Onu yakından tanıdığım için fotoğrafların arkasındaki birikimi her karede hissettim.
Önce sanat açısından bir biyografi yazacağım:
Londra’dan yurda döner dönmez Vatan gazetesinin ünlü ‘Sanat Yaprağı’nı çıkaranlar arasında yer aldı.
Bilim, kültür, sanat çevrelerinin geniş ilgisini çeken ‘Tıpta Yenilikler’ dergisini yayımladı.
Sabahattin Eyuboğlu, Pierre Biro ile birlikte hazırladıkları ‘Renk Duvarları’ 1964 yılında Avrupa Konseyi’nin ‘Kültür Filmleri Ödülü’nü kazandı.
1965’te ‘Türk Sinematek Derneği’nin kuruluşuna öncülük etti. On yıl süreyle başkanlığını yaptı.
1968’den itibaren ‘Eczacıbaşı Renkli Fotoğraf Yıllıkları’nı çıkardı.
M. Fatih Andı
Hicabi Kırlangıç
Turan Karataş
Ahmet Murat Özel
Necip Tosun.
Ödül kazananlar:
Şiir: İhsan Deniz
Hikâye – Roman: Sevinç Çokum
Elbette seçtiklerimin ruh halimle de ilgisi var. Kimi zaman müzik tarihine nesnel baktım kimi zaman da öznel.
Dostlarımın, meslektaşlarımın listelerinde Beethoven’ın olmaması, tek kelime bile ondan söz etmemeleri doğrusu beni üzdü. Günübirlik yaşam, arkadaşlarımı o kadar mı teslim aldı? Popüler kültürün yüzeyselliğine bir kez daha tanık oldum.
CD, LP seçmelerine bakıyorum, Beethoven fırtınası esiyor. Ludwig van Beethoven’ın (1770-1827) doğumunun 250’nci yılı nedeniyle düzenlenen etkinliklerin fırtınası bu.
Sanırım dostlarım korunaklı bir mekânda yaşıyorlar, bu fırtınadan etkilenmemişler.
Yaratıcılığın ıstırabını Beethoven’da gördüm, neşesini, coşkusunu da Mozart’ta. Beethoven’ın siyasi duyarlığına karşı Mozart’ın ilgisizliğini de ayrı kefelere koydum. Mozart’ın ölüm (1791) yıldönümünde yabancı basındaki yazılardan birinin konusu neydi biliyor musunuz ?
Onun toplumsal, siyasal olaylara ilgisiz kaldığı vurgulanıyordu. 1789 yılında geçekleşen Fransız İhtilâli’ni yok saydığı belirtiliyordu.
Önce Beethoven çalan Türk solistlerinin CD’lerini dinledim: İdil Biret, Gülsin Onay, Fazıl Say
Diğer CD ve LP’ler, diskoteğimden seçtiklerim:
Beşir Ayvazoğlu’nun Tevfik Fikret kitabının kapağında Fikret’ten bir alıntı: “Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim.”
Tevfik Fikret edebiyat tarihinde çok tartışılan şairlerden biri, her zaman sevenlerle yerenler iki ayrı grubu oluşturmuşlardır. Ayvazoğlu onun şiirini de, siyasal kimliğini de önemli belgelerin ışığında değerlendirmiştir. Tevfik Fikret’in sağlığında ve öldükten sonra yazılanlardan doğru bir portre çıkarmak mümkündür. Öğrencilik yıllarında okuduğunuz Tevfik Fikret’i bu belgeler ve bilgiler ışığında yeniden okuyunca nesnel bir kanaate varabilirsiniz.
Edebiyat tarihinin bazı adları sadece edebiyatçılıklarıyla değil, siyasal görüşleriyle de öne çıkar, Fikret de bu adların ilk sıralarındadır. Önsöz’de yazar çalışmasını belirleyen bazı ipuçlarını açıklıyor: “Farklı bir açıdan bakınca Âkif’le Fikret, aynı damarlardan beslenmiş, fakat zamanla çeşitli sebeplerle birbirinden uzaklaşmış, benzer hassasiyetlere sahip düşman kardeşler gibi görünüyorlardı.”
Fikret
Beşir Ayvazoğlu
Everest Yayınları
Resim sanatına duyduğu ilgi
Kitapta, Fikret’in lehinde ve aleyhinde yazılanlardan alıntılar yer alıyor. Bu bilgiler Âşiyan’ın müze oluşuna kadar geçen süreyi de içeriyor.Gözetilen ölçü de şöyle: “Bu kitapta, Fikret’i hain veya kahraman, dost veya düşman ilan etmeksizin, doğruları ve yanlışlarıyla, meziyetleri ve zaaflarıyla bir insan olarak anlatmaya çalıştım.”
Bugün eve dönerken, bir yıl içinde ödül kazanmış kitaplardan bir seçme yapıp onları okuyarak edebiyatın seyri konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.
Kendinizi çok yorgun hissediyorsanız İvan Gonçarov’un ünlü kahramanı ‘Oblomov’ gibi bir gün geçirebilirsiniz.
Uşağı Oblomov’a gelip, “Efendim biri geldi, size önemli bir şey söyleyecekmiş” dediğinde cevabı bakın ne olur:
“Ona dersin ki efendimin hiçbir önemli şeyi yoktur.”
