Ayçe Bükülmeyen

O bir İzmirli ve Google çalışanı

3 Mart 2013

CANSU ÖZARAS, dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Google’ın Dublin’deki Avrupa Genel Merkezi’nde çalışan genç bir İzmirli. Cansu’nun, üstüste 4 yıldır ‘Çalışmak için dünyanın en iyi şirketi’ seçilen bir yerde işe başladığı için şanslı olduğunu düşünebilirsiniz. Oysa, Cansu Özaras, sadece eğitimiyle değil, kişiliğine kattığı birbirinden değerli özelliklerle birçok aday arasından sıyrılarak bu işe seçilmiş. 2000 kişilik merkezde kendisi gibi 30 Türk’ün ve birkaç İzmirli arkadaşının da olduğunu vurgulayan Cansu, gençlere gelişimlere ve fırsatlara açık olmalarını ve sadece akademik başarıya odaklanmamalarını öneriyor.
- Google’da çalışmaya başlamadan önce nerelerde eğitim aldınız?
- Konak Anadolu Lisesi’nden sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği ve yan dal olarak iktisat okudum. Mezun olduktan sonra London Business School’a kabul edildim ve orayı bitirdim.
- Google’da ne zaman çalışmaya başladınız?
- Aslında okurken başvurmuştum. Birçok süreçten geçtim ve mezun olduktan bir ay sonra Google’ın İrlanda’daki Avrupa Genel Merkez ofisinde çalışmaya başladım. Biz Avrupa Birliği vatandaşı olmadığımızdan vize süreci uzun sürüyor.
- Nereden başvuru yaptınız?

Yazının Devamını Oku

Zihinsel engelli çocuklara Halk Eğitim’den büyük destek

28 Şubat 2013

ZİHİNSEL Özürlüleri Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın Yenişehir’deki okulu, masrafları ve giderleri karşılayamadığı için 2 yıl önce kapanmak üzereyken, yaptığımız habere duyarsız kalmayan hayırsever işadamı Avni Ersoy’un yardım elini uzatmasıyla 70 zihinsel engelli çocuğumuza eğitim vermeye devam ediyor. O günden sonra Özel Niyazi Ersoy Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi adını alan okulu, Yönetim Kurulu üyesi Dr. Özen Berkay’ın davetiyle tekrar ziyaret ettim. İçeri girer girmez ilk dikkatimi çeken birbirinden güzel tablolar ve çok hoş takıların sergisi oldu. Engelli çocuklar merkezde aldıkları temel eğitimlerin yanı sıra Konak Halk Eğitim Merkezi’nin desteğiyle resim ve takı tasarımı eğitimleri de alıyorlarmış.
Rehabilitasyon merkezlerinde her zaman atölye çalışmaları olmamasına rağmen Niyazi Ersoy Engelliler Merkezi’nde yapılan resim, marangozluk ve takı tasarımı çalışmaları tüm çocuklar üzerinde çok olumlu etkiler yaratmış. Vakıf Başkanı Gülsen Keserman, Konak Halk Eğitim Merkezi’nden gelen, resim ile takı yapmayı öğreten 2 eğitmenin okul ve engelli çocuklar için çok değerli olduğunu söylüyor. Bu eğitimleri alan 40 engelli çocuğun el-göz koordinasyonları geliştiği gibi, hayal güçleri açığa çıkarak çok farklı resimler yapmaya başlamışlar. Çocukların eğitimlerde kullandıkları tüm malzemeleri vakfın karşıladığını anlatan Keserman, öğretmenleri gönderen Konak Halk Eğitim Merkezi’nin bu eğitimleri denetlediğini de anlatıyor.

