Paylaş
Elbette seçtiklerimin ruh halimle de ilgisi var. Kimi zaman müzik tarihine nesnel baktım kimi zaman da öznel.
Dostlarımın, meslektaşlarımın listelerinde Beethoven’ın olmaması, tek kelime bile ondan söz etmemeleri doğrusu beni üzdü. Günübirlik yaşam, arkadaşlarımı o kadar mı teslim aldı? Popüler kültürün yüzeyselliğine bir kez daha tanık oldum.
CD, LP seçmelerine bakıyorum, Beethoven fırtınası esiyor. Ludwig van Beethoven’ın (1770-1827) doğumunun 250’nci yılı nedeniyle düzenlenen etkinliklerin fırtınası bu.
Sanırım dostlarım korunaklı bir mekânda yaşıyorlar, bu fırtınadan etkilenmemişler.
Yaratıcılığın ıstırabını Beethoven’da gördüm, neşesini, coşkusunu da Mozart’ta. Beethoven’ın siyasi duyarlığına karşı Mozart’ın ilgisizliğini de ayrı kefelere koydum. Mozart’ın ölüm (1791) yıldönümünde yabancı basındaki yazılardan birinin konusu neydi biliyor musunuz ?
Onun toplumsal, siyasal olaylara ilgisiz kaldığı vurgulanıyordu. 1789 yılında geçekleşen Fransız İhtilâli’ni yok saydığı belirtiliyordu.
Önce Beethoven çalan Türk solistlerinin CD’lerini dinledim: İdil Biret, Gülsin Onay, Fazıl Say
Diğer CD ve LP’ler, diskoteğimden seçtiklerim:
Sanatçının 3, 4, 5 numaralı piyano konçertolarını çalan Maurizio Pollini’ye Karl Böhm’ün yönettiği Viyana Filarmoni Orkestrası eşlik ediyordu. Simon Rattle’ın yönettiği Viyana Filarmoni Orkestrası’ndan Beethoven senfonilerini sık sık CD çalarıma koydum. Kayıtların hikâyeleri çok hoşuma gider. Beethoven’ın üçlü konçertosunun da böyle bir serüveni var.Herbert von Karajan’ın yönettiği Berlin Filarmoni Orkestrası, üç ünlü soliste eşlik ediyor: Oistrakh (keman), Rostropoviç (viyolonsel), Richter (piyano)
MOZART’SIZ GÜNLER GEÇMEZ
Don Giovanni evdeki günlerimin neşesiydi, kahramanının bunca kadını baştan çıkarması gerçek miydi? Yoksa sanatçının hayal gücünden mi kaynaklanıyordu. Filmini de seyrettim.
Ama 17 kere evlenen bir tanıdığımı anımsayınca, neden olmasın, dedim. Hanımlar, uşağın uyarısını dinleselerdi, hüsrana uğramazlardı. O, efendisinin aşk kataloğundaki şehirleri saymıştı.
Klavye başında, yorulunca o kataloğa başvuruyorum, belki de şeytana uymaktan kaçınmak için.
Cosi Fan Tutte’yi yalnız dinlemek yetmez, seyretmeli de.
Bir kaynakta opera için “Sadakatsizliğin trajikomik hikâyesi” deniliyor.
Son günlerde Kanal D’de yayınlanan “Sadakatsiz” bunu mu anlatıyor acaba.
Güher–Süher Pekinel’lerin Mozart piyano konçerto icraları da her zaman listemde yer alır.
MEVSİMLERE GÖRE DİNLEDİKLERİM
MEVSİMLER beni şaşırttı.
Mevsimine göre parça seçimimi yaparım. Bu yıl tutturamadım. Değişmeyen üç beste var: Beethoven – Pastoral Senfoni, Vivaldi - Dört Mevsim, Mendelssohn - Bir Yaz Gecesi Rüyası
SOKAĞA ÇIKAMADIĞIM İÇİN
YAZ gezmelerini müzikle yaptım, benim de sanalım bu:
- Yesari Asım Arsoy
İstanbul’un semtlerini onunla dolaştım.
Bir nihâvend şarkı, Yesari Asım Arsoy’dan: “Sonbaharı bir genç kızla Hisarlarda geçirdim.”
Çalışma odamın penceresinden bakarken durumu özetleyen, trajikomik bir şarkıyı gülerek dinledim: Şeyh Ethem Efendi’nin “Bahar oldu beyim evde durulmaz” şarkısını.
Avni Anıl bantlarımdan sesleniyor: “Baharla hazan birleşemez, ortada yaz var.”
- Fasıl LP’lerimi dinleyerek semtleri dolaştım: Tepebaşı’nı, Küçük Çiftlik Parkı’nı. Münir Nurettin Selçuk’u, Sabite Tur Gülerman’ı bu bahçelerde dinlemiştim.
- Osman Nihat Akın her zaman dilimdedir: “Yine bu yıl ada sensiz içime hiç sinmedi.”
Aylardır Boğaz’dan geçmedim, Deniz Kızı Eftalya benim özlemimi giderdi.
- Yeni çıkan Neşet Ertaş albümlerini dinledim.
*
NE diyebilirim, Mahmut Hüdayi’nin söylediğinden başka:
“Günler gelip geçmekteler
Kuşlar gibi uçmaktalar.”
Tek tesellim, edebiyatla, müzikle geçmesi.
Paylaş