Akif Beki

Vesayetçiler koalisyon sever

8 Mayıs 2015
GENÇ MÜSİAD’çılar, İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde bir kantin sohbetine çağırdılar.

Salı günü Haliç’teki kampusa gittim, şundan bundan ama ağırlıklı olarak siyasetten lafladık.
MÜSİAD gençlik kulübünün öğrenci biriminde neler konuşuluyor, kafalarını en çok ne kurcalıyor, seçime çeyrek kala oralarda son durum nedir, hava açık mı bulutlu mu, belki bilmek istersiniz dedim.
Çoğu muhafazakâr gençlerle aramızda geçen diyaloglardan birkaç örnek veriyorum.


* * *


Başörtülü bir arkadaş, kafası epey karışmış olmalı ki başkanlıkla padişahlık arasındaki farkı sordu. “Başkanlık sistemi için padişahlık diyorlar. Gerçekten de padişahlık mı gelir başkanlık gelirse” sorusunu ortaya bırakıp söyleyeceklerimi beklemeye başladı.

Yazının Devamını Oku

Gazetelerin seçimi ve tarafsızlık tiyatrosu

7 Mayıs 2015
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın tarafsızlık performansı hakkında bir-iki kelam ederek başlayalım. Besmele yerine geçsin.

Kural dışı, faullü hareketleri olmaz mı, var elbette.
Meydanlara elde Kuran’la çıkması bir propaganda faulüyse, seçim zamanı meydanlara çıkmış olması da ayrı bir tarafsızlık faulüdür.
Hadi futbol jargonuyla devam edelim, ikisini de fair play’a oturtmak zor. Tarafsızlık kriterlerine uymuyor, teamüllere ve yerleşik kurallara aykırı.
Fakat aykırılık, kendi deyimiyle ‘fıtrat’ında var Cumhurbaşkanı’nın.
O, oyunun kurallarını değiştirmek istiyor. Bizse oyunu, kurallarına uyarak, onlara meydan okumadan değiştirmeye çalışmasını istiyoruz.
Bekliyoruz ki çoğunluğu ikna edip yetkiyi alana dek yeni kuralları pratiğe geçirmesin. Yeni teamüller getirmeyi, mevcutları çiğnemeden denesin...
Ortaya dürüst diyebileceğimiz bir oyun çıkmıyor o zaman da. Açmaz burada; onun da açmazı, bizim de açmazımız.


Yazının Devamını Oku

Elveda koalisyon sonsuza kadar

6 Mayıs 2015

‘ITALICUM’ adını verdikleri bir yasa geçirdi İtalyanlar dün. Tövbe yasası. “Koalisyon mu! Tövbeler olsun, bir daha asla” dediler Temsilciler Meclisi’nde.
Düzenlemenin mimarı Başbakan Renzi ve takımı ‘Italicum’u münasip görmüş. Siz ‘Koalisyonlara ebediyen tövbe’ anlayın.


* * *


Koalisyon senaryolarının yeniden ısıtıldığı, matah şeymiş gibi parlatıldığı şu günlerde, Türkiye’nin ahvaliyle tam bir kontrast oluşturuyor.
Bizim gittiğimiz yoldan onlar dönüyorlar.

Yazının Devamını Oku

AKM’yi hangimiz yıkacak?

5 Mayıs 2015

YIKARDIN yıkamazdın açmazından kurtuluyoruz çok şükür. Yeni soru şu; sen mi ben mi, ilk kazmayı kim vuracak?
Oyuncu Fırat Tanış’tan geldi hem de açılım.
Geçen hafta Cumhuriyet gazetesine konuştu. Tepkileri görmek için bekledim. Ne lince uğradı ne de ağzından çıkanlardan ürküp geri aldı sözlerini.
Demek ki artık oturup AKM’yi nasıl yıkacağımızı olgun olgun tartışabiliriz. İnsanlık için bir ehemmiyeti olmayabilir ama Türkiye için inanın büyük bir ilerleme.
Hatta bir adım daha ileri gidip tiyatroların özelleştirilmesini, aylıkçı memur sanatçıların devletten bağımsızlaştırılmasını, elitist sanat anlayışımızın Haso’larla, Memo’larla barıştırılmasını da ele alabiliriz.
Sağ olsun Fırat Tanış, bir dokunuşla açtı tüm tıkalı damarları.


