Akif Beki

Hâlâ provokasyon mu diyorlar

16 Nisan 2015
O köyün toplam oyu 45’miş, 45 seçmen için mi onca zahmete girip silah zoruyla seçim faaliyeti yapacakmış PKK!

Başa geçirilebilir mi bu mantık çuvalı, örtbasçılar buyursun yakından bakalım.
PKK, kâh piknikti, kâh şenlikti, kâh festivaldi, türlü kılıflarla köyden, kentten halkı toplayıp kırda, bayırda militanlarıyla buluşturmuyor mu? Buluşturuyor...
Orada tiyatro çadırları kurup onlara silahların gölgesinde propaganda piyesleri oynamıyor mu? Oynuyor...
Sandıklardan kendi siyasi uzantıları dışında bir partiye oy çıkarsa yakmakla, yıkmakla tehdit etmiyor mu? Ediyor...
Metazori dağ havası aldırdığı halka, elde silah gözdağı vermiyor mu? Veriyor...
Canıyla, malıyla korkutup biçare halk üzerinde siyasi baskı kurmuyor mu? Kuruyor...
Önceki gün, bu şenlik görünümünde kurgulanmış silahlı propaganda çalışmalarından birinin görüntüleri TV’lerde yayınlanmadı mı? Yayınlandı...

Yazının Devamını Oku

CHP’nin reklamları kime çalışıyor?

15 Nisan 2015
‘SANA ne’ diyeceksiniz belki ama daha fazla tutamadım kendimi.

Yok hayır; başörtülü kadınları sadece hamur açarken, dikiş dikerken ya da tarlada ırgatlık yaparken gösterdiği, mesela adliyede avukat yahut da okulda öğretmen rollerinde canlandıramadığı için değil.
Öyle olsa, reklamcıları Ali Taran Türkiye’nin son 12 yılını kaçırmış, başörtüsü devrimini de ıskalamış, yazık, mazurdur demekle kalırdım... Çektiği filmi izleyip olur veren CHP idarecileri için de ‘Ya başörtülülere öbür rolleri hâlâ yakıştıramıyorlar ya da Ali Taran’ın kerametine gözü kapalı inanıyorlar vah vah’ der geçerdim.
Onun dışında, reklam stratejisi gayet başarılı, hilaf yok. Haziran başında erken yaz rehavetine kapılmış tatilci seçmeni şezlongdan kaldırıp sandığa getirmeyi hedeflemesini çok isabetli buldum.
* * *
Teşhis doğru konmuş. CHP’nin oyunu artıramamasının temel nedeni iyi yakalanmış, bravo!...
Bütün mesele, seçmeni sandığa gitmeye ikna etmek. Oy verme motivasyonunu kaybetmiş seçmeni, tekrar oy vermeye motive edici sloganlar seçilmiş ki, bingo! Harika bir kalkış noktası.
‘Milletçe alkışlıyoruz’la başlıyor, ‘Gelin oy verin gitsinler’le bitiyor klipler. Baştan sona protesto çağrısı. Tepki oylarını CHP’ye davet ediyor sloganlar. Bunu da, içlerindeki öfkeyi ve nefreti harekete geçirerek yapmayı amaçlıyor.

Yazının Devamını Oku

Onlar Selahattinci arkadaşım

14 Nisan 2015
NASIL oluyor da ‘O silahlı adamların, o bahar etkinliğinde ne işi vardı’ demiyorlarmış...

Nasıl oluyor da devletin meşru silahlı gücüyle saatlerce aralıksız çatışan gayrimeşru bir silahlı unsuru, mağdur taraf gibi gösteriyorlarmış...
Nasıl oluyor da bir bahar şenliğinde güvenlik tedbiri alan jandarma, provokasyon yapmış sayılıyor... Fakat bahar şenliğine, elinde uzun namlulu silahlar ve ağır cephaneyle gelen PKK’lılar, provokatif saldırıya uğramış gibi gösteriliyormuş...
Nasıl oluyor da elinde silahla propaganda çalışması yapmaya gelen PKK’lılar değil de... Onlara müdahale eden asker, iktidar partisine oy toplamakla, silahlı seçim çalışması yapmakla suçlanıyormuş...
Nasıl oluyor da askerle silahlı çatışmaya girenler değil de asker silah kullandığı için suçlanabiliyormuş...
Nasıl oluyor da PKK’lılar askere kurşun sıkınca asayişi, düzeni, barışı bozmuş olmuyor... Ama jandarmanın asayiş birlikleri karşılık verince barışı bozmuş, savaşı kışkırtmış oluyorlarmış...
Aklı karışmış, saf saf soruyor arkadaşım.
* * *

Yazının Devamını Oku

Koalisyon seçeneğine gülümseyin hadi

11 Nisan 2015
KOMŞUM Özkök de dün itibariyle yerini aldığına göre, seçim spekülasyonları pazarı kuruldu demektir.

AK Parti’siz senaryoyu tedavüle ilk sokan kişi olarak, duyduğunuz gong sesiyle bahisleri açıyorum.
İddialı girdi komşum; Alman modeli bir ‘Grand koalisyon’ projesine şimdiden ‘Merhaba’ diyor. Kurtuluşumuz, merkez sağ ile merkez solun, yani AK Parti ile CHP’nin bir ‘Büyükler koalisyonu’ kurmasına bağlıymış.
Isındırma için hızlı bir giriş. Koalisyonun faydalarını, tek başına iktidarın da zararlarını saymakla bitiremiyor. Seçmeni, antrenman antrenman koalisyon mefkuresine ısındıracak. Ee, ‘AK Parti’siz senaryoyu tartışmanın vakti geldi’ diyen ben değil miydim? Çekilecek artık ceremesi...


* * *


Elini görüyor ve artırıyorum; hele tek başına iktidardan bir kurtulsun boynumuz, İtalyan modeli ‘Küçükler koalisyonu’ bile paklamaz bizi. Hem koalisyon tecrübemize de daha uygun değil mi İtalyan modeli?

Yazının Devamını Oku

Ne yaptın Selahattin Başkan!?

10 Nisan 2015
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Meclis’te gazetecilere bir ‘son durum’ müjdesi vermiş.

“HDP barajı aşmanın tam sınırında” imiş, “AK Parti de tek başına iktidarı kaybetmenin tam sınırında”.
Bu ikisini üst üste koyduğumuzda çıkan sonuç şudur:
Selahattin Demirtaş, siyasette ustalaşmanın tam sınırında. Ha geçti ha geçecek derken eyvah, baltayı taşa vurmasın mı!
Seçmene verdiği mesajın yarısı siyaseten ne kadar doğruysa, diğer yarısı da siyaseten o kadar yanlış çünkü. Gerçeklere uygunluk açısından tartalım derseniz, hiç girmeyelim bile. Gene en az yarısı çöpe...


* * *


Yazının Devamını Oku

Kan çıkartan listeler

9 Nisan 2015
ADAY listelerinde göze batanlar var, gözden çıkanlar, göze çarpanlar, gözden kaçmayanlar...

Hepsi bir yana, görmezden gelinecek gibi olmayanlara bakalım biz.
Benim bir numaram, AK Parti’den listeye giremeyen Bingöllü adayın intiharıdır.
Desteğin yüzde 70’lerde dolaştığı, iktidarın en güçlü kalelerinden biri Bingöl. İki hafta önce amcamın vefatı dolayısıyla gittiğimde, nahoş dedikodular çalınmıştı kulağıma. 35 yaşında, hali vakti yerinde genç bir işadamının intiharını görmezden gelemedim onun için.
Acaba çevresine ‘Yerim garanti’ dedi mi? Dediyse neye güvendi? Arada ne döndü? Listeye giremeyince, düştüğü durumu gururuna yediremedi de mi hayatına son verdi?
Celal Ayrancı’nın intiharına ilişkin adli soruşturma yürüsün. Fakat AK Parti, mutlaka kendi açısından da olayı tahkik etsin derim. Hakkın ve hakikatin hatırını başka hiçbir hatıra feda etmeyecek iki müfettişi acilen Bingöl’e göndersin. Sokağa, halka kulak vermeleri, bu olay üzerindeki netameyi, şaibeyi ortadan kaldırmaları için...


* * *


Yazının Devamını Oku

Geçti şiddet şakşakçılığının pazarı

8 Nisan 2015
BİZİM yaygaracı allameler bilmiş bilmiş esip savuruyor gene.

İnternette ifade özgürlüğü rejimi değişmiş, ülkeden ülkeye farklılaşan alakart sisteme geçilmiş. Tarihe karışmış, küresel bir ‘tek standart’ izleme fikri... Twitter’ına, Facebook’una, Google’ına yeni kriterler, yeni ölçüler gelmiş. Herkes aynı kepçeden yemiyor artık...
Ama bunların aklı hâlâ eski fiks mönüde, bildik slogan repertuvarlarını tekrar ediyorlar.

* * *


Türk adaleti karar veriyor, teröristlerin çektirip dağıttığı poster pozu internette yayılmasın diye...
Twitter ve Facebook sonunda ‘Hay hay’ ediyor, kaldırıyorlar yasaklanan görselleri.
YouTube inceleyip hak veriyor karara, sakıncalı görüntüleri çıkarıyor videolar arasından. Google, yeni terörle mücadele normları gereği mecbur kalıyor uymaya, propaganda malzemesini bölgesel arama sonuçlarından siliyor. Ve bu, bizim yaygaracı allamelerin gayretine dokunuyor. “Bir yerel Türk mahkemesinin kararını nasıl tanır bu küresel yeni medya devleri” diye zorlarına gidiyor.

* * *

Yazının Devamını Oku

Çaktırarak namaz kılma modası

7 Nisan 2015
AYŞE Arman’dan ödünç aldım bu kavramı.

Murat Ülker’le yaptığı pazar söyleşisinde geçiyordu. 5 vakit çaktırmadan nasıl namaz kılabildiğini merak ediyordu muhatabının. Şirketinde kendisine ‘bey’ lakabıyla hitap edilmesini yasaklayan Murat Bey’le şöyle bir diyalog cereyan ediyordu aralarında:
-Çaktırmadan kılmıyorum ki...-Çaktırarak mı kılıyorsunuz?-Hayır çaktırarak da kılmıyorum, sadece namazımı kılıp geliyorum...


* * *


Meğer kimselere duyurmadan da kalkıp namaza gidilebiliyor, sonra yine kimseye namazlı niyazlı bir izahatta bulunma ihtiyacı duymadan gelip yerine oturulabiliyormuş.
Ne saklıyor ne gösteriyor Murat Ülker...

Yazının Devamını Oku