Pırıl pırıl öğretmenler sevgi ve sabırla öğretiyor

Derslere girdiğimizde pırıl pırıl iki genç öğretmenin öğrencilere nasıl sabırla ve şefkatle yaklaştığını gözlemliyorum. Zihinsel engelli öğrenciler ise ders sırasında o kadar mutlu ve ilgililer ki, kendimi gerçek bir sanat okulunda gibi hissediyorum. Zaten yaptıkları tablolar ve takılar da çok güzel görünüyor. Marangozluk atölyesinde yaptıkları tepsi, raf gibi eşyaların da mağazalarda satılanlardan aşağı kalır yanı yok. Konak Halk Eğitim Merkezi’nden Özel Niyazi Ersoy Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’ne gelerek eğitim veren öğretmenler burada gördükleri ilgi ve sevgiden çok hoşnut.

Zihinsel engelli çocuklarımıza siz de yardım edebilirsiniz

Konak Halk Eğitim Merkezi’nin ve işadamı Avni Ersoy’un destekleri çok önemli ama yine de Özel Niyazi Ersoy Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi ve zihinsel engelli çocuklarımız için yapılabilecek daha çok şey var. Bunun için de sizlerin desteği de çok önemli. Zihinsel engelli çocuklarımıza yardımda bulunmak isterseniz Vakıflar Bankası Alsancak Şubesi TR10 0001 5001 5800 7284 8841 59 nolu hesabı kullanabilirsiniz.

Sevginin olmadığı yerde bu eğitim verilemez

Yazının Devamını Oku

Çocuğun oynamasına izin vermezseniz kim olduğunu bulamaz

24 Şubat 2013

İZMİR’e vizyonunu ve kimliğini kazandıran en önemli şahsiyet olan Behçet Uz’un büyük torunu Yeşim Kunter, Londra’da kurduğu, ‘Gelişmek için Oyun’ konseptli şirketiyle uluslararası ün kazanmış bir fütürist. Yenilik, verimlilik ve motivasyon yaratmak için eğitimler veren Yeşim Kunter, vizyonerlik ve geleceği öngörme yetilerini büyük büyük dedesi Behçet Uz ve dedesi Ethem Uz’dan almış. Hasbro, Lego grubu ve Toys R Us gibi önde gelen kuruluşlar için birçok yenilikçi çözümler tasarlayan Kunter, geleceği günümüz çocuklarını gözlemleyerek baştan tasarla-mamız gerektiğini anlatıyor.

Oyuncak merakınız nasıl başladı?
- Elimle ahşap oymak ve oyuncak yapmak merakım küçüklüğümden beri var. İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra Bilkent Üniversitesi’nde iç mimari okurken kendi oyuncak atölyemi kurdum diyebilirim. Kendi karakterlerimi yaratıyordum. Sonrasında psikoloji ve özellikle çocuk psikolojisini sevdiğimi anladım. Bu konuda eğitim almaya karar verdim.

Aileniz nasıl yaklaştı bu seçimlerinize?
- Behçet Uz’un torununun torunuyum. Behçet Uz gibi, oğlu dedem Ethem Uz da çok gelişime açık ve vizyoner bir insandı. Ben büyürken hep bana ‘Hayat bir oyun gibidir’ derdi. Ben bu işe girdikten sonra ona danıştığımda işimden memnun olduğunu ama çok iyi anlatmam gerektiğini söylemişti. Bir de sevgiye çok önem verirdi. Ben bunu Behçet Dedemde de gördüm. En zor durumlarda bile insanlara güvenmek ve zorluğu birlikte aşmak.

Şirketler 25 yıl bile yaşayamayacak

Bir fütürist olarak geleceği nasıl görüyorsunuz?

Yazının Devamını Oku

Lorenzo Quinn’in ünlü eseri İzmir’de

21 Şubat 2013

Efsanevi aktör Anthony Quinn’in oğlu Lorenzo Quinn, eserleri uluslararası özel koleksiyonlarda yer alan ve Londra’dan Doha’ya, Venedik’den St. Petersburg’a kadar birçok ülkede sergilenen ünlü bir heykeltraş. Barselona’da yaşayan ve Amerika’da Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olan Quinn, yaklaşık 20 senedir birçok ülkede dış mekanlarda sergilenen büyük heykelleriyle tanınıyor. Özellikle devasa ellerin tuttuğu ilginç objeler şehirlere değişik bir hava katıyor. En son Londra Park Lane’de, küçük çocukların oyunlarından esinlenerek yaptığı 5 metrelik devasa bir elin altındaki araba büyük yankı uyandırdı. Hatta bu eserde, ilk parasıyla aldığı kendi Fiat arabasını kullanmış.
Eserlerini dünyanın sadece en önemli merkezlerinde görebileceğimiz bu avangart heykelin bir eseri Swissotel Büyük Efes sayesinde artık İzmir’de... Ellerin evrensel bir dili olduğuna inanarak eserlerinde el temasını işleyen Quinn’in “Equilibrium (Denge)” serisinden “Aşk” temalı eseri, Swissotel Büyük Efes’in Manolyalı bahçesinde sergileniyor. 2009’dan bugüne Londra’da sergilenen ve bir çiftin elele tutuşmasından yola çıkarak aşkı tasvir eden bu eser ve Botero’nun Atlı Adam, Rabarama’nın Guillotine, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun mozaik panosu gibi birçok değerli esere ev sahipliği yapan Swissotel Büyük Efes, Genel Müdür Rıza Elibol’un çabalarıyla İzmir’in önemli açıkhava müzelerinden biri olma yolunda ilerliyor.

SWİSSOTEL BÜYÜK EFES’TE “SANAT ETKİNLİKLERİ” BAŞLIYORSwissotel Büyük Efes gerçek bir sanat merkezi olma konusunda ısrarlı. Otel yetkilileri bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyor. Bunlardan ilki 16 genç sanatçının eserlerinin bir araya geldiği “Dinamo 1” sergisi. 8 Mart - 3 Haziran 2013 arasındaki etkinlik oldukça ilginç çünkü adını durağan enerjinin elektrik enerjisine geçmesinden, Swissotel Büyük Efes’te sanat etkinliklerinin yeniden başlamasından ve genç sanatçıların üretimlerinde var ettiği enerjiyi sergiye aktarmasından almış.
Sanatsal içeriği ve mimari yapısı ile hepimiz için bir efsane olan Swissotel Büyük Efes, eskiden olduğu gibi şehrin sanat merkezi olmayı hedefliyor. Bunun için de genç, usta sanatçıların sergilerinin yanı sıra, sanatta sosyal sorumluluk projesi kapsamında her sene bir üniversiteyi ağırlamayı planlıyorlar. Tüm bunlarla bir sanat oteli olduğunu gösteren Swissotel Büyük Efes, Büyük Efes Sanat işbirliğinde, Kültür ve Sanat Yöneticiliğini Meriç Aktaş Ateş’in üstlendiği ilk serginin açılış kokteylini 8 Mart saat 18.30’da Kordon 1 salonunda gerçekleştirecek. Ayrıca 9 Mart saat 11.00’da sanat yazarı Halilhan Dostal’ın “Koleksiyon Sanat Pazarı ve İletişim” konu başlıklı ilk sanat söyleşisi yapılacak.

