Ödüllü kitapları alın

Hafta sonu iki gün evde yaşarken neler yapabiliriz?

Haberin Devamı

Bugün eve dönerken, bir yıl içinde ödül kazanmış kitaplardan bir seçme yapıp onları okuyarak edebiyatın seyri konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.

Kendinizi çok yorgun hissediyorsanız İvan Gonçarov’un ünlü kahramanı ‘Oblomov’ gibi bir gün geçirebilirsiniz.

Uşağı Oblomov’a gelip, “Efendim biri geldi, size önemli bir şey söyleyecekmiş” dediğinde cevabı bakın ne olur:

“Ona dersin ki efendimin hiçbir önemli şeyi yoktur.”

Ben kendini çok önemli görenler için yapılan zekâ eseri bir eleştiri, bir hiciv olarak görürüm bunu.

Bazı temel kitapları okumak ruha şifa verir, hayatınızın her ânında ondan satırlar gelir aklınıza.

Cervantes’in ‘Don Kişot’u da bu tür kitaplardandır.

Ödüllü kitapları alın
Yaşar Kemal’le 2014 yılında Selçuk Altun’un ‘Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme’ romanının Pera Müzesi’nde yapılan tanıtım toplantısında kol kolayız. Yaşar Kemal’in katıldığı bir etkinlikteki belki de son fotoğrafı.

Haberin Devamı

Yaşar Kemal’le birlikte 1996 yılında ona verilen ‘VIII Katalunya Uluslararası Ödülü’nü almak için Barcelona’ya gittiğimizde törende başkan Cervantes için ‘Çağının noteri’ sözünü kullanmıştı.

O kitabın önemini, değerini anlamak için Jale Parla’nın ‘Don Kişot’tan Bugüne Roman’ kitabını okuyun.

Parla’nın bir anısını nakledeyim.

Üniversitede uzun süre Don Kişot’u anlatıyor, okutuyor. Günlerden bir gün öğrencilerden birinin babası rektöre gelmiş.

Ne sormuş biliyor musunuz?

“Sayın Rektörüm, hocalarınızdan Jale Hanım, bir yıldır Don Kişot denilen bir kitabı okutuyormuş, nasıl bir kitap bu?”

Neyse rektör kitabın önemini anlatmış, böylece baba da huzur içinde okuldan ayrılmış.

Aylakların, eski mirasyedilerin büyük projeleri vardır, onları düşünürken çalışmazlar, ta ki miras bitinceye kadar.

Ayfer Tunç’un ‘Osman’ romanını okuyun, belki bir tanıdığınız belki de bir akrabanız çıkar karşınıza.

Artık müzik dinlemek için zahmetlere girmeniz gerekmiyor, teknoloji sayesinde istediğiniz tür müziği dinleyebilirsiniz.

Müzik tarihleri var, onları okuyarak dinlerseniz daha çok zevk alırsınız.

Haberin Devamı

Son günlerde bir nostalji sevdasıdır gidiyor, bence bu geçmişi bilmeyenlerin ödediği bedeldir. Hiçbir zaman geleneğin yaşayan yanını keşfetmeye vakit harcamadık, toptan inkâr daha kolay olduğu için onu seçtik.

*

T.S. Eliot’un, ‘Gelenek ve Bireysel Yetenek’ yazısı çok şeyler ifade ediyor.

Yusuf Atılgan’ın bir başyapıtı olan ‘Aylak Adamı’dan benim belleğimde kalan bir alıntı.

Bâki’den: “Mufassal kıssa başlarsın, garip efsane söylersin.”

Okumak, bizi sahte büyüklükten kurtarır. Biliyor musun ben kimim, sorusu kadar beni güldüren çok az laf vardır.

Yalınlığı çok severim.

Şair Max Jacob’un yalınlığa ait bir fıkrası. Yanlış hatırlamıyorsam, bunu Salâh Birsel’in bir kitabında okudum.

Haberin Devamı

Bir adam lokantaya geliyor ve garsona, bana kanlı bir biftek getir, diyor. Garson da başüstüne komserim, deyip gidiyor.

Soru şu:

Garson adamın komiser olduğunu nasıl anladı?

Kimileri kanlı biftek ısmarlamasından, kimileri etrafı tarassutundan, diyor.

Şair ne cevap veriyor biliyor musunuz?

Üniformasından.

Kaç kez tekrarladığımı anımsayamıyorum.

Evinize götüreceğiniz bedenin gıdaları yanı sıra iki kişinin kitaplarını da alınız:

Biri Yunus Emre diğeri William Shakespeare.

Evde kapalı geçen günlerin en iyi dostlarının başında edebiyat antolojileri gelir. Belki sizde bir dize okuyunca ünlü romancımız Orhan Pamuk’un dediği gibi hayatınız değişebilir.

Telefonla çok konuşanları her zaman kınardım, şimdi ben de uzun uzun konuşuyorum.

Haberin Devamı

Bâki Hoca’nın( Abdülbâki Gölpınarlı) söylediği bir hâdis belleğime düşüyor:

“Bir mümin bir müminde ayıpladığı şeyi yapar.”

Hayvan Hakları Yasası’nın çıkması için büyük çabalar harcıyoruz, uygulamayı ne derece yapıyoruz?

Prof. Dr. İsmet Sungurbey’in ‘Hayvan Hakları’ kitabını okuyun. Siz de onun gibi sabah erken saatlerde evden çıkıp aç ve susuz sokak kedilerine, köpeklerine mama dağıtıyor musunuz, su veriyor musunuz?

Evde vakit gerçekten çok çabuk geçiyor, bilgisayarın başından kalkmak bile mümkün olmuyor.

Kemal Tahir’den dinlemiştim.

Bir gün doktora gidiyor. Doktor ilaç yerine ona kahvaltıdan sonra, öğle yemeğinden sonra ne kadar yürüyeceğini yazan bir reçete veriyor. Kemal Tahir reçeteyi çantasına koyarken, doktor bir an onu bana verir misin Kemal Abi diyor ve reçeteyi yırtıp atıyor.

Haberin Devamı

“Ben bir reçete yazdığım için yerimden kalkamıyorum, sen yüzlerce sayfa roman yazıyorsun, nasıl kalkıp da yürüyeceksin” diyor.

Yaşar Kemal ise yürüyerek romanlarını oluşturduğunu söylemişti.

*

BİR yazar listesi de vermiş oluyorum.

Yusuf Atılgan’ı, Kemal Tahir’i, Yaşar Kemal’i okumanız için bir hatırlatma.

Yazarın Tüm Yazıları