Elin Elimde Derneği'nin Metin Sabancı Spastik Çocuklar ve Gençler Eğitim Üretim Rehabilitasyon Merkezi'yle yaptığı protokolle İstanbul'da eğitilebilir spastik gençler için site ya da apartmanlarda evler döşeniyor. Bu evlerde 13-18 yaş arasında dört spastik engelli kız çocuk kalıyor. Umutevi'nde kalan çocuklar, bir yandan özgür bir ev hayatı yaşayıp mahalleyle bütünleşirlerken, bir yandan da çeşitli mesleklerde eğitilmeleri için İŞKUR ya da belediyelerin açtığı kurslara katılıyorlar.
“Elin Elimde Derneği” tarafından İstanbul Ümraniye’de açılan “Ali Çebi Umutevi”, Şerifali bölgesinde hazırlanan ilk evin ardından, İstanbul’da sivil toplum eliyle açılan ikinci Umutevi.
Umutevleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yeni dönemdeki engellilik politikası çerçevesinde planlanan yeni bir bakım hizmeti. Bu hizmetin planlanması sırasında, Bakanlık’ça, sivil toplum eliyle bu yönde yürütülen projelere de destek verilmesi kararlaştırılmış bulunuyor. Bu yönde en önemli girişimlerde bulunan sivil toplum kuruluşumuz ise “Elin Elimde Derneği”.
Proje kapsamındaki ikinci ev olan “Ali Çebi Umutevi”, tıpkı önceki gibi, engellilerimizin sosyal hayata katılımlarına büyük katkılarda bulunacak.
Engelli çocukların toplumla bütünleşmesi adına gerçekleştirilmiş bulunan diğer bir önemli çalışma da, geçtiğimiz yılın son günlerinde Konya-Ereğli’de açılan Down Cafe.
Ereğli Belediyesi ve Kazım Demirel Sevgi Eğitim Uygulama Okulu işbirliği ile kurulan ve Sabancı Vakfı Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında desteklenen “Ereğli Down Cafe ve Özel Gençler Sanat Evi”, zihinsel engelli ve down sendromlu gençlere uygulamalı eğitim ve staj olanağı veriyor. Cafe, aynı zamanda, özel bir sergi salonu olarak da faaliyet gösteriyor. Konya ili ve Ereğli ilçesinde bir ilk olma özelliği taşıyan “Ereğli Down Cafe ve Özel Gençler Sanat Evi”, çalışmalarını proje ortaklarından İstanbul Şişli Alternatif Yaşamı Destekleme Derneği’nin desteğiyle sürdürüyor.
“İşgücü Piyasasının Engelliler Açısından Analizi Projesi”, işverenlerin engellilere yönelik beklenti ve tutumlarını içeren, engellilerin istihdamlarına yönelik ülkemizde yapılan en kapsamlı araştırma. Proje kapsamında; ülke genelinde 50 ve daha fazla işçi çalıştıran çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren işverenlerin engelli istihdamına bakışları, engelli istihdamına yönelik tutumları, ihtiyaç duydukları meslekler ve bu mesleklerde engelli çalıştırmaya ilişkin düşünceleri, engellileri istihdam etme sürecindeki beklentileri, sorunları ve çözüm önerileri araştırılmış bulunuyor.
Engellilerin istihdam politikalarının belirlenmesinde, engellilere yönelik mesleki ve teknik eğitim politikalarının hazırlanmasında önemli bir bilgi kaynağı olacağı düşünülen “İşgücü Piyasasının Engelliler Açısından Analizi Projesi”, 27 Şubat 2013 Çarşamba günü Ankara Dedeman Oteli’nde düzenlenen bir tanıtım programı ile kamuoyuna sunuldu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, araştırma sonuçlarından elde edilen verilerle yeni çalışmalara da başlamış bulunuyor. 25 Şubat tarihli yazıma konu olan “Korumalı İşyerleri Projesi” bu yeni çalışmalardan biri. “İşgücü Piyasasının Engelliler Açısından Analizi Projesi” araştırma sonuçlarının zihinsel engelliler ile ruhsal ve duygusal engelliler grubunun en az tercih edilen engel grubu olduğunu göstermesi üzerine, İŞKUR’la birlikte başlatılmış. Bu proje ile; zihinsel engeli, akıl hastalığı ya da otizm tanısı bulunan ve bu yüzden memuriyete giremeyen, özel sektörde kendine yer edinemeyen ve kendi işini kuramayan engelli bireylerin üretime katılabilmeleri sağlanmış olacak.