Yazının Devamını Oku

Ayıp etti Af Örgütü

2 Mayıs 2015

1 Mayıs için Türkiye’ye gözlemci gönderdi. Bu ayıp değil. Fakat şu ikisi çok ayıp:
Birincisi; 1 Mayıs gösterilerine Türkiye’nin hiçbir yerinde izin verilmediğini söyledi. Tam olarak şöyle: “Son birkaç yılda Türkiye yetkilileri, İstanbul’un merkezindeki ve ülkenin herhangi bir yerindeki barışçıl protestolara göz açtırmıyor...”
Taksim hariç neresi mesela? İstanbul’un Kadıköy Salı Pazarı veya Bakırköy meydanları mı? Ankara Sıhhiye Meydanı mı? Zonguldak’ta, Konya’da dün görkemli kutlamalara sahne olan meydanlar mı?
Sadece polisle çatışmak için Taksim Meydanı’nı zorlayan radikal gruplar mı temsil ediyor ‘barışçıllığı’ ve Türkiye’yi? Muhalefet, protesto, gösteri ve yürüyüş hakkı denince başka parti ve sendikaların eylemleri görünmüyor mu Af Örgütü’ne?


* * *


Yazının Devamını Oku

OHAL gibi 1 Mayıs

1 Mayıs 2015

GİBİSİ fazla, düzeltiyorum, bildiğin olağanüstü hal şartları. Sokakları asker tutuyor, AVM’leri ve kamu binalarını da. Geceleri sokağa çıkmak yasak. Harap bitap caddelerde devriyeler kol geziyor.
Gündüzleri ise korku bekliyor evleri, arabaları, dükkânları, anaların yüreklerini...
Gaz fişeklerini çapraz ateşliyor çevik kuvvet. Amaç nefes aldırmamak, göz açtırmamak. Ulusal muhafızlar makineli tüfek kuşanmış, kuş uçurtmuyorlar. Devlet var gücüyle tepesine biniyor sokaktaki her kıpırdanmanın; başını kaldıranı eziyor, huysuzlananı hizaya sokuyor.
Harp nizamı desen kimle harpte bu devlet? Kendi halkıyla mı?


* * *


Yazının Devamını Oku

Bu uçak ne yapıyor?

30 Nisan 2015
BİLDİNİZ; şekilde görüldüğü gibi, İstanbul semalarında yılankavi bir rota izleyerek dönbabam dönüyor.

Diğer bir deyişle, havada helezonik daireler çizerek vakit öldürüyor. Milano-İstanbul seferini yapan THY uçağının Atatürk Havalimanı’na inerken piste çarptığı gün oluyor bu.
Feci bir kaza, pilotların soğukkanlılığı sayesinde ucuz atlatılıyor. Kanadı kırık, motoru yanan uçağı ikinci denemede salimen indiriyorlar. Ama kullandıkları pisti de geçici olarak kullanılamaz hale getirerek...
Fotoğraftaki eksantrik havacılık olayı işte o gün yaşanıyor.


* * *


Yazının Devamını Oku

‘Hoca’nın kutsallığı ve Cemaat’in iflası’

29 Nisan 2015
FETHULLAH Gülen, 17 Aralık savcı ve polisleri için “Binde birini bile tanımam” demişti.

Merak işte, acaba geçen cuma Paralel Yapı sanıklarının tahliyesine karar veren hâkimler, bu binde birlik kesime giriyor mudur?
Giriyorlarsa kendisinden bizzat mı emir aldılar?
Ya Gülen, “Hayır, binde birin içinde yoklar, tekini bile tanımıyorum” diye mushafa el basarsa ne olacak?
Şayet yalan makinesinin bile yakalayamayacağı kadar süper bir yalan değilse, yalan yere yemin etmemiştir, gerçekten de tanışmıyorlardır. O takdirde duaların, bedduaların arasına sıkıştırılan parolalarla mı haberleşiyorlar?
Öyleyse... Cemaatçi kimliği deşifre olmamış ‘kripto’ vaziyetteki kadrolarına gizli talimatlarını haftalık vaazlarıyla iletiyor olabilir mi?
Bu durumda, bütün soruların anası ve sonuncusuna gelir sıra... Gülen, kendisinden emir almakla suçlanan hâkimleri şahsen tanımıyorsa hiç yüz yüze gelmeden nasıl bu denli bağlanabiliyorlar ona?


Yazının Devamını Oku