İyi hissetmek için zihin egzersizleri

Çevrenizdekilerle daha iyi iletişim kurmak, daha az öfkelenmek, uyumlu olmak, kendinizi daha huzurlu ve mutlu hissetmek, daha neşeli olmak istiyorsanız, aşağıdaki önerileri her gün yapmaya çalışın.

Haberin Devamı

İster 15 dakika, ister 1 saat, ister bütün gün. Düzenli yaptığınızda alışkanlık haline getirecek ve bir süre sonra fark etmeden yapmaya başlayacaksınız.

1-Sabah uyandıktan sonra 15 dakika boyunca kendiniz dahil kimseyi eleştirmeyin, yargılamayın. Eleştirmediğinizi düşünüyor olabilirsiniz ama bütün insanlar gibi hiç farkına bile varmadan yapıyor olma olasılığınız çok yüksek.
Uyanıp tuvalete gittiğinizde aynaya ilk baktığınız anda aklınızdan geçenleri hatırlayın. Kendinizle ilgili neler düşündünüz? Yüzünüzde neleri eleştirdiniz? Burnunuz, gözleriniz, kırışıklıklarınız, saçınız hakkında kendinize neler söylediniz? İşte eleştiriye başladınız bile. Bu sadece başlangıçtı. Devam eden dakikalarda neleri eleştirdiniz? Havayla ilgili, etrafınızdakilerle ilgili?
Şimdi kendinize hatırlatın: Ne giydiğim, nasıl konuştuğum, ne hissettiğim konusunda kendimle uğraşmayacağım, eleştirmeyeceğim. Karşımdakilerin de davranışlarını, görünüşlerini, düşüncelerini eleştirmeyeceğim ve yargılamayacağım. Beğenmek zorunda olmadığımı biliyorum ama eleştirip yargılamak zorunda da değilim. En az 15 dakika boyunca kendimi ve etrafımı, olduğu gibi kabul edeceğim.

