Ayşe Aral - Kelebek

Kaşlar fora

21 Nisan 2016
Bir şey bizde moda olmaya görsün, herkes uyguluyor.

Mesela su skinny pantolon modası, erkeğe hiç yakışmıyor. 
İnce zayıf erkekler giyiyor onlarda bile kötü duruyor. 
Hani sanki kız arkadaşının pantolonunu giymiş gibi duruyor. 
Bununla kalsa iyi, göbeklisi de giyiyor, koca popolusu da! İşte o zaman bir facia...
Tabi bu modayı daha çok dizilerdeki oyunculardan ya da medyadaki ünlülerden kapıyoruz. 
Saçlar da öyle değil mi zaten? 
Bakıyorum erkeklere dizilerde, medyada, kafaları bir anormal duruyor. 

Yazının Devamını Oku

Gitsin kilolar......

14 Nisan 2016
Başıma ilk kez geliyor.

Sabahları kalkar kalkmaz banyoya koşuyorum, aynaya bakıyorum, aman Allahım ben kendime ne yaptım?
Allah sizi inandırsın hamile gibiyim. 
Düz duruyorum, sağa dönüyorum, sola dönüyorum hep aynı. 
Karnımı içime çekiyorum ama çekemiyorum, ben o sınırı geçmişim. 
Yani göbeğim o kadar büyümüş ki izin vermiyor bana.
Ya tamam aldım beş, altı kilo ama bunun hepsi de karnımda mı toplandı?
Hiç yayılmazlar mı aşağıya yukarıya?

Yazının Devamını Oku

Seni seviyorum ne olur beni affet

12 Nisan 2016
Bu aralar bana kim gelse sohbetler aynı.

Biri diyor ki “aman şunu oku”, “aman şöyle yap”...
E-postayla ya da başka şekillerde bana mesaj yollayanlar da aynı şekilde... Onu oku, şunu oku...
Hangi birini okuyacağımı şaşırıyorum.
Louise Hay’den “Düşünce Gücüyle Tedavi”, Osho’dan “Ben Kapıyım”ımı mı, adını daha zor zar hafızama kazıdığım Ho’oponopono’yu mu? Say say bitmez...
Ya da bilmem kime gideyimmiş, çok iyiymiş... Kuantumcular, şifacılar, rüyalarımla beni çözecek olanlar falan... Dahası da var...
Sonunda kafayı bozdum, dedim ki millete “Ayol siz giderken ben dönüyordum! Sizler şimdi keşfettiniz, ben ise asırlar önce!”
Valla da öyle! Bir aralar annem sekreter gibi çalışıyordu.

Yazının Devamını Oku

İlla ki evleneceğim başka yolu yok

1 Nisan 2016
Geçenlerde iki arkadaşım aradı, telefonda mutluluktan uçuyorlar. Bu mutluluğun sebebi sonradan anlaşıldı.

Biri tek celsede boşanmış, haberimiz olmadan. Bir diğeri ayrılacakmış, ay bir mutlu görseniz.
Bana “Bak şimdi, plan yaptım, bu yaz geziyoruz kızım, sen de tam iyileş, of Allahım zevke bak... Bak dur dinle... (Bana bir şarkı dinletiyor) ‘I am free again’... Nasıl? I am free again, nay nay nay nay budur bu!”
İkisinin de delirmiş olabileceğini düşünüyorum. Sanki biri zorla tutuyordu, kölelik yaşıyorlardı!
Kocalarıyla musmutlu yaşıyorlardı.
Neden diyorum ikisine de, bir insan boşanırken neden bu kadar mutlu olur? Adamlar çektiriyor muydu size bizden gizlice?
Yok be ya diyorlar, kocalarını hâlâ seviyorlar.
Gelsin arkadaşım olsun diyor biri, kocam olmasın da.

Yazının Devamını Oku

Bu da geçecek Ayşecim

1 Nisan 2016
Uzunca bir aradan sonra merhaba... Tam 1,5 aydır yazmadım, daha doğrusu yazamadım. Şu anda da sol elimle yazmaktayım. İnsan mecbur kalınca öğreniyor sol elle yazmayı.

Geçenlerde yemek siparişi vermek için bir yeri aradım. Telefondaki anlamadı beni, telefonu yanındaki adama şutladı.
“Valla abi kadının teki sipariş veriyor ama kafası kelle! Sen alsana siparişi, uğraşamayacağım şimdi!”
Sarhoş sandı beni! Ben olsam ben de sanırdım, fiş fuş saçma sapan konuştum...
Halbuki ben hastaydım! Bundan 1,5 ay önce, gecenin bir köründe hayatımın şokunu yaşadım.
Mutfağa gitmiştim, oburluğum tutmuştu, çikolata ve kola aldım. Keyifli keyifli yatağıma kuruldum, filmi de kaldığım yerden açtım. Yedim yedim doymadım, biraz daha alacaktım, o anda yere çakıldım! Sanki ayaklarım kenetlendi. Kalkmaya çalıştım, baktım sağ kolum oynamıyor! Evde de yalnızım. Sol kolum maşallah cillop gibi ama yetmiyor, beni ayağa kaldırmıyor!
O an sol bacağımı fark ettim, oynuyor. Ve yarım güçle kalkmayı başardım.
Sabah tam yataktan kalkacağım, ikinci düşüşümü yaşadım.

Yazının Devamını Oku

Kelebek ömrü

18 Şubat 2016
Kelebek yenilendi...

Ben de yepyeni, capcanlı Kelebek’i ve mizahi bir konuyu ele almıştım bugünkü köşemde...
Cuma günü yayınlanacak olan yazımı çarşamba akşamı gazeteye göndermek üzereyken ateş düştü yine güzel memleketimin tam kalbine...
Hâl böyle iken benim elim ayağım kesildi, içimde fırtınalar koptu...
Bugün için planladığım yazımı rafa kaldırdım. İçimden mizah yazmak gelmedi çünkü. Tadım tuzum kalmadı...
Klavyeye dokunan parmaklarım aniden kasıldı. Bir isyan dalgası kapladı içimi.
Ankara’da bombalar patladı...
Canlar gitti yine...

Yazının Devamını Oku

Ben sosyopat mıyım?

12 Şubat 2016
Geçen gün arkadaşım aradı.

Telefonda sesi nasıl kötü geliyor anlatamam,
ağladı ağlayacak... Eyvah çocuklara bir şey oldu ya da kaza bela falan dedim...
“Yok” dedi, “annemle kavga ettik”...
“Aman” dedim “üzüldüğün şeye bak, her anne kız arasında olur böyle şeyler”.
“Bu seferki öyle değil Ayşe” dedi ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Sakin ol anlat bakayım neler oluyor desem de sakinleştiremiyorum arkadaşımı.
“Bana sosyopat dedi!”
Nee? Nasıl yani? Yok canım dememiştir öyle, sen yanlış anlamışsındır!

Yazının Devamını Oku

En gerçek aşk hikayesi

11 Şubat 2016
Aşk?Bu kelime bana çok uzak. Ben aşka inananlardan değilim.


Birine deli gibi kendimi kaptıracağımı, arkasından salya sümük ağlayacağımı düşünmüyorum.
Onun kokulu yastıklarıyla falan da hiççççç işim olmaz, hemen yıkamaya atarım.
Evde kalmış gömlek falan filan da varsa, bizi koruyan güvenliklere pek şık yakışır...
Tamam, bu benim.
Ama benim bu olmam, acayip bir aşk hikâyesini de asla engellemez! Hatta ağzımdan, ayıptır söylemesi, salyalar akar...
Hanginiz, hele ki aşk meşk diyarlarında geziyorsanız “Love Story”yi izlemediniz?

Yazının Devamını Oku