Bugüne değin öğrencilerinin tek kare fotoğrafını paylaşmamış biri olarak kararı doğru buluyorum.
Anne ve babalar olarak "Bunda kötü bir şey yok, çocuğumuzun okulda ne yaptığını görmek istiyoruz" diyebilirsiniz. Haklısınız. Fakat genele açık paylaşımlarda herkes neden çocuğunuzun ne yaptığını görsün?
Çekilen fotoğraf ve videoların kapalı gruplarda paylaşılması bu işi çözebilir. Hem veliler görmüş olur hem de güvenlik sağlanmış olur. Bunlar benim görüşlerim.
HUKUKİ AÇIDAN İNCELENİNCE:
Annelik üzerine siyasi demeç veren erkekleri herzaman hayretler içerisinde dinlemişimdir. Insan bilmediği bir tadın iyisini nasıl tarif eder?
Sayın Bakanın iyi anne olmayı işaret etmeye çalıştığını düşünüyorum. Fakat hedefe giden yol bana göre değil. Nedenlerini anlatayım:
Geçenlerde bir okur "senin soyadın yok mu Aylin" demiş. Haklı bir soru. Hürriyet'in bir Güzin Abla'sı Musa Dede'si varsa bir de yeni yetme Aylin Anne'si var. Aylin Anne oğlumu emzirdiğim 20 aylık dönemdeki anne sütü verme gayretim için açtığım blogumun ismi. Çok okunan bir blog, haliyle çok soru sorulan biri olunca Aylin Anne olarak tanındım.
Soyadım Çalışkan.
Bildiğim en sıkı radyocu kadın diyebilirim onun için. Şimdilerde kendi radyosunu kurdu, üstelik 13 yaşında bir delikanlının annesi... Yeni yıla girerken güzel bir sohbet armağan etmek istedim.
Memo nasıl, iyi mi?
İyi. Bu sene 8'e gidiyor. 13 yaşında…
Ohh Teog!
Evet, Teog' a hazırlanıyor. İlkine girdi.
Nasıl gidiyor?
Size 2 önceki yazımda Rimolar ve Zimolardan bahsetmiştim. Yapımcı Yonca Ertürk'le ve emeği geçenlerle sohbet etmiş, izlenimlerimi aktarmıştım. Daha sonra basın galasında izlemiş ve bu farklı yapımı çok hoş bulmuştum.
Neden böyle düşündüğümü anlamanız için Rimolar ve Zimoları izlemeniz gerek. Çünkü insani değerlerin altını çizmiş, sevimli kuklalar aracılığıyla bir ülkenin önemli bir sorununu irdeliyor. Aynı zamanda tablet nesi olan bizim 5-6 yaş çocuklarına kuklayı tanıtıyor.
Şimdiki çocuklar kuklaları ve oyuncak bebekleri çok yakından tanımıyor aslına bakarsanız. Kuklalarıyla ünlü Prag' tan oğluma çeşit çeşit kukla oyuncaklar almıştım ama daha çok ben oynuyorum desem yeridir. Çok ilgisini çekmiyor. Arkadaşlarının da çekmedi. Oysa, evde misafirimiz 40' ına merdiven dayamış veya 40+ her yetişkin "aa, ne güzel kukla" demiş bulundu.
Sanırım, yeni jenerasyon için, 5 parmakla kukla oynatmaktansa 1 hadi bilemediniz 2 parmakla tablette oyun oynamak çok daha eğlenceli geliyor.
Bu ebeveynlerden biri de benim. Yaklaşık 5 yıldır aktif sosyal medya kullanıcısıyım. Ebeveyn olduktan sonra daha sıkı bir şekilde internet kullanmaya başladığımı söyleyebilirim. Sanırım bunu ebeveyn olduktan sonra hemen hemen herkes yaşıyor.
Eskiden çocuk yetiştirmeyle ilgili olan soruları büyükannelere, komşu teyzeye sorulan sorular, artık internette uzmanlara ve deneyimli annelere soruluyor.
Oğlum doğduğunda Twitter ve Facebook' tan ziyade anne blogları, anne klüpleri revaçtaydı. Şimdi hepsinin yerini sosyal medya aldı anlaşılan.
Oğlumu büyütürken özellikle emzirme deneyimlerimi, ek gıda, beslenme ve uyku ile ilgili deneyim ve görüşlerimi paylaştığım bir blog açmıştım. Yazmayı çok severim. Anne olmadan önce bir gazetenin çocuk kitapları ekini hazırlıyordum. Bir de bir haber portalında eğitim üzerine yazıyordum. Anne olduktan sonra durmadım, yazmaya devam ettim.
Geçtiğimiz günlerde kişisel blogum aylinanne .com u güncelliyordum. Sağ tarafta duran etiketlere bakınca, birden, emzirme ve depresyon kelimesinin yani etiketlerinin devasa yer kapladığını gördüm. Bu kadar yer kaplamaları bebeğimi hayata tutundurmak için ne kadar çok çabaladığımı anlatıyor aslında. İçim bir tuhaf oldu.
Uykusuzanneler isimli internet sitesinin kurucusu Perihan Gürer ve Uykucubebek.com ekibi tarafından hazırlanan Lohusa Depresyonu Farkındalık Haftası basın bültenini okuyunca, ne kadar önemli bir iş yaptıklarını düşündüm.
DOĞUM BAŞLI BAŞINA BİR TRAVMADIR
Çok meşakkatli bir doğumdan sonra, ki doğuran bilir, yapayalnız, tek başıma küçücük bir bebekle dünyadaki yaşamıma devam etmiştim. Tek başına bebek büyütenler anlar. Akşamdan akşama evde birilerinin olması, karanlık kış günleri için dayanılmaz bir süreçtir.
Önce Akasya Asiltürkmen söyledi; "yakında Türkiye’ nin ilk kukla filmi vizyona girecek. Hatta ben de seslendirme ekibindeyim". Beni bir heyecan bastı tabi. "Kimin fikri? Öyküsü nasıl? Kimlerin emeği geçti? Tanımak istiyorum" dedim. Daha sonra beni Yonca Ertürk’le tanıştırdı.
Yonca’daki heyecanı görmeniz lazım. Dev heyecan... Nasıl olmasın?? Bir ilki gerçekleştirmişler ve çok ama çok eğlenmişler. İşlerini ciddiyetle ve çok büyük bir emekle yaptıkları için nasıl tepki alacağını çok merak ediyorlar.
Rimolar ve Zimolar birbirinden uzak yaşayan iki topluluk... Günlerden bir gün yavru Zimo' nun kayboluşuyla birlikte her iki kasabanın da kaderi değişir. Kısaca öykü böyle.
Önce Akasya Asiltürkmen ve kuklayı oynatanlardan S. Emrah Özdemir’ le buluştuk. Akasya’ nın ses verdiği Fışfış üzerine konuştuk. Daha sonra filmin basın galasına katıldım.
Günler öncesinden Selçuk Erdem ve ekibiyle sözleştik bu röportaj için. İstanbul trafiğini bir uçtan bir uca aşarakve çeşitli badireler atlatarak dergiye ulaştığımda çok heyecanlıydım. Daha önceden tanışmamıza, hatta ailecek tanımama rağmen elim ayağım titriyordu. Karşımdaki herzamanki isim Selçuk Erdem olunca, haliyle güzel bir sohbet başladı tabi... Ekip olarak harika bir iş yapıyorlar. Çocuklara mizah anlayışı kazandırmak için kolları sıvadılar.
Ben de onu sıkı takip edenler gibi düşünüyorum; Selçuk Erdem özel biri. Kendisi, Erdil Yaşaroğlu ve ekibi harika bir fikrin öncülüğünü yapıyorlar. Çocuklara mizah dergisi çıkardılar. Ebeveynlerin büyük ilgisini çekti. Detaylar için, buyrun mini sohbete...
Çocuk mizah dergisi çıkardınız. Fikir nasıl oluştu?
Son birkaç yıldır düşünüyorduk Erdil Yaşaroğlu'yla birlikte ama nasıl yaparız, içeriği nasıl olmalı bu konuda kesin bir karara varmamıştık. Çünkü piyasadaki çocuk dergileri bilinen çizgi kahramanlarla birebir ilişkili. Aynı zamanda oyuncak veriyorlar. Çok çeşitli promosyon ürünleri oluyor. Bundan dolayı biraz durup düşünmek istedik. Farklı bir şey yapmayı istiyorduk ve acele etmeyelim dedik. Neredeyse bir kaç yıl bekledik. Artık hazır olduğumuzda, start verildi ve çocuk mizah dergisi için ekip Haziran gibi bir araya geldi. İlk sayısı Kasım' da çıktı.
Sizin ve ekibinizin ebeveyn olmasının kararınızla ekstra bir etkisi olabilir mi?
Evet, olabilir. (Gülüyor)
Dergide ‘Laa Uygarlığı ve Loo’ yu gördüğümde, kızınızla olan diyalogunuzla ilgili olabileceğini düşündüm. Etkisi olabilir mi?