Ayşegül Domaniç Yelçe

“Ülkem için Engel Tanımıyorum”

26 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. Ülkemizin önde gelen kuruluşlarından olan Koç Holding, 80.Kuruluş Yıldönümü’nde başlattığı “Ülkem için Projesi”ni, “Ülkem için Engel Tanımıyorum” kampanyası ile sürdürüyor.

“Ülkem için Projesi”, Koç Topluluğu çalışanları ve bayileri arasında sorumlu vatandaşlık bilincini yaygınlaştırmak amacı ile, 31 Mayıs 2006 tarihinde başlatılmış. Proje, her iki yılda bir farklı konuya odaklanarak farkındalık yaratmaya çalışıyor. “Ülkem için Engel Tanımıyorum” kampanyası, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Alternatif Yaşam Derneği (AYDER) işbirliğinde, projenin 2012-2013 yılları uygulamasında hayata geçirilmiş bulunuyor.

“Ülkem için Engel Tanımıyorum” kampanyasının uygulama alanları üç temel yaklaşımla belirlenmiş:

Bunlardan ilki, “Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri”. Koç Topluluğu’nun Ülkem İçin elçisi bayileri ve şirketleri aracılığıyla gerçekleştirilen eğitimlerle engellilik ve erişilebilirlik konularında toplumsal bilincin yayılmasına destek verilmeye çalışılıyor. Mayıs 2012’den itibaren düzenlenen eğitimlere katılanların sayısı 45 bin. 2013’te yüz binlere ulaşılması hedefleniyor.

İkinci yaklaşım noktası, Koç Topluluğu şirketlerinin “Engelli Dostu İşyeri” haline getirilmesi. Bu kapsamda, Koç Topluluğu bayilerinin ve işyerlerinin engelliler için erişilebilirliği gözden geçiriliyor. Yapı Kredi’nin genel müdürlük binası, bankacılık üssü ve 30 şubesinde; Arçelik’in 1 işletme, 5 bayi ve 1 mağazasında; Otokoç’un ise merkez binası ve 8 şubesinde fiziksel iyileştirme çalışmaları tamamlanmış bulunuyor.

Üçüncü yaklaşım noktası ise, “Engelli Dostu Ürün ve Hizmet Geliştirilmesi”. Bu kapsamda:
- Yapı Kredi Bankası “Engelsiz Bankacılık” başlığı altında, görme engellilere yönelik
   olarak, 43 ilde 353 sesli ATM’yi faaliyete geçirmiş; ‘Konuşmak Elimizde’ projesi

Yazının Devamını Oku

Engelsiz yolculuk için önemli adım

25 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. “Çoğunluğun azınlığa hükmettiği, güçlünün zayıfı ezdiği yerde insaniyetten, adaletten ve demokrasiden söz edilemez. Tüm canlılar içinde en kâmil ve eşref olanı insandır. Uzun kısadan, zengin fakirden, beyaz siyahtan üstün görülemez. Dil, din, ırk, engelli-engelsiz ayırımı yapılamaz. Bütün insanlar eşittir.”

Bunlar benim sözlerim değil. Sayın Emine Erdoğan’ın Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin Engelli Otobüsü’nün hizmete açılış töreninde yaptığı konuşmadan bir alıntı. Alıntı diyorum ancak yazılı bir metinden alıntı değil. Törende kendisini dinlerken aklımda kaldığı şekliyle yazıyorum. 

ENGELSİZ OTOBÜS TANITIMINDAN KARELER / FOTO GALERİ

Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği, daha önceki yazılarımda da sözünü ettiğim gibi, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan tüm ortopedik engellilerin eğitim ve sağlık ihtiyaçlarına katkıda bulunarak sosyal hayata katılmalarını sağlamak amacıyla kurulmuş bir sivil toplum örgütü. Bünyesinde bulunan engelli vatandaşlar için dil, din, ırk, bölge ve cinsiyet ayrımı yapmaksızın çalışıyor. Ortopedik engellilerin ruhen ve bedenen kendilerine yeterli gücü kazanabilmeleri için eğitici, birleştirici ve tedavi edici çalışmalarda bulunuyor. İş sahaları ve atölyeler açıp gerekli eğitimi sağlayarak bedensel engellileri tüketici pozisyonundan üretici birer birey konumuna getirmeyi ve topluma kazandırmayı hedefliyor.