GENÇLİK EXPO’YA DAHİL OLMAK İSTİYORHep söylüyorum, içinde kadın, çocuk-genç ya da engelli geçen her türlü oluşuma desteğim, baştan hazır. Naçizane, elimden ne gelirse yapar, her organizasyonlarına katılırım. Geçen hafta, İzmir İçin Gençlik Diyaloğu Derneği’nden bir davet alınca, hele konunun EXPO ve Gençler olduğunu duyunca tereddütsüz katıldım. Gençlerin bir nevi beyin fırtınası şeklinde düzenledikleri toplantıda başta EXPO olmak üzere birçok konuyu tartıştık. Bir kere EXPO konusunda çok duyarlılar ve EXPO’nun her aşamasında gençlerin daha fazla yer alması gerektiğini düşünüyorlar. Ne yalan söyleyeyim, ben de aynı fikirdeyim. Hatta bence sadece gençler değil daha fazla kadın da yer almalı. VOB Başkanı Işınsu Kestelli, Egiad Başkanı Seda Kaya gibi başarılı kadınlarımız Yönlendirme Komitesi’nde yer alıyorlar ama bence ağırlıkları artırılmalı, hatta başka kadınlar da komitelerde yer almalı. Aynı şekilde gençlerimiz de EXPO’da belirleyici olmalı. Benim gördüğüm kadarıyla eğitimleri, yabancı dilleri hatta nasıl lobi yapılacağına dair son derece doğru yaklaşımlarıyla her türlü görevde başarılı olabilirler.

Yazının Devamını Oku

İzmirli kadınlar sadeliğin güzellik olduğunu çözmüş

17 Şubat 2013
Giysi dolabınızın karşısına geçip uzun uzun bakmanıza rağmen giyecek birşey bulamadığınız oldu mu? Hele ki çalışıyor ve işe yetişmeniz gerekiyorsa. Giyinmek bazıları için zorunluluk, bazıları içinse gerçek bir keyif. Moda yazarı ve stil danışmanı Aysun Kaba’ya göre ise özenli ve şık giyinmek bir gereklilik. “Bunun için çok para harcamanıza da gerek yok” diyen Aysun Kaba, “Stilini Keşfet” isimli bir de kitap yazmış. İzmir’de çeşitli eğitimler veren ve stil danışmanlığı yapan Kaba ile yeni bir meslek olan stil danışmanlığı üzerine konuştuk.

 Stil danışmanı olmanız nasıl gerçekleşti?Çocukluğumdan itibaren kıyafetlere ilgim çoktu. Her zaman fikir sorulan, giyim konusunda danışılan biri olmuştum. Tabi bu bir süre sonra yetmemeye başladı. Babam bir gün bana ‘sen herhalde okula devam etmek istemiyorsun, çünkü sürekli modayla ilgileniyorsun. O zaman bunu meslek edin’ dedi ve beni Londra’ya moda okuluna göndermek istedi.

 Ne güzel!Güzel ama ben 17 yaşımda büyük bir aşka tutuldum. Her işimi aşkla yaptığım için en büyük aşkımdan vazgeçemedim. Herşeyi geri teptim ve 19 yaşımda evlendim. - Sonrasında moda eğitimi aldınız mı?
Eşim futbolcu olduğundan şehir şehir geziyorduk. Her gittiğim yerde tutkum devam etti. O zaman eğitim almaya karar verdim ve birçok seminere katıldım. Hatta yurtdışında atölye çalışmalarına katıldım. Ama zaten modanın içten gelen bir tutku olduğuna inanıyorum. Sadece eğitimle zevk kazanmak mümkün değil.

Bazı kişilerin giysileriyle duygusal bağları var, atamıyorlar

 Hiç tanımadığınız, huyunu suyunu bilmediğiniz birine nasıl stil danışmanlığı yapıyorsunuz?Önce oturup konuşuyoruz, birlikte zaman geçiriyoruz. Ben onları tanımaya çalışıyorum. Kimleri beğeniyorlar, hangi tarzı benimsemek istiyorlar. Nasıl bir hayatları var, nerelere gidiyorlar hepsini öğrenip bir tahlil yapmaya çalışıyorum. Sonra gardroplarını görmem gerekiyor. En çok neler almışlar, neyş eksik yapmışlar bunları da belirliyorum. Sonra ilk anda gardroplarını temizlemeye başlıyorum. Alışveriş yaparak kombinlemelerini yapıyoruz. Sonra da saç ve makyaj değişimlerine geçiyoruz. 

Ne kadar süren bir çalışma bu?

Yazının Devamını Oku

Kadınlar şiddete karşı dans ediyor

14 Şubat 2013

ARTIK tepkilerin şekli de değişti. İstenilen bir konuya dikkat çekmek için klasik yürüyüş ya da slogan atmalar değil, farklı farklı gösteriler yapılıyor. Bunlardan en ilginci bugün düzenlenecek. One Billion Rising isimli bir organizasyonla insanlar bugün, yani Sevgililer Günü’nde kadına karşı şiddeti protesto etmek amacıyla sokaklarda dans edecek. Dünyanın pek çok ülkesinde, yüzlerce şehirde bir milyar kadının dans ederek bu protestoyu gerçekleştirmesi planlanıyor. İzmir’de de bu amaçla birçok grup dans gösterisi düzenliyor. Hakan Doğanay ve İztander üyeleri saat 13.00’de Konak Meydanı Saat Kulesi’nde, LİYAKAT Lider Yaratıcı Katılımcılar Derneği üyeleri ise saat 14.30’da Cumhuriyet Meydanı’nda dans ederek şiddete tepkilerini gösterecek. Herkesin izleyici olmasının yanısıra katılımcı olmasını da arzu ediyorlar.
Ne dersiniz, ‘Kadına Şiddet’e dur demek için yapılan bu en güzel gösteri ilgiyi haketmiyor mu?

Türkiye’nin ilk psikolojik video blogu ile yayındayız

YILLARCA TRT ekranlarında farklı programlar sundum. En çok keyif aldıklarım sohbet programları, özellikle de psikoloji ve kişisel gelişim konulu olanlardı. Bu programlar halkın ilgisini de aynı oranda çekiyor hatta kurumun telefonları kilitleniyordu. Dijital medya geliştikçe ben de TV programlarımın benzerlerini bu ortama taşımaya karar verdim ve ilk olarak belki de ‘Türkiye’nin İlk Psikolojik Video Blogu’ olan Dersimiz Yaşam ile başladım.
TRT yıllarında bu sohbetleri gerçekleştirdiğimiz Uzman Psikolog Gülgün Sharafat ile çocuk yetiştirme, hayatla başa çıkma, kendini değiştirme, ilişkiler üzerine sohbetler ediyor ve bunları www.dersimizyasam.com adlı sitede yayınlıyoruz. Şimdiden binlerce kişinin ilgisi ile karşılaşmak bizi memnun etti. Belki bugüne kadar bir psikoloğa gitme ihtiyacı hissetmediniz ama en iyi psikologlardan biri ile yaptığımız yaşam sohbetlerinden birinde mutlaka kendinizden birşeyler bulacaksınız. Bir göz atın...
Sevgililer Günü’nde yalnız mısınız; boşverin yürekler yalnız olmasın.

Yazının Devamını Oku

İlk kadın emniyet müdürünün hayatı film

10 Şubat 2013

 

Geçen yıl, ‘İzmir’den Sadece Güzellik Kraliçesi mi Çıkar?’ başlıklı bir yazı yazmıştım ve İzmir’den yetişen ve tarihe adını yazdıran birçok kadınımızdan bahsetmiştim. Bunlardan biri de Türkiye’nin ilk kadın emniyet müdürü olan İzmirli Feriha Sanerk… Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın desteğiyle TRT için çekilen ‘Nisvan Projesi’ kapsamında hayatı filme çekilen Feriha Sanerk’i yine Egeli bir oyuncu, Elif Tayhan canlandırdı. ‘Bu rol hayatımı değiştirdi’ diyen Tayhan’la İstanbul’da buluştuk ve bu asil ve güçlü kadını konuştuk...

