Dr. Başak: İştahında bir problem var mı?
Danışan: Yok.
Danışan: Kendimi çok depresif hissediyorum. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
Dr. Başak: Ne kadar zamandır böyle hissediyorsun?
Danışan: Okul başladığından beri. Belki de okulda yeni sınıfıma alışamadım.
Dr. Başak: Kaçıncı sınıftasın?
Danışan: 10. sınıftayım. Dersler çok zor, arkadaşlık zor, her şey çok zor geliyor. Canım hiçbir şey yapmak istemiyor.
Dr. Başak: İştahında bir problem var mı?
Danışan: Yok, gayet iyi yiyebiliyorum.
İster 15 dakika, ister 1 saat, ister bütün gün. Düzenli yaptığınızda alışkanlık haline getirecek ve bir süre sonra fark etmeden yapmaya başlayacaksınız.
1-Sabah uyandıktan sonra 15 dakika boyunca kendiniz dahil kimseyi eleştirmeyin, yargılamayın. Eleştirmediğinizi düşünüyor olabilirsiniz ama bütün insanlar gibi hiç farkına bile varmadan yapıyor olma olasılığınız çok yüksek.
Uyanıp tuvalete gittiğinizde aynaya ilk baktığınız anda aklınızdan geçenleri hatırlayın. Kendinizle ilgili neler düşündünüz? Yüzünüzde neleri eleştirdiniz? Burnunuz, gözleriniz, kırışıklıklarınız, saçınız hakkında kendinize neler söylediniz? İşte eleştiriye başladınız bile. Bu sadece başlangıçtı. Devam eden dakikalarda neleri eleştirdiniz? Havayla ilgili, etrafınızdakilerle ilgili?
Şimdi kendinize hatırlatın: Ne giydiğim, nasıl konuştuğum, ne hissettiğim konusunda kendimle uğraşmayacağım, eleştirmeyeceğim. Karşımdakilerin de davranışlarını, görünüşlerini, düşüncelerini eleştirmeyeceğim ve yargılamayacağım. Beğenmek zorunda olmadığımı biliyorum ama eleştirip yargılamak zorunda da değilim. En az 15 dakika boyunca kendimi ve etrafımı, olduğu gibi kabul edeceğim.
2-Kendinizi sürekli olarak haklı çıkarmaya çalışmayın. Gün içinde kendinize bir zaman aralığı seçin ve o aralıkta kendi düşüncelerinizin, duygularınızın veya davranışlarınızın doğru olduğuna, kendinizin haklı olduğunuza ikna etmeye çalışmayın. Bunu da hiç fark etmeden yapıyoruz ve ne kadar çok gereksiz enerji harcıyoruz inanamazsınız.
Kendi doğrularımızın tek doğru olduğuna inandığımızda bunu karşımızdakine inandırmak için elimizden geleni yapıyoruz, konuyu uzatıp duruyoruz. “Oradan değil buradan gitseydik daha çabuk giderdik”, “Bence böyle davranmamalıydın”, “Böyle hissetmen çok gereksiz, aslında şöyle hissetmelisin”... Buna benzer cümlelerinizi yakalayın.
Kendi doğrularınızın nasıl ‘en doğru’ olduğuna inandığınızı ve bu doğrulara katı bir şekilde nasıl ‘yapıştığınızı’ fark edin. Bırakın. Herkes sizin doğrularınıza inanmak zorunda değil. Siz de çoğu zaman onların doğrularına inanmıyorsunuz.
Danışan: Oğlum ve kızım çok televizyon seyrediyor ve bilgisayarda çok fazla vakit geçiriyor. Ne yapsam engel olamıyorum. Aslında bir tek çizgi filme izin veriyorum, o da zararlı mı?
- Dr. Başak: Maalesef bu konuda yanlış bir inanış var. Çizgi film olunca çocuk rahatça seyredebilir diye düşünüyoruz, oysa birçok çizgi filmde çok fazla şiddet ve uygun olmayan konular var. Bilimsel araştırmalar, şiddet içerikli programlar seyreden, oyunları oynayan çocukların daha agresif olduğunu ispatladı. Sürekli kavga, dövüş seyreden bir çocuk için bunların hepsi bir süre sonra normal olarak algılanıyor ve kendi davranışlarına da yansıyor.
Danışan: Çizgi filme de izin vermezsem ne seyredecekler?
- Dr. Başak: Çocuklar için yapılmış kaliteli TV programları, bilgisayar oyunları da var.
Danışan: Kaliteli olduğunu nasıl anlayacağız?
- Dr. Başak: Çocukların izlediği her program, oynadığı her oyun onların sosyal, duygusal ve zihinsel gelişimini ciddi şekilde etikler. Bu nedenle karşısına oturdukları program veya oyun, gelişimlerine katkıda bulunacak nitelikte olmalıdır. Olumlu şeyler öğrenebilmelidir. Örneğin birçok kaliteli program çocuklara alfabeyi, renkleri, etik kuralları, sosyal davranışları öğretir. Eğer çocuklarınız televizyon seyrederken veya bilgisayarda oyun oynarken olumlu bir şey öğrenmiyorsa, TV ve bilgisayar önünde geçirdiği zamanı kısıtlamalısınız.
2 YAŞ ÖNCESİNE ÖNERİLMİYOR
Danışan: