Paylaş
İZMİR’e vizyonunu ve kimliğini kazandıran en önemli şahsiyet olan Behçet Uz’un büyük torunu Yeşim Kunter, Londra’da kurduğu, ‘Gelişmek için Oyun’ konseptli şirketiyle uluslararası ün kazanmış bir fütürist. Yenilik, verimlilik ve motivasyon yaratmak için eğitimler veren Yeşim Kunter, vizyonerlik ve geleceği öngörme yetilerini büyük büyük dedesi Behçet Uz ve dedesi Ethem Uz’dan almış. Hasbro, Lego grubu ve Toys R Us gibi önde gelen kuruluşlar için birçok yenilikçi çözümler tasarlayan Kunter, geleceği günümüz çocuklarını gözlemleyerek baştan tasarla-mamız gerektiğini anlatıyor.
Oyuncak merakınız nasıl başladı?
- Elimle ahşap oymak ve oyuncak yapmak merakım küçüklüğümden beri var. İzmir Amerikan Koleji’ni bitirdikten sonra Bilkent Üniversitesi’nde iç mimari okurken kendi oyuncak atölyemi kurdum diyebilirim. Kendi karakterlerimi yaratıyordum. Sonrasında psikoloji ve özellikle çocuk psikolojisini sevdiğimi anladım. Bu konuda eğitim almaya karar verdim.
Aileniz nasıl yaklaştı bu seçimlerinize?
- Behçet Uz’un torununun torunuyum. Behçet Uz gibi, oğlu dedem Ethem Uz da çok gelişime açık ve vizyoner bir insandı. Ben büyürken hep bana ‘Hayat bir oyun gibidir’ derdi. Ben bu işe girdikten sonra ona danıştığımda işimden memnun olduğunu ama çok iyi anlatmam gerektiğini söylemişti. Bir de sevgiye çok önem verirdi. Ben bunu Behçet Dedemde de gördüm. En zor durumlarda bile insanlara güvenmek ve zorluğu birlikte aşmak.
Şirketler 25 yıl bile yaşayamayacak
Bir fütürist olarak geleceği nasıl görüyorsunuz?
- Çocuklara bakarsak düşünce yapılarının değiştiğini görüyoruz. Davranışları çok değişmese de, daha hızlı düşünmeye başladılar. Teknolojiyle birlikte bazı yönlerden gelişseler de bazı yönlerden eksik kalıyorlar. Doyumsuzluklar başlayabilir. Herşeyin başındayız henüz, çünkü teknoloji daha da ilerleyecek.
Peki eğitim sistemimiz sizce bu yeni dönemi ne kadar yakalayabiliyor?
- Yakalayamıyor. Bakın artık kimse bir şirkette 25 yıl kalmayacak. Çünkü belki o şirket 25 yıl yaşayamayacak. Hayat, artık en yaratıcı ve en çabuk uyum sağlayanları geliştirecek. Eskiden okula gitmemizin nedeni bilgi almaktı. Ama şimdi çocuklar zaten öğreniyorlar. Okulda artık yapılması gereken bu bilgiyi nasıl harmanlayacaklarını ve hızlı bir şekilde nasıl yeni bir şey yaratacaklarını öğretmektir. Ama maalesef birçok öğretmen teknolojiye korkunç ve uzak durulması gereken birşeymiş gibi bakıyor. Oysa bunu çok iyi kullanırsak herşey çok daha iyi olabilir. Çocuklar bir kutudan tüm bilgileri alabilirler, onları bir oda içerisinde bir araya getiriyorsanız orada vereceğiniz şeyler daha farklı olmalı.
Peki okullar şimdi nasıl olmalı?
- Birlikte iletişim kurmalarını, birlikte çalışabilmeyi, hikayeler kurgulamayı öğretmek olabilir. O kadar farklı uzmanlar var ki artık hepimizin birbirine ihtiyacı var. Yaratıcı bir düşünce şeklini ve birbiriyle iletişimini artırmak gerekiyor. Dünyada da eğitim sisteminin çocukları tekdüzeleştirdiği hatta ünlü eğitmen Sir Ken Robinson’ın deyimiyle tam bir sosis makinası gibi fabrikadan çıkma tek tip çocuklar ürettiğimiz tartışılıyor.
İnnovasyon için Oyun amacıyla ne eğitimler aldınız?
- Dünya çapında bu amaçla oyuncak yapımında ünlü Julie Eris adlı kadına da bir bölüm kurdurmuşlar. Sadece 15 kişi alınan bölüme ben de başvurdum ve oyuncak üzerine New York FIT’den eğitim aldım.