Ben kendini çok önemli görenler için yapılan zekâ eseri bir eleştiri, bir hiciv olarak görürüm bunu.
Bazı temel kitapları okumak ruha şifa verir, hayatınızın her ânında ondan satırlar gelir aklınıza.
Cervantes’in ‘Don Kişot’u da bu tür kitaplardandır.
Seçici Kurul’un vardığı sonuçlar daha önce yayınlanmıştı.
Roman dalındaki ödüle, ‘Âşıklar Bayramı’nın yazarı Kemal Varol, şiir dalındaki ödüle ise ‘Hayhuy’ isimli kitabıyla Elif Sofya değer görülmüştü. İlk Roman Vakıf Özel Teşvik Ödülü’nün sahibi ‘At Sancısı’ kitabıyla Elvan Kaya Aksarı olurken, İlk Şiir Kitabı Vakıf Özel Teşvik Ödülü ise ‘Sevgili Kardeşim Ben’ adlı kitabıyla Enes Kurdaş’a layık bulunmuştu.
Ödül kazananlar Attilâ İlhan için ne dediler ?
İletişim Yayınları tarafından yayımlanan ‘Âşıklar Bayramı’ romanı ile 2020 Attilâ İlhan Roman Ödülü’ne değer görülen Kemal Varol, ödülü teslim alırken bakın ne dedi:
“Dünyaya her şeyden önce bir şair olarak bakmış, hepimizin hayatına güçlü bir şairin izlerini bırakmış olan Attilâ İlhan adına verilen roman ödülüne Âşıklar Bayramı’nı layık gören jüri üyelerine çok teşekkür ederim.”
Everest Yayınları’ndan çıkan ‘At Sancısı’ romanıyla 2020 Attilâ İlhan İlk Roman Vakıf Özel Teşvik Ödülü’ne değer görülen Elvan Kaya Aksarı’nın duyguları:
“Bugün oturup bir Türkiye ansiklopedisi tasavvur etsek, hiç kuşkusuz Attilâ İlhan ismine müstakil bir başlık açmak zorunda hissederiz. Onun yazdıkları, aydın kimliği ve mahfuzatı her şeyden önce Türkçe için bir imtiyazdır. Attilâ İlhan adının gölgesinde verilen bir ödüle layık görülmek insanı sadece gönendirmiyor, aynı zamanda kalemin de doğru harfler üzerinde durduğunu ilan ediyor. Bunun için bahtiyarım. Bu kıymetli ödülü kızım Nevra Şiir’e ithaf ediyorum.”
Attilâ İlhan Roman Ödülü Seçici Kurulu
Pandemi nedeniyle bu tören bu yıl düzenlenemeyecek.
44 yıldır verilen ödülleri kazananların listesi:
GAZETECİLİK ÖDÜLÜ:
Hazal Ocak
Cumhuriyet gazetesinde 20 Ocak 2020 ve 14 Temmuz 2020 tarihlerinde yayımlanan ‘Damat İşi Biliyor’ ve ‘İşte Burası Önemli!’ başlıklı haberleri nedeniyle ödül aldı.
Seçici Kurul ayrıca, Ercan Arslan’ı milliyet.com.tr haber sitesinde 22 Temmuz 2020 tarihinde yayımlanan ‘Son Dakika! Bu Fotoğrafları Daha Önce Görmediniz! ‘Corona Virüsten Önce ve Sonra İstanbul...’ haber fotoğrafları nedeniyle övgüye değer buldu.
RADYO ÖDÜLÜ:
Çiğdem Işık–Sevilay Tunalı
Yavuz, 1990 yılında İzmir’de doğdu. Üç yaşında okumayı söktü, Fazıl Say’ın tavsiyesiyle Mithat Fenmen’in ölümünden sonra kendi hocası olan Kâmuran Gündemir’e yönlendirildi.
İstemihan Talay’ın Kültür Bakanlığı döneminde, bakanlık aileye bir ev tahsis etti, masraflarını karşıladı.
Ankara’da Kâmuran Gündemir’le, Fazıl Say’la, Bilkent Üniversitesi’nde Sanem Berkalp ile çalıştı. Daha sonra Roland Batik’le Viyana’da , Karl-Heinz Kammerling’le Hannover’de çalışmalarını sürdürdü.
Birçok önemli orkestra eşliğinde Beethoven, Chopin, Saint-Saens ve Çaykovski’nin eserlerini icra etti.
Beethoven’ın 3. Piyano Konçertosu’nu ünlü şef Zubin Mehta yönetimindeki orkestrayla yorumladı.
Yurtdışında birçok ödül aldı.
Rahmaninov’un doğum günü olan 1 Nisan 2018’de verdiği resitalle başladığı turne kapsamında İzmir, Ankara, Bursa, Eskişehir, Akşehir, Frankfurt, Dresden, Cap Ferret, Bonn, Köln, Pinswang, Seibersdorf, Hamburg, Brüksel, Köln, Brüksel, KKTC’de konserler verdi.
CD’nin kitapçığında eserler hakkında bilgi veren metinler bizzat