- Feriha Sanerk’in hayatını canlandırmanız nasıl gerçekleşti?
- Çanakkale’de tatildeydim. Katre Yapım’ın sahipleri benim fotoğraflarımı görüyor ve Feriha Hanım’a benzerliğim dikkatlerini çekiyor. Tiyatro oyuncusu olduğumdan beni düşünüyorlar. Çok sık kullanmadığım bir elektronik posta adresime mesaj atıyorlar. Allahtan, bir hafta sonra kontrol etmiştim, hemen görüştük ve rol benim oldu.

400 ERKEK ARASINDA ANKARA SİYASAL’A GİREN İLK KADIN
- Nasıl bir kadın Feriha Hanım?

Yazının Devamını Oku

Çocuklarla müze gezmek eğlenceli olmalı

7 Şubat 2013

Hani çocuğunuz henüz bebekken ‘bir büyüse’ dediğinizde, birileri hemen ‘aman büyüdü mü dertleri de büyüyor’ der ya sevimsiz sevimsiz; pek de yanlış değilmiş. En azından istekleri farklılaşıyor, beklentileri değişiyor, hele bu çağda sizinle uyumlu olması pek mümkün görünmüyor. 10-15 yaş arası çocuklar artık çocukluk döneminden çıktığından, ama henüz yalnız bir yerlere gidemediklerinden orta noktayı bulmak kolay değil. Malum, sömestre... 3-5 gün tatil yaptınız, kurslara eğitimlere de gidildi, eee şimdi ne yapılacak? Birçok anne çocuklarını alıp hemen AVM’lerde alıyor soluğu. Hiç gidilmeyecek demiyorum, ama artık çoğu insanın aklına gezmeye gitmek deyince hemen AVM geliyor.
Müze, sergi gibi aktiviteler ise okullara havale edilmiş durumda. E, okullar da akademik başarıyı her şeyden üstün zannettiğinden bu yaş çocuklara bu tip gereksiz aktiviteler yaptıracaklarına, test çözdürüyorlar. Tabi haklılar, üniversitelere birinci giren, hatta süper dereceyle mezun olan herkese hemen iş var ya ülkemizde, neyse...
Size tavsiyem, ‘benim oğlan ya da kız anlamaz müzeden, sergiden’ falan demeyin. Alın çocuğunuzu ya Arkeoloji ya da Kent Müzesi’ne, ASM’deki Kalmukoğlu ya da Adnan Saygun’daki Dali sergisine gidin. Hiçbiri olmazsa, Konak Belediyesi’nin Neşe ve Karikatür Müzesi’nden hoşlanacağını garanti ediyorum.
Biz tercihimizi İzmir Arkeoloji Müzesi’nden yana kullandık. Çünkü geçen yıl devreye giren E-MUSE yani “Elektronik Müze Rehber Sistemi” ile artık baktığınız eserin bilgisini dijital kulaklıklardan dinleyebiliyorsunuz. Babasıyla müzeye giden oğlum Arda ve arkadaşı (ve adaşı) Arda müzeden çıkmak bilmediler. Kulaklıklarla mitolojik hikayeleri dinlerken heykellerin duruşlarını taklit ederek bayağı eğlendiler. Önemli olan da bilgiden keyif alabilmeleri değil mi zaten?

İZMİR, İSTANBULLULARIN TATLI RÜYASI
Okul yıllarından en yakın arkadaşlarım İstanbul’da yaşıyor. Bir de kardeşim, eşi ve 1 yaşındaki (bana göre) dünya tatlısı yeğenim Kerem de orada olunca, her tatili İstanbul’da geçirmek bizim için zorunluluk oldu. Geçen hafta uzun uzun kalarak herbiriyle hasret giderdik. Arkadaşlarımın hepsi iyi eğitimlerin üzerine Türkiye’nin en önemli şirketlerinde üst düzey görevlerde çalışıyorlar. Hayatlarında herşey yolunda, ama dikkatimi çeken sürekli bir hava alma ihtiyacı çekmeleri oldu.

Yazının Devamını Oku