Büyük başarı…
- Aslında bence çok yetenekli olduğumdan değil çok istekli olduğumdan kabul ettiler beni okula. Çünkü Amerika’da istek olmadan yeteneğin bir işe yaramayacağının farkındalar.
Neler öğrendiniz bu okulda?
- Çocuk psikolojisi okuyorsunuz, anaokullarına gidip çalışıyorsunuz. Mekanizmalı plastik, peluş oyuncaklar yapıyorsunuz. Hatta renkli hikaye kitabı hazırlıyorsunuz.
Firmalar geleceği öngörerek oyuncak üretiyorlar
Okul bitince nerelerde çalıştınız?
- Önce Toy’s R Us’ta çalıştım. Imaginarium adlı bölümlerinde kendi oyuncaklarını tasarlıyorlar. Ben de konsept tasarlıyordum. Ama o yıl 11 Eylül saldırısı olunca iş bulmak zorlaştı. Danimarka’daki Lego’ya başvurdum ve işe alındım. Orası harikaydı çünkü dünyanın en iyi oyuncak fuarlarına gidiyordum. Birinde Hasbro’dan gelenlerle tanıştım ve Londra ofisiyle görüştüm ve oraya geçtim. Hasbro’da yeni fikir üretmek için kurulmuş ‘Kuluçka’ bölümünde çalışmaya başladım.
Peki yeni oyuncak fikri üretirken nelerden faydalanıyordunuz?
- Devamlı araştırma yapıyordum. Çocuk psikolojisi nereye gidiyor, teknoloji, ekonomi nasıl ilerliyor. Bu geleceği öngörmek yani fütürizm çalışması oluyor. Çünkü buna göre oyuncak ve ürün teklifleri hazırlıyorduk. MIT ile dünyanın bu konudaki en önemli uzmanlarıyla tanıştık. Benim konum eğitimle ilgili olduğundan çok şey öğrendim.
5-10 yıl içinde çok şey değişti
Çocuklar için de planlamalar yapıyor musunuz?
- Okul öncesi çocukların bakış açılarını, ‘dijital doğanlar’ denen en yeni neslin nereye gideceğini, aileleri nelerin beklediğini, ne yapmaları gerektiğini inceliyorum. Çünkü 5-10 yıl içerisinde çok şey değişti.
Sizin anlatımlarınızdan sonra çocuklarımıza oyuncak seçmenin önemi daha da çıkıyor ortaya.
- İnanılmaz önemli. Büyük bir insanın çalışıp para kazanması ne kadar önemliyse, 0-6 yaş arasında çocuğun kuracağı oyun dünyası o kadar önemli. Çocuk oynamazsa ya da oyununu küçümsersek onun kim olduğunu anlaması çalışmasını elinden almış oluruz. Çocuk ne kadar çok oynarsa ve biz ne kadar müdahale etmezsek o kadar kendisini bulma şansı bulur. Tüm bunlar çocuğun gelişimi için çok önemli.
Yetişkinlere neler öğretiyorsunuz?
- İnsanın kendi çocukluğunu bulması çok önemli. Kendilerini özgür bırakıyorlar, sorgulamaya başlıyorlar. Yeni fikirler yaratılıyor. Kalıpları kırıp, buna tekrardan anlam yüklemek demek belki de. Schweppes gibi büyük firmaların elemanlarına eğitimler verdim. Ayrıca Cannes’da yapılan Dünya İnnovasyon Kampı’nda yarım saatlik bir konuşma yaptım. Burada da birçok büyük firma yetkilisi çalışmama katılıp yerlerde oyunlar oynadılar.
Tasarlayarak korkularımızı yenmeye çalışıyoruz
Kendi işinizi kurmanız nasıl gerçekleşti?
- Bölümüm kapanınca ne yapacağımı düşündüm. Benim en iyi bildiğim konu ‘Oyun’. Ama felsefesi olan ve gelişmek için oyun. Oyunu kullanarak düşünce geliştirmek, kültür oluşturmak ve inovasyonu geliştirmek nasıl mümkün olur diye düşünmeye başladım ve bu konuda çalışmaya başladım. Yazın Londra’da kendi şirketimi kurdum. Atölye çalışmaları ve danışmanlık yapıyorum.
Hangi konularda danışmanlık yapıyorsunuz?
- En büyük sorun korkularımız. Yeni bir şey tasarlamak biraz cesaret isteyen birşey. Bunu büyük şirketlere ve çalışanlarına uygulamaya başladım. Onların bu sayede kendilerine ve geleceklerine bakmalarını sağlamaya çalışıyorum. Bu sayede kendileri ve çevreleriyle iletişime girmelerini amaçlıyorum. Bu, her tür sektör ve çocuklar için de kullanılabiliyor.
Paylaş