Bedensel engellilerin sağlık, eğitim ve yaşam kalitesini geliştirme yolunda 1993 yılından bugüne faaliyet gösteren Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin hizmete sunduğu otobüs aynı anda 11 adet tekerlekli sandalyeli yolcu ve sekiz refakatçiyi taşıyabiliyor. Engelli yolcuların araca rahatlıkla inip binmelerini sağlamak için engelli asansörü uygulanmış. Kullanımı oldukça kolay olan bu sistemle, tekerlekli sandalye kullanan yolcu önce otomatik kumanda vasıtasıyla zemine kadar inen platforma, oradan da yine kumanda vasıtasıyla araç içine geçebilmekte. Ayrıca araç içinde güvenlik unsurları da göz önünde bulundurularak gerekli düzenlemeler yapılmış. Tekerlekli sandalyeler zemin sabitleme aparatları ile dört farklı noktadan yere sabitleniyor. Emniyet kemeri ile yan panellere de bağlanan tekerlekli sandalye ile yolculuk güvenli hale geliyor. Bu otobüs derneğe, konuyu bir sosyal sorumluluk olgusu olarak ele alan İETT Genel Müdürlüğü tarafından tahsis edilmiş. Koç Otokar firması ise otobüsü bedensel engellilerin kullanımına uygun hale getirmiş. Bu otobüsle Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği üyelerinin çeşitli etkinliklere transferi sağlanacak, ayrıca kendileri için tatil programları düzenlenecek.

Şimdi siz diyebilirsiniz ki, Emine Erdoğan’ın otobüs açılışında ne işi var? Sayın Emine Erdoğan ve derneğin Danışmanlar Kurulu üyelerinden ve ana bağışçılarından biri olan Sayın Heves Ekinci bu işin fikir anneleri.

“Bir çiçekle bahar olmadığı gibi bu tek otobüs de bütün engellilere yetmez. Bizim amacımız bir başlangıç yapmak, bir kıvılcım yakmak.” dedi, fikir annesi Sayın Emine Erdoğan törendeki konuşmasında. Bunun bir örnek olmasını, yakılan kıvılcımın yayılmasını umduğunu dile getirdi ve yakın gelecekte İstanbul sokaklarında dolaşan pek çok benzer otobüs görmeyi dilediğini ifade etti. Engellilerimiz için yapılması gereken çok şey olduğunu; bunların hepsini tek başına yapmaya ne hükümetin, ne belediyelerin, ne de sivil toplum kuruluşlarının gücünün yeteceğini söyleyen Sayın Erdoğan, hepimizi bir araya gelerek çalışmaya davet etti.

Cemiyet hayatımızın önde gelen hanımları törendeydiler. Hepsinin konuyla bu kadar ilgili olmaları ümitlerimizi artırdı. Ben de tıpkı Emine Hanım gibi bunun bir örnek olmasını ve bu otobüslerin çoğalmasını diliyorum. Özellikle şehirlerarası otobüs firmalarına bu uygulamayı şiddetle öneriyorum.

Yazının Devamını Oku

Otistik çocuklar genelde ne herhangi bir dini seçerler, ne de ateist doğarlar…

24 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. Adana Otistik Çocuklar Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı Sosyolog Fehmi Kaya’nın “otistik çocukların farkında olmadan rahatsızlık nedeniyle doğuştan ateist oldukları” yönündeki iddiası büyük tepkilere neden oldu.

Ben de, kızgın ve üzgün okurlarımdan konuyu köşeme taşımamı isteyen pek çok e-posta aldım.  Bunlardan yalnızca birini özetle aktarmak ve konu ile ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sözünü ettiğim okurumun otistik bir çocuğu var. Halen Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşıyor. Güney Florida Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde ders veriyor. Adı, Serhat Tanyolaçar…

“Otistik çocuk sahibi bir baba olarak gözlerim yaşardı,” diyor Sayın Tanyolaçar; “şu anda Florida'dayım, sabahtan beri bu kişiyi o göreve atayan insanlara ulaşmaya çalışıyorum.
Lütfen yazın, birşeyler yapın, hatta tüm köşe yazarı dostlarınız ile yazın. Bu ülke artık tamamen Islamofaşizmin pençesinde kalmış. Birşeyler yapma zamanı gelip geçmektedir!

Ben elimden gelen tüm imkânlar ile artık bu kafa yapısına karşı geliyorum. Türkiye'den 12 sene önce ayrıldığımda kesinlikle dönme planım yoktu, ama bu sene dönüp ülkem için birşeyler yapmaya başlayacağım. Bir aydın ve de sanatçı olarak…”

Otizm, sosyal ve iletişim becerilerinin oluşmasını etkileyen bir gelişim bozukluğu. Genellikle yaşamın ilk 2 yılında ortaya çıkıyor ve ömür boyu devam ediyor. Otizmin bugün için bilinen tek tedavisi özel eğitim. Özel eğitimin amacı çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olarak planlanmış programlarla, çocuğun gelişimsel olarak mümkün olduğunca akranları düzeyine ulaşmasını sağlayabilmek. Ayrıca, eğitimin ömür boyu sürdürülmesi gerekiyor. Eğitim kesildiğinde, kazanılmış becerilerin kaybedilmesi ihtimali ile karşılaşılabiliyor. Bu nedenlerle, otistik çocukların eğitimi zor ve masraflı bir süreç içeriyor.

Yetersizlikleri olan bir çocuğa sahip olmak hiçbir anne-babanın isteyerek seçebileceği bir durum değil. Böyle bir çocuğa sahip olan anne ve babalar çok büyük sorunlarla boğuşuyorlar.

Yazının Devamını Oku

“23 Nisan da Engelli Çocuklarımızı Unutmayalım… Sevinmek Hepimizin Hakkı...”

22 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. Yarın 23 Nisan…

Dünyada resmi olarak kutlanılan tek çocuk bayramı… Bu özel ve güzel bayramın bir gün öncesinde, Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği Genel Başkanı Kemal Demirel’den aldığım mesajı paylaşacağım sizlerle. Ama öncesinde, kendisini tanımayanlar olabileceği düşüncesi ile, mesaj sahibinden kısaca söz etmek istiyorum.

Kemal Demirel, 1960 yılında İstanbul’da doğmuş. 1970’de geçirdiği yanlış omurilik ameliyatı sonucu belden aşağısı felç olmuş ve on bir sene hastanede yatmış. 1981 yılında hastaneden çıktıktan sonra güçlüklerle dolu bir hayata adım atmış. Önce okuma yazmayı öğrenmiş, daha sonra kendine has görüşlerini gazete köşe yazarlarına ve radyolara göndermeye başlamış. Yazıları gazetelerde ve radyolarda yayınlanmaya başlayınca, takipçilerinden mektuplar da gelmeye başlamış. Bu mektuplara cevap verirken kurduğu dostluklar, engelliler yararına mücadeleye yöneltmiş onu. 1993 yılında eşi ve birkaç arkadaşı ile birlikte Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’ni kurmuş. Bu dernekten ve amaçlarından 8 Nisan tarihinde yayınlanan "Küçük Kalemlerden Büyük Hikâyeler" başlıklı yazımda söz etmiştim sizlere.

Gelelim Sayın Demirel’in mesajına… “23 Nisan da Engelli Çocuklarımızı Unutmayalım… Sevinmek Hepimizin Hakkı...” başlıklı mesajı aynen aktarıyorum sizlere:

“Değerli Gönül Dostlarımız,
23 Nisan dediğimiz zaman çocukluğumuz aklımıza gelir, heyecandan uyuyamazdık.  Bunu bir engelli kişi olarak düşündüğümde manası daha bir derin oluyordu...
Tekerlekli sandalye konumunda olduğum için bayramları hep televizyondan izlerdim ve neden bu kutlamalarda hiç engelliler yok diye düşünürdüm.
Bu sorguları sonra bıraktım ve zihniyet meselesini daha fazla deşmeden kurduğumuz derneğimizde kendimizce kutlamalar, gezi ve şenlikler yapmaya başladık.

Yazının Devamını Oku

Ağrı Patnos’tan mektup var…

19 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. Geçtiğimiz yıl bu tarihlerde Ağrı’nın Patnos İlçesi’nde görev yapan iki idealist öğretmenden ve çocuklarımız, özellikle de engelli çocuklarımız için yarattıkları olanaklardan söz etmiştim sizlere. Bu öğretmenlerden birinden, halen Patnos Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Bölüm Başkanlığı görevini yürütmekte olan Savcı Gürbüz’den müjdeler içeren bir mesaj aldım.

