Paylaş
Beşir Ayvazoğlu’nun Tevfik Fikret kitabının kapağında Fikret’ten bir alıntı: “Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim.”
Tevfik Fikret edebiyat tarihinde çok tartışılan şairlerden biri, her zaman sevenlerle yerenler iki ayrı grubu oluşturmuşlardır. Ayvazoğlu onun şiirini de, siyasal kimliğini de önemli belgelerin ışığında değerlendirmiştir. Tevfik Fikret’in sağlığında ve öldükten sonra yazılanlardan doğru bir portre çıkarmak mümkündür. Öğrencilik yıllarında okuduğunuz Tevfik Fikret’i bu belgeler ve bilgiler ışığında yeniden okuyunca nesnel bir kanaate varabilirsiniz.
Edebiyat tarihinin bazı adları sadece edebiyatçılıklarıyla değil, siyasal görüşleriyle de öne çıkar, Fikret de bu adların ilk sıralarındadır. Önsöz’de yazar çalışmasını belirleyen bazı ipuçlarını açıklıyor: “Farklı bir açıdan bakınca Âkif’le Fikret, aynı damarlardan beslenmiş, fakat zamanla çeşitli sebeplerle birbirinden uzaklaşmış, benzer hassasiyetlere sahip düşman kardeşler gibi görünüyorlardı.”
Fikret
Beşir Ayvazoğlu
Everest Yayınları
Resim sanatına duyduğu ilgi
Kitapta, Fikret’in lehinde ve aleyhinde yazılanlardan alıntılar yer alıyor. Bu bilgiler Âşiyan’ın müze oluşuna kadar geçen süreyi de içeriyor.Gözetilen ölçü de şöyle: “Bu kitapta, Fikret’i hain veya kahraman, dost veya düşman ilan etmeksizin, doğruları ve yanlışlarıyla, meziyetleri ve zaaflarıyla bir insan olarak anlatmaya çalıştım.”
Fikret’in Galatasaray Lisesi müdürlüğü, dostlarıyla ilişkileri, sevdikleri, sevmedikleri onun kişiliğinin çizilmesinde önemli öğeler sayılmalı. Fikret’in resim sanatına duyduğu ilgiyi mizaç ve karakterine bağlıyor Mehmet Kaplan. Çok sözü edilen II. Abdülhamit’in bomba olayının da ayrınıtısını, uyandırdığı duyguları özetlemiş. Cenap Şahabeddin’in Fikret’in ölümünden sonra yazdıklarıyla Abdülhak Şinasi Hisar’ın saptamalarını özellikle okumanızı isterim.
Kitabın ana bölüm başlıkları şöyle:
◊ Arayış Yılları
◊ Servet-i Fünûn
◊ Hisar Yılları
◊ Hürriyet
◊ Âşiyan’a Dönüş
◊ Ekler
Kütüphanenizin temel kitaplarından biri olduğunu belirtmeliyim. Yazımı Rıza Tevfik Bölükbaşı’nın ‘Fikret’in Mezarını Ziyaret’ şiirinden iki dizeyle noktalayacağım:
“Dediler ki, ıssız kalan türbende,
Vahşi güller açmış!.. Görmeye geldim.”
Paylaş