Paylaş
Annelik üzerine siyasi demeç veren erkekleri herzaman hayretler içerisinde dinlemişimdir. Insan bilmediği bir tadın iyisini nasıl tarif eder?
Sayın Bakanın iyi anne olmayı işaret etmeye çalıştığını düşünüyorum. Fakat hedefe giden yol bana göre değil. Nedenlerini anlatayım:
Geçenlerde bir okur "senin soyadın yok mu Aylin" demiş. Haklı bir soru. Hürriyet'in bir Güzin Abla'sı Musa Dede'si varsa bir de yeni yetme Aylin Anne'si var. Aylin Anne oğlumu emzirdiğim 20 aylık dönemdeki anne sütü verme gayretim için açtığım blogumun ismi. Çok okunan bir blog, haliyle çok soru sorulan biri olunca Aylin Anne olarak tanındım.
Soyadım Çalışkan.
Doğma büyüme Izmirliyim. Üniversiteyi Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi' nde okudum. Çocukken mimar, ergenlikte gazeteci, meslek seçecek yaşa geldiğimde eğitimci olmaya karar verdim. Eğitim Programları ve Öğretim bölümü mezunuyum. Annem emekli öğretmen.
Ankara' da TBMM, TCK başta olmak üzere pek çok yerde insan kaynakları üzerine staj yaptım. Ancak beni en çok etkileyen ve aydınlatan yer Devlet Planlama Teşkilatı oldu.
Avrupa Birliği projelerinde kişisel gelişim uzmanı olarak çalıştım.
Özel eğitim öğretmenliği yaptım. Tam 12 yıl. Otizmden Down sendromuna kadar çeşitli özel durumu olan çocukların öğretmeni olma şansım oldu. Kimsesiz, farklı gelişen, süreden hastalığı olan, suç işlemiş, bağımlı, ağır psikotik durumları olan çocukların hizmetindeyim.
Yan dalım psikolojik danışmanlık ve rehberlik, son 1 yıldır bu işi yapıyorum.
32 yaşında anne oldum. Oğlum Ata 5 yaşında. Ben ona kısaca Atişko diyorum.
Annelere seminer veriyorum ve aynı zamanda bu köşede yazıyorum.
İleri derecede miyopum. 2015'e girerken hipermetropluğu da hayatıma kattım. İşte böyle, görme kusurları olan bir insanım. Daha pek çok kusurum var. Ancak üçüncü gözümün kusursuz görmesi benim için çok önemli.
Köklerim Balkanlara dayanır. Bu nedenle tarih ve okumayı severim. Herkes Osmanlı diyedursun, ben Selçukluları ve Hititlileri çok severim. Tabi ki Cumhuriyeti de...
Hazreti Mevlana'yı, Muhiddin Arabi'yi kâh anlayarak kâh aklım dimağım durarak okurum.
Müziği çok severim. Fotoğraf çekmeyi, çiçek yetiştirmeyi, gezmeyi, dekorasyonu hobi edinmiş vaziyetteyim. Kedilerle aram iyidir. Hayvanların hepsini aslında... Bunda hiç şüphesiz çocukluk yıllarımda Izmir Hayvanat Bahçesi'nin şehrin ortasında olmasının büyük payı var.
Nasreddin Hoca'yı çok severim. "Eşeğe neden ters bindin" sorusuna verdiği yanıt benim hayat felsefemi oluşturur. "Nereden geldiğime bakıyorum." Benliğimin narsist eğilimlerinden çok, geldiğim o küçük mütevazi eve bakıyorum. Mütevazi hayatımızın merkezi olan "hak" kavramına... Eşeğe düz binsem çok şeyi unutacağım kesin.
Şimdi... Bana ait ne varsa, bütün bunları affınıza sığınarak yazdım. Kendini övmek olarak anlaşılmasını istemem.
Ters binip gidince önümdeki manzara bu. Şimdi kucağımda kıpır kıpır bir erkek çocuğuyla hayata devam ediyorum. O doğana kadar kendi kariyerim için çok çabaladım. Halen de çabalamaya devam ediyorum. Böylelikle anneliğime çok şey katacağımı, çocuğuma zengin bir bakış açısı sunabileceğimi düşünüyorum.
Iyi anne olabilmek için iyi yetişmiş olmak gerektiğini düşünüyorum. Biz kadınlar toplumsal saygınlığımız olduğunda çocuklarımız için çok daha iyi ve nitelikli anneler oluyoruz.
Annelik bir gömlektir. Kadın bedenimizin üzerine giydiğimiz, ateşten bir gömlek...
İster plazada müdür olalım, ister ev hanımı... Anne olunca aynı dertleri yaşıyoruz. Fakat çocuklarımızı kendi hayat deneyimlerimize göre yetiştiriyoruz.
Şimdi Sağlık Bakanı Sayın Müezzinoğlu' na soruyorum. Hiç evde oturan kadının çocuğuyla kendini yetiştiren ve kariyer yapan kadının çocuğu bir olur mu?
Paylaş