Paylaş
1- Girdiğiniz bir dükkanda yerde 100 lira buldunuz, ne yaparsınız, görevlilere teslim eder misiniz?
2- Restoranda yemek yediniz, hesabı istediniz. Yanlış hesaplamışlar, ödemeniz gerekenin yarısını istiyorlar, onları uyarır mısınız?
3- Üniversite öğrencisisiniz, derse giremeyen arkadaşınız onun için imza atmanızı istiyor. İtiraz eder misiniz?
4- Markettesiniz, kasadaki görevli fazla para üstü verdi, geri verir misiniz?
5- Sizden güçsüz biri size vurduğunda, daha güçlü olduğunuz için ona zarar verebileceğinizi bildiğiniz için ona vurmadan kendinizi kontrol edebilir misiniz?
6- Çocuğunuzun notunu fazla hesaplamışlar ve 100 almış, aslında 70 alması gerekiyor. Okula gidip düzeltir misiniz?
7- Aceleniz var ve etrafta polis de yok. Arkadaşınız emniyet şeridinden gitmenizde ısrar ediyor. Emniyet şeridinden gitmenin yanlış olduğunu düşünür müsünüz?
Ahlak, etik, vicdan, adalet konularında gelişmiş kişilerin bu ve benzeri soruların hepsine “evet” cevabı vermesi beklenir. Bu sorulara verilen cevaplar kişinin sadece ahlak açısından gelişmişliğine değil, sosyal normlara uyumlu olup olmadığına, çevresiyle olumlu ilişkiler kurup kuramadığına, daha da ötesi zekasına işaret eder.
Bu soruların benzerleri çocuklara evrensel olarak uygulanan bir zeka testinde sorulur. Çocuk “evet” derse zeka puanı daha yüksek çıkar. Amaç, çocuğun sosyal hayatı anlama, algılama kapasitesini ölçmektir. Bunu yaparken, etik değerleri anlama ve uygulama becerisi olup olmadığı, kurallara uyup uymadığı, değer yargılarının hayatla uyumu, özet olarak sosyal becerileri araştırılır. Çünkü etrafında olanları takip edebilme, empati kurabilme, kurallara uyabilme, kişinin sosyal becerileri ve zekası hakkında fikir verir.
Michele Borba, 3-15 yaşları arasındaki çocukların ahlaki zeka açısından gelişmelerinde ailelerin önemli rol oynadığını söylüyor. Bu konuyla ilgili 2001 yılında yazdığı kitabında, ahlaki zekayı “Doğruyu yanlıştan ayırma kapasitesi; doğru ve onurlu davranmak için güçlü bir etik inanca, donanıma sahip olup bu doğrultuda davranabilmek” olarak açıklıyor.
Borba, “Çocuklara kendine güven, hayatla baş etme becerileri, öfke kontrolü öğretiyoruz. Eğitimin kalitesini yükseltmek için milyonlar harcıyoruz. Ama hâlâ sorumluluklarını yerine getirmeyen, eşyasının kıymetini bilmeyen, kopya çeken, yalan söyleyen, arkadaşlarını ezen çocuklar yetiştiriyoruz. Daha da kötüsü, bütün emeklerimize rağmen çocuklarımız hâlâ acı çekiyor” diyor. Bunun nedenini “Çünkü ahlaki gelişimlerini unuttuk” diye açıklıyor.
Materyalizme dayalı, saygısızlığın, cinselliğin, şiddetin, küfürlü konuşmanın, haksızlığın sıradanlaştığı bir dünyada yetiştiklerin ve ailelerin çocukların ahlaki zekalarını geliştirmek için kolları sıvamaları gerektiğini de özellikle vurguluyor.
ETİK EĞİTİMİ ÇOCUKKEN VERİLMELİ
Yani, etik eğitimi ailede başlar. Çocukluğunda etik değerleri öğrenememiş bir kişinin, yetişkin çağda etik olmasını bekleyemezsiniz. Etik ilkeleri benimsememiş kişiler, bencil davranan ve kendi menfaatlerini tüm ilkelerden önde tutan, toplumun ahlaki değerlerinden farklı kişisel ahlaki standartlara sahip olan insanlardır.
Çocuklar anne-babalarını gözleyerek etik olmayı öğrenirler. Ailedeki kişilerin adil olması, doğruyu söylemesi, tutarlı olması, haksızlık karşısında sadece kendi haklarını değil başkalarının haklarını da koruması, çocukların etik olmasını sağlar. Aile bireyleri yalan söyler, haksızlık yaparsa, çocuk da etik değerlerden yoksun olarak gelişir.
Çocuklarınızın vicdanlı, ahlaklı kişiler olmasını istiyorsanız, önce onlara iyi örnek olun, sonra onlarla konuşun; olayları, davranışları tartışın, kendilerini sorgulayabilmeleri için şu soruları öğretin: “Eğer herkes böyle yaparsa ne olur?”
“Herkesin bunu yapmasını ister miyiz?”
“Sana böyle yapılmasını ister miydin?”
“Bunu yaptığını senden başkaları da bilseydi?”
Çocuklara öğretmemiz gereken 7 kavram
1- Empati: Başkalarının ne hissettiğini, neye ihtiyaçları olduğunu, ne düşündüklerini anlama kapasitesi. Bu beceriyi geliştirenler acı çekenlere, yardıma ihtiyaç duyanlara yardım etmeyi öğrenecektir.
2- Vicdan: Doğruyu yanlıştan ayırmaya, ayırdığında ise suçluluk duymasına yardım eden iç ses.
3- Öz-kontrol: Harekete geçmeden önce durup düşünebilme.
4- Saygı: Etrafındakilere düşünceli ve saygılı davranmak.
5- İyi yüreklilik: Başkalarının iyiliğini, duygularını önemsemek ve bu yönde davranmak.
6- Hoşgörü: İnançların ve davranışlarını onaylamasak da bütün insanlara değer vermek, saygılı davranmak.
7- Adil olmak: Her zaman adil ve tarafsız davranmak.
Paylaş