Paylaş
Yok hayır; başörtülü kadınları sadece hamur açarken, dikiş dikerken ya da tarlada ırgatlık yaparken gösterdiği, mesela adliyede avukat yahut da okulda öğretmen rollerinde canlandıramadığı için değil.
Öyle olsa, reklamcıları Ali Taran Türkiye’nin son 12 yılını kaçırmış, başörtüsü devrimini de ıskalamış, yazık, mazurdur demekle kalırdım... Çektiği filmi izleyip olur veren CHP idarecileri için de ‘Ya başörtülülere öbür rolleri hâlâ yakıştıramıyorlar ya da Ali Taran’ın kerametine gözü kapalı inanıyorlar vah vah’ der geçerdim.
Onun dışında, reklam stratejisi gayet başarılı, hilaf yok. Haziran başında erken yaz rehavetine kapılmış tatilci seçmeni şezlongdan kaldırıp sandığa getirmeyi hedeflemesini çok isabetli buldum.
* * *
Teşhis doğru konmuş. CHP’nin oyunu artıramamasının temel nedeni iyi yakalanmış, bravo!...
Bütün mesele, seçmeni sandığa gitmeye ikna etmek. Oy verme motivasyonunu kaybetmiş seçmeni, tekrar oy vermeye motive edici sloganlar seçilmiş ki, bingo! Harika bir kalkış noktası.
‘Milletçe alkışlıyoruz’la başlıyor, ‘Gelin oy verin gitsinler’le bitiyor klipler. Baştan sona protesto çağrısı. Tepki oylarını CHP’ye davet ediyor sloganlar. Bunu da, içlerindeki öfkeyi ve nefreti harekete geçirerek yapmayı amaçlıyor.
AK Parti ve Tayyip Erdoğan nefretini körüklersen bir kısım seçmeni kızıştırabilirsin, kesinlikle...
Şurası açık; bir kesimdeki Erdoğan nefreti, PKK nefretine bile ağır basmış, hatta başka güdülere de galebe çalıp her şeyin önüne geçmiş durumda.
Bu reklam stratejisiyle işte o Tayyipfobikleri sandığa taşıyabilirsin. İki ayakları suda da olsa gelirler. Yeter ki şunu bilsinler, gelip oy verirlerse gidecek...
* * *
Ancak, harekete geçirdiği nefret oylarının CHP’ye bir hayrı olur mu, işte ondan şüpheliyim. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın planlarını bozacak parti hangisiyse onu bulup oy vereceklerdir. O da CHP değil.
Yüzde 35 bile alsa, HDP Meclis’e girmeden mevcut güç dengesini değiştirmeye yetmiyor CHP’nin varlığı.
Yani AK Parti’nin sandalye sayısını aşağı çekecek şey, CHP’nin oyunu artırması değil HDP’nin barajı aşmasıdır.
CHP’nin alacağı hiçbir oy oranı, HDP’nin barajı aşması kadar etkili ve sarsıcı olamayacak iktidar açısından.
Bir tek HDP’li senaryoda başkanlık planı suya düşecek. Dişe dokunur, ka’le alınır bir fark oluşacak sandalye dağılımında. AK Parti, tek başına iktidar kalsa dahi her istediğini yapacak ölçüde konforlu bir çoğunluğu olamayacak...
Ve seçmenin rasyonel davranacağını varsayıyoruz. Tayyipfobikse, aidiyet duygusuyla değil de nefret güdüsüyle davranacaksa, gidip tepki oyu verecekse, CHP’nin ‘Gelin oy verin gitsinler’ filmine uyacaktır.
Evet, işe yarayacak. “CHP’ye niyet, HDP’ye kısmet” buluşu için bakalım kimler Ali Taran’ı alkışlayacak.
İyi ki de Fransa’da değilmiş
DİYARBAKIR’a yerleşmiş Hollandalı gazeteci’ Frederike Geerdink, terör örgütünün propagandasını yapmakla suçlanıyordu. Beraat etmiş. Gözü aydın, geçmiş olsun...
‘Hayır matmazel yanılıyorsun’ başlıklı yazımda, “Yat kalk dua et ki Türkiye’de yaşıyorsun, Fransa’da değil” demiştim. Haklı da çıktım.
Fransız komedyen Dieudonne M’Bala, Facebook’una sadece “Kendimi Charlie Coulibaly gibi hissediyorum” yazdığı için gözaltına alındı, ‘terörü övmek’le suçlandı, jet hızıyla yargılandı, ‘terörü mazur göstermek’ten suçlu bulundu ve 2 ay hapse mahkûm edildi.
Düşünün, ya “Mağripli göçmenlerin tek garantisi silahtır, El Kaide ve IŞİD gibi örgütler onların haklarını teminat altına almadan silahlarını bırakırsa hayal kırıklığına uğrarım” demiş olsaydı... Garanti hapsi boylardı. Charlie Hebdo saldırısından sonra kullanılan ‘Ben Charlie’yim’ sloganıyla kafa bulduğu için şimdilik yatmayacak, cezası ertelendi...
* * *
Ben dememiş miydim, yatsın kalksın, Türkiye’de yaşadığına şükretsin diye. Frederike Geerdink Hanım, ‘Kürtlerin sigortası, demokrasinin ve insan haklarının güvencesi PKK’nın neden silah bırakmaması gerektiği’yle ilgili sözüm ona ‘bağımsız analizler’ini Fransa’da patlatsa herhalde gülmezlerdi yüzüne. Çünkü komedyen de değil. Neyse ki esprilerini Türkiye’de yapıyor.
Paylaş