O serginin de bir kataloğu yapıldı.
Kataloğun başında ‘Arkas Sanat Merkezi’ binası hakkında bilgi veriliyor.
Lucien Arkas, Önsöz’de hem fotoğraf hem Ara Güler üzerine düşüncelerini yansıtıyor:
“Yaratıcı fotoğrafçılığın uluslararası alanda ün kazanmış en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Ara Güler genç yaşlarından itibaren, tüm hayatını fotoğraf makinesi kadrajından izlemiş, bizlere de gördüklerini tüm içtenliği ile aktarabilmiş büyük bir sanatçı.
Bugüne kadar 21 sergiye ev sahipliği yapmış olan Arkas Sanat Merkezi’nde, Ara Güler’in fotoğraflarını farklı yaş gruplarından birçok ziyaretçi ile buluşturabilmekten büyük mutluluk duyuyordum.
Ara Güler’in kendisinin de her zaman dediği gibi, ‘İnsanlar bakarak görerek, yaşayarak bir şeyler öğreniyor değil mi?
Ben de baktım, gördüm, yaşadım, öğrendim işte. Bir de çektim... Haydi merhaba!’...”
Doktorların her isteğinin karşılanması gereken bir dönemde bu talebi hemen yerine getirdim. Eğer bu yolla faydam olursa ben de artık kendimi doktor yardımcısı olarak göreceğim.
Bence doktor artık reçetelerine bu listeyi de eklemeli. Böylece ben de doktor onaylı liste yayınlarım.
Üç bestecinin de adını veriyor.
Beethoven, Mahler, Chopin.
Elbet bunları dinleyerek hem maddi hem de manevi sıkıntımızı gideririz.
Hiç kuşkusuz bunlara ekleyeceğim adlar da var.
Beethoven’dan başlayalım, senfoniler çok bilindik, çok icra edilen eserleri olduğu için tavsiye listesine yazmadım.
Şu anda piyano sonatları büyük rahatlıktır.
MEHMET AKİF ERSOY İÇİN YENİ KİTAPLAR
Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nın ulusal marş olarak kabulünün 100’üncü yılı. Yayınevleri, üniversiteler, bu marş ekseninde onun eserlerini, düşüncesini inceleyen toplantılar, sempozyumlar düzenlemeli. Hiç kuşkusuz marşın bestecisi Zeki Üngör’le orkestrasyonunu yapan Edgar Manas da unutulmamalı. Meclis’te şiiri okuyan Hamdullah Suphi Tanrıöver’in de gündeme getirilmesini öneriyorum. Okuma listenizde Beşir Ayvazoğlu’nun Mehmet Akif üzerine yazdığı ‘1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi’ isimli kitabı mutlaka bulunmalı.
YENİ YILDA İYİ ÇEVİRİLER
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen Talât Halman Çeviri Ödülü’nün değerlendirmelerinde dört çevirmen finale kaldı. Böylece kısa liste belirlenmiş oldu. Bu liste içinden kazanan kitap bu ay belli olacak:
- Yan Lianke, ‘Günler Aylar Yıllar’, çevirmen: Erdem Kurtuldu
“Günler gelip geçmektedir
Kuşlar gibi uçmaktadır
Ehli-i fesadın yeri nar
Ehl-i salâh uçmaktadır”.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ı çağrıştırır Aziz Mahmut Hüdai.
Aylardır sokağa çıkmayınca, evde yaşamanın bütün sınırlarını zorladım, sırlarını öğrendik/öğrendim.
Şair Nedim “Tahammül mülkünü yıktın” demişti. Çoğumuz evde kalarak tahammül mülkünün sağlamlığını, yıkılmazlığını gördük.
Dışarıya, işyerimize gidince, günün telaşına, ritmine kapılıyorduk, dost sohbetlerine dalıyorduk.
Ancak sergi için hazırlanan katalog, ressam hakkında bir referans kitap olma özelliğini taşıyor.
İstanbul’da başlayıp Fransa’da sonlanan bir hayatın bütün trajedisi, yaratma sürecindeki ıstırapları, dostları tarafından yazılan mektuplar, belleğimizde silinmeyen izler bırakıyor.
Bir mektubunda ne yazmıştı:
“Acılar sayısız derecededir”.
Devletin, dışişleri bakanlarının sanata ilgi ve saygı göstermelerini her zaman destekledim.
Fikret Muallâ, 1967’de Fransa’da öldü ve gömüldü.
1974 yılında Cumhurbaşkanı
Cumartesi gece yarısında Umut Özkan imzalı bir e-mail aldım. Türk halk edebiyatının uluslararası önemdeki bilim insanı İlhan Başgöz’ün Amerika’da, Indiana’da hasta olduğunu bildiriyordu. Daha sonra da hocanın yanında olan Balım Yetkin’le telefon görüşmesi yaptım. Başgöz’ün Türkiye’ye dönmek, yurdunda iyileşmek isteğini söylemişti. Indiana Üniversitesi Ural-Altay Dilleri ve Folklor Enstitüsü’nde profesör ve Türkçe programının direktörlüğünü uzun süre yürüten ve oradan emekli olan Başgöz’ün son dönemde yaşadıklarını ve bana yazma sebebini şöyle açıklıyordu edebiyat öğretmeni Umut Özkan:
‘İLHAN HOCA ADINA YAZIYORUM’
‘Bu duyuruyu İlhan Hoca adına yazıyorum. İlhan Hoca hepimizin bildiği gibi yüz yaşına merdiven dayamış durumda. Yıllardır kanser tedavisi görüyor. Buradan sizlere doğrudan seslenme olanağı maalesef yok. Son iki yıldır sağlık durumu giderek ağırlaşıyor ve ağustos ayında yatağından kalkmaya çalışırken düşmesi sonucunda kaburgaları kırıldı. O tarihten beri yatağından kalkamıyor ve tedavisi salgın nedeniyle evinde yürütülmeye çalışılıyor. Sık sık hastaneye gitmesi gerektiği için mevcut koşullarda türlü zorluklarla karşılaşıyor. Bir yılı aşkın zamandır ısrarla Türkiye’ye dönmek istemesine rağmen küresel salgın ve sağlık durumu nedeniyle olağan yollardan bunu gerçekleştirmesi mümkün olamadı.’
DİLERİM EN KISA SÜREDE GELİR
Birkaç dize daha okuyalım:
“İnsanların türküleri kendilerinden güzel,
kendilerinden umutlu,
kendilerinden kederli,
daha uzun ömürlü kendilerinden.
Sevdim insanlardan çok türkülerini.
İnsansız yaşayabildim
türküsüz hiçbir zaman.
AYFER TUNÇ - OSMAN
Mirasyedilerin umutları, hayalleri, gerçeklerle karşılaştıklarında davranışları. Dışardan görünenle içerde yaşananların trajik dünyaları. Cilanın döküldüğü o anların başarılı tasviri...
JOHN LE CARRÉ - SOĞUKTAN GELEN CASUS
Kısa süre önce kaybettiğimiz yazarın en çok beğenilen, en çok okunan kitabı. Yılın listesine bu yüzden girdi. Soğuk Savaş’ın soluk soluğa günlerinde casusların mücadelesi. Bu alanın kitaplarını inceleyenlerin yargısı şu: “Tüm zamanların en iyisi.”
AYDIN BÜKE - BEETHOVEN