Sayın Gürbüz, çoğunuzun bildiği gibi, geçen yıl Doğu Anadolu Bölgesi İlk Engelliler Festivalini ve yurt dışından da akademisyenlerin katıldığı “Patnos 1. Otizm Paneli” etkinliklerini organize etmişti. Şehirlerin ilerlemesinde üniversitelerin rolünün kaçınılmaz olduğunu ifade eden Savcı Gürbüz; “Ağrı merkezinde bulunan Ağrı İbrahim Çeçen üniversitesi, Ağrı merkezle sınırlı kalmayıp olanaklarını tüm ilçeler için sunan ender bir kazanımımız. İlçemize bir fakülte kurmalarının yanı sıra, engellilerin toplumla bütünleşmeleri için tüm olanaklarını seferber etmekten geri kalmıyorlar.” diyor.

Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi, engellilerin eğitiminde ailenin rolünün önemine vurgu yapmak için Patnos Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bir proje sunmuş: “Engelli Çocuklar için Aile Eğitim Programı”. Engelleri aşan bir toplum oluşturma amacını güden bu proje kapsamında, katılımcılara; aile eğitiminin önemi, engellilerin eğitim ve gelişim süreci, engelliliğin nedenleri ve özel eğitim uygulamaları gibi konularda eğitim desteği sağlanacak. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nce desteklenen programın eğitmenliği; Patnos Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Savcı Gürbüz ve Patnos Rehberlik ve Araştırma Merkezi Zihinsel Engelliler Öğretmeni Aynur Gürbüz tarafından sürdürülecek.

Müjdeli haberler bu etkinlikle sınırlı değil. Patnos’ta sayıları 1.200’e ulaşan engelli bireylerin yararlanabileceği Özel Eğitim Uygulama Okulu için girişimlerde bulunulmuş. Patnoslular yakında okullarına kavuşmuş olacaklar. Savcı Gürbüz, bu konudaki düşüncelerini; “Engellilerimiz toplumla zaten bütünleşmiş. O yüzden, engellilerin toplumla değil; toplumun engellilerle bütünleşmesi için bu projelerin büyük rol oynayacağına inanıyorum.” sözleri ile dile getiriyor.

Patnos’ta düzenlenecek diğer bir etkinlik de, Patnos Öğretmenevi ve Patnos Engelliler ve Engelli Aileleri ile Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği işbirliğiyle 9 Mayıs’ta engelli bireye sahip anneler için organize edilecek konferans. Sayın Gürbüz bu konferansın da konuşmacısı olacak.

Soğuğun iliklere işlediği Patnos’ta kaydedilen bu önemli gelişmelerde İlçe Kaymakamı ve İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün katkıları yadsınamaz. Patnos örneği bizlere, açık fikirli ve vatansever kamu yöneticileri ile çalışma şansı bulan hevesli ve gayretli öğretmenlerin başaramayacağı bir şey olmadığını gösteriyor. Keşke sağlığım 9 Mayıs’taki konferansa katılıp bu idealist gençleri yüz yüze kutlama olanağı verebilseydi bana…

Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazının Devamını Oku

Görme engelliler e-kitap uygulamasının yaygınlaşmasını istiyorlar…

15 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. Bugün sizlerle geçtiğimiz günlerde Eylem Yurtsever adlı okurumdan aldığım bir e-postayı paylaşmak istiyorum.

Eylem Yurtsever’in “Birçok görme engellinin adına yazan bir görme engelliyim.” sözleri ile başlayan mesajı şöyle devam ediyor: “Bu teknoloji çağında babadan dededen kalma bir yöntemle gönüllü birisinin bize bir kitabı seslendirmesini beklemekten bıktık. E-kitap teknolojisinin gitgide yayıldığı şu günlerde birçoğumuz bilgisayarı kullandığımız için yayınevlerinin tüm yayınladığı kitaplarını e-kitap halinde yayınlamalarını istiyoruz.

Bizler sesli kitap dinlemek dışında ancak bu şekilde elektronik olarak kitap okuyabiliyoruz.

Bu tür kitapların hem boyutu küçük hem de istenilen hızda okunabiliyor. Aynı zamanda bu kitaplar okunurken not almak daha kolay. Yani bir nevi kitapta beğendiğimiz yerlerin altını çizmek, aradığımız bir şeyi bulmak… daha kolay oluyor.

E-kitap teknolojisinin gitgide yayılmasına rağmen e-kitap sayısının artış hızı çok yavaş olduğundan, bir imza kampanyası başlatmaya karar verdim.

İlk yayınevi olarak Doğan Kitap’ı seçtim. Kampanyanın içeriğini aşağıya iliştiriyorum.

Biz kitapsever görme engelliler, bir kitaba ücret ödedikten sonra o kitabı okumak için ayrıca saatler süren bir çabayla onu tarayıcıyla taramak zorunda kalıyoruz. Görebilen insanların kitap ücretini öder ödemez o kitabı okumalarını düşünecek olursanız, saatler süren bir emek, sizce de adaletsiz değil midir? Bizler, ücretini ödediğimiz kitapların okuyabileceğimiz formatlarda, yani elektronik kitap olmasını talep ediyoruz. Kaliteli kitaplar yayımlayan Doğan Kitap Yayıncılık'ın, şimdiye kadar yayınladığı tüm kitaplarının e-kitap halinde de yayımlanmasını talep ediyoruz.

Bu kampanyaya destek vermeniz bizi ziyadesiyle mutlu edecektir.”

Eylem Yurtsever Engelsiz Erişim Derneği'nin kurucularından. Bu Dernek engelliliğin en temel nedenini bireyin fiziksel organındaki eksikliğe veya işlevsizliğe bağlayan tıbbi modeli değil, engelin nedenini toplumsal ve çevresel faktörlerden kaynaklanan engellenmişlik olarak gören sosyal modeli benimsemekte. Bu bağlamda;

Yazının Devamını Oku

Farklılıklara aldırmadan bir arada yaşamak…

12 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. Türkiye’de ilk kez işitme engelli çocukların da yaşıtlarıyla beraber eğitim görebileceği kaynaştırma kreşi Bakırköy Belediyesi, İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Odyoloji Bölümü işbirliği ile 3 Nisan 2013 tarihinde hizmete sunuldu.

Bakırköy Belediyesi, İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz Anabilim Dalı Odyoloji Bölümü arasında imzalanan işbirliği protokolüne göre; Bakırköy Belediyesi işitme engelli çocuklar için kaynaştırma kreşleri açacak, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi de işitme yetersizliği olan çocukların erken tanı ve tedavisini yaptıracak.

Bakırköy Belediyesi’nin halen Osmaniye ve Kartaltepe Mahallelerinde toplam 185 çocuk kapasiteli iki kreşi bulunuyor. 23 Nisan’da da Atatürk Spor ve Yaşam Köyü’nün girişinde Ülkü Adatepe’nin adı verilen üçüncü bir kreş hizmete girecek. Önümüzdeki aylarda da 3 yeni kreş daha açılacak. İşitme engelli çocuklar bu 6 kreşten de diğer çocuklarla beraber yararlanabilecek. Bu kreşlerin tamamı ücretsiz.

İşitme Engelliler ve Aileleri Derneği Başkanı Viki Özromano, işitme engellilere daha iyi bir gelecek sağlamanın tek yolunun  3 E olarak adlandırılan Erken Teşhis – Erken Cihazlanma ve en önemlisi Erken Eğitim olduğunu söylüyor. Bu nedenle, hizmete sunulan ve sunulacak olan bu kreşler büyük önem taşıyor. Bu gibi eğitim kurumlarının giderek çoğalacağını umuyoruz.

Türkiye Beyazay Derneği’nin “Birlikte Yürüyoruz” adlı sosyal sorumluk projesinden 12 Kasım 2012 tarihli yazımda söz etmiştim sizlere. Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu ve Doç . Dr. Hande Sart’ın katkıları ile hazırlanan bu proje, engellilerle birlikte yaşama kültürünü arttırmayı ve engelli-engelsiz herkesin birlikte yürümesini sağlamayı hedefliyor. Proje kapsamında, üç yıl sürmesi planlanan bir kampanya yürütülecek. Kampanyanın rol modeli, Fati isimli görme engelli küçük bir çocuk. Çizgi kahraman Fati’ye, Uğur Arslan tarafından canlandırılacak,  Barış Manço eşlik ediyor. “Barış Manço” ve görme engelli çizgi arkadaşımız “Fati”, farklılıklara aldırmadan bir arada yaşanabileceğini  gösterecekler bizlere bu kampanya süresince.

 Öğrenciler FATİ ile tanıştılar

Dün, Birlikte Yürüyoruz Projesi kapsamında, kampanyanın pilot ilçelerinden Başakşehir’de etkinlikler düzenlendi. Bu etkinlikler kapsamında Esenler Aksoy İlköğretim Okulu ve Esenler İsmet Paşa İlköğretim Okulu öğrencileri Fati ile tanıştılar. Bu öğrencilerin engellilerle ilgili farkındalık kazanma yolunda bir adım öne geçtiklerine inanıyorum. Kısa bir süre içinde Fati’yi tanımayan öğrenci kalmayacağını ümit ediyorum.

Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazının Devamını Oku

Küçük Kalemlerden Büyük Hikâyeler

8 Nisan 2013
Merhabalar sevgili okurlar. İstanbul Beşiktaş İlçesinde bulunan Şair Mehmet Emin Yurdakul İlkokulu 3C sınıfından 25 öğrencinin yazdığı hikâyelerden oluşan kitap geçtiğimiz Şubat ayında yayın hayatına kazandırıldı. "Küçük Kalemlerden Büyük Hikâyeler" adlı kitabın geliri, Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği'ne bağışlanacak.

Engelli Arkadaşa Yardım Eli Toplumsal Duyarlılık kapsamında, engelli arkadaşları için farkındalık yaratmak isteyen 25 minik öğrencinin yazdığı hikâyelerden oluşan kitap, yayına öğrencilerin sınıf öğretmeni Çoşkun İnce tarafından hazırlanmış. Öğrenciler hikâyelerinde ailelerini, rüyalarını veya hülyalarını kaleme almışlar. "Küçük Kalemlerden Büyük Hikâyeler", engelli bireylerin topluma kazandırılması ve çocuklara toplumsal sorumluluk bilinci aşılanması amacıyla yayınlanmış. Kitaptan elde edilecek gelirin Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneğine bağışlanması kararını öğrenciler sınıf öğretmenleri ile birlikte almışlar.

Minik kalplerin hikâyelerinin gelirini bağışladıkları Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği (BEDD), ailelerin ve toplumun bilinçlendirilmesiyle engelli kişilerin toplumsal hayatla bütünleşmiş bireyler olmasında öncülük yapmak amacı ile, 1993 yılında kurulmuş. Ortopedik engellilerin ruhen ve bedenen kendilerine yeterli gücü kazanabilmeleri için eğitici, birleştirici ve tedavi edici çalışmalarda bulunan Dernek; iş alanları ve atölyeler açıp gerekli eğitimi sağlayarak bedensel engellileri tüketici pozisyonundan üretici bireyler konumuna getirmeyi ve topluma kazandırmayı hedefliyor.

Toplumun dikkatini, ilgisini ve özenini engellilerin birey olmalarındaki mücadeleye çekmek Bedensel Engellilerle Dayanışma Derneği’nin önde gelen amaçları arasında. Gençlerin engellilerin mücadelelerini eğitim sıralarında tanımalarını sağlamak ve onlara neler yapabilecekleri konusunda yol göstermek de, yine önde gelen amaçlarından.

Şair Mehmet Emin Yurdakul İlkokulu 3C sınıfı öğrencileri, hikâyelerinin gelirini bu derneğe bağışlayarak çok yararlı bir iş yapmışlar. Bence onlar, engellilere gerçek yardımın ancak onları üretici bireyler konumuna getirerek yapılabileceğini daha şimdiden öğrenmişler.

Yıllar önce bir makale okumuştum. İnsan beyninin üç bölümlü bir bilgisayara benzediği söyleniyordu bu makalede. Birinci bölüm yazılıp da silinmesi mümkün olmayanlar, ikinci bölüm yazılıp da orta vadede silinebilenler, üçüncü bölüm ise yazılıp da hemen silinenler. Yani ilk bölümü çocukluğumuzda ve gençliğimizin ilk yıllarında dolduruyoruz. O dönemde yazılanları istesek bile silemiyoruz. İşte bu yüzden çocuklara doğru şeyler öğretilmesi çok önemli. Şair Mehmet Emin Yurdakul İlkokulu 3C sınıfı öğrencileri, sokakta gördükleri bir engelliye para vermenin engellilere yardım anlamına geldiğini hiçbir zaman düşünmeyecekler. Gerçek yardımın ne olduğu onların pırıl pırıl beyinlerine yazıldı ve hiç silinmeyecek. Bunu sağlayan öğretmenlerine binlerce teşekkürler. Böyle öğretmenlerin çoğalması, ülkemizi daha aydınlık bir geleceğe taşıyacak. Ulu Önder Atatürk’ün 1930 yılında söylediği gibi: “Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.”

Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...

Yazının Devamını Oku