Korumalı İşyerleri ile ilgili 25 Şubat tarihli yazımın ardından, sizlerle paylaşmam gereken bir E-posta aldım. Okurum Ayhan Işık’ın mesajı şöyleydi:
“Yazılarınızı ilgi ile takip etmekteyim. Bugünkü yazınıza istinaden sizinle 2.5 yıldır sürdürmüş olduğum projemi paylaşmak istedim.
Yaklaşık 2,5 yıl önce hayata geçirmiş olduğumuz projemizde hedeflerimizin üzerine çıkarak çalışmalarımızı hızla sürdürmekteyiz.
www.isdunyasindabendevarim.com Engelli vatandaşlarımıza yönelik kariyer sitesi olup, aynı zamanda sosyal sorumluluk projemizdir.
“Güven”, bana göre, tüm ilişkilerin “olmazsa olmazı”dır. Güvene dayalı olmayan bir ilişki kopmaya mahkûmdur. Ama bazı ilişkiler vardır ki, onların kopması mümkün değildir. Bu ilişkilerde güvenin önemi hayati düzeye çıkar. Devlet-vatandaş ilişkisi işte bu türden bir ilişkidir. Çünkü bu ilişki koparılamaz bir ilişkidir. Vatandaşın Devletine, “Ben sana güvenmiyorum ve ilişkimi bitiriyorum” diyebilme şansı yoktur. Devletine güvenmeyen bir vatandaşın ise huzur içinde yaşayabilme şansı yoktur. Bu yüzden, Devlet vatandaşlarına güven vermek ve verdiği bu güveni korumak zorundadır. Tabii vatandaşlar da, aynı şekilde, devletin kendilerine sunduğu güveni sarsmamalı ve karşı güven kazanmalıdırlar.
Şimdi sizlere Devletine olan güvenini yitirme aşamasına gelmiş engelli bir okurumun hikayesini anlatacağım. Anadolu’da yaşayan ve adı bende saklı olan okurum bakın neler anlatıyor:
“Annemden dolayı yetim aylığı almakta iken, 30.05.2012’de evlendim. 31.05.2012’de Ankara SGK Emekli Sandığı birimine ‘evlendim maaşımı kesin’ diye mektup yazıp aynı gün MNG kargo ile gönderdim. Mektubum Kurum’a 4 Haziran’da teslim edilmiş.
Emekli Sandığı yine de 1.670.31 TL’lik üç aylık maaşı hesabıma yatırdı. Geri alacaklar diye 23/6’ya kadar parayı çekmedim. Almadılar. Almayınca istediklerinde öderim diye çektim. İstemediler. Ağustos ayında SGK’dan bir yazı geldi. ‘6.494,29 TL tutarında 1 yıllık maaş ikramiye verdik, üç aylık ödeme olan 1.670,31 TL’nı kestik, bakiye 4.886 TL'nı gidin alın.’ dediler. Bankayı aradık, paranın gelmediği bilgisini aldık. Banka bizi 10 Eylül 2012’de arayıp ‘para geldi’ dedi. Gittik aldık. Yani evlendikten 3 ay 10 gün sonra…
21 Şubat 2013’de SGK’dan bir mahkeme celbi aldım. SGK, haksız yere evlenme ikramiyesi aldığım için dava açmış bana ve ilk duruşma 24 Ocak 2013 tarihinde, gıyabımda yapılmış.
Bana daha önce geri ödeme isteğinde bulunduklarını söylüyorlarsa da ben bu konuda hiçbir talep almadım. Zaten onların elinde de böyle bir bildirim aldığıma dair herhangi bir belge yok. Şimdi, hem verdikleri parayı, hem faizini hem de mahkeme masraflarını talep ediyorlar benden. Eşim 22 Şubat günü adliyeye dosya evraklarını almaya gitti, ödeme emri kime gitmiş, kime tebliğ edilmiş görelim diye. ‘Ya kendisine ya da avukatına veririz’ demişler. 25 Şubat Pazartesi günü ben gittim; adliye girişinde en az 30 basamak var, içerisi nasıl bilmiyorum ama engelli biri o merdivenleri hayatta çıkamaz. Demek ki mutlaka avukat tutmak zorundayım. SGK avukatının giderleri ve mahkeme giderlerinin benden talep edilmesi yetmiyormuş gibi, bir de kendim için avukat parası ödenecek demek bu.
Ben, namuslu bir vatandaş olarak, evlendiğimin ertesi gün bildirdim bunu SGK’ya. Onlara yalnızca ‘benim maaşımı kesin’ diye istekte bulundum; herhangi bir ikramiye talebim olmadı.
Ülkemizde engellilerin istihdamı 1970’li yıllardan itibaren 4857 sayılı İş Yasası’na göre düzenleniyor. Bu yasa, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nü (İŞKUR) engellilerin istihdamından yetkili ve sorumlu kılmış bulunuyor. İş Yasası’nın 30. maddesi, 50 ve üzeri işçi çalıştıran özel işyerlerinin asgari olarak çalışanlarının yüzde 3’ünü engelli bireylerden oluşturmasını öngörüyor. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre de kamu kurum ve kuruluşlarının en az çalışanlarının yüzde 3’ü oranında engelli memur çalıştırma yükümlülükleri bulunuyor. Bu yükümlülüğün yerine getirilmesinin takip ve denetiminden ise Devlet Personel Başkanlığı yetkili ve sorumlu. İŞKUR’un engelli çalıştırma yükümlülüğü bulunan özel işyerlerine ceza kesme yetkisi bulunmaktayken, Devlet Personel Başkanlığı’nın kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik bağlayıcı bir yetkisi yok.
Türkiye’de engelli bireylerin işgücüne katılım oranı, AB ülkeleri ile kıyaslandığında, oldukça düşük düzeyde kalmakta. Bu durum, fiziksel erişim sorunları ve kamusal desteklerin az olmasından kaynaklanıyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nün ortaklaşa çalışarak geliştirdikleri “Korumalı İşyerleri Projesi” ile engelli istihdamında yeni imkânlar sunulması amaçlanıyor. Bu proje kapsamında; zihinsel engelliler ile ruhsal ve duygusal engellilere yönelik olarak geliştirilecek, Türkiye’de faaliyet gösteren eğitim kurum/kuruluşları, üniversiteler, kamu kurum/kuruluşları, vakıf, dernek, sendika, meslek örgütleri gibi sivil toplum kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişiler eliyle yürütülecek projelere devlet desteği sunulacak. Alt yapısı geliştirilmiş bulunan “Korumalı İşyerleri Projesi” ile engelli kişilerin haklarını savunan sosyal tarafların desteklenmesi, engelli istihdamının altyapısının geliştirilmesi, işgücü piyasasında normal şartlar altında çalışma imkânı kısıtlı olan ağır engelli kişilere istihdam ortamları oluşturulması amacıyla korumalı işyerlerinin kurulması ve yaygınlaştırılması, mesleki rehabilitasyon imkânı veren işletmelerin sayısının ve etkinliklerinin artırılması, engelli istihdamında artış sağlanması, engellilerin toplumsal hayatın her alanına aktif katılımını sağlanması, sosyal ortaklar ile İŞKUR ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasındaki diyaloğun geliştirilmesi hedefleniyor.
Korumalı İşyerleri Projesi Teklif çağrısı kapsamında, kaynak tahsis edilmesine karar verilen projelere kuruluş sermayesi olarak, engelli çalıştırmayan işverenlerden kesilen cezaların oluşturduğu Ceza Paraları Fonundan karşılanmak üzere, kuruluş tarihinden itibaren bir yıl içerisinde 150 bin Türk Lirasına kadar hibe verilecek. Ayrıca, kurulan korumalı işyerinde çalışacak engelli işçilerin maaş giderleri ilk bir yıl boyunca engelli çalıştırmayan işverenlerden kesilen cezaların oluşturduğu Ceza Paraları Fonundan karşılanacak. Böylece engelli çalıştırmayan işyerlerine kesilen cezalardan elde edilen kaynak yine engelli istihdamı için kullanılmış olacak.
“Korumalı İşyerleri Projesi” kapsamındaki Proje Teklifleri, projenin uygulanacağı ilde bulunan Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine verilecek. Proje tekliflerinin son teslim tarihi 25 Mart 2013.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, “Korumalı İşyerleri Projesi” ile engelli istihdamının önündeki tüm engellerin kaldırılmasını hedefliyor. Bu projenin başarısı, hayatını kazanmak isteyen tüm engellilerin kendi ayakları üzerinde durabileceği bir Türkiye ile tanıştıracak bizi…
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
“Cerebral Palsy'mle Hayattayım” adlı bu projenin tanıtım toplantısı 19 Şubat tarihinde Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı, Metin Sabancı Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Paçacıoğlu’nun ev sahipliği yaptıkları toplantıya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da katılarak projeye destek verdiler. Ben de, sizlere söz verdiğim gibi, toplantının dinleyicileri arasındaydım.
Cerebral Palsy, daha önce de söylemiş olduğum gibi, genellikle doğumsal bir sorun olmasına rağmen az da olsa doğum sonrası da gelişebilen rahatsızlıklara verilen genel bir tanı. Cerebral Plasy, bebek ve çocukların beyninde bir bölgede oluşan hasara bağlı olarak vücut hareketlerini ve kasların uyumlu çalışmasını etkiliyor ve kalıcı duruş, hareket ve denge kusuruna yol açıyor. Bu rahatsızlık genetik olmadığı gibi ilerleyici de değil. Beyinde etkilenen bölge zamanla büyümüyor, ama küçülmüyor da.
Cerbral Plasy genel bir tanı; genel bulgular aynı, ancak hiçbir CP’li bebek veya çocuk birbirine benzemiyor. Bulgu ve semptomlar her bir bebek veya çocukta çok farklı. Bunun sebebi de her çocukta etkilenen bölge ve bu bölgedeki hasarın boyutlarının farklı oluşu.
Cerebral Palsy tedavisi ve rehabilitasyonu genelde uzun bir süreç. Her çocuk farklı özelliklere, farklı bulgu ve semptomlara sahip olduğu için kişiye özel Rehabilitasyon Planı çıkarılması gerekiyor. Bu çocuklarda Rehabilitasyon süreci uzun ve zahmetli olduğundan büyük bir özveri ve sabır gerektiriyor. Bu nedenle, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı tarafından Cerebral Palsy’li çocuk ve gençlerin sosyal yaşama katılmalarının ve rehabilitasyon hizmetlerine erişimlerinin artırılması amacıyla hayata geçirilen “Cerebral Palsy'mle Hayattayım” Projesi çok büyük bir önem taşıyor. Bu proje kapsamında, Üsküdar, Ataşehir ve Pendik ilçelerinde 2 bin ev ziyaret edilecek; 2 bin engellinin sorunları yakından dinlenilecek; aileleriyle fikir alışverişinde bulunulacak. Böylece, Cerebral Palsy hastası olan çocuklarla ilgili bir veri tabanı da oluşturulmuş olacak. Ayrıca bu evler arasından seçilecek 100 evde çocuk ve gençlere rehabilitasyon hizmeti ve ailelerine rehberlik hizmeti verilecek.
Toplantıda bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin millete hizmet etme yolculuğuna çıktıkları zaman söyledikleri en temel şeyin ''insan'' olduğunu; bu yolculuğa herkesin birinci sınıf insan, birinci sınıf vatandaş olması için çıktıklarını ifade etti. Engellilerin de birinci sınıf insan ve birinci sınıf vatandaş olabileceklerini ilgili bakanın ağzından duymak, inanın, çok güzeldi.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise, konuşmasında; bu törenin Devlet, Siyaset ve Sivil Toplum’un işbirliğini göstermesi açısından çok anlamlı olduğuna inandığını ifade etti. Sayın Bağış, “Bu toplantının, diyalog eksikliği için de bir mihenk taşı olacağını düşünüyorum. AB standartlarında bir ülke olabilmemiz için geleceğimizde de hoşgörülü olmamız lazım. Bu yüzden bu proje çok anlamlı." dedi.
Sayın Bakanımız’ın söylediklerine yürekten katılıyorum. Gerçekten de Devlet, Siyaset ve Sivil Toplum’un aynı proje üzerinde odaklanmış olduklarını görmek harika bir duygu yaratıyor insanın üzerinde. Bu bir ilk… Ve, yürekten inanıyorum ki, son olmayacak…
Aniden hastalandı ve on gün içerisinde veda etti bizlere. Ardında acılı bir eş, iki yetişkin kız evlât ve yokluğuna zor alışacak arkadaşlar bıraktı. Camide, onun bu son yolculuğuna tanıklık ederken, yaşadığım kayıplar yeniden canlandı gözümde.
Annemi kaybettiğimde henüz 24 yaşındaydım. Üç kız kardeşin en büyüğüydüm. O güne kadar benden fazla annemin ilgilenmiş olduğu 5 yaşında bir kızım ve yeni başlayan bir kas hastalığım vardı. O zamana dek yaşadığım en büyük acıydı annemi kaybetmek. Üç aylık kısacık bir aranın ardından, henüz alışamamışken annemin yokluğuna, eşimin çok sevdiğim annesini de kaybettik. Bana en büyük desteği veren iki kişi birden bire kaybolmuştu hayatımdan…
Ancak yaşamı benimkinden daha fazla zorlaşan bir başkası vardı; babam… Benim eşim ve kızımla paylaştığım bir hayatım vardı. Babam ise, üzerinde iki genç kızın sorumluluğu ile, yapayalnız kalmıştı… Bir süre sonra kardeşlerim de evlendiler. Babamın yalnızlığı ikiye katlandı.
Sonra Münevver Abla girdi hayatımıza… 23 Temmuz 2013 tarihinde yazmış olduğum “Ayvalık’ta güzel anılar biriktirdim” başlıklı yazıda bir gün sizlere tanıtmaya söz verdiğim Münevver Ablam…
O zamanlar 10 yaşında olan kızım hemen bir isim taktı ona; Cicianne… O gün bugündür kızımın ve bütün arkadaşlarının Cicianne’si Sevgili Münevver Ablam.
Babama çok iyi bir eş, bana ve kardeşlerime ise mükemmel bir Abla oldu o. Her sorunumuzda yanımızda bulduk onu. Hastalanıp okula gidemediğinde, ben çalıştığım için, hep o bakıp iyileştirdi kızımı. En sevdiğim yemekleri hep o pişirdi bana. En güzel elbiselerimi hep o dikti Anneme duyduğum özlemi en iyi o anladı. Dertlerimi, hiç sıkılmadan, hep o dinledi. Daha da önemlisi, beni ne kadar sevdiğini hep hissettirdi…
1991 yılında babamı kaybettik. Münevver Abla, kendi acısını unutup kol kanat gerdi bizlere. 1993 yılından sonra kendi kendime oturup kalkamamaya başladım. Eşimle birlikte Münevver Abla da öğrendi beni oturtup kaldırmayı. 1995 yılında eşim bel fıtığı olduğunda bizim eve yerleşti ve tamamen üstlendi beni oturtup kaldırma işini. Eşim iyileşinceye kadar da bırakıp gitmedi bizi.
Aradan yıllar geçti… Münevver Abla hâlâ en büyük desteğim benim. Artık beni oturtup kaldıramıyor, ama ne zaman başım sıkışsa hep yanımda oluyor. Artık yalnız annemi ve babamı değil, eşimi de anıyoruz onunla birlikte.
Kurul, "Futbol Aşkı Engel Tanımaz" sloganıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren 4 Engelli Spor Federasyonu ile işbirliği içinde. Bu işbirliği ile; engelli bireylere, farklı engelli futbolu dallarında, temel futbol eğitiminden milli takım düzeyine kadar her seviyede, düzenli olarak ve koordineli bir biçimde futbol oynama olanağı yaratılması hedefleniyor.
11 Şubat 2013 tarihinde yayınlanan “Bir Cerebral Palsy Hikâyesi” başlıklı yazımın ardından
Engelliler Koordinasyon Kurulu Başkanı Ömer Gürsoy’dan sevindirici bir E-posta aldım.
Sayın Gürsoy Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören'in özel önem verdiği engelli futbolunu dünya standartlarının üstüne çıkarma konusunda önemli çalışmalar yaptıklarına değiniyor ve “Geçtiğimiz ay yaptığımız ilk Kurul toplantımızda Cerebral Palsy futbolununun yeni bir branş olarak açılması ve yürütülmesi için bir takım faaliyetleri yürürlüğe sokmuş bulunmaktayız. Bu anlamda uluslararası Cerebral Palsy Spor Organizasyonu CPISRA ile ortak çalışmalar yürütmekteyiz. Ayrıca paralimpik olan bu spor dalında ülkemizin başarılara imza atması için elimizden geleni yapacağız. Bu çalışmalarımız sonucunda umarım sizlere "futbol oynayan Cerebral Palsy'lerin hikâyesini" yazdırabiliriz..” diyordu.
Sevgili Ömer Gürsoy’a bu güzel girişim için tüm engelliler, özellikle de Cerebral Palsyliler adına çok teşekkür ediyorum. "Futbol Oynayan Cerebral Palsyliler'in Hikâyesi”ni yazabilmek için sabırsızlıkla bekliyorum.
Sporun ardından bir de müzik dalındaki bir girişimden söz etmek istiyorum bugün sizlere. “Herkes için müzik!” sloganıyla yola çıkan Social Inclusion Band, Düşler Akademisi bünyesinde gerçekleştirilen bir alt proje. Bir performans grubu olan Social Inclusion Band, müziğin tarih boyunca her toplumda ve kültürde insanları bir araya getiren evrensel bir dil oluşundan hareket ediyor.
Grup, engelli ve sosyal dezavantajlı bireylerin toplumsal hayata tam ve eşit katılımını sağlama hedefine, gönüllü sanatçılar ve yetenekli engelli bireyler eşliğinde ulaşmayı amaçlıyor. Düşler Akademisi öğrencileri ile profesyonel gönüllü müzisyenlerden oluşan Social Inclusion Band, bu ikili etkileşim içerisinde, engelli bireylerin kendilerini ifade edebilecekleri bir alan yaratıyor. Katılımcılarının üretken bireyler olarak hayata farklı bir pencereden bakmalarını, gelir elde etmelerini, profesyonel ve kişisel gelişimlerinin desteklenmesini hedefliyor.
Social Inclusion Band bünyesinde yer alan engelli gençlerin her biri, enstrüman ve vokal gibi alanlarda gönüllü müzisyenlerin, müzik terapistlerinin ve eğitmenlerin ücretsiz olarak verdiği eğitimlerden faydalanıyor ve sahip oldukları “sanatçı kaşesi” ile gelir elde ediyor. Grup, katılımcılarının hayatında yarattığı pozitif değişimin yanı sıra toplumda engellilik konusunda farkındalık yaratmak amacına da hizmet ediyor. Grup üyesi gençlerin başarı öykülerinden yola çıkarak, engellilik konusundaki olumsuz toplumsal önyargıları, sanat ve medya aracılığıyla ortadan kaldırmayı hedefliyor.
“Cerebral Palsy’li Çocuk ve Gençlerin Sosyal Yaşama Katılımlarının ve Rehabilitasyon Hizmetlerine Erişimlerinin Arttırılması Projesi” ile İstanbul’daki CP’li çocuk ve gençlere eşit fırsatlar sunulması sağlanmış olacak. Proje: engellilikte ortaya çıkan dezavantajlılığın azaltılmasını ve bu yolla sağlıklı bir toplum inşa edilmesine katkı sağlanmasını hedefliyor.
İnsan vücudundaki her bir kas, beynin farklı bir bölgesi tarafından kontrol ediliyor. Cerebral Palsy’de, bu beyin bölgelerinden birinde gelişim kusuru veya tahribat bulunuyor. Cerebral, beyinle ilgili demek. Palsy ise kas kontrolünde yetersizliği veya kas zayıflığını anlatıyor. Sonuç olarak, Cerebral Palsy beynin bir bölgesindeki hasar nedeniyle ortaya çıkan kas kontrol yetersizliğini anlatan bir terim. Cerebral Palsy terimi, yaşamın erken döneminde ortaya çıkan ve gelişmekte olan beyni etkileyen sorunları tanımlamak için kullanılıyor. Cerebral Palsy’li çocuklarda güçsüzlük, sertlik, yavaşlık, titreme ve denge bozukluğu gibi pek çok sorun gözlenebiliyor. Sorunlar hafiften ağıra değişiklikler gösterebiliyor.
Cerebral Palsy kalıcı bir rahatsızlık. Bu hastalıkla ilgili sorunlar (kas zayıflığı veya gerginliği, istemsiz hareketler) yaşam boyu devam ediyor. Ancak, çocuk yaş ilerledikçe uygun tedavi yaklaşımlarının katkı ve desteği ile bu sorunlara uyum sağlamayı, onlarla başa çıkmayı öğrenebiliyor. Tedavi, hastalığı tamamen yok edemese de anlamlı iyileşmeler sağlanabiliyor.
Bugün sizlere bir Cerebral Palsy hikâyesi anlatmak istiyorum.
Onu ilk kez, Sanancı Üniversitesi’nin yürüttüğü “Farklı Açılardan Engellilik” Projesi Danışma Kurulu Toplantısı’nda gördüm. “Bilgi ve Hizmete Erişim Alt Çalışma Grubu”nu temsilen katılmıştı toplantıya. Yaptığı biraz tutuk ama anlamlı konuşma ile dikkatleri üzerine çeken bu gencin Cerebral Palsy’li olduğunu da o gün öğrendim.