Haberin Devamı

2-Kendinizi sürekli olarak haklı çıkarmaya çalışmayın. Gün içinde kendinize bir zaman aralığı seçin ve o aralıkta kendi düşüncelerinizin, duygularınızın veya davranışlarınızın doğru olduğuna, kendinizin haklı olduğunuza ikna etmeye çalışmayın. Bunu da hiç fark etmeden yapıyoruz ve ne kadar çok gereksiz enerji harcıyoruz inanamazsınız.
Kendi doğrularımızın tek doğru olduğuna inandığımızda bunu karşımızdakine inandırmak için elimizden geleni yapıyoruz, konuyu uzatıp duruyoruz. “Oradan değil buradan gitseydik daha çabuk giderdik”, “Bence böyle davranmamalıydın”, “Böyle hissetmen çok gereksiz, aslında şöyle hissetmelisin”... Buna benzer cümlelerinizi yakalayın.
Kendi doğrularınızın nasıl ‘en doğru’ olduğuna inandığınızı ve bu doğrulara katı bir şekilde nasıl ‘yapıştığınızı’ fark edin. Bırakın. Herkes sizin doğrularınıza inanmak zorunda değil. Siz de çoğu zaman onların doğrularına inanmıyorsunuz.
Birbirinizi ikna etmeye çalışmayı bırakın. Korkmayın, bu sizi değiştirmez, küçültmez. Sadece enerjiniz size kalır.
3-15 dakika geleceğe ait falcılık yapmayın. Gelecekten kastım, günler, aylar, yıllar sonrası değil. 1 saat sonrası da gelecektir. ‘Ya öyle olursa’ gibi ‘ya’ ile başlayan cümlelerin hepsi, geleceğe ait cümleler, çıkarımlardır. Bu tip cümleler insanda kaygı, endişe, stres, gerginlik yaratır.
Şimdi hemen ‘ama önlem almak lazım’ diyeceksiniz. Bu tipik bir kaygılı insanın cümlesidir. Önlem almak elbette gereklidir ama tam olarak neyin nasıl gelişeceğini bilmeden, tahminler üzerine alınan önlemler ne işe yarar?
Hava yağmurlu olacak dendiğinde nasıl önlem alırsınız? Diyelim yanınıza bir şemsiye aldınız. Şemsiyeyi çantanızda, arabanızda mı taşırsınız, yoksa günlük güneşlik havada daha ortada yağmur yokken “Yağmur yağacak, ben şimdiden önlemimi alayım da açıp bekleyeyim” mi dersiniz? Eğer açıp dolaşırsanız günlük güneşlik havanın tadını çıkaramazsınız.
Bazıları ise “Yağmur yağınca şiddetine göre ne yapacağıma karar veririm” diyerek güneşin tadını çıkarır. Gelecekte ne olacağını kimsenin bilemeyeceğini hatırlayın. Geleceğe ait düşünceler aklınıza geldiğinde, sizi kaygılara soktuğunda ‘ne olacağını bilemem’ diyerek kendinizi durdurun.
4-Suçlamayın. En az 15 dakika kendinizi ve de başkalarını suçlamayın. Eğer kendinizi suçlarsanız kendinize, başkalarını suçlarsanız da başkalarına öfkeniz artar. Suçlamak rahatlatıyor gibi gelse de hiç bir işe yaramaz.
En çok yaptığımız suçlamalardan biri, “Senin yüzünden böyle hissediyorum!” şeklinde yapılandır. Şunu unutmayın ki kimse bizim nasıl hissedeceğimizi belirleyemez. Nasıl hissedeceğimize bizim düşüncelerimiz yön verir. Yani hiç kimse sizi kötü hissettiremez. Kötü hissetmek veya hissetmemek sizin kararınız, sizin seçiminiz. Başınıza gelenler için başkalarını suçlamak sadece zaman ve enerji kaybıdır. Sizi çözümden uzaklaştırır, sorumluluk almazsanız olduğunuz yerde kalırsınız. Örneğin “Senin yüzünden geç kaldım” dediğinizde geç kalmamak konusunda hiçbir ilerleme kaydedemezsiniz. Sebep-sonuç ilişkisini yanlış kurarsınız ve işin kötüsü buna da kendinizi inandırırsınız. Hatalıysanız, yanlış yaptıysanız kabul edin ki nerede yanlış yaptığınızı daha net bir şekilde görebilesiniz.

Haberin Devamı

AKIL OKUMAYI BIRAKIN

E n az 15 dakika karşınızdakinin aklından geçenleri okumaya çalışmayın. Onların ne hissettiği, ne hissedebileceği hakkında varsayımlarda bulunmayın. Birçok insan gibi siz de başkalarının ne düşündüğünü anlayabildiğinize kendinizi inandırmış olabilirsiniz. İşin gerçeği bu inanç sizi çoğunlukla yanıltır. Kimse kimsenin aklından geçenleri bilemez.
Şimdi bir durun ve kendi aklınızdan geçenleri fark etmeye çalışın. 5 saniye içinde bile kim bilir ne kadar çok şey düşündünüz. Karşınızdaki de aynı anda işte bu kadar çok şey düşünüyor.
Çoğu insan karşısındakinin suratına, beden diline bakarak kendisiyle ilgili olumsuz bir şey düşündüğünü varsayar. Oysa o kişi aynı anda akşam ne yiyeceğini, yarın ne yapacağını düşünüyor olabilir.
Akıl okumayı bırakın, karşınızdakinin ne düşündüğünü öğrenmek istiyorsanız, yapabileceğiniz daha basit bir şey var: Sorun! “Bu konuda sen ne düşünüyorsun?”

Haberin Devamı

KARŞILIKSIZ BİR ŞEY VERMEYE ODAKLANIN

Her gün en az 15 dakika, başkalarına olumlu bir şey sunmaya karar verin. Manevi veya maddi; bu bir gülücük olabilir, “Nasılsın?” ile başlayan olumlu bir sohbet, yardım önermek, duygusal destek vermek, kapı açmak olabilir. Kendi kendinize söz verin; önümdeki 15 dakika kimle karşılaşırsam karşılaşayım bir şey vereceğim. ‘Vermenin’ kendinizi nasıl iyi hissettirdiğini fark edeceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları